Cuma Mayıs 17, 2024

Kadın Partileşmeli, Parti kadınlaşmalıdır!

Kadının bir cins olarak bin yıllardan beri uğradığı tarihsel haksızlık, her dönem daha fazla çeşitlenerek daha fazla katmerlenerek süregeliyor. Şiddetin, emek sömürüsünün, kimliksizleştirip, kişiliksizleştirmenin her alanda her türlüsünü yaşamaya devam ediyoruz.

“Kız kardeşlerinin ilerlemesi için çaba harcamayan bir komünist kadın, kötü bir komünist kadındır” der Clara Zetkin. Kadının uğradığı tüm bu haksızlıklara karşı durmak, kendini kendi cinsini özgürleştirmek için savaşmak her komünist kadının vazgeçilemez, ertelenemez görevi olmak zorundadır. Biz komünist kadınların, kendine, doğal olarak kendi cinsine yabancılaşmış olarak bulunduğumuz alanlarda hem sınıf hem de cins mücadelesini ne kadar ileriye taşıyabileceği muammadır. Nasıl iyi bir komünist kadın olabileceğimiz Clara Zetkin’in bu sözleri kadar açıktır. Cins olarak ortak sorunlarımızı görememe, bu konuda bir bilinç açıklığına, yoğunlaşmaya girmeden, erk-ekle, ataerkiyle işbirliği yapmak; cins düşmanlığı yapmaktan, köleliği saflarımızda sürdürmekten başka bir şey değildir.

Erkeğe bağımlılık, özgüven sorunlarımız, yanı başımızdaki kadın yoldaşlara uzaklık, güçsüzlük, esasta kendi gerçekliğimizi ve kimliğimizi tanımamak, değer vermemekle ilgilidir. Bu sorunlarımızı çözmek; öncelikle kendi gerçekliğimizi, cinsimizi, yaşadığımız ve bize yaşatılan sorunların nedenlerini derinliğine incelemek, özgün alanlar yaratarak her şeyi tüm açıklığı ve derinliğiyle kadın yoldaşlarla birlikte tartışmak, tüm bunları bir sisteme bir örgüte dönüştürmekle mümkündür. Bunu yaparken de kendi dar yapımızdan çıkıp, engin deneyim ve her an’ı mücadele dolu kadın kitleleriyle buluşmanın, örgütlemenin yollarını aramak gerekir.

Teori ve slogan, şimdiye kadarki deneyimlerimizden gördük ki, yalnızca devrimciliğe ilgisi olan, “hazır” olan kadınları örgütlemekle yetinebilir. Toplumda çelişkileri çok yoğun ve açık olan kadınların örgütlenmesi, bizim bu konudaki yoğunlaşmamıza ve yönelimimize bağlıdır. Özellikle yeni dönemde içinde yer aldığımız Kadınların Birleşik Devrim Hareketi (KBDH)’ni kendi cephemizden nasıl büyüteceğimiz, geliştireceğimiz, kadın kitlelerin çekim merkezi haline nasıl getireceğimiz üzerine kafa yorulmalıdır. Bunların yanıtlarının kendimizi kadın özgürlük mücadelesi ekseninde daha fazla güçlendirip, daha fazla örgütlemekte olduğu bir gerçektir.

Gereksindiği şeyle kendisi arasındaki engel, kendisiydi. Ben de kendim sandığım şeyin aslında içimdeki engel olduğunu anladığımda engel ortadan kalktı.

Kuşkusuz bugün 46 yıllık parti tarihimizin seyri içinde kadın mücadelesinde geldiğimiz düzeyi düşündüğümüzde yaşadığımız sıkıntıların, eksikliklerin biz kadınların öncülüğüyle ilgili olduğu açıktır. Bugün yeterince öncüleşememek, biz olamamak, kadınların özgürlüğü için adres olamamak, partimiz içindeki kadın kadrolar olarak bizim sorunumuzdur. Diğer türlü erkek yoldaşların önümüze engel koymaları, gelişimimizin örgütlenmemizin sorumluluğunu almayacakları, erkek olmanın ayrıcalıklarından kolay kolay kopamayacakları açıktır. O zaman bu görevi yerine getirecek olan biz kadınların kendisidir. Şimdiye kadarki yaşadığımız tıkanıklar, engeller de bizim kendi örgütsüzlüğümüzdendir. Parti içinde özneleşmeye, güçlenmeye, inisiyatifleşmeye dair engelleri kendi içimizde aramalıyız. Kendi öznel sorunlarımızdan, bizi yaralayan olaylardan çıkıp, nesnelliğe ulaşmamız, kurtuluşumuz yegane yolu olarak partimizin bunu yapacak niteliğe kavuşturacak olan bizleriz.

Kurtarıcımız, içinde sonsuz olarak sürekli doğduğumuz ve içinden asla çıkmayacağımız gerçek annemizdir.”

Kurtarıcımız, örgüttür, partimizdir. Kurtarıcımız her gün yeniden kendimizi yaratmak zorunda olduğumuz devrim mücadelemizdir.

Kadın mücadelesinin gelişim düzeyi, parti mücadelesinin gelişim düzeyini gösterir. Bunun anlamını, öncelikle biz kadın kadroların anlaması ve bu anlama uygun pratikleri geliştirmemiz gerekmektedir. Çünkü anlamak eylemektir. Kadınların parti içinde başta cins bilinciyle donanmadıkça, politikleşmedikçe, askerileşmedikçe, varlığını sürdüremeyeceği sürdürse bile erk-ekle işbirlikçi tarzda, erk-ekleşmiş ya da partinin mutfağından çıkamayacağı gün gibi ortadadır. O zaman daha yüksek, daha radikal, daha emin adımlar atmak, yürüyüşümüzü daha da hızlandırmak gerekiyor. Kadınlar olarak daha güçlü partileşmek, parti olarak daha çok kadınlaşmak devrime yürüyüşümüzü hızlandıracaktır. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.

tapmadan tapınmadan

Divan değil, Dağ kur kendine

Bırak senden sonra

başkaları geçsin

Erkekler divan, kadınlar ise dağ kurarlar kendilerine, kendinden sonra başkaları da geçsin diye. Erkek iktidarcıdır, kadın ise paylaşımcı. Biz cins olarak olumlu ve devrimci özelliklerimizi partiyle birleştirerek, partide bizden sonra gelecek kadınlar için kazanılmış mevziler, çıkılacak, korunacak, güçlenip yeniden düşmanın karşısına çıkacak dağlar yaratmak zorundayız. Partimize yönelik yapılan darbeyi, darbecileri yani kendilerine divan kurmak isteyenleri, parti içinde hakim olan erkek egemenliğinin bu darbeye nasıl zemin sunduğunu kadınlar cephesinden iyi değerlendirmek zorundayız. Kendisine divan kuranların öncelikle içlerindeki erkekliği nasıl ortaya çıkardıkları, kadın yoldaşlarımıza yönelik fiziksel ve psikolojik şiddetini, iktidar savaşlarını, kadın kazanımlarımıza nasıl saldırdıklarını iyi görmek zorundayız.

Partimize yapılan darbenin yaralarını saracak, partimiz TKP/ML’yi, ordumuz TİKKO’yu kadın özgürlük mücadelesinin en önemli mevzilerinden biri yapmak için dur durak bilmeden çalışacağız.

Biz kadınlar kendilerine divan kuranlardan değil, dağ kuranlardanız. Ve kim ne derse desin dağlardan asla vazgeçmeyeceğiz!

Çiğdem Vartinik 

31214

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Yerel Seçimler ve Proleter Tavır

 

 

Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlere kilitlenmiş bulunuyor. Baskı, yasaklamalar, açlık, yoksulluk, pahalılık ve işsizlik en can alıcı sorun olarak ülke gündemindeki yerini korurken, tüm burjuva partiler 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde kazanacakları belediyelerin hesaplarını yapmakla meşguller.

Misak Manuşyan ve 23’ler Ölümsüzdür!

Misak Manuşyan (1.9.1906 – 21.2.1944) ve yoldaşlarını, Nazi kurşunları ile Paris’te katledilmelerinin 80. yılında saygıyla anıyoruz İnsanlığın düşmanı faşizmi ise bir kez daha lanetliyoruz.

İnsanlığın başına kara bulut gibi çöken, yıkımlar, savaşlar ve dahası onarılması mümkün olmayan felaketlere sebep olan Hitler Faşizmi, 1933 yılında Almanya’da iktidara gelmesiyle başladı. 1929 ekonomik ve sosyal bunalımını atlatamayan ve çözüm bulmakta zorlanan, kapitalist-emperyalist ülkeler, sorunlarını savaş yolu ile çözmek, pazarların yeniden paylaşma savaşına giriştiler.

ÖNCE SERMAYE, SONRA, YİNE SERMAYE

13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan iline bağlı İliç'de Çöpler Madencilikte meydana gelen toprak kaymasında 9 (bu rakamın daha  yüksek olduğu iddiası da var) işçi toprak altında kaldı. Bu son olayda, “maden kazası” olarak adlandırılan işçi katlimının, doğa katliamı ile birlikte olağan hale getirildiği ve bu seri katliamların, sermayenin birikimi ve büyümesi için olmazsa olamaz kuralı olduğu  gerçekliğiyle karşı karşıyayız.

Ağır tecrit, büyük direniş (Nubar Ozanyan)

Biz 5 Nolu Amed Zindanı’ndan tanırız faşizmin üniformalı generallerini ve kan yüzlü zindan bekçilerini! Özgürlük mahkumlarına intikam alırcasına en ağır işkencelerin nasıl yapıldığını çok iyi hatırlarız. Devrimin öncü ve önderlerine nasıl düşmanca yüklendiklerini iyi biliriz. Sadece memleketimizden değil, biz ağır tecrit koşullarını ve ölümcül duvar sessizliğini, Peru devriminin önderi Başkan Gonzalo yoldaşın 29 yıl süren direnişinden biliriz.

„Dijitalleşme“ Kitabım Üzerine

Kitabın konusu, işçi sınıfının nicel ve nitel varlığıyla doğrudan ilgilidir. Özellikle üretim sürecinde dijitalleşmenin artmasıyla, işçi sınıfının sınıfsal niteliğine yönelik ciddi saldırılar gelmeye başladı. İşçi sınıfının ortadan kalkacağı, burjuvazinin, ücretli iş gücü sistemi olmadan, salt makineler üzerinden artı-değer elde edeceği gibi, doğrudan kapitalist sistemi var eden temel olgular yok sayılmaya başlandı.

Yavuz Proletarya Ev Sahibini Bastırırmış

-Seçimleri Boykot-

Zavallı kılıçdaroğlu.

Kazanınca (parlamentarizme) geçmeyi başarabilince) kazanabilmek için yaptığı her şeyin anlamsızlaşacağıyla o kadar ilgilenmişti ki ...

Aman neyse biz proletaryalara ne.

Ulusalcıların - sosyal demokratların ağır bedellerle anlamsızlaştırdığı parlamentarizm komplolarla tarihin tozlu sayfaları içerisinde kaybolup giderken...

imamoğlu'nun şapkada çıkardığı tavşan özgür özer'e eşbaşkan'ım diyerek itibar kazandırma yarışına düşen dem'liler ile...

Sayfalar