Pazar Mayıs 26, 2024

Ermeni'yim Fedai'yim (2)

Ermeni ' lere Burada Yer Yok... 

Tertemiz,parlak ve örnek alınacak bir geçmiş bırakarak şahadete ulaşan Nubar Ozanyan Aras nehri gibi berrak,Kızılırmak gibi coşkun,Munzur gibi hırçın,Fırat-Dicle gibi gür akarak ,şimdiden Mazlum halkların,ortadoğu halklarının gönlünde yıldızlaşarak efsane Komutan olmaya devam ediyor...

Temiz ve berrak olan tüm hayatı boyunca Ozanyan'ı yıldızlara uğurlarken,her insanın gözlerini hayata açıp ,kapatana kadar din,ahlak,kültür,gelenek,görenek hesaplanarak 3 Kutsal kitap'ın da kabul ettiği dini vecibeler yerine getirilerek,insan toprağa verilir.İnsanın kundak ile kefen arasındaki uzun dönem hayatını oluşturur.Tüm insanların kabul ettiği normları yerine getiren toplumlar hayatta saygın yerlerini alırken,tüm insanların kabul ettiği değerlerin dışına çıkanlar barbar'lar olarak anılırlar.Toplumlar insanlar,onurları,erdemleri sayesinde ancak ayakta kalabilirler. İnsan'ı insan yapan,ayakta tutan değerler olmadığı zaman,artık o toplum,çökmüş bitmiş demektir.

Yaşadığımız süreç barbar'ların kutsal değerlere yoğun olarak saldırdıkları bir dönemi göstermek – tedir.İnsani değerlerle uzaktan yakından alakası olmayan iktidarı artık her şeyi rafa kaldırmıştır.Her şey Ermeni soykırımı'nın 100.yılında tarihin en uzun süren MGK kararlarında ''Çöktürme Planı '' devreye konularak Kürt halkı için çıkarılan Ferman 'lar ile başladı.Yani ''taş üstünde taş,baş üstünde baş ''kalmayacak denilerek,Ferman'lar yürülüğe konuldu.Tek adam olan''Reis''inemirleri doğrultusunda,harekete geçen Özel Harekatçılar kırım ile katliamlar uygulamaya başladı.

6 milyon seçmenin oyunu alan seçilmişler,cezaevlerine atıldı.Milletvekiller cezaevine atıldı.Belediye'lere kayyum atandı.Gazeteler ile televizyonlar susturuldu,Aydınlar ile akademisyenler uyduruk suçlamalarla tutuklandılar..

Kutsal Değerlere saldırı ,insanlığa saldırıdır...

Uluslararası antlaşmalarda Türkiye'nin de bizzat taraf olduğu sözleşmeler rafa kaldırılarak,kural tanınmayarak savaş suçu olan uygulamalara tanık olmaktayız.Kayyum ile bir gecede Van'ın Edremit ilçesine atanan belediye başkanı Ermeni mezarlığı üzerine tuvalet yaptırarak,gerçek yüzlerini sergilemişlerdir.Şırnak-Cizire'de PKK'lılara ait mezarlıklar dozerlerle kırılmış,cenazeler torbalara konularak,kaldırılmaktadır.Şehitliklere karşı tahammmülsüzlük artık had safhadadır.2015 yılında Armenak Bakırcıyan şahsında soykırımda ölen,mezar yerleri belli olmayanlar anısına düzenlenen Anıt Mezar yine parçalanmıştır.Bayan gerillaların vucudu çıplak edilerek çekilen pozlar,Taybet Ana'nın cenazesini 7 gün yerde bırakarak,yaklaşanı vuran kaldırılmasına müsade etmeyen uygulamalar artık belli bir merkezden koordinalı olarak yönlendirilmektedir.

Türkiye Kürdistanı'nda yaşanılan,çetelerin cenazelere saldırıları,ölüye saygısızlık,Nubar Ozanyan'ın cenazesinin en iyi yer olarak Rojava Devrimi toprakları uygun görülmüştür.Hayastan ile Türkiye kürdistanı'ndan gelen yoğun istek ve taleplere rağmen,son istirahatgahında rahat uyuması isten miştir.Kürt ve Ermeni analarının yoğun talepleri Rojava'da kalmasından yana olmuştur.'' Bizim için şehit düştü,asla başka yerde gömülmesine müsade etmeyiz '' denilerek sahiplenilmiştir.Derik'te o gün yas ilan edilmiş halk sokak ve caddelere dökülmüştü.YPG savunma birlikleri morgdan Derik Şehitliği'ne gidene kadar,şehidini selamlayıp saygı duruşunda bulundular.'' Şehit Namırın '' sloganları ,zafer işaretleri yaparak son yolculuğuna uğurladılar.

Konuşmalardan sonra,artık toprağa verilme vakti gelince Kürt anaların cenaze üzerinde ağlaşmaları,Kürtçe ağıtlar yakarak,cenazeyi kendileri taşımak istemiş,ama mümkün olmamıştır.Kürt geleneklerine göre başka topraklarda şehit düşen gerillalar için,sahiplenecek aile tespit edilmiş,Nubar Ozanyan için Şehitlik Nasnamesi verilmiştir.Törene katılan Kürt ve Ermeni anaların toprağa verilirken ağlaşmaları ile duygusal anlar yaşanmıştır.Halk bağrına basarak,kalbinin en sıcak köşesine koymuştur.

Acı ölüm haberlerinin hiç eksik olmadığı bu yaz aylarında HDP Eşbaşkanı,Aysel Tuğluk'un annesi Hatun Tuğluk'un vefatını derin üzüntü ile karşılıyoruz.80 yaşında vefat eden Hatun ana'nın cenazesine, cezaevinden izinli olarak gelen Aysel Tuğluk'a yaşatılanlar,Kürt ve Ermeni halkına verilmiş bir mesaj olarak anlaşılmalıdır.Cenazelere artık saldırı düzenlenir noktasına gelinmiş,insanların yasını tutmasına engel olunurken zulüm yaşanılmıştır.Önceden ayarlanan çeteler,polisin üstelik orada olduğu vakit hiç ses çıkarmaması dikkat çekicidir.Toprağa verilen cenaze '' siz çıkarmazsanız ,biz bu cenazeyi buradan çıkaracağız '' ermeni'lere burada yer yok ''burası ermeni toprağı değil '' diyerek saldırılarda bulunmuşlardır.Cenazelerimizin,mezarlıklarımızın artık güvenlikte olmadığı dönemleri yaşıyoruz.

İşid ' in kalesi,islam devletinin başkenti Raqqa'da can cekişen çetelerin sonu yaklaşırken,Enternas-yonal Tabur savaşçılarını yerinde görmek,onlara önderlik eden TİKKO komutanını ziyaret etmeden dönmek olmazdı.Savaş bölgesi olması ürkütüyor.Bir gurup gerillalar ile nöbet değişimi için yönümüzü Raqqa'ya çeviriyoruz... (Devam Edecek )  

 
47377

Agop Ekmekciyan

Özellikle azınlıklar üzerine yazdığı yazılarıyla tanıdığımız yazarımız,diğer birçok konuda da makaleleriyle tanınmaktadır.

agop@kaypakkaya-partizan.net(Hazırlanıyor)

Agop Ekmekciyan

Emperyalizme Boyun Eğme ve Yarı-Sömürgeliği Kabul Etme Antlaşması Lozan

Kasım 1922’de başlayan ve Temmuz 1923'te sona eren Lozan Konferansı'nda emperyalist devletlerle Türk Devleti arasında yapılan görüşme de çizilen sınırlarla Türk Devletinin kuruluşuna onay verildi. Konferans belgelerinde Sovyetler Birliği'nin de katıldığı geçse de Sovyetler Birliği Boğazlar Meselesi dışındaki görüşmelere katmamıştır. Görüşmelere 1. Emperyalist Paylaşım Savaşının galipleri İngiltere, Fransa, Yugoslavya, İtalya, Romanya ve Yunanistan katılmıştır. Görüşmede belirleyici konumda İngiltere ve Fransa olduğunun altı çizilmelidir.

TC’nin Kuruluş İdeolojisi Kemalist Faşizm ve Günümüzdeki Varyantı

Ülkemizde sorun ve çelişkiler çözülmediği gibi mevcut durum giderek daha çetrefilli bir döneme girmiş durumdadır. Bunun sonucu işçi sınıfı ve emekçi yığınların sömürüsü had safhaya varmıştır. Yoksullaşma en üst düzeye çıkmıştır. Ülkenin girdiği sarmal durumun bedeli tamamen emekçi sınıflara yüklenmiştir. Elbette ki yoksulluk ve işsizlik her zaman var olmuştur. Sınıf çelişkileri, sömürü, baskı ve diktatörlük dönemleri her zaman yaşanmıştır. Bundan sonra da sınıf çelişkileri var olduğu müddetçe baskı mekanizması varlığını devam ettirecektir. Lakin günümüzdeki mertebeye çıkmamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşunda İzmir İktisat Kongresi, ya da Emperyalizme Bağımlılığın Belgesi

Osmanlı iktisat tarihinde önemli bir yer tutan kapitülasyonlar ilk olarak 1352 yılında Cenevizlilerle olan ticareti artırmak maksadı ile verilmiştir. İlerleyen yıllarda ise ticaret yollarında yaşanan değişiklikler ve dünya ticaretinin yeni rotalar edinmesi sonucunda başka bazı ülkeler de kapitülasyonlar yani ticaret yaparken kimi ayrıcalıklar edinme hakkı elde etmişlerdir.

Yüzyıldır Tarihin Dışında Bir Rejim: TC!

 

Türk devletinin kuruluşunun yüzüncü yılında, Türk devletinin kuruluşu ve adına “Milli Mücadele” ya da “Kurtuluş Savaşı” denilen süreci ve bu sürece önderlik eden sınıfları kısaca ifade etmek, Türk devletinin hangi temeller üzerinden yükseldiğini ve sınıfsal niteliğini tanımlamak açısından önemlidir.

TC'nin Yüzyıllık Tarihinde İşçi Sınıfı ve Mücadelesi

Giriş:

İşçi sınıfının tarihi kapitalist sistemin gelişmesinden ve burjuvaziden ayrı ele alınamaz. Burjuvazinin ortaya çıktığı yerde işçi sınıfı da vardır. Ve bir çelişmenin iki yanı olan işçi sınıfı ve burjuvazi, birlikte var olurlar. Bu iki zıt kutup hem birbiriyle mücadele ederler ve hem de biri olmadan diğeri olmaz. Bu iki toplumsal sınıfı yaratan kapitalist sistem olmuştur.

 

Devrimci Demokratik Kamuoyuna ve Halkımıza!

KOMÜNİST ÖNDER İBRAHİM KAYPAKKAYA’YI ORTAK BÖLGESEL GECELERLE ANACAĞIZ!

Çakma komünistler! (Deniz Aras)

Her genç Kaypakkayacının biraz da alaycı bir alaycı mutlaka karşılaştığı bir cümledir “Köylü devrimcisi”! Kastedilen elbette İbrahim Kaypakkaya ve onun görüşlerini savunanlardır. Bu tanımı yapanlar için zaman mefhumu sanki bir avantaj olarak kullanılır. Zaman geçtikçe Kaypakkaya’nın görüşlerinin eskidiği sanılır ya da umulur. Kaypakkaya artık eskide kalmıştır ve şimdi “yeni şeyler” söyleme zamanıdır!

Siyasi Tutsakların Tecridi Kırma Mücadelesinin Neresindeyiz? (Yorum)

Emperyalist kapitalist sisteme karşı mücadele eden devrimcilere, komünistlere karşı hemen her ülkede gözaltı ve tutuklama sistematik bir şekilde devam ediyor.

Bu sistematik durum, bu faşist devletler nezdinde tutuklananların her gün daha da derinleşen br şekilde tecrit altında bırakılması anlamına da geliyor.

Egemenler dünyanın dört bir yanındaki devrimci ve komünistlere dönük saldırılarını, katletmekle bitiremediğinde esir alma, tutsaklar üzerinden muhalif güçleri, toplumu sindirme, hapishaneleri bu sindirmenin en önemli aracı haline getirmek hedefiyle yürülüğe sokmaktadır.

Artsakh (Dağlık Karabağ) Tehciri: Stalin Düşmanlığı ve Sosyalizme Saldırı

Uluslararası alanda sömürü, baskı, saldırı ve ilhaklar son dönemlerde katbekat artmış ve katmerli boyutlara tırmanmıştır. Emperyalist devletler ve onların güdümündeki gerici devletlerin, tüm ezilen sınıflar ve toplumlar üzerindeki saldırı furyası, had safhaya ulaşmış durumda. Öyle ki, uluslararası hakim sistem bir taraftan mevcut sorunların bedelini giderek ezilen yığınlara ve mazlum uluslara daha fazla yüklerken diğer taraftan saldırılarını da daha acımasız ve daha şiddetli boyutlara tırmandırmış durumdadır.

Garod – “Hasret” (Nubar Ozanyan)

Halkların coğrafyaları suç ve cinayet örgütü gibi çalışan devletler tarafından zorla boşaltılıyor. Soykırım, işgal, tehcir zulmüyle toprakları cehenneme dönüşen halklar; belirsizliğe, bilinmezliğe, karanlığa doğru zorla sürülüyor. Boyunlarında geleceksizlik zinciriyle birlikte adına yaşamak denilen zulme mahkum ediliyor.

Gerilla, haktır ve halktır (Nubar Ozanyan)

Sınırları ateşten ordularla kuşatılmış her dört parça toprakta, yaşam ve var olma hakkı ellerinden zorla gasp edilmiş Kürt halkının, direnme ve isyan etmekten başka çıkış yolu var mıdır? Kürtlere, ezilenlere kıyamet yaşatılırken her bir karış toprağına ölüm yağdırılırken, en dezavantajlı koşullar altında gerilla, çıplak elleri ve cesur yürekleriyle özgürlükleri uğruna savaşmaya devam ediyor.

Sayfalar