Salı Mayıs 28, 2024

Bunlar sana, bana, düşünen insana düşman sevgili…H.GÜRER

 

İnsan”; çirkini ve güzeli, kötüyü ve iyiyi bildi.

Doğru yerde durmasını bilmedi!

Dostu da düşmanı da bildi, ama dost olmasını bilmedi.

Ortak düşmana karşı birlik olmayı, bu davranıştan, ‘dostluk’ çıkarmayı öğrendi.

Kurduğu dostluğu, çıkarları için bozmasını da…

Güzeli ‘sevdi’ ama onu ve düşüncesini önemsemedi

Çıkarları uğruna, âşık olduğunu ve sevdiğini sömürecek kadar amipleşti

O’nu öldürmesini bilecek kadar katil olmasını da öğrendi.

Bu yüzden bunlar aşka, sevgiye, güzele düşman sevgili…

 

“İnsan”; İyi, mert, dürüst ve doğru olmanın öneminden bahsetti,

Bu erdemlerden uzak durulmasından da…

Ormanı, yeşili, gökyüzünü, denizleri ve maviyi sevdiğini söyledi

Renkli dünyaya siyah beyaz bakışlarla bakanda…

Dünyayı, renksiz, soluksuz, donuk ve gri bir küle çeviren kendisi oldu

Yaşamı soluksuz-nefessiz bırakanda…

Bunlar doğaya, yaşama, renklere ve hayata düşman sevgili…

 

“İnsan”; ellerinin içi nasırlı olanı sevdi, bilinçleneni, bilinci nasırlananı sevmedi.

İnanana saygıyı, düşünene özgürlüğü söyledi,

İnananı, düşüneni öldürmeyi hiç ihmal etmedi…

İnanmak düşünmekten kolay geldi, düşünmekten çok inanmayı seçti!

Bunun için düşüneni sevmedi…

Gerçekleri söyleyen dilleri kesmeyi,

Düşünen beyinleri vurmayı, yazan kalemleri kırmayı

Sarkı söyleyen dilleri ise yakmayı kendilerine  ‘hak’ bildiler.

İnsanlığa kan kusturan silahlarıyla, kalem tutan ellere kurşun sıktılar

Bunlar düşünene, üretene, umuda düşman sevgili…

 

Geleceği vurdular… Her yaştan çocukları da…

Yüzlerdeki, özgürlük rengi gülüşleri kurşunladılar

Bunlar geleceğin, yarınların düşmanı sevgili…

 

Korkaktılar… ‘Yüce’ tanrılarının ardına gizlenerek geldiler!

Ortaçağ karanlığını sembolize eden “siyah bayraklarıyla”!

Korkunç karanlıkların siluetleriydiler, günleri gecelere hapsetmek için geldiler…

Yüreklerinde özgürlüğü, alınlarında geleceği taşıyan; kara yağız, rüzgâr bakışlı,

Ay tenli delikanlıları vurdular, kafalarını kestiler

Yaşamı var eden güzeli, köle pazarlarına düşürdü/zincire vurdular

Bunlar güzelin, emeğin, yiğidin düşmanı sevgili…

 

Aşk’ın başkentinde, şarap tadında ki düşleri katlettiler

Koca bir gece yarattılar şimdi, uzun, çok uzun, korkunç, zifiri karanlık bir gece…

Şimdi, sessiz, soluksuz ve bir başına kaldı sokaklar,

Katran karası içinde siyahlara boğulmuş düşler,

Birde boynu bükük ve öksüz Charlie Hebdo!

 

Anlamazlar sevgili,

Güneşin toprakla; yıldızların ve rüzgârın insanla konuşmasını,

Mavi göğün sularla öpüşmesini, yoncaların gölgesindeki tırtıl larvasının şirinliğini,

Uçan kuşun kanadının kırılmazlığını, çekirgenin gözünden dünyaya bakmayı,

Topal bir karıncanın, serçenin gamzesindeki suya hasretliğini bilmezler…

Bu yüzden kalpleri kör, akılları sapkınlık, fikriyatları sahtelikle dolu

Bu yüzden öldürürler güzeli, düşüneni ve kurşunlarlar geleceği

Bunlar insana düşman sevgili…

 

Suisse/Genève

12 Janvier, 2015

 

 

76168

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir

Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir

Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Merkel-Westerwelle ikilisiyle Alman Burjuvazisi Yeni Saldırılara Hazırlanıyor

Almanya’daki 27 Eylül genel seçimler öncesinde, nasıl bir hükümet kurulacağı, Alman tekelci burjuvazisi tarafından belirlenmişti. Kamuoyu anketleri de CDU-CSU ve FDP nin önde gittiğini teyit ederken, alman tekelci burjuvazisinin yeni hükümetini de onaylamış oluyordu. Emperyalist tekelci sermayenin, ülkeyi uzun bir süredir "büyük koalisyon” adını verdiği CDU-SPD ikilisiyle yönetmesi, onlara önemli kazanımlar kazandırmıştı.

BALIK VE MELISA

Uzun zamandır işsizdi. Hangi kapıya el uzatsa boşa çıkıyordu. Evde bulunmak, ev halkıyla göz göze gelmek istemiyordu... Erkenden kalkıyor, açlıktan guruldayan midesiyle zor atıyordu kendini dışarıya. Ardından şuursuzca, saatlerce dolaşıyordu sokaklarda, caddelerde... 


ROBOSKİ’NİN KANAYAN KARANFİLİ

 

“Acıya yenilmek istemiyorsan,

onunla yüzleşmen gerek.”

(Lanza del Vasto.)

 

Masamın üzerinde bir karanfil duruyor şu an. Rengi kızıla çalan bir karanfil. Roboskî karanfili. Çamurlu patikadan otuz dört fidanın mezarlarının yan yana dizili durduğu mezarlığa doğru tırmanırken KESK’li Sedar’ın elime tutuşturduğu… Her şeyin acıya karıldığı o sisli anlarda ne yaptığımı, ne yapacağımı bilemeyip çantama atıvermişim. Eve döndüğümde çıktı…

Ben onlardan değilim, Kaypakkayanın yoldaşıyım.

 

Çanakkale Savaşında İnsanlık Dramı (Yüzbaşı Sarkis Torosyan)

 

Savaş Şiddet Üzerine Ekonomi-Politik ve Antropolojik Notlar

 

“Yoksulların zenginlere karşı verdiği savaşa terörizm,

zenginlerin yoksullara uyguladığı terörizme de savaş denir.”[2]

 

İtiraf etmek gerekir ki, savaş hakkında konuşmak, kolay bir iş değil.

Bunun nedeni, insanın savaş konusunda, “alternatif” de olsa bir ders bağlamında konuşabilmesini sağlayacak nesnellik ve uzaklık duygusunu deneyimleyebilmenin zorluğu.

KIMSENIN KUŞKUSU OLMASIN; ONLARI MUTLAKA YENECEĞIZ![1]

 

 

“Belki de asıl ustalık budur;

her zaman acemi olmayı bilmek.”[2]

 

Yedi düvel dört iklimden hoş geldiniz…

Dersim’den, Diyarbekir’den, Antakya’dan, Çorum’dan, Sivas’dan, Samsun’dan, Ardahan’dan, İzmir’den, Adana’dan, Antep’den yani “Nuh’a beşikler veren” kadim Anadolu’nun dört bir yanından buraya gelen yoksullar, işçiler, Kürtler, Araplar, Ermeniler, Çerkezler, Lazlar, Aleviler, kadınlar, gençler, çocuklar yani ötekileştirilen mağdurlar, madunlar, ezilenler, sefa getirdiniz…

NEDEN KAYPAKKAYA

“Kemalist diktatörlük, Türk şovenizmini körüklemeye girişti! Tarihi yeni baştan kaleme alarak, bütün milletlerin Türk’lerden türediği şeklinde ırkçı ve faşist teoriyi piyasaya sürdü. Diğer azınlık milliyetlerin tarihini, kitaplardan tamamen sildi. Bütün dillerin Türkçeden doğduğu şeklindeki “Güneş Dil Teorisi” safsatasını yaydı. “Bir Türk dünyaya bedeldir!”, “Ne mutlu Türk’üm diyene!” cinsinden şovenist sloganları ülkenin her köşesine, okullara, dairelere, her yere yaydı.

KÜRTLER TARIH YAZIYOR!

 

KÜRTLER TARİH YAZIYOR!

Kürdistan halkı kendi tarihini kendisi yazıyor.

Kürdistan Ulusal Özgürlükçü Hareketi, kendi öz gücüyle T.C. devletine her alanda darbe vurarak ilerlemeye devam ediyor. Kürdistan Özgürlükçü Hareketi Artık gerilla savaşı dönemini aşmış, stratejik denge savaş sürecini yakalamıştır.

Türkiye Devrimci Hareketi tarafından Batı’da ikinci bir cephe açılamadığından dolayı Kürt Özgürlük Hareketi stratejik denge aşamasına ağır bedeller ödeyerek mücadelesini sürdürmektedir.

Sayfalar