Cumartesi Mayıs 18, 2024

Devrimci mücadeleyi birlikte yükseltelim

AKP-MHP iktidarı, topluma yaşattığı ağır sorunların, içerde ve dışarda yaşadığı hezimetin iç politikada tartışılmasını istememektedir.

AB ülkeleri ve ABD’nin sıkıştırmaları sonucu Oruç Reis araştırma gemisi ve ona eşlik eden savaş gemileri Antalya açıklarında demirledi.

NATO’nun bastırmasıyla Doğu Akdeniz’deki sorunların müzakereler yoluyla çözülebilmesi için Türkiye’nin Yunanistan’la müzakere masasına oturacağı duyuruldu…

Libya’da UMH’nin başı Sarraç’ın istifasını ilan etmesinin ardından başlayan barış görüşmelerinde yabancı askerlerin ülkeden çıkarılması gündemi, ayrıca TC’nin Suriye’den cihatçı çeteleri Libya’ya taşıdığı iddiaları uluslararası medyada yer almaya başladı. Libya’ya taşınan cihatçıların sayısının 19 bin dolayında olduğu ifade edilmektedir. Bunların içerisinde 350’ye yakın çocuk yaşta savaşçının olduğu da uluslararası basında yer alıyor.

TC’nin, askerleri ve cihatçılarıyla birlikte Libya’yı terk etmesi gerektiği açıklamaları yapıldı.

Öte yandan, Suriye’de daha doğrusu İdlib’de sular ısınıyor. Geçen hafta Ankara’da Rusya ve TC’nin askeri heyetlerinin görüşmesinde Rusların Türk gözlem noktalarının anlaşmalardaki sayıya (12 gözlem noktasına) düşürülmesi ve bu bölgelerdeki asker ve zırhlı araçların geri çekilmesini TC tarafına iletildiği açıklandı. Rusya ve Suriye askeri güçlerinin İdlib’e yönelik saldırıları gerçekleşti. Yakın bir süreçte de havadan ve karadan büyük bir askeri operasyonun başlatılacağı görülüyor. Rusya’nın TC’den, askerlerini geri çekmesini istemesinin arkasında yatan İdlib’e yönelik saldırının yakın olmasıdır…

TC’nin Ermenistan’la Azerbaycan’la arasındaki çatışmalarda taraf olması yetmezmiş gibi İdlip’den cihatçıların (Sultan Murat Tugayı) Azerbaycan’ın yanında çatışmalara katılması için taşındığı dünya basınına yansımış durumda…

Van’ın Çatak ilçesinde 11 Eylül’de operasyona çıkan askerlerce gözaltına alındıktan sonra iki kişinin helikopterden atıldıkları ve hastanedeki işkenceli fotoğrafları basına yansıdı. Aynı zamanda helikopterden atıldıkları hastane raporuyla da kanıtlandı…

TC’de ekonomi dibe vurmuş, TL’nin dünyadaki tüm para birimleri karşısında değer kaybettiği bir süreci yaşıyoruz. Dolar ve Euro her gün yeniden kendi rekorlarını kırıyorlar. Euro 9 TL’ye yaklaşmış, dolar ise 7.70 TL civarında. AKP-MHP iktidarı işsizlik fonu, sigortalar fonu, varlık fonunu bitirmiş, Merkez Bankası rezervlerini tüketmiş durumdadır.

Sağlık alanında ise AKP-MHP iktidarının manipülatif söylemlerin arkasında, ABD’deki ilaç firmalarına olan 2.3 milyar dolarlık borcu ödeyemeyen bir gerçekliği bulunmaktadır. Üstelik koronavirüs salgını karşısında da dünyanın en başarısız hükümetleri arasına girmiş durumdadır…

ABD’de kasım ayında yapılacak seçimlerde Trump kaybederse barışçıl bir devir teslimin sözünü vermeyi reddettiğini belirten Temsilciler Meclisi Başkanı N. Pelosi’den “Burası demokrasiyle yönetilen bir ülkedir. Türkiye’de değilsiniz” yanıtı, TC’nin dünyada görünüşüne iyi bir örnek oluşturuyor.

HDP’ye saldırı devrim ve demokrasi güçlerinedir

AKP-MHP iktidarının içeride ve dışarıda sıkıştığı tam da bu süreçte içeride devrimci demokratik güçlere yönelik bir saldırı başlattı. Faşist rejim ülke içinde ve dışında kaybettikçe, yaşadığı sıkışmayı ve çözümü devrim ve demokrasi güçlerine saldırıda buldu. Bu saldırıda rol, düğününden sonraki ilk ziyaretini Saraya yapan Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’a verildi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 6-8 Ekim 2014 tarihleri arasında gerçekleşen Kobane eylemleriyle ilgili olarak yürüttüğü soruşturmada 82 kişi hakkında gözaltı kararı verdi. Soruşturma kapsamında o tarihte HDP Merkez Yürütme Kurulu üyeleri, eski HDP’li vekiller ve Kars Belediye Eş başkanı Ayhan Bilgen’in de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi sabah saatlerinde evleri basılarak gözaltına alındı. HDP eski milletvekillerinden Sırrı Süreyya Önder, Ayla Akat Ata, Altan Tan da gözaltına alındılar.

6-8 Ekim 2014 tarihleri arasında gerçekleşen Kobanê eylemlerindeki gerçeklerin ortaya çıkarılması ve suçluların yargılanması için HDP, Meclise birden fazla araştırma önergesi verdi ama asıl sorumluların ortaya çıkarılması ve yargılanması iktidarın işine gelmediğinden araştırma önergeleri her defasında AKP ve MHP oylarıyla reddedilmiştir.

6-8 Ekim 2014 tarihindeki Kobanê eylemlerinde 47’si HDP üyesi veya taraftarı olan 54 kişi yaşamını yitirmişti.

6-8 Ekim 2014 tarihindeki olaylarla ilgili olarak açılan davalardan bazıları beratla sonuçlanmıştır. Aynı suçlamayla ikinci kez karşı karşıya kalan ve gözaltına alınan Kars Belediye Eş Başkanı Ayhan Bilgen daha önceki davadan 2017’de 8,5 ay hapis yattı. Mahkeme beraatla sonuçlanınca bu dosyadan tazminat da aldı. Tüm bunlar bilinmesine rağmen Ayhan Bilgen için 6-8 Ekim Kobanê eylemlerinden dolayı yeniden gözaltına alınmasındaki amaç Ayhan Bilgen’in cezalandırılmasından öte bugüne değin başarılamamış olan Kars Belediyesine kayyım atamak (!)

6-8 Ekim Kobanê eylemlilikleriyle ilgili olarak HDP’li 82 kişinin gözaltına alınması emrini veren Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman hızını alamayarak şu anda parlamentoda yer alan 7 HDP’li vekil Saruhan Oluç, Meral Danış Beştaş, Garo Paylan, Hüda Kaya, Sezai Temelli, Serpil Kemalbay, Pervin Buldan hakkında dokunulmazlıklarının kaldırılması için de fezleke hazırlayıp meclise göndermeye hazırlanıyor.

AKP-MHP iktidarı, topluma yaşattığı bu denli ağır sorunların, içerde ve dışarda yaşadığı hezimetin iç politikada tartışılmasını istememektedir. AKP-MHP iktidarı gelinen aşamada içeride ve dışarıda yaşadığı çıkmazı devrimci demokratik güçlere saldırarak aşmak istiyor. HDP’ye yönelik bu operasyon toplumsal muhalefete gözdağıdır. Bu gözaltı operasyonu demokrasiden yana olanları sindirmeyi amaçlayan bir operasyondur.

HDP’yi, devrimci demokratik güçlerini hedef alan bu saldırıya karşı birlikte mücadeleyi örgütlemeliyiz.

Gün faşizme karşı mücadele günüdür…

Özgür Gelecek.net

2279

Comment form

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantıya çevrilir.
  • Satırlar ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

Özgür Gelecek

Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Özgür Gelecek

TC’nin Kuruluş İdeolojisi Kemalist Faşizm ve Günümüzdeki Varyantı

Ülkemizde sorun ve çelişkiler çözülmediği gibi mevcut durum giderek daha çetrefilli bir döneme girmiş durumdadır. Bunun sonucu işçi sınıfı ve emekçi yığınların sömürüsü had safhaya varmıştır. Yoksullaşma en üst düzeye çıkmıştır. Ülkenin girdiği sarmal durumun bedeli tamamen emekçi sınıflara yüklenmiştir. Elbette ki yoksulluk ve işsizlik her zaman var olmuştur. Sınıf çelişkileri, sömürü, baskı ve diktatörlük dönemleri her zaman yaşanmıştır. Bundan sonra da sınıf çelişkileri var olduğu müddetçe baskı mekanizması varlığını devam ettirecektir. Lakin günümüzdeki mertebeye çıkmamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşunda İzmir İktisat Kongresi, ya da Emperyalizme Bağımlılığın Belgesi

Osmanlı iktisat tarihinde önemli bir yer tutan kapitülasyonlar ilk olarak 1352 yılında Cenevizlilerle olan ticareti artırmak maksadı ile verilmiştir. İlerleyen yıllarda ise ticaret yollarında yaşanan değişiklikler ve dünya ticaretinin yeni rotalar edinmesi sonucunda başka bazı ülkeler de kapitülasyonlar yani ticaret yaparken kimi ayrıcalıklar edinme hakkı elde etmişlerdir.

Yüzyıldır Tarihin Dışında Bir Rejim: TC!

 

Türk devletinin kuruluşunun yüzüncü yılında, Türk devletinin kuruluşu ve adına “Milli Mücadele” ya da “Kurtuluş Savaşı” denilen süreci ve bu sürece önderlik eden sınıfları kısaca ifade etmek, Türk devletinin hangi temeller üzerinden yükseldiğini ve sınıfsal niteliğini tanımlamak açısından önemlidir.

TC'nin Yüzyıllık Tarihinde İşçi Sınıfı ve Mücadelesi

Giriş:

İşçi sınıfının tarihi kapitalist sistemin gelişmesinden ve burjuvaziden ayrı ele alınamaz. Burjuvazinin ortaya çıktığı yerde işçi sınıfı da vardır. Ve bir çelişmenin iki yanı olan işçi sınıfı ve burjuvazi, birlikte var olurlar. Bu iki zıt kutup hem birbiriyle mücadele ederler ve hem de biri olmadan diğeri olmaz. Bu iki toplumsal sınıfı yaratan kapitalist sistem olmuştur.

 

Devrimci Demokratik Kamuoyuna ve Halkımıza!

KOMÜNİST ÖNDER İBRAHİM KAYPAKKAYA’YI ORTAK BÖLGESEL GECELERLE ANACAĞIZ!

Çakma komünistler! (Deniz Aras)

Her genç Kaypakkayacının biraz da alaycı bir alaycı mutlaka karşılaştığı bir cümledir “Köylü devrimcisi”! Kastedilen elbette İbrahim Kaypakkaya ve onun görüşlerini savunanlardır. Bu tanımı yapanlar için zaman mefhumu sanki bir avantaj olarak kullanılır. Zaman geçtikçe Kaypakkaya’nın görüşlerinin eskidiği sanılır ya da umulur. Kaypakkaya artık eskide kalmıştır ve şimdi “yeni şeyler” söyleme zamanıdır!

Siyasi Tutsakların Tecridi Kırma Mücadelesinin Neresindeyiz? (Yorum)

Emperyalist kapitalist sisteme karşı mücadele eden devrimcilere, komünistlere karşı hemen her ülkede gözaltı ve tutuklama sistematik bir şekilde devam ediyor.

Bu sistematik durum, bu faşist devletler nezdinde tutuklananların her gün daha da derinleşen br şekilde tecrit altında bırakılması anlamına da geliyor.

Egemenler dünyanın dört bir yanındaki devrimci ve komünistlere dönük saldırılarını, katletmekle bitiremediğinde esir alma, tutsaklar üzerinden muhalif güçleri, toplumu sindirme, hapishaneleri bu sindirmenin en önemli aracı haline getirmek hedefiyle yürülüğe sokmaktadır.

Artsakh (Dağlık Karabağ) Tehciri: Stalin Düşmanlığı ve Sosyalizme Saldırı

Uluslararası alanda sömürü, baskı, saldırı ve ilhaklar son dönemlerde katbekat artmış ve katmerli boyutlara tırmanmıştır. Emperyalist devletler ve onların güdümündeki gerici devletlerin, tüm ezilen sınıflar ve toplumlar üzerindeki saldırı furyası, had safhaya ulaşmış durumda. Öyle ki, uluslararası hakim sistem bir taraftan mevcut sorunların bedelini giderek ezilen yığınlara ve mazlum uluslara daha fazla yüklerken diğer taraftan saldırılarını da daha acımasız ve daha şiddetli boyutlara tırmandırmış durumdadır.

Garod – “Hasret” (Nubar Ozanyan)

Halkların coğrafyaları suç ve cinayet örgütü gibi çalışan devletler tarafından zorla boşaltılıyor. Soykırım, işgal, tehcir zulmüyle toprakları cehenneme dönüşen halklar; belirsizliğe, bilinmezliğe, karanlığa doğru zorla sürülüyor. Boyunlarında geleceksizlik zinciriyle birlikte adına yaşamak denilen zulme mahkum ediliyor.

Gerilla, haktır ve halktır (Nubar Ozanyan)

Sınırları ateşten ordularla kuşatılmış her dört parça toprakta, yaşam ve var olma hakkı ellerinden zorla gasp edilmiş Kürt halkının, direnme ve isyan etmekten başka çıkış yolu var mıdır? Kürtlere, ezilenlere kıyamet yaşatılırken her bir karış toprağına ölüm yağdırılırken, en dezavantajlı koşullar altında gerilla, çıplak elleri ve cesur yürekleriyle özgürlükleri uğruna savaşmaya devam ediyor.

TURAN TALAY’IN ANISINA…

Onu maalesef ki çok erken denilebilecek bir yaşta, henüz 68’indeyken, 11.10.2023 tarhinde yitirdik. Bu ani ve erken ölümü tüm sevenlerini, yoldaşları ve dostlarını derinden sarstı ve acılara boğdu.

Akciğer kanserine yakalanmıştı. Hastalık, özelliklede ikinci kez nüksettikten sonra çok hızlı ve sinsi bir şekilde gelişti. Öyle ki doktorların her şeyin normal göründüğünü söylediklerinin kısa bir süre sonrasında yapılan muayende, kanserin kafaya sıçradığı ve de yayıldığı tespit edildi. Artık tıbben yapılabilecek bir şey de yokmuş. 

Sayfalar