Pazar Mayıs 19, 2024

Ermeni'yim Fedai'yim (2)

Ermeni ' lere Burada Yer Yok... 

Tertemiz,parlak ve örnek alınacak bir geçmiş bırakarak şahadete ulaşan Nubar Ozanyan Aras nehri gibi berrak,Kızılırmak gibi coşkun,Munzur gibi hırçın,Fırat-Dicle gibi gür akarak ,şimdiden Mazlum halkların,ortadoğu halklarının gönlünde yıldızlaşarak efsane Komutan olmaya devam ediyor...

Temiz ve berrak olan tüm hayatı boyunca Ozanyan'ı yıldızlara uğurlarken,her insanın gözlerini hayata açıp ,kapatana kadar din,ahlak,kültür,gelenek,görenek hesaplanarak 3 Kutsal kitap'ın da kabul ettiği dini vecibeler yerine getirilerek,insan toprağa verilir.İnsanın kundak ile kefen arasındaki uzun dönem hayatını oluşturur.Tüm insanların kabul ettiği normları yerine getiren toplumlar hayatta saygın yerlerini alırken,tüm insanların kabul ettiği değerlerin dışına çıkanlar barbar'lar olarak anılırlar.Toplumlar insanlar,onurları,erdemleri sayesinde ancak ayakta kalabilirler. İnsan'ı insan yapan,ayakta tutan değerler olmadığı zaman,artık o toplum,çökmüş bitmiş demektir.

Yaşadığımız süreç barbar'ların kutsal değerlere yoğun olarak saldırdıkları bir dönemi göstermek – tedir.İnsani değerlerle uzaktan yakından alakası olmayan iktidarı artık her şeyi rafa kaldırmıştır.Her şey Ermeni soykırımı'nın 100.yılında tarihin en uzun süren MGK kararlarında ''Çöktürme Planı '' devreye konularak Kürt halkı için çıkarılan Ferman 'lar ile başladı.Yani ''taş üstünde taş,baş üstünde baş ''kalmayacak denilerek,Ferman'lar yürülüğe konuldu.Tek adam olan''Reis''inemirleri doğrultusunda,harekete geçen Özel Harekatçılar kırım ile katliamlar uygulamaya başladı.

6 milyon seçmenin oyunu alan seçilmişler,cezaevlerine atıldı.Milletvekiller cezaevine atıldı.Belediye'lere kayyum atandı.Gazeteler ile televizyonlar susturuldu,Aydınlar ile akademisyenler uyduruk suçlamalarla tutuklandılar..

Kutsal Değerlere saldırı ,insanlığa saldırıdır...

Uluslararası antlaşmalarda Türkiye'nin de bizzat taraf olduğu sözleşmeler rafa kaldırılarak,kural tanınmayarak savaş suçu olan uygulamalara tanık olmaktayız.Kayyum ile bir gecede Van'ın Edremit ilçesine atanan belediye başkanı Ermeni mezarlığı üzerine tuvalet yaptırarak,gerçek yüzlerini sergilemişlerdir.Şırnak-Cizire'de PKK'lılara ait mezarlıklar dozerlerle kırılmış,cenazeler torbalara konularak,kaldırılmaktadır.Şehitliklere karşı tahammmülsüzlük artık had safhadadır.2015 yılında Armenak Bakırcıyan şahsında soykırımda ölen,mezar yerleri belli olmayanlar anısına düzenlenen Anıt Mezar yine parçalanmıştır.Bayan gerillaların vucudu çıplak edilerek çekilen pozlar,Taybet Ana'nın cenazesini 7 gün yerde bırakarak,yaklaşanı vuran kaldırılmasına müsade etmeyen uygulamalar artık belli bir merkezden koordinalı olarak yönlendirilmektedir.

Türkiye Kürdistanı'nda yaşanılan,çetelerin cenazelere saldırıları,ölüye saygısızlık,Nubar Ozanyan'ın cenazesinin en iyi yer olarak Rojava Devrimi toprakları uygun görülmüştür.Hayastan ile Türkiye kürdistanı'ndan gelen yoğun istek ve taleplere rağmen,son istirahatgahında rahat uyuması isten miştir.Kürt ve Ermeni analarının yoğun talepleri Rojava'da kalmasından yana olmuştur.'' Bizim için şehit düştü,asla başka yerde gömülmesine müsade etmeyiz '' denilerek sahiplenilmiştir.Derik'te o gün yas ilan edilmiş halk sokak ve caddelere dökülmüştü.YPG savunma birlikleri morgdan Derik Şehitliği'ne gidene kadar,şehidini selamlayıp saygı duruşunda bulundular.'' Şehit Namırın '' sloganları ,zafer işaretleri yaparak son yolculuğuna uğurladılar.

Konuşmalardan sonra,artık toprağa verilme vakti gelince Kürt anaların cenaze üzerinde ağlaşmaları,Kürtçe ağıtlar yakarak,cenazeyi kendileri taşımak istemiş,ama mümkün olmamıştır.Kürt geleneklerine göre başka topraklarda şehit düşen gerillalar için,sahiplenecek aile tespit edilmiş,Nubar Ozanyan için Şehitlik Nasnamesi verilmiştir.Törene katılan Kürt ve Ermeni anaların toprağa verilirken ağlaşmaları ile duygusal anlar yaşanmıştır.Halk bağrına basarak,kalbinin en sıcak köşesine koymuştur.

Acı ölüm haberlerinin hiç eksik olmadığı bu yaz aylarında HDP Eşbaşkanı,Aysel Tuğluk'un annesi Hatun Tuğluk'un vefatını derin üzüntü ile karşılıyoruz.80 yaşında vefat eden Hatun ana'nın cenazesine, cezaevinden izinli olarak gelen Aysel Tuğluk'a yaşatılanlar,Kürt ve Ermeni halkına verilmiş bir mesaj olarak anlaşılmalıdır.Cenazelere artık saldırı düzenlenir noktasına gelinmiş,insanların yasını tutmasına engel olunurken zulüm yaşanılmıştır.Önceden ayarlanan çeteler,polisin üstelik orada olduğu vakit hiç ses çıkarmaması dikkat çekicidir.Toprağa verilen cenaze '' siz çıkarmazsanız ,biz bu cenazeyi buradan çıkaracağız '' ermeni'lere burada yer yok ''burası ermeni toprağı değil '' diyerek saldırılarda bulunmuşlardır.Cenazelerimizin,mezarlıklarımızın artık güvenlikte olmadığı dönemleri yaşıyoruz.

İşid ' in kalesi,islam devletinin başkenti Raqqa'da can cekişen çetelerin sonu yaklaşırken,Enternas-yonal Tabur savaşçılarını yerinde görmek,onlara önderlik eden TİKKO komutanını ziyaret etmeden dönmek olmazdı.Savaş bölgesi olması ürkütüyor.Bir gurup gerillalar ile nöbet değişimi için yönümüzü Raqqa'ya çeviriyoruz... (Devam Edecek )  

 
47359

Agop Ekmekciyan

Özellikle azınlıklar üzerine yazdığı yazılarıyla tanıdığımız yazarımız,diğer birçok konuda da makaleleriyle tanınmaktadır.

agop@kaypakkaya-partizan.net(Hazırlanıyor)

Son Haberler

Sayfalar

Agop Ekmekciyan

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht Yaşıyor, Lenin Yol Göstermeye Devam Ediyor!

 

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht bundan 105 yıl önce dönemin SPD hükümetinin Freikorsp (Gönüllüler Alayı) askerleri tarafından kurşuna dizilerek katledildiler.

Birinci emperyalist paylaşım savaşının ufukta görünmeye başladığı 1907 yılında toplanan İkinci Enternasyonal çıkması muhtemel savaşa karşı “hazır olunması” ve “savaş bütçelerine hayır” denmesi çağrısında bulundu.

Gerici Zorun Panzehiri, Devrimci Zordur

Görsel ve yazılı basında her gün çürümüş, kokuşmuş sistemin icraatlarına tanıklık ediyoruz. Artık uyuşturucu baronlarına, çetelere dair haberler “sıradan” vakalar haline gelmiş durumda. Tabi ki, bizim işimiz bunların çetelesini tutmak değildir.

“Mücadele, İsyan, Örgüt ve Ezilenlerin Savaşına Doğru…”

Oldukça sarsıcı bir yılı geride bıraktık. Artsakh’da, Rojava’da, Gazze’de işgal saldırıları sürerken Afganistan’da halk Taliban zulmüne katlanmak zorunda kaldı.

Yeni ticaret anlaşmaları ve pazar paylaşım savaşları nedeniyle Ortadoğu halkları Kafkaslar’dan Arap Yarımadası’na zulme uğramaya, göçe zorlanmaya, açlığa ve yoksulluğa hapsedildi. Şimdi yeni bir yıla girerken bu emperyalist ve gerici saldırıları direniş ile karşılayan Ortadoğu halkları zaferlere muktedir…

 Bölgede tırmandırılan savaş

AKP veya CHP’ye Kaybettirmek mi? 3. Yol mu?

Devrimci mücadelenin gerilediği, devrimci-komünist ve yurtsever hareketlerin kitleler üzerindeki etkisinin önemli oranda azaldığı bir sürecin içinden geçiyoruz.

“Ateş Hırsızları”nın Felsefesi, Filozofları[*]

“Diyalektik felsefe karşısında

hiçbir şey sonal,
mutlak, kutsal değildir.”[1]
 
Felsefe “Öldü” mü? Öncelikle belirtmeliyim ki, böyle düşünen insanlar olsa da, yaşam devam ettiği sürece felsefe nihayete ermez; onu “gereksiz” bir şeymiş gibi sunmaya kalkışanlar ise yanılıyor!
Felsefeye yabancılaşan bir çürüme/ çöküş labirentindeysek de; o, insan(lık)ın aptallaştırılmaması için vardır.

Marks'ın Hatalı Olmasını Ne Kadar İsterdik

Proletaryalarla sohbet.

Ah... ah...  kaçımız ama kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Hemi de kaçımız.

Heledeki sömürgecilik sosyo ekonomik yapıyı değiştirmez derken.

Heledeki yıllardır da sömürgeciliğin değiştirdiği sosyo ekonomik yapıda politika yaptığımızı da kabullenmişken.

Kaçımız ve kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Belki de... sadece   bu konularda da değil.

Başka  konularda da marks'ın hatalı olmasını isterdik.

Bir Devrim Yapmalıyız!

Emperyalist dünya sistemi tam bir kaos içinde. Dünyaya egemenler ama dünyayı yönetemiyorlar. Soygun, sömürü ve savaş düzenleri her yönde çatırdamaya başaldı. Bir türlü azami karlarını istedikleri düzeye çıkaramıyorlar. Emperyalist sistem SOS veriyor. Ücretli kölelik üzerine kurulu aşırı kar ve aşırı üretim sistemi yürümüyor. Dünyanın toplam GSYH 105 Trilyon dolar iken, toplam borçları 310 trilyon doları geçmiş durumdadır. Bir taraftan devasa sermaye büyüklüğü, bir taraftan ise, muzzam bir yoksullaşma, yoksunlaştırma ve çürüme at başı gidiyor.

T.C.nin 100 Yıllık Tarihi ve Faşizme Karşı Sınıf Mücadelesi

 

Giriş:

Komünist Parti Manifestosu’nun giriş cümlesi “bugüne kadarki tüm toplum tarihi sınıf mücadelesi tarihidir” diye başlar. Bu belirleme o güne kadarki -ve elbette sonrası için de- tüm toplumların nasıl bir evrim izlediklerini gayet net ve anlaşılır bir şekilde özetlemektedir.

İyi Yahudiler de Var!

 

 

"1980'de başka bir operasyonda yakalanıp hapishaneye gittiğimde Yuda amcayla tanıştım. Satranç oynamayı bana o öğretti. Kültürlü bir insandı. Müthiş bir kitap okuma tutkusu vardı. Haftada mutlaka bir kitap okurdu. Şeker hastası olduğu için her yemeği yiyemezdi. Ona elimizden geldiğince yiyebileceği yemekler yapmaya çalışırdık"

Türk Devletinin Kuruluşundan Günümüze Ulus ve Azınlıklara Uyguladığı Baskı

Ülkemizde var olan ve yaşanan ulusal ve azınlıklar sorunun temelinde gerçekleşmemiş olan demokratik halk devrimi yatmaktadır. Demokratik halk devrimi gerçekleşmeden temel hak ve özgürlükler sorunun önemli parçası olan ulus ve azınlıklar sorunu asla çözüme kavuşamaz. 

Emperyalizme Boyun Eğme ve Yarı-Sömürgeliği Kabul Etme Antlaşması Lozan

Kasım 1922’de başlayan ve Temmuz 1923'te sona eren Lozan Konferansı'nda emperyalist devletlerle Türk Devleti arasında yapılan görüşme de çizilen sınırlarla Türk Devletinin kuruluşuna onay verildi. Konferans belgelerinde Sovyetler Birliği'nin de katıldığı geçse de Sovyetler Birliği Boğazlar Meselesi dışındaki görüşmelere katmamıştır. Görüşmelere 1. Emperyalist Paylaşım Savaşının galipleri İngiltere, Fransa, Yugoslavya, İtalya, Romanya ve Yunanistan katılmıştır. Görüşmede belirleyici konumda İngiltere ve Fransa olduğunun altı çizilmelidir.

Sayfalar