Pazar Mayıs 19, 2024

Bunlar sana, bana, düşünen insana düşman sevgili…H.GÜRER

 

İnsan”; çirkini ve güzeli, kötüyü ve iyiyi bildi.

Doğru yerde durmasını bilmedi!

Dostu da düşmanı da bildi, ama dost olmasını bilmedi.

Ortak düşmana karşı birlik olmayı, bu davranıştan, ‘dostluk’ çıkarmayı öğrendi.

Kurduğu dostluğu, çıkarları için bozmasını da…

Güzeli ‘sevdi’ ama onu ve düşüncesini önemsemedi

Çıkarları uğruna, âşık olduğunu ve sevdiğini sömürecek kadar amipleşti

O’nu öldürmesini bilecek kadar katil olmasını da öğrendi.

Bu yüzden bunlar aşka, sevgiye, güzele düşman sevgili…

 

“İnsan”; İyi, mert, dürüst ve doğru olmanın öneminden bahsetti,

Bu erdemlerden uzak durulmasından da…

Ormanı, yeşili, gökyüzünü, denizleri ve maviyi sevdiğini söyledi

Renkli dünyaya siyah beyaz bakışlarla bakanda…

Dünyayı, renksiz, soluksuz, donuk ve gri bir küle çeviren kendisi oldu

Yaşamı soluksuz-nefessiz bırakanda…

Bunlar doğaya, yaşama, renklere ve hayata düşman sevgili…

 

“İnsan”; ellerinin içi nasırlı olanı sevdi, bilinçleneni, bilinci nasırlananı sevmedi.

İnanana saygıyı, düşünene özgürlüğü söyledi,

İnananı, düşüneni öldürmeyi hiç ihmal etmedi…

İnanmak düşünmekten kolay geldi, düşünmekten çok inanmayı seçti!

Bunun için düşüneni sevmedi…

Gerçekleri söyleyen dilleri kesmeyi,

Düşünen beyinleri vurmayı, yazan kalemleri kırmayı

Sarkı söyleyen dilleri ise yakmayı kendilerine  ‘hak’ bildiler.

İnsanlığa kan kusturan silahlarıyla, kalem tutan ellere kurşun sıktılar

Bunlar düşünene, üretene, umuda düşman sevgili…

 

Geleceği vurdular… Her yaştan çocukları da…

Yüzlerdeki, özgürlük rengi gülüşleri kurşunladılar

Bunlar geleceğin, yarınların düşmanı sevgili…

 

Korkaktılar… ‘Yüce’ tanrılarının ardına gizlenerek geldiler!

Ortaçağ karanlığını sembolize eden “siyah bayraklarıyla”!

Korkunç karanlıkların siluetleriydiler, günleri gecelere hapsetmek için geldiler…

Yüreklerinde özgürlüğü, alınlarında geleceği taşıyan; kara yağız, rüzgâr bakışlı,

Ay tenli delikanlıları vurdular, kafalarını kestiler

Yaşamı var eden güzeli, köle pazarlarına düşürdü/zincire vurdular

Bunlar güzelin, emeğin, yiğidin düşmanı sevgili…

 

Aşk’ın başkentinde, şarap tadında ki düşleri katlettiler

Koca bir gece yarattılar şimdi, uzun, çok uzun, korkunç, zifiri karanlık bir gece…

Şimdi, sessiz, soluksuz ve bir başına kaldı sokaklar,

Katran karası içinde siyahlara boğulmuş düşler,

Birde boynu bükük ve öksüz Charlie Hebdo!

 

Anlamazlar sevgili,

Güneşin toprakla; yıldızların ve rüzgârın insanla konuşmasını,

Mavi göğün sularla öpüşmesini, yoncaların gölgesindeki tırtıl larvasının şirinliğini,

Uçan kuşun kanadının kırılmazlığını, çekirgenin gözünden dünyaya bakmayı,

Topal bir karıncanın, serçenin gamzesindeki suya hasretliğini bilmezler…

Bu yüzden kalpleri kör, akılları sapkınlık, fikriyatları sahtelikle dolu

Bu yüzden öldürürler güzeli, düşüneni ve kurşunlarlar geleceği

Bunlar insana düşman sevgili…

 

Suisse/Genève

12 Janvier, 2015

 

 

76108

Devletin Sokak Çeteleri Mafyanın Ortak Organizasyonuna Karşı Devrimci Tavır Ne Olmalıdır! HASAN AKSU.

Bu gerçeklik bugüne has bir karşı devrimci bir organizasyon değil. Devletin başında olanların derin organizasyonudur ve de süreklilik göstermektedir.

Bu Dünya Komünizmi de Yaşayacaktır!

 

Ekim Devrimi’nin 96. Yılını Kutlarken!...

Sınıf bilinçli bir devrimcinin,
her zaman devrim beklemesi,
onun düşünce ve eylem
diyalektiğinin bir gereğidir

ÇIRILÇIPLAĞIM SOKAK ORTASINDA UTANIYORUM!

Yoksullar için bir cehenneme dönüşen dünyanın şu utançlı haline bir bakın! İçinde çocuk ve kadınların da olduğu yüzlerce kaçak göçmen bindikleri tekne alabora olunca, İtalya'nın Lampedusa Adası açıklarında denizin zifiri karanlığında kaybolup gittiler.

         Dünyayı aralarında ülke ülke parselleyen kudretlilerin para havuzları dolarlarla dolup dolup taşarken, yoksulluk mengenesindeki bu insanlar bir lokma ekmek için bin bir umutla yollara düşmüş, bilmeden ölüme koşmuşlardı.

Aşk ve Sanatın hayatı yani Gezi, Kızılay, Gündoğdu, vd’leri 1

“İyi ki hatırlattın

Başkaldırı diye bir şey var

İsa’dan beri insanı güzelleştiren

Şimdi daha güzel her şey

Daha insan herkes.”[2]

 

BEN BEHZAT FİRİK! Hasan Aksu

GÖZLERİMİ DAĞLADILAR WAYE, ATEŞLERDE YAKILDIM ANNEY!
 Ben BEHZAT FİRİK:  Tabi beni çoğunuz tanımazsınız, çok azınız beni tanır. 12 Eylül 1981’in 10 Ekim’inde,  karanlığın dağılmaya yüz tuttuğu bir fecir vakti, Dersim’de Ovacık’ın Dere Karedesi’nde yani köyümde ağabeyimle birlikte Kayseri komando tugayınca yaka paça gözaltına alındık.    Operasyon timinin başında “Kulaksız Yüzbaşı” lakaplı Aytekin İçmez vardı. Biliyorum hala beni tanımadınız, ne demek istediğimi hala anlayamadınız, tanıyamadınız beni.

Akp'nin yeni oyunu‘’Demokratikleşme Paketi’’

Kamuoyunun uzun bir süredir beklediği  ‘’Demokratikleşme Paketi’’ nihayet 30 Eylül 2013 tarihinde yeni Başbakanlık binasında, bizzat hükümetin başı Erdoğan tarafından açıklandı.  Hiçbir muhalif gazete ve televizyon kuruluşunun yer almadığı basın toplantısında,  Bakanlar Kurulu üyeleri ve yandaş basının Ankara temsilcilerinin yer aldığı basın toplantısında, Erdoğan tek kişilik bir tiyatro oyunuyla ‘Demokratikleşme Paketi’’ni açıklayarak salondan ayrıldı.

Alman Bernsteincılığın, Rus Struveciliğin Günümüz Versiyonları 'Özgürlükçü Sosyalizm' Ve HDP-HDK



Ekonomistler , Legal Marksistler ve Menşeviklerin bir bölümünün Rus Devrimi süreci içinde toparlandığı Kadetlerin(Anayasal Demokrat Parti) iç savaş sürecinde karşı-devrimci Beyaz Muhafizlara dönüşmeleri size ilham vermelidir...

Geri dönüp baktığımda

Kürt hareketi iyimserlikle tedirgin bir karamsarlık arasında gidip geliyor. Bir bocalama içinde, şüpheci, kaygılı ve tereddütlü. Tayyip Erdoğan’ın ne yapacağını ve ne yapmak istediğini kestiremiyor. Kendisini kuşatan puslu havayı aralayamıyor, önünü göremiyor. Tayyip Erdoğan’a sert çıksa  “hassas süreci” baltalamış olmaktan çekiniyor. Alttan alsa direksiyonu büsbütün AKP’ye kaptırmaktan ve bir bilinmezlikte irtifa kaybetmekten korkuyor. 

Suyun başını Tayyip Erdoğan kesmiş, Kürt hareketi ise ona kilitlenmiş, ne söyleyecek, ne yapacak onu bekliyor.

Korkaklar Zafer Anıtı Dikemez, Hele Sen Asla…

Recep Tayyip Erdoğan gibi, tek millet, tek din düşüncesinin sadık bir savunucusundan, paketin içine sıkıştırdığı nefret suçları ifadesine tamamen zıt bir karakterli, kendi inancı dışındaki herkese ve her inanca, her farklılığa düşman birinden Alevi ve Alevilik inancıyla ilgili çözümler beklemek, beklentiler içinde olmak bile başlı başına büyük bir hayalciliktir.

 

AKP"nin "Demokratikleşme" Oyunları

Başbakan Erdoğan’ın bugün (30.09.2013) açıkladığı AKP’nin “demokratikleşme paketinde, demokratikleşmenin dışında her şey var dense yeridir. Türk burjuvazisi, 1923’den beri “demokratikleştiğini”, “demokrasiye adım attıklarını”, her yeni hükümet dönemlerinde birden fazla “demokratikleşme” paketleri çıkarmalarından bilinir. Önceleri, “sınıfsız, imtiyazsız kaynaşmış vatan-millet”, sonraları ise,  “vatana millete hayırlı uğurlu olsun” burjuva çiğ sözleriyle ortalığa sürülen “paketler” ortaya çıktı. 

 

Kürt krallığı için mi Halepçelerde öldüler ?

 

            Gazeteler geçenlerde Mesut Barzani ile Celal Talabani'nin İstanbul'daki mülklerini sıralayınca, Halepçe'de soykırıma uğratılan Kürtler geldi gözümün önüne.

Sayfalar