Salı Mayıs 28, 2024

"Devlet Her şey yapar; Meşrudur!

Ülkemizde devlet demek baskı demektir. Devlet demek, devlete egemen olanların sömürü çarkını sürdürmesi demektir. Devlet demek azınlığın çoğunluk üzerindeki tahakkümü demektir. Devlet demek eşitsizlik demektir. Devlet demek, devlete egemen olan ırkın diğer azınlık ulus ve milliyetlere baskı, yasak, işkence, zorla asimile ederek dilini, kültürünü, gelenek  - göreneklerini, tarihi şekillenmesini yok etmek demektir. Devlet demek Cinsiyetçilik ayrımı yapmak demektir.  Devlet demek, kadınlara, çocuk yaştaki kızlara tacizi  -tecavüz ü meşru görmektir. Devlet demek işçilerin, köylülerin, emekçi halkların alın terlerinin, emeklerinin acımasızca sömürülmesidir. Devlet demek, devletin yaptığı haksızlıklara karşı çıkanlara kurşun sıkmaktır. Devlet demek çoğunluğun haklarını savunanlara cop, gaz, işkence meydan dayağı ve zindan demektir.

 Devlet demek, yasamasıyla, yürütmesiyle, yargısıyla, tek ırk, tek millet, tek mezhep, tek din, tek bayrak demektir. Kendi düşüncesinde olmayanlara, kendi dininden, mezhebinden olmayanlara, kendi ırkından olmayanlara, tek bayrak demeyenlere, kadına yapılan cinsiyetçilik ayrımına karşı çıkanlara, tek millet demeyenlere, insanca yaşamak için haklarını isteyenlere, yürüyüş  - gösteri -protesto yapanlara kurşun sıkmakta, Tomasıyla, tankıyla, topuyla,  savaş uçaklarıyla bombardıman yapmakta, ana karnında bebekler öldürmekte, toplu katliamlar yapmaktadır.   Kendi vatandaşını   ajanlarını canlı bomba olarak  kullanmakta ,geleceğimizin aydınlık çocuklarını topluca havaya uçuracakta  bunun adına da "vatanı, milleti, devleti koruyorum" demek diyeceksin.. Demokrasiden, özgürlükten, insan haklarından dem vuracaksın. Vay seni ırkçı- kafatasçı, fanatik İslamcı faşist devlet, sen kimi kandırıyorsun? Varlığından günümüze efendin emperyalistlerin maşası oldun, çanak yalayıcılık yaptın. Amerika hapşırdığında sen altına ettin. Kendi insanına karşı CIA, MOSSAD, Alman gizli teşkilatıyla birlikte çalıştın. Vatanın topraklarını, zenginlik kaynaklarını haraç - mezat sattınız. Bunu yaparken sıfır olan servetlerinize, servet kattınız. Soygunun -vurgunun adına da vatanseverlik dediniz. Savaşlar çıkararak ezilen yoksul halkları kırdınız, birbirine kırdırdınız. Akıttığınız mazlum halkın kanını içerek beslendiniz. Adına da vatan savunması dediniz. Evlerimizi, köylerimizi, dağlarımızı, ormanlarımızı bombaladınız, yaktınız, yıktınız, canlarımızı, bebelerimizi katlettiniz bunun adına da 'vatan hainlerine karşı, vatanı savunma ' dediniz.

     Mısır’da, Filistin’de hunharca katledilen çocuklara yalandan - sahte timsah gözyaşları dökerken, kendi katlettiğiniz masum çocuklarımızı  'terörist' ilan ettiniz. Bilmem kimin faşist kralına eceliyle ölmesine 'ülkede yas ilan'  ettiniz. Hani devlet Baba, Anaydı. Her vatandaşı aynıydı, ayrım yapılamazdı. Sahiplenmediğin gibi, acılarını dahi paylaşmadın, ölenlere taziyeyi devlet olarak çok gördün. Sahi sen kimsin, kimin devletisin? Kime hizmet ediyorsun, kimleri koruyor - kolluyorsun... Sen ezilenlerin devleti olamazsın. Senin Anayasa’n da, Babayasa’n da sermayenin patronların, kan emici iblislerin düzeninin korunması kollanması içindir. Yaptığın zulme, sömürüye, katliama karşı çıkanları yargılayıp, etkisiz kılmak içindir.

     Şimdi, sen devletin bütün faşist erklerini çalıştıracaksın halka etmediğin zulüm kalmayacak, İslamcı faşist  - bozkurt IŞİD sürülerini besleyeceksin, silahlandırıp kelle kestireceksin ve sen 'demokrasiyi, hakkı, hukuku 'savunacaksın!   Faşist devlet kusura bakma ama buna kargalar bile güler. Saray soytarısı faşist sultan sen Hitlerden daha beter olacaksın bunu bir tarafa yaz. Hem de seni senden çok savunan uşak yaverlerin sallandıracak. Bu halka yaptığın faşist zulme, bu halk ayağa kalkarak sizin sömürü saltanatınıza son verecek mutlaka.

    Şunu unutma bugüne kadar hiçbir ilerici, devrimci, yurtsever sosyalist ve komünist vatanını satmadı, satılmasına asla müsaade etmedi, etmeyecek. Bunu canı pahasına bedeller ödeyerek, sizin korkak kocaman devletinize defalarca gösterdi. Cenazelerimizi vermeyebilirsin ailelere ıstırap - acı çektirebilirsin, katlettiğin devrimci direnişçilerin kafalarını keserek IŞİD bıraktığın mirasınla resimler çekebilirsin. Demokrasi ve özgürlük isteyen 'bütün halkı terörist ilan ' edebilirsin. Unutma 'hiçbir mazlumun ahı yerde kalmayacaktır.'

   Bugün Türkiye’de ve Kürdistan’da devletin faşist diktatörlüğü kan döküyor, yakıyor, yıkıyor, katlediyor, yargısız, sualsiz  -sorgusuz ortadan kaybediyor. Bundan daha büyük zulüm olabilir mi?  O halde faşizme, faşist diktatörlüğe karşı bütün demokrasi güçleri meşru  - müdafaa direnişini yükseltmeliyiz. Hayatın her alanını demokrasi ve özgürlük için direniş kalelerine dönüştürmeliyiz. Evet, önce insanım diyenler, vicdan sahibi olduğunu söyleyenler, haksızlığa, hukuksuzluğa, insanlık dışı Uygulamalara karşı olduğunu söyleyenler, Türk’ü, Kürt’ü, Ermeni’si, Çerkez’i, Laz’ı, Rum’u, Alevi’si, Sünni’si, Şafii’si, Ezidi, Arap’ı Şia’sı,  Çingenesi yani zulme uğrayanlar, yeter artık diyenler, işçiler köylüler, emekçiler faşizme karşı birlikte direniş Cephesi oluşturalım. Bu köhnemiş ilkel faşist devleti yerle bir edelim. Kadınıyla, genciyle, erkeğiyle, kızıyla, yaşlısıyla onurluca faşist zulme karşı en haklı meşru direnişte yerimizi alalım. Bana neci olmayalım, korku çemberini yıkalım. Bedel ödemeyi göze almazsak çocuklarımızın yarınını karanlığa teslim ederiz ve lanetle anılırız.

'Gelinen aşamada, faşist devleti bir yana koyan, devrimcilere, yurtseverlere  -komünistlere ilericilere saldırmayı ilke haline getiren yörecilerbölgecilik, mezhepçilik yapanlar şunu bilmeli ki, yarın yalnız başınıza kaldığınızda, umudunuz tükendiğinde sizin yanınızda devrimciler komünistler, yurtseverler olacaktır. Eleştiriye, yanlışa karşı koymaya evet, düşmanca saldırıya hayır. Aslında kullanılan dile dikkat etmek, yıkıcı düşmanca değil yapıcı olmak en doğru yol ve yöntemdir. Hasan Aksu 03.08.2015

47188

Comment form

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantıya çevrilir.
  • Satırlar ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

Kürtler Ve Burjuva Yalanlar

 

Burjuva siyasal iktidar, iktidarini korumak, işçileri bölmek, birbirine düşürmek, kendi şoven-kirli siyasetinin bir parçası olarak, işçileri kullanmak için her türlü ideolojik silahını kullanıyor.

Güncel Sanatın Vahim Hâl(sizliğ)i[*]

 “Süren acılara dayanmak,çabucak ölmekten çok dahabüyük bir kahramanlıktır.”[1] 

Pablo Picasso’nun, “Her çocuk sanatçıdır. Ama sorun; büyüdüğünde geriye nasıl bir sanatçı kalacağıdır,” saptaması sanat ve insan ilişkisinin en net betimlemelerinden biriyken; bu da biz(ler)e sanatın “Anne bak kral çıplak” diye haykıran çocuksu naifliğinden beslenen isyancı niteliğini anımsatır. Bu elbette işin bir yanıdır.

Kürt Kerbelası‏

 

Boyunlarına ip geçirerek bir duvarın üzerine dizdikleri küçücük çocukları aşağı itip boşlukta sallandırarak boğuyorlar. Çocuklar çırpına çırpına can verirken o vampirler, "Allah Allah" naraları ile onların can çekişini seyrediyorlar.

Bu oyunu zor bozar

 

 

Tarihte, zorun rolü üzerine çok şeyler söylenmiştir. Özellikle sınıfsal zorun ortaya çıkışı, varlığı ve uygulanması konusunda, burjuvazinin ideologlarıyla Marksistler arasında ciddi bir ayrım konusu yaşanmış ve yaşanmaktadır. Burjuvazi, kendi sınıfsal zorunu meşru görürken, ezilenlerin, özellikle de işçi sınıfının burjuvaziye karşı uyguladığı devrimci zorun adını bile duymak istemediği gibi, bunu “toplumsal etik dışı” olarak, son yılların burjuva moda deyimiyle,  “terörist” eylemler olarak kriminalize etmeye çalışır.

On İki İmamlar Alevi Olabilir mi ? 1-2

“…Bir insanın arınmışlık düzeyi en güzel sahip olduğu hoşgörüyle, anlayış ile ölçülebilir. Arınmış insan başkalarını yargılamaktan uzak, olayları ve insanları çok geniş bir bakış açısı ile görebilen, hoşgören, olaylar karşısında sukunetini yitirmeyen, her şeyi doğallıkla kabul eden bir yapıdadır. İyi yada kötü diye ayrımları yapmaktan kaçınır, sevgisi bütüne, herkese ve her şeyedir. Hoşgörüsündeki yükseklik, onun bu sevgiyi bu şekilde eksiksizce ve adilce aktarabilmesini sağlar. Korku ve endişelerden hemen hemen tamamen uzaklaşmıştır.

Minaresiz Camiler ve Alevi Asimilasyonu

 

Dedeler var hoca olmuş bir nevi
İhtirasa kurban edilmiş sevi
Minaresiz cami gibi cemevi
Aleviyi namaz kılarken gördüm

(Ozan  Emekçi)

 

Bazı Milliyetçi Ermeni Aymazlara Zorunlu Cevap! Hasan Aksu.‏

 

İnsan eğer ırkçılık, milliyetçilik ve şovenizmden ideolojik gıda alıyorsa; her şart ve koşulda diğer ulus ve azınlıklara kin nefret ve kan kusarak nemalanıyorsa; adı ne olursa olsun sosyalizm ve de komünizm düşmanlığı yapıyor demektir. Çünkü her türlü milliyetçilik yaşanan örnekleriyle hepimizin malumudur.

T.“C”NİN HÜLASASI: “HAYATA DÖNÜŞ” HAREKÂTI’NDAN ROBOSKÎ’YE![1]

 

“Acı veriyorsa geçmiş;

geçmemiş demektir.”[2]

 

“Geçmiş” diye sunulan ama bugünden, yani T.“C” hülasasına denk düşen “Hayata Dönüş” harekâtı’ndan Roboskî’ye uzanan vahşetten söz etmek; egemen hukuk(suzluk), zorbalık, şiddet tarihinin sayfalarında gezinmektir.

Kolay mı?

BE ZİMAN JÎYAN NA BE![1]

 

“Yaradılış gözyaşı vermiş bize,

acıma çılgınlığı vermiş,

İnsan artık dayanamaz gibiyse,

 üstelik

Ezgiler, sözler bağışlamış bana, yaramı

Bütün derinliğiyle dile getireyim diye;

Ve acıdan dili tutulunca insanın,

bir Tanrı

Çektiğimi anlatayım diye

bana dil vermiş.”[2]

 

Paris katliamının failleri ve düşünülmeyenler

 

KÜRT MESELESİNDE EVRİM Mİ KANSIZ DEVRİM Mİ?

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hayret verici çalımının gölgesinde süren Devlet-Öcalan görüşmesi -bana ümit vermese de- tereddütsüzce desteklenmelidir. Desteklenmelidir, çünkü anlaşma sağlanırsa hiç değilse savaş duracak ve artık gençler ölmeyecek. Bir de cezaevlerindeki binlerce insan dışarı çıkacak. Sadece bu iki nedenle de olsa görüşmelerin mutabakatla sonuçlanması için taraflar adım atmaya teşvik edilmelidir.

 

Sayfalar