Çarşamba Mayıs 1, 2024

Bizim Sara…Nubar OZANYAN

Soğuk bir kış gecesi kırık bir radyo yayınında duydum. Sara ve iki kadın arkadaşın şehit düşüş haberini. Dışarıda bir metreyi geçkin kar altında aylarca toprak altında üşümeden direndim. Ta ki Sara’nın ölüm haberini duyuncaya kadar. Dersim/Aliboğazı’nın buz kesen havası ve sert esen rüzgarı hiç bu kadar işlemedi içime. Keskin bir bıçak gibi kesti boğazımı. Yutkundum. Sanki içime kan damladı. Kalleş pusular neden buz kesmiş Ocak’ı seçer? Neden Ocak’ta daha çok katledilir kadın devrimciler? Rosa, Sara ve Meral yoldaşlar... 

Sara, asi bir özgürlük rüzgarıydı. Dersim’den Medya Savunma Alanları’na ve dört parça Kürdistan’da dolaşan, esmekten asla korkmayan cesur bir devrimci duruştu. O alçaktan esmeyi bilmeyen, asla bilemeyecek olan gerçek bir Kürt rüzgarıydı. Yüzünü göremesem de sesini ilk kez Amed Zindan koridorlarında duydum. Duvara dayalı başımızda yankılandı Sara’nın asi, dik ve devrimci sözleri. Askerin Sara’ya sözlü saldırılarından anladık Heval Sara’nın mahkemeye çıkarılışını. Farklı hücre ve koğuşlardan toplatılan tutsaklar, mahkemeye çıkarılmadan önce Amed Zindan koridorlarında elleri kelepçeli, başları duvara dayalı işkence olsun diye uzun süre bekletilirdi. Çirkin sesli asker gardiyanların, belli başlı tutsaklara özellikle de öncü konumunda olan arkadaşlara iradeyi kırmaya yönelik sözlü saldırıları, onuru incitmeye çalışan sözleri duyulurdu.

Sara’ya sözlü sataşmalarına karşın o yanıt vermeye tenezzül bile etmezdi. Olgun, sessiz, devrimci duruşunu korurdu. Bütün yılışık, düşkün asker yaklaşımına karşın Sara’dan ses çıkmazdı. Sara’nın sessizliği içinde büyük bir karşı koyuş, cesur bir meydan okuma vardı. Asker gardiyanların düşkün sesleri, Sara’nın sessizliği altında ezilirdi. Onun bu duruşu koridorda mahkemeye çıkmayı bekleyen tutsaklarda bir sempati ve saygınlık yaratırdı. Yüzünü görmek, onunla konuşmak isteğim gerçek olmadı. Aynı koğuşta birlikte kaldığım Metin Cansız’ın, onunla ilgili anlatımları zindandaki duruşu Sara’ya olan saygımı daha fazla büyüttü.

Amed Zindanlarından tekrar Dersim’e dönen düş yolculuğumda her yerde Sara ve Sêvêleri aradım. Kürt kadınlarının ağıtlarını dinledim. Tırmandığım her vadide, çıktığım her zirvede, ilk kez girdiğim ’38 mağarasında kararmış viran olmuş soykırım izlerine rastladım. Evlatları katledilmiş anaların, eşleri boğazlanmış kadınların çığlıkları yankılandı kulaklarımda. Ne de çok benziyordu Ermeni anaların seslerine.  Kendilerini uçuruma bırakan, Fırat’a atan Kürt kadınlarının çığlıkları Ermeni kadınların çığlıklarından farklı değildi. Her Dersim Soykırım hikayesi beni sessizce, derinden Ermeni Soykırım hikayelerine götürür. Dersim’in her karış toprağında Ermeni, Kürt ve gerilla kanına rastlanır. Toprağında kemikler saklıdır. Yıllar geçmesine karşın, zirvelerinde halen silinmeyen üç derin patika izi görülür. Ermeni-Kürt-gerilla patikaları yan yana yürür.

Karşılaştığım her Dersim yaşlısından dinlediğim her hikaye beni Deir-ez Zor çöllerine götürür. Onları dinlerken sanki çocukluğumda bana soykırım anılarını anlatan yayamı (nene) dinler gibi oluyordum. Ölünceye kadar suskunluğunu ve dik duruşunu koruyan yayama benzetirdim her Dersim yaşlısını.

Onları dinlerken en sağır edici sesin, acı çeken mazlum bir halkın suskunluğu olduğunu bilerek sustum. Ve bir kez daha direnmenin her türlüsünü yaşamaktan başka bir yolun olmadığını haykırdım. Yüreği yara olup dile dökülemeyen çok şeyin olduğunu bilerek yaşamak ve direnmek gerektiğini anlattım karşılaştığım her genç yoldaşa.  

Her Ermeni Sara’sı nedendir bana Dersim Sara’sını hatırlatır ve yaşatır. Yüreğimin iki devrimci yanı gibidir SARAlar. Ermeni ve Kürt Saraları zorla bedeni ve ruhu köleleştirilmeye çalışan zalimlere karşı kadın duruşudur. Dersim Sarası Sakine Cansız’ın en önemli farkı, uğruna ölünesi özgürlük davasını yaşanılası dava haline getirmek için yaşamını hep kavga yapmasıydı. Sakine Cansız, bir kavga yaşamıdır. 

Bildiğini söyleyen, söylediğini yapan Sakine Cansız özlemini duyduğu özgürlüğün bedelini ödemeyi göze almaktan asla çekinmedi. Celladın yüzüne tükürmekten, onursuzun üstüne yürümekten bir an olsun tereddüt etmedi. Korkmanın kaybetmek olduğunu bilerek mücadele etti. O tıpkı bütün kadın özgürlük savaşçıları gibi sonsuza dek “vardım, varım ve var olacağım” seslerini yankılandırdı zindanlarda ve dağlarımızda.

Seni unutmayacağız Dersim’in onurlu yoldaşı Sakine Cansız. Tıpkı Viranşehir’de bedeninin her bir parçası Ayıp Ağa tarafından teslim alınan, ancak son nefesine kadar ruhunu teslim etmeyerek direnen Ermeni kızı Sara gibi sizleri asla unutmayacağız!

 
2599

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Sayfalar