Pazartesi Nisan 29, 2024

Erdoğan Kaçak Sarayda Cami Açılışı Yaptı.

Türkiye ve Kürdistan’da  Türk Devleti savaş naraları  atıyor. Kan istiyor, katliam istiyor, zulüm istiyor, istiyor da istiyor... 

İsrail, Amerika, İngiltere, Almanya  başta olmak  üzere  böl - parçala  - yönet  taktiğini  Ortadoğu'da  planlı, programlı  uygulamakta, ezilen halkları kırıma uğratarak  emperyal sermayenin egemenliğini garanti altına almak istemektedirler. Faşist Türk devleti de  bölgede üstüne düşen rolü  en iyi şekilde yerine getirmek istiyor. Bunu  Esad rejiminin  'Sünni kardeşlerine 'zulüm etme'yi gerekçe göstererek  kılıflandırmaya çalışmaktadır. 'Tencere dibin  kara senin ki, benden kara'  misali, halklarımızı ırk, din, mezhep, cinsiyetçilik  ve inançlar üzerinden  ayrıştırarak  Türkiye 'yi felakete götürmektedir.

Yıllardır IŞID   denen eli kanlı İslami faşist örgütün  organizatörlüğünü yapmaktadır. Başta Amerikan ve İngiliz emperyalistleri  olmak üzere, Türk devleti, Katar ve Sudi Arabistan finansörlüğünde  akıl almaz  çirkin oyunlar oynanmaktadır. Emperyalist devletlerin ve uşak yönetimlerin  beklemediği, aklından geçirmediği  Kürdistan gerçeğiyle karşı karşıya kaldılar.  Kürdistan  devrimci gerçeği  ağzı salyalı  emperyalist sermayenin  bütün plan, proje, taktik  ve stratejik uygulamalarını yerle bir etti. Açık ve net “ya savaşlar  devrime yol açar, ya da  devrimler savaşları önler” Maoist tez  yeniden doğrulanıyordu.  Burada önderlik güçlerin etkisi  belirleyici önem taşımaktadır.

  13 yıldır Türk  faşist devletinin katliam, zulüm, yargısız-sualsiz infazların binlerce, on binlerce   Kürdün, Türkmen’in, Ezidi’nin, Gayri  Müslüm’ün, Alevi’nin, Arap’ın  ve hatta Sünni Türk'ün kanına girmiştir  Erdoğan. Halkları birbirine düşman etmiş, kin  -nefret  ve savaş üzerinden rant yapmış, hâkimiyet sağlayarak  kanlı emellerini  gerçekleştirmek istemiştir. Bugün de aynı oyun değişik kılıflar altında devam etmektedir. Osmanlı oyunları, geleneği devam ettiriliyor.

Erdoğan    Ortadoğu’da yaşanan bu vahşetten  hiç mi hiç sorumluluğu yokmuş gibi  şöyle diyor: “Mısırda ve  Suriye’de  yaşananlar tüm  şiddetiyle devam  ediyor. Orucun  ve  Namazın yasaklandığı  yerlerde  sıkıntı çektiklerini  biliyoruz...” 
Devamla: “Aynı  anda 3  bin kişi  ibadet edebileceği bir cami, Türk  ve  Osmanlı mimarlık  tarihinin bir  sentezi  olarak  nitelendiriliyor ,” diyor.

Bilmeyen, okumayan, cehalet içerisinde yaşayanlar  diyecek ki, Ne büyük  Müslüman, Müslümanlara (siz Sünni  mezhep anlayın)  her yerde zulüm ediliyor. Erdoğan   ne büyük  devlet adamı ki, zulme ve yasağa başkaldırarak  kendi kaçak sarayında  ibadethane açtırıyor  3 bin kişiye   ibadetini yapması için hayır  yapıyor.

Göz göre göre yalan, sahtekârlık ve din sömürüsü yapmak buna denir. Bir ülke  Cumhurbaşkanı düşünün ki, kendi hırs ve çirkin  emellerini gerçekleştirmek için dini  istismar etsin, toplumu mezheplere, dinlere, ırklara  cinsiyetçiliğe bölsün!  Gözlerini kan, savaş ve zulüm örsün, başka bir şey görmez olsun.

Şimdi sormak  lazım eli kanlı Hızır Paşaya nerde  kim namazı  kılmayı, oruç  tutmayı  yasaklamış? Erdoğan burada açıkça yalan söylüyor.   Irak’ta, Suriye’de   namaz  asla ve asla yasaklanmamıştır. Koca bir ülkenin başkanı böylesi bir kuyruklu yalan söyler mi hiç? Ama  TC’nin başı Erdoğan böylesi bir kuyruklu yalanı kendi  menfaattarı ve çıkarları için  söylemektedir.  Bir gerçek Müslüman bu kadar yalanı hem de ramazan ayında, oruçluyken söyler mi hiç? Kuldan korkmuyorsan Allah’tan da mı  korkmuyorsun ey Erdoğan?

Dünya âleme karşı  yalan söylüyorsun, yalan üzerinden din sömürüsü yapıyorsun. Peki, ahirette senin yerin neresi? Burdan açıkça söylüyorum, sen  İslam dinine de  namaza da, niyaza da, oruca da inanmıyorsun. Senin gözünü kâr hırsı, iktidar hırsı, kan akıtma  hırsı bürümüş. Bu zihniyet  Osmanlı’dan sana mirastır.  Sekiz yüz yıl  Alevileri katlettiniz, sen iğrenç bir mezhep ayrımcısısın. Sen Sünni mezhebi dışındaki  var olan tüm inançları yok sayan bir  kelle kesicisin...

Aynı zamanda ırkçı, kafatasçı bir ideolojinin temsilciliğini yapmakta, ırksal katliamların yolunu açmak  istemektesin.  Bilesin ki kimse buna  müsaade etmez ettirmez. Unutma emellerin kursağında kalacak, sen ve efendilerin olan emperyalistler ağır bir yenilgi alacaksınız halklarımızdan.

4- 7 - 2015 -  

48116

Comment form

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantıya çevrilir.
  • Satırlar ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

Son Haberler

Sayfalar

Erdoğan Kaçak Sarayda Cami Açılışı Yaptı.

Bir Sol Liberal Aydının Ezilen Ulus Milliyetçiliği Temelinde Ulus Sorununa Yaklaşımının Eleştirisi

Giriş:

Uluslar kapitalizmin şafağında ortaya çıkmıştır. Ancak, kapitalizmin emperyalizme evrilmesiyle de ulusal sorunlar çözülebilmiş değildir. Hala ezilen uluslar ve bunların kendi kaderlerini özgürce tayin etme mücadeleleri sürmektedir. Özellikle emperyalizmin ortaya çıkmasıyla birlikte, ezilen ulus sorununun çözümü doğrudan proleter devrimlere bağlanmıştır.

Dağın Sara’sı (Sakine Cansız), Nubar Ozanyan

Aradan yıllar geçse de direngenliğin hikayesini yazan Sara (Sakine Cansız), unutulmadan konuşulup anılıyorsa bu onun istisna bir kişilik olduğunu gösterir. Unutulmayacak kadar değerli çalışmalar yürüten, her dönem geride okunacak notlar bırakan Sara, Kürt Özgürlük Hareketi’nin öncü soluğu olmayı başarmış bir devrimcidir.

Cüret edip özneleşelim, kurtuluş için örgütlenelim ve hep birlikte devrimle özgürleşelim!

– Merhaba, kendinizi tanıtır mısınız?

– Merhabalar, ben Rosa Avesta, TKP-ML Komünist Kadınlar Birliği (KKB) temsilcisiyim.

– TKP-ML KKB olarak 5 Mayıs 2023 tarihinde yaptığınız açıklamada 1. Kongrenizi yaptığınızı açıkladınız. Bu Kongreye gelinceye kadar geçen süreci özetleyebilir misiniz?

Sosyalizm Bayrağının Arkasına Saklanan Sosyal Şovenizm!

Yerel seçim süreci, egemen sınıflar arasındaki kapışmanın yeni adresi olarak giderek ısınan bir gündem olarak karşımıza çıkıyor.

2023 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde AKP-MHP faşist ittifakı ve merkezinde CHP’nin yer aldığı “Millet İttifakı” arasındaki mücadeleden ilki ezici bir üstünlükle galip çıktı. Daha doğrusu, devlet aklı, önümüzdeki dönem için yola “CHP’nin de onayıyla” Türk-İslam senteziyle, gerici ve faşist bir ittifakla devam etme kararı aldı.

Vahşet ve zulümle biten yıllar (Nubar OZANYAN)

Yeni yıl ezilen halklara yenilik adına bir şey getirmedi. Zulmün bir devamı, vahşetin bir tekrarı yeniden yaşatılıyor. Dünyanın muktedirleri, sermayenin generalleri Orta Doğu’yu yeniden paylaşmak, hegemonyalarını pekiştirmek için her gün daha fazla sayıda savaş gemisini denizlere sürüyorlar. En kıyıcı silahlarını yeni bir paylaşım savaşı ve çatışmaları için hazırlıyorlar. Filistin, Kurdistan, Ukrayna savaşın ve çatışmaların en sert ve en tahripkar geçtiği ülkeler olma gerçekliğini korumaya devam ediyor.

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht Yaşıyor, Lenin Yol Göstermeye Devam Ediyor!

 

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht bundan 105 yıl önce dönemin SPD hükümetinin Freikorsp (Gönüllüler Alayı) askerleri tarafından kurşuna dizilerek katledildiler.

Birinci emperyalist paylaşım savaşının ufukta görünmeye başladığı 1907 yılında toplanan İkinci Enternasyonal çıkması muhtemel savaşa karşı “hazır olunması” ve “savaş bütçelerine hayır” denmesi çağrısında bulundu.

Gerici Zorun Panzehiri, Devrimci Zordur

Görsel ve yazılı basında her gün çürümüş, kokuşmuş sistemin icraatlarına tanıklık ediyoruz. Artık uyuşturucu baronlarına, çetelere dair haberler “sıradan” vakalar haline gelmiş durumda. Tabi ki, bizim işimiz bunların çetelesini tutmak değildir.

“Mücadele, İsyan, Örgüt ve Ezilenlerin Savaşına Doğru…”

Oldukça sarsıcı bir yılı geride bıraktık. Artsakh’da, Rojava’da, Gazze’de işgal saldırıları sürerken Afganistan’da halk Taliban zulmüne katlanmak zorunda kaldı.

Yeni ticaret anlaşmaları ve pazar paylaşım savaşları nedeniyle Ortadoğu halkları Kafkaslar’dan Arap Yarımadası’na zulme uğramaya, göçe zorlanmaya, açlığa ve yoksulluğa hapsedildi. Şimdi yeni bir yıla girerken bu emperyalist ve gerici saldırıları direniş ile karşılayan Ortadoğu halkları zaferlere muktedir…

 Bölgede tırmandırılan savaş

AKP veya CHP’ye Kaybettirmek mi? 3. Yol mu?

Devrimci mücadelenin gerilediği, devrimci-komünist ve yurtsever hareketlerin kitleler üzerindeki etkisinin önemli oranda azaldığı bir sürecin içinden geçiyoruz.

“Ateş Hırsızları”nın Felsefesi, Filozofları[*]

“Diyalektik felsefe karşısında

hiçbir şey sonal,
mutlak, kutsal değildir.”[1]
 
Felsefe “Öldü” mü? Öncelikle belirtmeliyim ki, böyle düşünen insanlar olsa da, yaşam devam ettiği sürece felsefe nihayete ermez; onu “gereksiz” bir şeymiş gibi sunmaya kalkışanlar ise yanılıyor!
Felsefeye yabancılaşan bir çürüme/ çöküş labirentindeysek de; o, insan(lık)ın aptallaştırılmaması için vardır.

Marks'ın Hatalı Olmasını Ne Kadar İsterdik

Proletaryalarla sohbet.

Ah... ah...  kaçımız ama kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Hemi de kaçımız.

Heledeki sömürgecilik sosyo ekonomik yapıyı değiştirmez derken.

Heledeki yıllardır da sömürgeciliğin değiştirdiği sosyo ekonomik yapıda politika yaptığımızı da kabullenmişken.

Kaçımız ve kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Belki de... sadece   bu konularda da değil.

Başka  konularda da marks'ın hatalı olmasını isterdik.

Sayfalar