Perşembe Mayıs 2, 2024

İstanbul' un Esareti Altında

Sobe...
Kitleselleştiremiyorsun diye korkma eternasyonalleştiremiyorsun diye kork.
Bir proletarya köylü için hayatta en zor olan anlatmak istediğini aristokrat bir şekilde anlatması gerektiğini düşünmesidir.
Sıkmayın kendinizi.
Gevşeyin..... gevşeyin....
Haa... şöyle.
Gerek yok  öyle aristokrat, aristokrat takılmaya.
Bakın aristokratça takılanların haline.
En basit misaliyle:
Sanki düne kadar biz proletarya köylülerdi ülkenin sosyo ekonomik yapısında sömürgeciliğin değişikliklere yol açmadığını söyleyen.
Hatta bununla da kalmayıp bir diğeri de esas kapitalizmle bağı en az olan unsurlardı diyen.
Öyle rahatlar ki.
Hemi de on, yirmi yıl önce değil bir kaç yıl önce söylediğiniz gibi değil diyenlere şiddetle karşı gelirlerken.
Gelinen süreçte:
Biri, ülkenin sosyo ekonomik yapısının sömürgeciliğin etkisiyle değişebileceğini söylüyor.
Diğeri de kapitalizmle bağı en az olan unsurları dahil ağzına almadan toplumun ezilen her kesimindeki insanı devrimin örgütlenmesinde  asli unsur ilan ediyor.
Ne oldu.
Daha önce söylediklerini İnek  mi içti ?
İnek ne oldu ?
Dağa mı kaçtı ?
Hani insan halkla aynı duyguları paylaştığında insandı.
İnsanoğlu hale çoğunluğun yozlaşması karşısında var olanı yıkmadan geleceğine nasıl devam edebileceğinin sorusuna cevap verememişken
Ne malum bunların yarında bir köşeye sinerek seçimi devrimci bir yapının varlığı nedeniyle protesto etmeyen proletarya köylünün yüzerine ateş açanlarla  dayanışmaya çağırmayacakları.
Peki biz proletarya köylüler ülkenin sosyo ekonomik yapısından tutun esasa kadar her şeyin anlamı değişebileceğini söylerken onların kastettiği gibi kast ediyorduk.
Elbetteki hayır.
Onlar gibi ne dün ne de bu gün..
Onların kast ettiği gibi kast ettik
Köylerde...
Şehirlerde...
Dünya bir köy...
Dünün ağası bu günün patronu...
Herkes de şehirli oldu dedik.
Kendi dinamiğiyle gelişen kapitalist ülkelerdeki metalar için var olan gömleklerin -sınırların, bayrakların... - artık dar gelemeye başladığını söylerken
Yalın, öz... ama gerçekçi bir şekilde.
Sömürgeciliğin sosyo ekonomik yapısında ortaya çıkan sınıfların da kendi dinamiğiyle gelişen kapitalist ülkelerdeki sınıflardan farklı karakterler, davranışlar,üretim ilişkileri... kazandığını ayriyeten de bu tür sosyo ekonomik yapılarda kendi dinamiğiyle gelişen kapitalist ülkelerdeki gibi sosyo ekonomik gelişmeler beklenemeyeceğini söyleyerek...
B. Traven' nin Akgün Çiftliği' nde....
Şehirlerdeki alaturka yaşamın insan ilişkilerini bozduğunu anlatan yazılar da.
Ve sadece bunları da söylemedik:
Değişimi inkar etmeden kapitalizmle bağı en az olan sınıfları  -  değerlerin, İbrahim Kaypakkaya' nın, tahlillerince de devrimi daha sıkı sahiplendiği ispatlanan unsurları  -  bulmaya çalışırken..
Örgütlenme ile partinin farklı taban ihtiyacı hissettiğininden berhudar olanlara..
Sınıf örgütlülüğün gelişimi için..
Halkların dayanışması için...
İspanya iç savaşına binlerce insan akıtan Avrupa'daki  devrimci örgütlenmeleri de hatırlayarak...
Kobani olaylarında bize düşen misyonun sınırlarımız içerisinde kalarak mücadele etmemiz gerektiğini söyleyenleri de dinlerken..
Bozulan bir sınıfı  - kapitalizmle bağı güçlü olanları - tahlil etmeye çalıştık..
Bozulan - müttefikin - yol açabileceği zararları...  
Bozulan bir sınıf karşısında esasın örgütlenmesinin  geliştirilebilmesi için güçlü bir enternasyonal dayanışmaya ihtiyacımız olduğunu ilan ederek...
Aristokratlığa ihtiyaç olmadığına inanarak yaz.
İnsanoğlu hale çoğunluğun yozlaşması karşısında var olanı yıkmadan geleceğine nasıl devam edebileceğinin sorusuna cevap verememişken.
Kitleselleştiremiyorsun diye korkma eternasyonaleştiremiyorsun diye kork.
75872

Ergün Aslan

Ergün Aslan sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.

Son Haberler

Sayfalar

Ergün Aslan

Bir Sol Liberal Aydının Ezilen Ulus Milliyetçiliği Temelinde Ulus Sorununa Yaklaşımının Eleştirisi

Giriş:

Uluslar kapitalizmin şafağında ortaya çıkmıştır. Ancak, kapitalizmin emperyalizme evrilmesiyle de ulusal sorunlar çözülebilmiş değildir. Hala ezilen uluslar ve bunların kendi kaderlerini özgürce tayin etme mücadeleleri sürmektedir. Özellikle emperyalizmin ortaya çıkmasıyla birlikte, ezilen ulus sorununun çözümü doğrudan proleter devrimlere bağlanmıştır.

Dağın Sara’sı (Sakine Cansız), Nubar Ozanyan

Aradan yıllar geçse de direngenliğin hikayesini yazan Sara (Sakine Cansız), unutulmadan konuşulup anılıyorsa bu onun istisna bir kişilik olduğunu gösterir. Unutulmayacak kadar değerli çalışmalar yürüten, her dönem geride okunacak notlar bırakan Sara, Kürt Özgürlük Hareketi’nin öncü soluğu olmayı başarmış bir devrimcidir.

Cüret edip özneleşelim, kurtuluş için örgütlenelim ve hep birlikte devrimle özgürleşelim!

– Merhaba, kendinizi tanıtır mısınız?

– Merhabalar, ben Rosa Avesta, TKP-ML Komünist Kadınlar Birliği (KKB) temsilcisiyim.

– TKP-ML KKB olarak 5 Mayıs 2023 tarihinde yaptığınız açıklamada 1. Kongrenizi yaptığınızı açıkladınız. Bu Kongreye gelinceye kadar geçen süreci özetleyebilir misiniz?

Sosyalizm Bayrağının Arkasına Saklanan Sosyal Şovenizm!

Yerel seçim süreci, egemen sınıflar arasındaki kapışmanın yeni adresi olarak giderek ısınan bir gündem olarak karşımıza çıkıyor.

2023 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde AKP-MHP faşist ittifakı ve merkezinde CHP’nin yer aldığı “Millet İttifakı” arasındaki mücadeleden ilki ezici bir üstünlükle galip çıktı. Daha doğrusu, devlet aklı, önümüzdeki dönem için yola “CHP’nin de onayıyla” Türk-İslam senteziyle, gerici ve faşist bir ittifakla devam etme kararı aldı.

Vahşet ve zulümle biten yıllar (Nubar OZANYAN)

Yeni yıl ezilen halklara yenilik adına bir şey getirmedi. Zulmün bir devamı, vahşetin bir tekrarı yeniden yaşatılıyor. Dünyanın muktedirleri, sermayenin generalleri Orta Doğu’yu yeniden paylaşmak, hegemonyalarını pekiştirmek için her gün daha fazla sayıda savaş gemisini denizlere sürüyorlar. En kıyıcı silahlarını yeni bir paylaşım savaşı ve çatışmaları için hazırlıyorlar. Filistin, Kurdistan, Ukrayna savaşın ve çatışmaların en sert ve en tahripkar geçtiği ülkeler olma gerçekliğini korumaya devam ediyor.

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht Yaşıyor, Lenin Yol Göstermeye Devam Ediyor!

 

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht bundan 105 yıl önce dönemin SPD hükümetinin Freikorsp (Gönüllüler Alayı) askerleri tarafından kurşuna dizilerek katledildiler.

Birinci emperyalist paylaşım savaşının ufukta görünmeye başladığı 1907 yılında toplanan İkinci Enternasyonal çıkması muhtemel savaşa karşı “hazır olunması” ve “savaş bütçelerine hayır” denmesi çağrısında bulundu.

Gerici Zorun Panzehiri, Devrimci Zordur

Görsel ve yazılı basında her gün çürümüş, kokuşmuş sistemin icraatlarına tanıklık ediyoruz. Artık uyuşturucu baronlarına, çetelere dair haberler “sıradan” vakalar haline gelmiş durumda. Tabi ki, bizim işimiz bunların çetelesini tutmak değildir.

“Mücadele, İsyan, Örgüt ve Ezilenlerin Savaşına Doğru…”

Oldukça sarsıcı bir yılı geride bıraktık. Artsakh’da, Rojava’da, Gazze’de işgal saldırıları sürerken Afganistan’da halk Taliban zulmüne katlanmak zorunda kaldı.

Yeni ticaret anlaşmaları ve pazar paylaşım savaşları nedeniyle Ortadoğu halkları Kafkaslar’dan Arap Yarımadası’na zulme uğramaya, göçe zorlanmaya, açlığa ve yoksulluğa hapsedildi. Şimdi yeni bir yıla girerken bu emperyalist ve gerici saldırıları direniş ile karşılayan Ortadoğu halkları zaferlere muktedir…

 Bölgede tırmandırılan savaş

AKP veya CHP’ye Kaybettirmek mi? 3. Yol mu?

Devrimci mücadelenin gerilediği, devrimci-komünist ve yurtsever hareketlerin kitleler üzerindeki etkisinin önemli oranda azaldığı bir sürecin içinden geçiyoruz.

“Ateş Hırsızları”nın Felsefesi, Filozofları[*]

“Diyalektik felsefe karşısında

hiçbir şey sonal,
mutlak, kutsal değildir.”[1]
 
Felsefe “Öldü” mü? Öncelikle belirtmeliyim ki, böyle düşünen insanlar olsa da, yaşam devam ettiği sürece felsefe nihayete ermez; onu “gereksiz” bir şeymiş gibi sunmaya kalkışanlar ise yanılıyor!
Felsefeye yabancılaşan bir çürüme/ çöküş labirentindeysek de; o, insan(lık)ın aptallaştırılmaması için vardır.

Marks'ın Hatalı Olmasını Ne Kadar İsterdik

Proletaryalarla sohbet.

Ah... ah...  kaçımız ama kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Hemi de kaçımız.

Heledeki sömürgecilik sosyo ekonomik yapıyı değiştirmez derken.

Heledeki yıllardır da sömürgeciliğin değiştirdiği sosyo ekonomik yapıda politika yaptığımızı da kabullenmişken.

Kaçımız ve kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Belki de... sadece   bu konularda da değil.

Başka  konularda da marks'ın hatalı olmasını isterdik.

Sayfalar