Pazar Haziran 16, 2024

Prometheus’un Torunları Ateşi Yeniden Harlıyor

Tarihte hep direnenler kazanmıştır. Haklı olanlar, düşmana karşı savaşta bir çok defa yenilmelerine karşın, direnmelerinin karşılığını eninde sonunda almışlardır. Bu kural, salt geçmişe ait olmayıp geleceğe de aittir. Yunanistan’da da olacak olan budur. İşçi ve emekçiler, alın terlerinin "borç” adı altında emperyalist tekellere peşkeş çekilmesini ve bu ağır sömürü dayatmasını asla kabul etmeyeceklerdir. Bu nedenle de bugün -05.05.2010- genel greve giderek, pasifist sarı sendika ağalarının "uslu durun” çığırtkanlıklarını adeta yırtarcasına, Yunanistan sokaklarını direniş arenasına çevirdiler. Öncekileri saymazsak, Avrupa burjuvazisinin dayattığı kemer sıkma pakatine karşı direnişin büyüklerinden ilki ve bu direnişlerin ardı arakası kesilmeyeceğe benziyor. Yaşlı Kıtanın felsefeci torunları, tarihten öğrendiklerini, bugüne ve geleceğe uygulayacaklardır. Avrupanın en çok kitap okuyanlar arasinda sayilan bu halk, emperyalist tekelci burjuvazinin içine girdiği krizi, kendine boyunduruk olarak takmak isteyen Yunan burjuvazisinin oyununa gelmeyerek, her geçen gün direnişi büyüterek adım adım ilerleyecek ve gerekeni yapacaktır. Tekelci burjuvazi "krizi atlattık” diye fetava verse de, kriz daha da derinleşerek devam ediyor. 2008 krizini kısmen geçici önlemlerle geriletmelerine karşın, ana neden ortadan kalkmadığı için, kriz bugün daha derin bir şekilde kitleleri etkilemeye devamedecktir. AB ülkeleri bütçe açıklarını daha geri ülkelere yıkmaya çalışmalarına karşın, bu da onlar için bir çözüm değil, geçici önlemlerin ötesine gitmeyerek, daha sert bir şekilde geri dönecektir. Yunanistan’da olduğu gibi. Avrupa burjuvazisi, yeni "iflasları” önleyebilmek için yıl sonuna doğru daha çok sıcak para gerekecek. Bu da, işçi ve emekçiler üzerindeki sömürünün ve hak gasplarının artması analmına geliyor. Yunanistan’ı "iflas”tan kurtaran AB’li emepryalist tekeller ve İMF, kendi borçlarını geri almak için daha büyük bir borç batağının içine attılar Yunanistan’ı. Yani, çözüm olarak, borçları alabilmek için yeniden borçlandırılıyor. Ne pahasına? İşçi ve emekçilerin yaşam koşullarını en dibe itme pahasına. İşsizliği ve sömürüyü artırma pahasına! AB burjuvazisi birbirleriyle büyük dalaşmalar pahasına, Yunanistan’ı "iflas”tan kurtarmak için 110 milyar euro vermeyi kabul ettiler. Karşılığında ise, Yunan burjuvazisinden "halkın kemerlerini son iliğine kadar sıkın ve direnişlere papuç bırkamayın, sert önlemler alın” diye şart koşmayı da unutmadılar. Oysa bu "borç” Yunanistan burjuva devletinin borcu, kendi bütçesinin 8 katı ve şimdi buna 110 milyar euro daha eklendi. İşte, tekelci burjuvazinin bir ülkeyi "iflas”tan kurtarma planı! Bu, bir ülkeyi "kurtarma” değil, olsa olsa daha büyük bir bataklığın içine atma anlamına geliyor. Yani, işçi ve emekçiler üzerindeki sömürüyü daha da artırma anlamına geliyor. Yunan işçi sınıfı ve emekçileri, burjuvaziye meydan okumaya devam ediyor. Emperyalist Avrupa Birliği’nin sahibi emperyalist tekellere karşı, dişe diş direniyorlar. Onların karşılarında Yunan burjuva hükümetinin kolluk kuvvetleri olsa da, işçi ve emekçiler biliyor ki, bu mücadele aynı zamanda emperyalist AB bloğuna karşı veriliyor. Çünkü, Yunan burjuvazisi kendi borçlarını halkın üzerine yıkıyor. İşçi ve emekçilerin tekellere en ufak bir borçları olmadığı gibi, alacaklarının ise haddi hesabı yoktur. Avrupa sallanıyor ve yakın bir süreçte daha sert bir şekilde sallanmaya devam edecektir. Yunan işçi sınıfı ve emekçileri Avrupalı sınıf kardeşlerini de motive edeceklerdir. Sırada İspanya, Porterkiz ve diğerleri var. Alman, Fransız ve İngiliz tekelci burjuvazisi boşuna ellerini oğuşturmasınlar, yakın bir süreçte onlarında sokakları direniş manzaraları ile süslenecektir. Özellikle Almanya’da tekelci burjuvazi ile özdeşleşmiş olan sarı sendika ağaları, Alman işçi sınıfını daha fazla pasifize edemeyecekleri günler yaklaşmaktadır Dünya genelinde işçi ve emekçilerin direnişleri her geçen gün artarak yükselme eğilimi gösteriyor. Atina’da Syntagma meydanında yükselen mücadele yumrukları, Türkiye’de Tekel işçilerinin mücadelesinin ardından 1 Mayıs’ta Taksim’de yükselen mücadele yumrukları ile aynı güzergahı, sosyalizmi işaret ediyor. Prometheus’un torunları söndürülmeye çalışılan ezilenlerin ateşini yeniden harlıyor. YUSUF KÖSE | 06.05.2010 |

110961

Yusuf Köse

Yusuf Köse teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır. Ayrıca 7 adet kitabı bulunmaktadır. Kitapları şunlardır: Emperyalist Türkiye, Kadın ve Komünizm, Marx'tan Mao'ya Marksist Düşünce Diyalektiği, Marksizm’i Ortodoks’ça Savunmak, Tarihin Önünde Yürümek, Emperyalizm ve Marksist Tarih Çözümlemesi, Sınıflı Toplumdan Sınıfsız Topluma Dönüşüm Mücadelesi.

yusufkose@hotmail.com

http://yusuf-kose.blogspot.com/

 

 

Yusuf Köse

Haksiz emperyalist savaslara karsi, halklarimizin hakli ozgurluk ve bagimsizlik savasinin yaninda olalim!!! Hasan Aksu

Haksiz emperyalist savaslara karsi, halklarimizin hakli ozgurluk ve bagimsizlik savasinin yaninda olalim!!!

OLASI BİR YAĞMA SAVAŞI ve “ÜÇ VAKTE KADAR”

 

6/7 Eylül 1955 kan-gözyaşı ve ölüm

               Ermeni soykırımı tarihinin ilk evresi, Osmanlı imparatorluğu hakimiyeti altında yaşayan Ermenilere karşı Abdülhamit döneminde uygulanan katliam ve baskılar ile başlamaktadır.1896 yılına kadar birçok vilayette yapılan katliamlarda yüzbinlerce insan öldürülmüştür.Bir ulusun yok edilmesinin ikinci evresi 1915 yılında İttihat-Terakki hükümetinin 1,5 milyon insanın ölümüne sebep olan yeni bir yüzyılın başlangıcında ilk SOYKIRIM olayıdır.Üçüncü ve son devresi ise Ulus devleti inşasında kurulan TC,yani Kemalist Türkiye'sinde azınlıklara karşı uygulanan politikalar sonunda  b

İzzettin Doğan asimilasyoncu bir düşkündür

 

Fethullah Gülen’le hangi menfaatler ve çıkarlar karşılığında olduğu belli olmayan bir ortaklığa soyunup, aynı arazi üzerinde Cami, Cemevi ve Aşevi yapılması işbirliğini gururla anlatan, asimilasyonun gönüllü bir neferi olan İzzettin Doğan bir düşkündür. 

Kapitalizmin Sosyalizmi İçerden Ele Geçirme Çizgisi Olarak Modern-Revizyonizm Ve Dust Bowl Sendromu

 
 

 

 

 

PİR SULTAN ABDAL'IN SUÇU?

 

1. Pir Sultan, dinsizdir, namaz kılmaz, ramazan orucu tutmaz.

 2- Şeriata aykırı söz söylüyor ve davranış sergiliyor.

 3- Müslümanlara Yezit diyor ve şarap içiyor.

 4-Ayin-i Cem adında gizli toplantılar yapıyor.

 5- Safevi taraftarı ve Kızılbaş taifesinden, Devlet-i Ali düşmanıdır.

 6- Rafızi kitaplar bulunduruyor, okuyor ve okutuyor.

BARIŞ NE YANA DÜŞER USTA ...

 

Emperyalist ABD haydudu ve beraberindeki kan emiciler, Suriye’ye saldırı hazırlığı içindeyken, "barış”tan söz etmek abesle iştigaldir. Etrafin emperyalist ve kapitalist haydut devletlerle sarılmış ve kan emici kapitalist sistem yaşatılmaya devam edilirken, "kardeşlikten", "barıştan" söz etmek büyük bir aldatmacadır. Emperyalist ve gericiliğin vahşi saldırılarıyla içiçe yaşayan, kitlesel katliamlara uğrayan ezilen halklar ile dalga geçmek demektir.

Emperyalist Saldırıya da, Savaşa da Hayır!

Bu ülkenin Başbakanı önceleri ismi “Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)” olan ve daha sonra hedefi, kapsamı, amacı genişletilerek adı “Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi(1)” olarak değiştirilen emperyalist paylaşımcı projenin Eşbaşkanlarından birisidir ve dolayısıyla da ABD emperyalizminin en başta gelen işbirlikçilerindendir. 

Yaşadığımız bu son süreçte bu projenin bir aşaması gerçekleştirilmek isteniyor.

Nasıl mı? Suriye’ye savaş ilan edilerek.

Gerekçe? O da hazır. “Kimyasal silah kullanıldı” 

Ermeni Sorunu’nun Doğuşu ve Osmanlı Bankası Baskını

 

19.yüz yılın sonunda 500 yıldır hüküm süren Osmanlı İmparatorluğu artık son evresine gelmiş yok olmakla karşı karşıya bulunuyordu. Avrupa'da kapitalizmin gelişmesi, ulusal uyanışlar, bağımsızlık hareketleri,1789 Fransız devriminin yankıları, Balkanlarda ulusal kopuşlar Anadolu'da yaşayan Ermeni ve Rum toplumlarında da oluşmaya başlamıştır.

Osmanlı, iktidarı altında yaşayan Ermenilere, azınlıklara ibadet özgürlüğü, mülklerinin güvence altına alınması, reformlar, yasa önünde, vergi alanında eşitlik vaat ediyordu.

Türki entergasyon dinamikleri ve anadilde egitim

TC’nin Lozan sonrası Kürdistan’a ilişkin programı askeri işgal,asimilasyon ve entegrasyon temelli olmuştur.  Kürdistanlılar askeri işgale ve asimilasyona karşı ciddi isyanlar geliştirmiş,mücadeleler vermiş ve bedel ödemişlerdir.Kuzey Kürdistan’da askeri işgale karşı belli gerilla alanları haricinde herhangi bir kazanım elde edilememiş,ancak asimilasyona karşı yürütülen mücadele hedefine tam ulaşamasa da belli sonuçlar üretmiştir. 

Gülfikâr Aksu'nun Anısına/ Hasan Aksu

Gülfikâr Aksu'nun Anısına: "Cocuglar Bize Oyle Ogrettiler. Ne Bilek Hakim Beg; Biz İbocuyuk, Tikkocuyuk!"/ 

Ben Annemi 18 Mayıs 2000 yılında yitirdim. Annem her Anne gibi önce Kadın’dı. Doğurgan özelliğinden gelen koruma, kollama, her şart altında sahiplenme esasıydı. Erkek egemen toplumunda kadın olduğundan dolayı, cins ayrımcılığına uğradı. Baskı ve şiddet gördü. Kürt olduğundan dolayı ulusal baskıya uğradı. Alevi olduğundan dolayı dinsel, mezhepsel baskılara maruz kaldı, aşağılandı.

Sayfalar