Cumartesi Mayıs 25, 2024

Devrimci mücadeleyi birlikte yükseltelim

AKP-MHP iktidarı, topluma yaşattığı ağır sorunların, içerde ve dışarda yaşadığı hezimetin iç politikada tartışılmasını istememektedir.

AB ülkeleri ve ABD’nin sıkıştırmaları sonucu Oruç Reis araştırma gemisi ve ona eşlik eden savaş gemileri Antalya açıklarında demirledi.

NATO’nun bastırmasıyla Doğu Akdeniz’deki sorunların müzakereler yoluyla çözülebilmesi için Türkiye’nin Yunanistan’la müzakere masasına oturacağı duyuruldu…

Libya’da UMH’nin başı Sarraç’ın istifasını ilan etmesinin ardından başlayan barış görüşmelerinde yabancı askerlerin ülkeden çıkarılması gündemi, ayrıca TC’nin Suriye’den cihatçı çeteleri Libya’ya taşıdığı iddiaları uluslararası medyada yer almaya başladı. Libya’ya taşınan cihatçıların sayısının 19 bin dolayında olduğu ifade edilmektedir. Bunların içerisinde 350’ye yakın çocuk yaşta savaşçının olduğu da uluslararası basında yer alıyor.

TC’nin, askerleri ve cihatçılarıyla birlikte Libya’yı terk etmesi gerektiği açıklamaları yapıldı.

Öte yandan, Suriye’de daha doğrusu İdlib’de sular ısınıyor. Geçen hafta Ankara’da Rusya ve TC’nin askeri heyetlerinin görüşmesinde Rusların Türk gözlem noktalarının anlaşmalardaki sayıya (12 gözlem noktasına) düşürülmesi ve bu bölgelerdeki asker ve zırhlı araçların geri çekilmesini TC tarafına iletildiği açıklandı. Rusya ve Suriye askeri güçlerinin İdlib’e yönelik saldırıları gerçekleşti. Yakın bir süreçte de havadan ve karadan büyük bir askeri operasyonun başlatılacağı görülüyor. Rusya’nın TC’den, askerlerini geri çekmesini istemesinin arkasında yatan İdlib’e yönelik saldırının yakın olmasıdır…

TC’nin Ermenistan’la Azerbaycan’la arasındaki çatışmalarda taraf olması yetmezmiş gibi İdlip’den cihatçıların (Sultan Murat Tugayı) Azerbaycan’ın yanında çatışmalara katılması için taşındığı dünya basınına yansımış durumda…

Van’ın Çatak ilçesinde 11 Eylül’de operasyona çıkan askerlerce gözaltına alındıktan sonra iki kişinin helikopterden atıldıkları ve hastanedeki işkenceli fotoğrafları basına yansıdı. Aynı zamanda helikopterden atıldıkları hastane raporuyla da kanıtlandı…

TC’de ekonomi dibe vurmuş, TL’nin dünyadaki tüm para birimleri karşısında değer kaybettiği bir süreci yaşıyoruz. Dolar ve Euro her gün yeniden kendi rekorlarını kırıyorlar. Euro 9 TL’ye yaklaşmış, dolar ise 7.70 TL civarında. AKP-MHP iktidarı işsizlik fonu, sigortalar fonu, varlık fonunu bitirmiş, Merkez Bankası rezervlerini tüketmiş durumdadır.

Sağlık alanında ise AKP-MHP iktidarının manipülatif söylemlerin arkasında, ABD’deki ilaç firmalarına olan 2.3 milyar dolarlık borcu ödeyemeyen bir gerçekliği bulunmaktadır. Üstelik koronavirüs salgını karşısında da dünyanın en başarısız hükümetleri arasına girmiş durumdadır…

ABD’de kasım ayında yapılacak seçimlerde Trump kaybederse barışçıl bir devir teslimin sözünü vermeyi reddettiğini belirten Temsilciler Meclisi Başkanı N. Pelosi’den “Burası demokrasiyle yönetilen bir ülkedir. Türkiye’de değilsiniz” yanıtı, TC’nin dünyada görünüşüne iyi bir örnek oluşturuyor.

HDP’ye saldırı devrim ve demokrasi güçlerinedir

AKP-MHP iktidarının içeride ve dışarıda sıkıştığı tam da bu süreçte içeride devrimci demokratik güçlere yönelik bir saldırı başlattı. Faşist rejim ülke içinde ve dışında kaybettikçe, yaşadığı sıkışmayı ve çözümü devrim ve demokrasi güçlerine saldırıda buldu. Bu saldırıda rol, düğününden sonraki ilk ziyaretini Saraya yapan Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’a verildi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 6-8 Ekim 2014 tarihleri arasında gerçekleşen Kobane eylemleriyle ilgili olarak yürüttüğü soruşturmada 82 kişi hakkında gözaltı kararı verdi. Soruşturma kapsamında o tarihte HDP Merkez Yürütme Kurulu üyeleri, eski HDP’li vekiller ve Kars Belediye Eş başkanı Ayhan Bilgen’in de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi sabah saatlerinde evleri basılarak gözaltına alındı. HDP eski milletvekillerinden Sırrı Süreyya Önder, Ayla Akat Ata, Altan Tan da gözaltına alındılar.

6-8 Ekim 2014 tarihleri arasında gerçekleşen Kobanê eylemlerindeki gerçeklerin ortaya çıkarılması ve suçluların yargılanması için HDP, Meclise birden fazla araştırma önergesi verdi ama asıl sorumluların ortaya çıkarılması ve yargılanması iktidarın işine gelmediğinden araştırma önergeleri her defasında AKP ve MHP oylarıyla reddedilmiştir.

6-8 Ekim 2014 tarihindeki Kobanê eylemlerinde 47’si HDP üyesi veya taraftarı olan 54 kişi yaşamını yitirmişti.

6-8 Ekim 2014 tarihindeki olaylarla ilgili olarak açılan davalardan bazıları beratla sonuçlanmıştır. Aynı suçlamayla ikinci kez karşı karşıya kalan ve gözaltına alınan Kars Belediye Eş Başkanı Ayhan Bilgen daha önceki davadan 2017’de 8,5 ay hapis yattı. Mahkeme beraatla sonuçlanınca bu dosyadan tazminat da aldı. Tüm bunlar bilinmesine rağmen Ayhan Bilgen için 6-8 Ekim Kobanê eylemlerinden dolayı yeniden gözaltına alınmasındaki amaç Ayhan Bilgen’in cezalandırılmasından öte bugüne değin başarılamamış olan Kars Belediyesine kayyım atamak (!)

6-8 Ekim Kobanê eylemlilikleriyle ilgili olarak HDP’li 82 kişinin gözaltına alınması emrini veren Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman hızını alamayarak şu anda parlamentoda yer alan 7 HDP’li vekil Saruhan Oluç, Meral Danış Beştaş, Garo Paylan, Hüda Kaya, Sezai Temelli, Serpil Kemalbay, Pervin Buldan hakkında dokunulmazlıklarının kaldırılması için de fezleke hazırlayıp meclise göndermeye hazırlanıyor.

AKP-MHP iktidarı, topluma yaşattığı bu denli ağır sorunların, içerde ve dışarda yaşadığı hezimetin iç politikada tartışılmasını istememektedir. AKP-MHP iktidarı gelinen aşamada içeride ve dışarıda yaşadığı çıkmazı devrimci demokratik güçlere saldırarak aşmak istiyor. HDP’ye yönelik bu operasyon toplumsal muhalefete gözdağıdır. Bu gözaltı operasyonu demokrasiden yana olanları sindirmeyi amaçlayan bir operasyondur.

HDP’yi, devrimci demokratik güçlerini hedef alan bu saldırıya karşı birlikte mücadeleyi örgütlemeliyiz.

Gün faşizme karşı mücadele günüdür…

Özgür Gelecek.net

2334

Comment form

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantıya çevrilir.
  • Satırlar ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Yerel Seçimler ve Proleter Tavır

 

 

Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlere kilitlenmiş bulunuyor. Baskı, yasaklamalar, açlık, yoksulluk, pahalılık ve işsizlik en can alıcı sorun olarak ülke gündemindeki yerini korurken, tüm burjuva partiler 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde kazanacakları belediyelerin hesaplarını yapmakla meşguller.

Misak Manuşyan ve 23’ler Ölümsüzdür!

Misak Manuşyan (1.9.1906 – 21.2.1944) ve yoldaşlarını, Nazi kurşunları ile Paris’te katledilmelerinin 80. yılında saygıyla anıyoruz İnsanlığın düşmanı faşizmi ise bir kez daha lanetliyoruz.

İnsanlığın başına kara bulut gibi çöken, yıkımlar, savaşlar ve dahası onarılması mümkün olmayan felaketlere sebep olan Hitler Faşizmi, 1933 yılında Almanya’da iktidara gelmesiyle başladı. 1929 ekonomik ve sosyal bunalımını atlatamayan ve çözüm bulmakta zorlanan, kapitalist-emperyalist ülkeler, sorunlarını savaş yolu ile çözmek, pazarların yeniden paylaşma savaşına giriştiler.

ÖNCE SERMAYE, SONRA, YİNE SERMAYE

13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan iline bağlı İliç'de Çöpler Madencilikte meydana gelen toprak kaymasında 9 (bu rakamın daha  yüksek olduğu iddiası da var) işçi toprak altında kaldı. Bu son olayda, “maden kazası” olarak adlandırılan işçi katlimının, doğa katliamı ile birlikte olağan hale getirildiği ve bu seri katliamların, sermayenin birikimi ve büyümesi için olmazsa olamaz kuralı olduğu  gerçekliğiyle karşı karşıyayız.

Ağır tecrit, büyük direniş (Nubar Ozanyan)

Biz 5 Nolu Amed Zindanı’ndan tanırız faşizmin üniformalı generallerini ve kan yüzlü zindan bekçilerini! Özgürlük mahkumlarına intikam alırcasına en ağır işkencelerin nasıl yapıldığını çok iyi hatırlarız. Devrimin öncü ve önderlerine nasıl düşmanca yüklendiklerini iyi biliriz. Sadece memleketimizden değil, biz ağır tecrit koşullarını ve ölümcül duvar sessizliğini, Peru devriminin önderi Başkan Gonzalo yoldaşın 29 yıl süren direnişinden biliriz.

Sayfalar