Pazar Haziran 16, 2024

Birazda Muziplik

1) Kadrolar sürekli birliktelik (mutluluğu dışarda arama) yarışına sürüklenir.

2) Yarışı beceremeyenler, geri kalanlar veyahutta ret edenler diskalifiye olur.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Sizde bizi kandırmıyorsunuz değil mi...

Ah... devrimci demokrasiciğim... ah....

İnsanların ilişkilerini kınarken, kınadığı insanlarla bozulan arasını düzeltmeye gelenlere kınadığı ilişkilerle yakalanmak....

Ve yahutta....

yalnızlaştırılıyorum, tekleştiriliyorum parlementizme parlementislerce sürüklenmeye çalışılıyorum derken de berlin'de tekleştirenlerle, parlementizme sürüklemeye çalışanlarla LLL yürüyüşü organize edebilmek...

Anlıyor musun beni devrimci demokrasiciğim anlıyor musun...

Yeni demokrasicilerin olayı bu .

Yeni demokrasicilerin olayı bu...

Ya... patikacıların rüzgarına kapılarak birliktesizlikler yaşadığını iddia ettiğiniz yeni demokrasicilere sizinde olayınız nedir dercesine eleştiriler getirirken bir tek sizinle değil... bir tek de öncü partizancılarla da değil...

sürekli mutluluğu kadrolarının dışında arayan eski darbecilerinizinde olayı nedir diye soru getiremeyişinizde ilginç değil mi...

Ah... devrimci demokrasiciğim... ah...

Neyse...  

Biz proletaryalar...

bu dünyada yapayalnız olduklarını ve hiç bir ilişkide yaşamadıklarını iddia ettiğiniz siyasi yapıların aslında yaşadıklarınında bir ilişki olduğunu,

ve sürekli mutluluğu kadrolarının dışında arayanlarla...

aynı teoriyi sahip olanların...

ayrı düşene kadar..

aynı teoriye sahip olduğunu...

kimseye ...

söylememesinin... de...

söylemedikleri üzerinde...

gerçekleştirdiği...

darbeciliğin....

kendi yüzerinde gerçekleşen...

darbecilikle aynı olduğunu...

ve yaşadığı, yaşattığı tüm bu darbeciliğinde adının aslında reviyonizm olduğunu...

sizlere ispatlamaya çalışmamızdan tutun ...

hdp'lilerin dersim'de katı atık israrını zulme dönüştürenle boy boy resim vererek seçimlere gitmelerine... kadar her şeyi bir kenara bırakarak...

asıl konumuza....

bu dünyada asıl sizlerin yapayalnız olduğunuzu söylediğiniz konumuza dönersek...

Ah... devrimci demokrasiciğim... ah....

Gerçekten de bu dünyada asıl sizler... yapayalnızsınız değil mi...

ve birazda kendinizi dışlanmış...

birazda terk edilmiş... hissediyorsunuz değil mi...

Ah... devrimci demokrasiciğim... ah....

bu esnada da tüm bunları sizlerde duyarken....

sakın ola da biz proletaryaların.  

kulaklarının büyümesine, dişlerininde pırıl pırı parlamasına, ellerimize de tuvaller almamıza... aldırış etmeyin... ha...

İnanın... yapayalnız olduğunuzu duyduktan sonra biz proletaryaların ellerine aldığı tuvaller...

sırf... muzaffer oruçoğlu'ndan önce...

üreten halinizin...

resmini yapabilmek için....

büyüyen kulaklarımızda sırf... sizleri daha iyi duyabilmek için...

pırıl pırıl parlayan dişlerimiz de sırf...

Yoksam hiçbir kötü bir niyetimiz yok yoldaşlar.

Her ne kadar da geleneğinde geldiğiniz (patikacı) darbeciliğin ve darbeciliğinizin nedenlerini sorgulayamamamış, mahkum edememiş olsanız da...

Kardeşlerimizsiniz...

Yoldaşlarımızsınız...

Sonra...

Şaka bir yana...

Gerçekten... sevgili devrimci demokrasiciğim.... gerçekten...

Biz proletaryaları kandırmıyorsunuz değil mi...

Gerçekten de bu dünyada yapayalnızsınız değil mi...

Ve hayatta her şeyde bu kadar basit olabilir mi..

Nayır... nayır... olamaz...

Yoksa... Yoksa... sizde mi biz proletaryaları kandırıyorsunuz?

Yoksa sizde mi birteliksizlikler yaşadığını iddia ettiğiniz yeni demokrasiciler gibi birliktelikler yaşıyorsunuz?

Yoksa...

Anarşistlerin dediği doğru mu...

Kurumlar....

"İçici, baron çelişkisine bakılmadan... hapçılarımız,  hupçularımız, içkicilerimiz, lgtli'lerimiz....  saldıraya uğrarken..."

vicdanlarımız rıhat bir şekilde toplumun içerisinde  ellerimizi kollarımızı sallaya sallaya dolaşabilmemiz için mi...

Demekki.... anaların...

herkes evlatlarımızı incitir ama devrimciler incitmez demesi yalanmış.

Neyse... sevgili devrimci demokrasiciğim... neyse...

Zaten her kesin günahkar olduğu bir dünyada hiçbirimizde yapayalnız olamazdık..

Her ne kadar da bu dünyada yapayalnız olmuş olduğunuzu söyleyerek biz proletaryaları bir an olsun kandırmış olsanız da...

Gine de.... hoşçakalın... ufak tefek, muziplikler içinde af ola...

2267

Haksiz emperyalist savaslara karsi, halklarimizin hakli ozgurluk ve bagimsizlik savasinin yaninda olalim!!! Hasan Aksu

Haksiz emperyalist savaslara karsi, halklarimizin hakli ozgurluk ve bagimsizlik savasinin yaninda olalim!!!

OLASI BİR YAĞMA SAVAŞI ve “ÜÇ VAKTE KADAR”

 

6/7 Eylül 1955 kan-gözyaşı ve ölüm

               Ermeni soykırımı tarihinin ilk evresi, Osmanlı imparatorluğu hakimiyeti altında yaşayan Ermenilere karşı Abdülhamit döneminde uygulanan katliam ve baskılar ile başlamaktadır.1896 yılına kadar birçok vilayette yapılan katliamlarda yüzbinlerce insan öldürülmüştür.Bir ulusun yok edilmesinin ikinci evresi 1915 yılında İttihat-Terakki hükümetinin 1,5 milyon insanın ölümüne sebep olan yeni bir yüzyılın başlangıcında ilk SOYKIRIM olayıdır.Üçüncü ve son devresi ise Ulus devleti inşasında kurulan TC,yani Kemalist Türkiye'sinde azınlıklara karşı uygulanan politikalar sonunda  b

İzzettin Doğan asimilasyoncu bir düşkündür

 

Fethullah Gülen’le hangi menfaatler ve çıkarlar karşılığında olduğu belli olmayan bir ortaklığa soyunup, aynı arazi üzerinde Cami, Cemevi ve Aşevi yapılması işbirliğini gururla anlatan, asimilasyonun gönüllü bir neferi olan İzzettin Doğan bir düşkündür. 

Kapitalizmin Sosyalizmi İçerden Ele Geçirme Çizgisi Olarak Modern-Revizyonizm Ve Dust Bowl Sendromu

 
 

 

 

 

PİR SULTAN ABDAL'IN SUÇU?

 

1. Pir Sultan, dinsizdir, namaz kılmaz, ramazan orucu tutmaz.

 2- Şeriata aykırı söz söylüyor ve davranış sergiliyor.

 3- Müslümanlara Yezit diyor ve şarap içiyor.

 4-Ayin-i Cem adında gizli toplantılar yapıyor.

 5- Safevi taraftarı ve Kızılbaş taifesinden, Devlet-i Ali düşmanıdır.

 6- Rafızi kitaplar bulunduruyor, okuyor ve okutuyor.

BARIŞ NE YANA DÜŞER USTA ...

 

Emperyalist ABD haydudu ve beraberindeki kan emiciler, Suriye’ye saldırı hazırlığı içindeyken, "barış”tan söz etmek abesle iştigaldir. Etrafin emperyalist ve kapitalist haydut devletlerle sarılmış ve kan emici kapitalist sistem yaşatılmaya devam edilirken, "kardeşlikten", "barıştan" söz etmek büyük bir aldatmacadır. Emperyalist ve gericiliğin vahşi saldırılarıyla içiçe yaşayan, kitlesel katliamlara uğrayan ezilen halklar ile dalga geçmek demektir.

Emperyalist Saldırıya da, Savaşa da Hayır!

Bu ülkenin Başbakanı önceleri ismi “Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)” olan ve daha sonra hedefi, kapsamı, amacı genişletilerek adı “Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi(1)” olarak değiştirilen emperyalist paylaşımcı projenin Eşbaşkanlarından birisidir ve dolayısıyla da ABD emperyalizminin en başta gelen işbirlikçilerindendir. 

Yaşadığımız bu son süreçte bu projenin bir aşaması gerçekleştirilmek isteniyor.

Nasıl mı? Suriye’ye savaş ilan edilerek.

Gerekçe? O da hazır. “Kimyasal silah kullanıldı” 

Ermeni Sorunu’nun Doğuşu ve Osmanlı Bankası Baskını

 

19.yüz yılın sonunda 500 yıldır hüküm süren Osmanlı İmparatorluğu artık son evresine gelmiş yok olmakla karşı karşıya bulunuyordu. Avrupa'da kapitalizmin gelişmesi, ulusal uyanışlar, bağımsızlık hareketleri,1789 Fransız devriminin yankıları, Balkanlarda ulusal kopuşlar Anadolu'da yaşayan Ermeni ve Rum toplumlarında da oluşmaya başlamıştır.

Osmanlı, iktidarı altında yaşayan Ermenilere, azınlıklara ibadet özgürlüğü, mülklerinin güvence altına alınması, reformlar, yasa önünde, vergi alanında eşitlik vaat ediyordu.

Türki entergasyon dinamikleri ve anadilde egitim

TC’nin Lozan sonrası Kürdistan’a ilişkin programı askeri işgal,asimilasyon ve entegrasyon temelli olmuştur.  Kürdistanlılar askeri işgale ve asimilasyona karşı ciddi isyanlar geliştirmiş,mücadeleler vermiş ve bedel ödemişlerdir.Kuzey Kürdistan’da askeri işgale karşı belli gerilla alanları haricinde herhangi bir kazanım elde edilememiş,ancak asimilasyona karşı yürütülen mücadele hedefine tam ulaşamasa da belli sonuçlar üretmiştir. 

Gülfikâr Aksu'nun Anısına/ Hasan Aksu

Gülfikâr Aksu'nun Anısına: "Cocuglar Bize Oyle Ogrettiler. Ne Bilek Hakim Beg; Biz İbocuyuk, Tikkocuyuk!"/ 

Ben Annemi 18 Mayıs 2000 yılında yitirdim. Annem her Anne gibi önce Kadın’dı. Doğurgan özelliğinden gelen koruma, kollama, her şart altında sahiplenme esasıydı. Erkek egemen toplumunda kadın olduğundan dolayı, cins ayrımcılığına uğradı. Baskı ve şiddet gördü. Kürt olduğundan dolayı ulusal baskıya uğradı. Alevi olduğundan dolayı dinsel, mezhepsel baskılara maruz kaldı, aşağılandı.

Sayfalar