Cumartesi Nisan 27, 2024

‘Bana Nubar derseniz size özgürlük derim’ (eşi Nazik Tulakyan )

“Bana Nubar derseniz size özgürlük ve fedakârlık derim. Nubar, hiçbir zaman kendisini bir yere ait hissetmedi nerede özgürlüğü için savaşan bir halk varsa o orada olmayı tercih etti. Her halka bir Nubar gerek…”

Ermeni yetimhanelerinden halkların özgürlük savaşına adanmış bir yaşam Nubar Ozanyan (Orhan Bakırcıyan). 14 Ağustos’ta Rojava’da şehit düşen TKP/ML-TİKKO komutanlarından Ermeni asıllı Ozanyan, 61 yıllık yaşamının son 40 yılını halkların özgürlük mücadelesine adamış bir komutan.  1988-1990’da Filistin’de 1991-1994 Karabağ’da, ardından Güney Kürdistan’da ve son olarak Rojava’da özgürlük için savaşırken hayata yumdu gözlerini.

Arkadaşları ve yoldaşlarının anlatımlarından tanıdığımız Nubar Ozanyan’ın şehadetinin haber ajanslarına yansımasının ertesi günü duydum Ozanyan için Erivan’da taziye kurulduğunu. Taziyenin kimler tarafından düzenlediğini öğrenmek istediğimde öğrendim Komutan Nubar’ın Erivan’da yaşayan bir ailesi olduğunu.

Bir çoğumuzun sadece askeri yaşamından ibaret bildiği Komutan Nubar’ı bir de Erivan’da yaşayan eşi Nazik Tulakyan ve üvey oğlu Hacik Margaryan ile konuşmak istedik.

Sovyetlerden kalma küçük bir evde karşıladı bizi Nubar Ozanyan’ın eşi Nazik Tulakyan ve üvey oğlu Haçik Margaryan. Kapıdan girer girmez hemen Komutan Nubar’ın uzun yıllar çalışma odası olarak kullandığı odaya davet edildik. Kürt Özgürlük Mücadelesi ve Türkiye devrim hareketleri başta olmak üzere dünya devrim hareketleri üzerine yazılmış onlarca kitapla dolu bir odada bize anlatmaya başladılar komutan Nubarı.

‘BANA NUBAR DERSENİZ SİZE ÖZGÜRLÜK DERİM’

“Bana Nubar derseniz size özgürlük ve fedakârlık derim” diyerek eşini anlatmaya başlayan Nazik Tulakyan şunları dile getirdi: “1994 yılında yani Karabağ savaşından sonra Erivan’da kiralık ev ararken tanıştım Nubar ile. Çok iyi bir insan olduğu için bu evimi ona kiraya verdim. 4 veya 5 aylık süreden sonra aramızda bir yakınlaşma başladı. Daha sonra resmiyete dökmeden aramızda evlendik ve o günden sonra 8 yaşındaki oğlum Haçik ile birlikte bu evde birlikte yaşamaya başladık.”

‘OKUMAYI ÇOK SEVERDİ’

Eşi Nubar’ın Erivan’dan önceki yaşamına ilişkin çok şey bilmediğini ifade eden Tulakyan, şunları söyledi: “Bizi üzmemek ve başımıza bir şey gelmemesi için eski yaşamını bize hiç anlatmadı. Bende çok sormadım. Aile içerisinde siyasi yaşamdan hiçbir zaman konuşmazdı. O, anlatmasa da ben onun siyasi bir geçmişe sahip olduğunu biliyordum çünkü o yansıtmak istemese de yaşamdaki duruşundan anlıyordum. Spor yapmayı çok severdi. Günde 3 defa spora çıkar ve hiçbir zaman spor yapmayı aksatmazdı. Ermeni olmasına rağmen Ermeniceyi iyi bilmiyordu. Erivan’da yaşamaya başladıktan sonra Ermeniceyi öğrendi ve tercümanlık yapmaya başladı. Aynı zamanda Ermeniceden Türkçeye kitaplar çevirmeye başladı. Çok kitap ve gazete okurdu. Özellikle evdeyken hep okurdu. Zamanını hiç boşa harcamazdı. En sevmediği şey fotoğraf çektirmekti ondan dolayı birlikte hiç fotoğrafımız yok.”

‘ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN SAVAŞAN HALKLARI ÇOK SEVERDİ’

“Özgürlüğü için savaşan halkları ve ulusları çok severdi. Herkese iyilik yapmak için çabalayan birisiydi Nubar. Etrafındaki herkes onu çok sever ona saygı duyardı” diyen Tulakyan, “En son 3 ay önce gördüm yani son gidişinden önce. Son zamanlarda artık Karabağ’ın yanı sıra Filistin’de, Irak’ta, Dersim’de Rojava’da savaştığını duymuştum. Şehit düşmeden iki hafta önce telefonla aramıştı en son o zaman konuştum. Beni sordu ben de onun nasıl olduğunu sordum. Son olarak bana ‘Az kaldı geleceğim” dedi ama dediği gibi olmadı. Yaklaşık 24 yıl boyunca birlikte yaşadık arada kısa süreli olarak bir yerlere gitse de genellikle buradaydı. Son gidişine kadar” diye ekledi.

‘HAYATI BOYUNCA GÜZELDEN YANA SAVAŞTI’

Talukyan son olarak “Eğer çok derin düşünürsek Nubar gibi insanları dünyada bulmak çok zordur derim. Hiç kimseye zarar vermeden yaşadı. Onun tek istediği herkesin özgür ve eşit bir dünyada birlikte yaşamasıydı. O hep ezilen halkların yanında olmayı tercih etti.  Hayatı boyunca hep güzelden yana savaştı. O hep ezilen halklar için savaşmayı seçti. Buradayken özgürlük için hayatını kaybeden her insan için çok üzülür ve onlar için ağlardı. Mezarı burada olsaydı gidip görme şansım olurdu ama imkanlar mezarının burada olmasına el vermedi. Ama olsun mezarının olduğu yerde onu seven binlerce insanın olduğunu biliyoruz. Tek üzüldüğüm şey Nubar’ın hayalini kurduğu güzel dünyayı görmeden gitmesi oldu. O hep benim kalbimde yaşayacak” diyerek duygularını dile getirdi.

‘HER HALKA BİR NUBAR GEREK’

Nubar Ozanyan’ın üvey oğlu Haçik Margaryan ise babasını şu cümlelerle anlattı: “Öz babam değil ama Nubar yani babam benim için öz babamdan daha çok değerli. Ben onu hep baba olarak gördüm. Öz babam beni küçükken bırakıp gitmiş, 8 yaşımdan sonra hep onla yaşadım. Çok iyi ve çok cana yakın birisiydi. Birbirimizi çok seviyorduk.

 Çok yardım severdi herkese yardım etmeyi isterdi. Benimle siyaset konuşmazdı ama hayalini kurduğu dünyayı bana anlatırdı. Babam gibisi birisi zor bulunur bu dünyada. Her halka bir Nubar lazım. O güzel bir dünya istiyordu ama insanlar hala bunu anlamış değil. Herkes eşit ve özgür yaşasın isterdi. Her türlü faşizmin karşısında çıkardı. Kollektif bir yaşamı çok severdi, çok paylaşımcıydı. Evdeyken hep yemek yapar birlikte vakit geçirmeyi severdi. Nubar sadece benim babam değil aynı zamanda benim öğretmenimdi. Her adımda onu örnek alıyorum. Babamı anlatmak çok zor onu anlatarak bitiremem. Onun için ezilen halkların devrimi çok önemliydi.” 

Serkan Demirel Erivan ANF 

41328

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

Martager (Nubar Ozanyan)

Yaşamı Fakir, savaşımı Martager olan komutan, sert yaşadı. Bir derviş gibi Kafkaslar’ı, Ortadoğu’yu dolaştı. Mazlumların yaşamından gürültü yapmadan kopup giderken geride derin izler ve unutulmaz anılar bıraktı. Yaşadığı her toprak parçasında eski ve köhnemiş olan her şeye meydan okudu. Yaşarken Ararat’a, düşerken Cudi’ye bakarak “Elveda” dedi.

Devrimci Bir Çıkış İçin Örgütlen-Örgütle

“…Komünist Enternasyonale bağlı tüm partiler, ‘Kitlenin daha derinlerine!’, ‘Kitlelerle daha sıkı temas!’ şiarlarını ne pahasına olursa olsun pratiğe geçirmelidirler; kitleler sözünden anlaşılması gereken emekçilerin ve sermaye tarafından sömürülenlerin, özellikle de en örgütsüz ve en bilinçsiz, en fazla ezilen ve örgütsel olarak kapsanması en zor olanların tümüdür.”(1)

Proletaryasız Burjuva Çağı Hayali(!)

 

Telaşlı diplomasi ve açık savaş hazırlığı Nijer: Afrika'da akut savaş tehlikesi!(Rote Fahne (Kizil Bayrak)

26-27 Temmuz gecesi, yaklaşık 26 milyon nüfusa sahip Batı Afrika ülkesi Nijer'de ordu bir darbe düzenledi. Bir önceki başkan Bazoum'u devirdi ve anayasayı askıya aldı.

Frankfurter Rundschau'ya göre Bazoum döneminde Nijer, "İslamcı teröristlerin Sahel'deki ilerleyişine karşı mücadelede Batı'nın son stratejik ortaklarından biriydi".

“En Önde” Durmak, “En Önde” Savaşmak (Dengê Azadî )

Lozan’daki tarihsel haksızlığın 100. yıldönümünde gerilla alanlarına yönelik işgal saldırıları sürüyor. Emperyalist devletlerle İttihatçı Kemalistler arasında imzalanan ve TC devletinin emperyalistlerce kabul edilmesinin resmileştiği tarih olarak 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın üzerinden yüz yıl geçti.

Kalbim Zap’ta çarpar! (Nubar Ozanyan)

Yeni bir yüzyıl direnenlerin hikayeleri ve isimleriyle yazılmalıdır. Zalimlerin yazdığı yüz yıllık faşist tarihi parçalamanın zamanı çoktan gelmiştir. Soykırımcılar, teknolojinin üstünlüğüne her gün yenilerini ekleyerek kıyıcı ve yok edici silahlar üreterek Kurdistan’ın en ışıldayan direniş parçalarına saldırsa da, 26 gün abluka ve bombardıman altında yaralı olduğu halde “teslim ol” çağrılarına direnen gerillanın karşısında çoktan yenilmiştir!

Çoktan yenilmiştir, Osmanlı’nın İttihatçı subay ve askerleri, Türk ordusunun işkenceci generalleri!

“Halkın aslanları: HBDH milisleri” (Ziya Ulusoy)

Bahsetmek istediğimiz HBDH militanları. Yaklaşık 7 yıldır Erdoğan faşizminin acımasız  saldırı ve zulmüne karşı mücadele ediyorlar. Şimdiye değin yüzlerce eyleme imza attılar.

Mücadele koşulları çok ağır. Faşizmin saldırgan ve devasa miktardaki polis aygıtı, yüksek gözetleme ve takip tekniğini de kullanarak, hareket imkanını çok daraltıyor. Az güçle ve bu duruma rağmen, HBDH militanları eylem yapabiliyor. Biribirinden çok uzak kentlerde de, değişik bölgelerde de, aynı kentin değişik semtlerinde de Erdoğan faşizmine karşı eylem yapabiliyorlar.

Dedikoducu Modacılar

Amann... sanki kendileri de proletaryalarda karşılık bulsalardı chp ve hdp'lilerde taban, oy (veyahut da boykotçu) almış olmayacaklardı.

Neysee...

Nerede kalmıştık.

Maltepe'de bir mayıs.

Yolun bir tarafında tip'liler bir tarafında hdp'liler.

Yolun sağına, soluna... gölgesine de sıkışmış... tip'çilerin giyimlerini kuşamlarını ... diğer kortejlerdeki insanlarla kıyaslayan benim gibi de dedikocu modacılar.

Bu keşmekeşliğin içerisinde de..

Tip'çilerin gözleri  hdp'lilere... hdp'lilerinki de tip'çilere kayıyor.

Bizim devrim! (Nubar Ozanyan)

Rojava’nın haritadaki yeri sorulduğunda Kürtlerin bir kısmının dışında kimsenin doğru dürüst yanıt veremeyeceği bir süreçten geçilerek gelindi bugünlere. Büyük riskler göze alındı. Ağır bedeller ödenerek kazanımlar elde edildi. Bu sayede Rojava, özgürlüğüne kavuştu. Ortaya konan devrimsel hamleler, sayısız çaba sonucu Rojava halkları daha ileri ve gelişkin bir sürece geldi. 

DİK DURUP BOYUN EĞMEYENLER[*]

 

 

“Yol daima ayaklarınızın altında,

rüzgâr daima arkanızda olsun.”[1]

 

“Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya savaşı yaklaşıyor.” Mu gerçekten de?

Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Medvedev, 11-12 Temmuz 2023 tarihlerinde Vilnius’ta gerçekleşen NATO Liderler Zirvesi’nde Ukrayna’ya yapıla gelen silah yardımlarının daha da arttırılması kararına ilişkin olarak şu değerlendirmede bulunmuş:

“Çıldırmış olan Batı, başka bir şey düşünemez oldu. Aptallık noktasına kadar en yüksek düzeyde öngörülebilirlik içerisindeler. Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya Savaşı yaklaşıyor.” (1)

Sayfalar