Cuma Mayıs 17, 2024

18 Mayıs yaklaşırken…

Deniz Gezmişler idam için günler sayarken, Mahirler cezaevinden kaçıp onları kurtarmak için Kızıldere yoluna düştüklerin de ülkenin başka yerinde halklar ile buluşup devrimci yolunu çizen başka bir lider vardır. Türkiye devrimci önderleri arasında silahlı propagandayı ve radikal değişimi kendi hedeflerine koyan İbrahim Kaypakkaya ve arkadaşları partileşme yolunda önemli adımlar atıyor ve Türkiye devrimci geleneğine katkılarını sessizce sunuyordu.

İbrahim Kaypakkaya, Türkiye devrimci damarını dağlarda ve orada yaşayan hakların arasında zemin bulacağını tespit etmiştir.  O tespit ettikleri yerlerin geçmişini, demografik yapısı üzerinde uzunca bir süre çalışılmış, resmi söylemlerin dışında başka bir söylem ile devrimci çizgisini oluşturmuştur. Kültür devrimini ülkemiz koşullarına uyarlayan bir çalışmadır.

68 kuşağının yaşamış olduğu özgürlükçü havanın baskıcı ve zindanlar ile kuşandığı yıllarda, ülkenin kurtuluşunu Marksist ve Leninist bir parti ile olacağını düşüncede kalmamış, oluşturmuştur. Henüz parti ilk adımlarını atarken devletin tepkisini üzerine çekmiş ve kanlı bir sona doğru giden tarih çizgisi ülkenin benliğine işlemiştir.

İbrahim Kaypakkaya tercihlerini ve adımlarını atarken elbette biliyordu Dersim olaylarını ve vahşetini. O vahşeti yaşamı ve bir bölümü geri dönmüş köylülerin arasında ilk propagandasını ve görüşlerini açıklayacaktır. Elbette etki alanı sadece Dersim değildir, Malatya ve çevre illerde de bir destanın doğmasına neden olmuştur. İbrahim geçtiği geçmediği yerlerde bir söylem hayat bulmuştur, o bir devdir, o bir yoldaştır, o bir önderdir. Bu söylencelerin de elbette boş yanı yoktur, gerçektir. Duruşu, özgüveni, saygılı duruşu ve sessizce gülümsemesi onu gün be gün daha da tanınmasına ve kök salmasına neden olacaktır. O bir devrimci geleneğin ilk nüvesidir, toprağa yoldaşı Ali Haydar Yıldız’ın kanı düştüğünde çıktığı o zor ve dolambaçlı yolun da gerçekliğini bilecek kadar güçlüdür.

Yaralıdır, kan kaybediyordur, üzerine gelen devletin her türlü kirli oyununa karşı bir güneş gibidir. O bir binlerce yıldır sürdürülen direnişin simgesi olmuştur. Dağın, kuşun, börtü böceğin sakladığı koruduğu bir bilgedir. Bugün dahi o hala halklar arasında ve yaşadığı yerlerde yaşıyorsa, gösterdiği inanç ve direniştendir.

Yenilmiş bir Türkiye soluna yeni bir can ve umuttur. Devrimci liderlerini kaybeden devrimci çizginin o olağanüstü koşullarda direnişini ve yeniden ayağa kalkacağını gösteren bir ışıktır. O Dersim dağlarında onlarca yıl önce yanan ve kor hala dönen ateşin yeniden harlanmasını sağlayan bir liderdir.

Yaralıdır ve yakalanmıştır. İşkence altında ondan ilişkilerini öğrenmeye çalışmışlardır. O hedeflerini, düşüncesini paylaşmış ama ilişkilerini ele vermemiş, saklamış, içine gömmüştür. O ser verip sır vermeyen bir devrimcidir. O bir direnişin yeni bir halkasıdır. Darağacında son nefesini veren Denizlerin nefesi, Kızıldere’de haykıran Mahirlerin sesidir. O Diyarbakır zindanın bir geleneğini tohumunu eken devrimci liderdir.

Bugün dahi “Mahir, Deniz, İbo yaşıyor” diye sloganlarda dillendiriliyorsa, meydanlarda isimleri haykırılıyorsa, onların duruşları ve mertlikleridir. Onlar lider olup kitlenin arkasına saklanmamış, bizzat en önde inandıkları doğrular için yürüyen liderlerdir. Onları lider yapan işte bu hareketleridir. Onları unutulmaz yapan bu güçlü iradedir. Hem teorisini oluşturup hem de pratiğini bizzat deneyen bu kuşağın liderleri Türkiye devrimci yolunun aydınlık çizgisidir. Onların yaşamına bir tek kara leke çalınamaz, çünkü onlar yaşamlarını ekmek kadar temiz, su gibi aydın yaşadılar… Onlar hiç kimseler duymadan, kapalı kapılar arkasında hüküm giydiler ve o orantısız kavgayı kabul edip, bilerek girdileri tarih çizgisine…  

Unutulmayacaklar…

İsmail Cem Özkan

 

50317

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Selahattin Demirtaş'a ve bütün tutsaklara...

"YÜREĞİN UMUT ETTİĞİ O ADRESTE" "LI DILÊ KU DIL HÊVÎ DIKE"

Düşkünlüğün, alçaklığın, düzenbazlığın, bağnazlığın, ırkçılığın, sefilliğin, çürümüşlüğün, bencilliğin, rezilliğin ve vurdumduymazlığın rağbet gördüğü bu topraklar sana göre değil dostum.

Yıllardır tanırım seni.

Hani, yüz yüze görüşmüşlüğümüz olmasa da, beraber oturup bir bardak çay içmemiş, tek kelime sohbet etmemiş olsak da, sen hep aşinaydın bana.

Bir aralar bu aşinalığa bir isim bulayım dedim ama inan hiçbir yere oturtamadım.

Akraba desem, değil.

Komşu desem, hiç değil.

TKP-ML MK Siyasi Büro Üyesiyle Röportaj: “Partimiz 53. Mücadele Yılında Faşizme Karşı Savaşını Kararlılıkla Sürdürecektir”

” Kitlelerin hakim sınıfların siyasetinden bağımsız, kendi siyasetini örgütlenmesi ve dahası bir güç olarak ortaya çıkmasını önemsiyoruz. Bu anlamıyla başta İstanbul 1 Mayıs Taksim alanı olmak üzere, işçi sınıfının, emekçilerin, kadınların ve halk gençliğinin 1 Mayıs’ta Alanlara çağrısını değerli ve anlamlı buluyoruz.”

– Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?

– İsmim Özgür Aren. TKP-ML MK, Siyasi Büro üyesiyim.

Tayyip'i, tayyip'e olan güvende yendi

Ah... kuzucuğum ah...

Ne oldu bize böyle.

Ne oldu.

Her şey tıkırında giderken...

Neler yaşadık böyle.

Bu seferde kediler chp'nin lehine mi trafoya girdi ne

Veyahut da.... veyahut da...

"Sizin siyasetçiler bizim sermayeden bir kaç kişiyi yemeye niyetlenirde  bizde hemide hala iktidardayken sizlerden daha fazlasını ham... ham... etmeyiz mi ha..." demenin yarattığı korku uzlaşısı dolu komplo teorileriyle mi  bundan sonraki seçimleri açıklayacağız.

Yoksa... yoksa...

Daha dün bir; bu gün iki

1 Mayıs'ı Taksim'e Mahkum Etmek!

1 Mayıs; sıradan bir gün değil, sınıfın ortaya çıkışından bu yana, ulusal ve evrensel düzeyde, burjuvaziye karşı verdiği mücadele deneyiminin toplam deneyim ve birikimlerini içeren ve onu yaşatmak için ortaya koyduğu kavganın adıdır. Bu nedenle de 1 Mayıs Uluslararası işçi sınıfının mücadele ve dayanışma günüdür.

"Legal parti sorunu" Üzerine

Legal parti sorunu, aslında hem Uluslararası Komünist Hareket ve hem de Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi açısından hiçte yeni ya da ‘bakir’ bir sorun sayılmazken; ama nedense devrimci hareketin ‘radikal sol’ olarak addedilebilecek kimi kesim ve yazarlarınca, böyleymiş gibi sunulmaya çalışılmakta.

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Sayfalar