Cumartesi Haziran 1, 2024

MÜSLÜM ELMA | “Afrin işgalini kınıyor, kahraman Kürt halkının direnişini selamlıyoruz!”

Beş ATİK’linin tahliye olduğu, ancak aralarında uzun yıllar Türkiye’de devrimci mücadele içerisinde hapishanelerde işkencelere karşı direnen Müslüm Elma’nın da olduğu beş ATİK üye ve yöneticilerinin hala tutsaklığının sürdüğü Münih duruşmaları devam ediyor. 21 Şubat günü görülen duruşmada konuşan Müslüm Elma, “Bugün Afrin Kantonu’na TC’nin bombaları yağıyor. Buna karşı çıkmak, buna karşı mücadele etmek yalnız insani bir görev değildir. Aynı zamanda bu kahraman halka karşı olan vicdanı bir sorumluluktur. Herkesi bu sorumluluğu gereklerini yerine getirmeye davet ediyoruz” dedi. Elma’nın konuşmasının tam metni:

 

Afrin işgalini kınıyor, kahraman Kürt halkının direnişini selamlıyoruz!

Faşist Türk devleti Kürt halkına karşı inkar ve imha politikasında ısrarını sürdürüyor. Hedef tüm Kürdistan coğrafyası. Bunun için bölgedeki gerici devletlerle ve emperyalist güçlerle her türden kirli ilişkiler içine giriyor. Deyim yerindeyse Kürtler her gün her saat Ankara’nın gündemindedir. Yeri gelince masa başında Kandil yerle bir ediliyor. Musul-Kerkük işgal ediliyor. Iran ve Irak’taki egemen sınıf sözcüleriyle Kürt coğrafyasına fetihler düzenleniyor.

Ama tüm bunlar da yetmiyor. Kobani örneğinde görüldüğü gibi DAİŞ denilen çetenin saldırılarına ev sahipliği yapılıyor. Türkiye Kürdistanı’nda katil Erdoğan’ın icraatlarını anlatmaya gerek yok. “Kadın da, çocuk da olsa ölecektir” diyen bir zihniyetin hiçbir ahlaki ölçüsü olmayacağı açıktır.

Faşist Türk devleti Kürt halkına olan düşmanlığını Afrin’e dönük saldırıyla bir kez daha gösterdi. Oysa Kuzey Suriye’de, yani Rojava Kürdistanı’nda T.C. devletine dönük herhangi bir saldırı olmamıştır. Bilakis Türk devletinin desteğiyle ve teşvikiyle başta DAİŞ olmak üzere bir dizi faşist dinci örgütlerle Kürtlere ve diğer demokratik güçlere dönük saldırılar düzenlenmiştir. DAİŞ bölgeyi yakıp yıkarken katil Erdoğan “Kobani düştü, düşecek” diye sevinç çığlıkları atıyordu. Lakin Kürt halkının kahramanca direnişi katil Erdoğan’ın sevincini bir kabusa dönüştürdü.

Bugün faşist Türk devletinin Afrin işgal girişimi kuzey Suriye’de DAİŞ’in başaramadığını başarma girişiminden başka bir şey değildir.

Suriye Demokratik Güçleri DAİŞ vb. çeteleri nasıl bozguna uğrattıysa, uzun vadede bölgenin diğer halklarıyla birlikte faşist Türk devletine de gereken dersi verecektir. Kazanan işgalciler ve emperyalist efendileri değil, bölge halkları olacaktır.

Afrin kantonuna saldırılar başlar başlamaz başta Türk egemen sınıfların sözcüleri olmak üzere, tüm karşı devrimci kurumlar Afrin halkı için ölüm çığlıkları atmaya başladı. Katil Erdoğan’ın ruh ikizi Bahçeli şu açıklamayı yaptı: “Afrin yıkılsın, teröristler yakılsın.” Sözüm ona laik denilen bir ülkede 90 bin camide Afrin işgal girişimin başarısı için dualar okundu. Burada bir kez daha haykırıyoruz: Ey Türk-İslam sentezinin katil tosuncukları. Hani İslam barış diniydi! Hani kardeş kanını akıtmak günahtı!

Tüm bu ikiyüzlülükler bizim için hiç de şaşırtıcı değildir.

Katil Erdoğan, Suriye’de Esad rejimine karşı sokaklarda protesto gösterileri başlayınca, bir yandan kara hareketi için ABD emperyalistlerinden onay almaya çalışırken diğer yandan iç kamuoyunu işgal hareketine hazırlamak için şöyle diyordu: “İnşallah Selahaddin Eyyubi’nin kabri başında Fatiha okuyarak, Emevi camisinde namazımızı da kılacağız”. Din, egemenlerin çıkarları için, yığınları uyutan bir siyasal araçtır. Bugün bölgede bu aracı her türlü ahlaktan yoksun bir tarzda kullananların başında ise faşist Türk devleti gelmektedir.

Emperyalizm: Ezilen halkların kanlı hançeri!

Bir İngiliz politikacısının dediği gibi “İngiltere’nin ebedi dostları ve ebedi düşmanları yoktur, çıkarları vardır”. Bu söz tam da emperyalistlerin niteliklerini yansıtıyor.

Suriye’de YPG’nin öncülüğünde Kürt halkı kahramanca bir direniş sergilerken emperyalist merkezler de kamuoyuna dönük övgüler yapıyordu. Hiç kuşkusuz masa başlarındaysa mazlum halkların kanlarını akıtmak için hançerler duruyordu. Robert Fisk’in yakın süreçte yaptığı şu değerlendirme de bu gerçeğe ışık tutuyordu. ABD sözcüsünü kastederek “Beyefendi şöyle diyor: Kürtler terkedilmesi gerekene kadar ABD için ‘güvenli müttefiktir’. Ve bugün emperyalistlerin kontrolünde olan hava sahasında Türk savaş uçakları Kürt topraklarına ölüm bombaları yağdırıyor.

Peki tüm bunlara karşın Washington, Moskova ve diğer emperyalist merkezler ne diyor: İlk açıklama emperyalistlerin militarist kurumu NATO’dan geldi. “Türkiye’nin teröre karşı kendini savunma hakkı vardır”, diyor. Düpedüz yalan söylüyorlar. Çünkü bugüne kadar Kuzey Suriye’de, yani Rojava’da Türk devletine dönük herhangi bir saldırı olmamıştır.

Tam aksine Türk devleti Kürt halkına saldıran DAİŞ belasına ev sahipliği yapmıştır. Hiç kuşkusuz diğer emperyalist merkezlerde yapılan ya da yapılacak olan açıklamalarda temenni dileklerinden öteye gitmeyecektir. Çünkü emperyalist, ezilen halkların dostu değildirler. Bütün ülkelerin işçileri ve ezilen halkları tarihi tecrübelerinizle biliyorsunuz; emperyalistler bir yere el atarsa, orada hak, hukuk, adalet adına hiçbir şey kalmaz. Bugün Ortadoğu ve yakın çevresinde yaşanan da budur. Bu güçler tarafında Kürt halkı bir kez daha hançerlendi. Hatırlayın: Rojava halkı dünyanın başına bela olan DAİŞ vb. çetelere karşı mücadelede ağır bedeller ödedi. Diğer bir ifadeyle ezilenleri büyük bir beladan kurtardı. Bugün Afrin Kantonu’na T.C.’nin bombaları yağıyor. Buna karşı çıkmak, buna karşı mücadele etmek yalnız insani bir görev değildir. Aynı zamanda bu kahraman halka karşı olan vicdanı bir sorumluluktur. Herkesi bu sorumluluğu gereklerini yerine getirmeye davet ediyoruz.

Kahrolsun işgalci faşist Türk devleti!

21.01.2018

 

https://www.tkpml-prozess-129b.de/tr/22-01-2018-muslum-elmanin-aciklamasi/

47534

MÜSLÜM ELMA | “Afrin işgalini kınıyor, kahraman Kürt halkının direnişini selamlıyoruz!”

Bugün Galatasaray Meydanında bariyerler bir genişledi ve arkasından geri daraldı.

Meydana gelmeden meydana açılan her yol denetim altına alınmış, polis denetiminden ve üst aramasından sonra meydana girdik... Arkasından heykelin olduğu yere geldim, orası da bariyer ile çevrilmişti, ön taraftan giriş yerine yan taraftan giriş açılmıştı, oradan da üst aramasından geçip oturma eyleminin olacağı heykel çevresine geldik. Heykel, cumhuriyetin 50. Yıl heykeli. 100. Yıl heykeli yapıldı mı bir yerlerde bilmiyorum...

Bariyer içinde bariyer ve onun içinde izin verilen sınırlar içinde acılarımızı haykırmak!

Disiplin anlayışımıza eleştirel bir bakış – II

II.Bölüm:

Laz Nihat’ın başında bulunduğu ekip, öylesine şuursuzca bir gözü kapalılıkla kontraya tabi hareket etmekteydi ki düşünün, düşman operasyonlarının sürmekte olduğu bir arazide, başta ben olmak üzere, kendilerinden yana tavır almayacaklarına kanaat getirdikleri bir grup gerillayı silahsızlandırarak, öylece araziye terk etmeyi bile göze alabildiler… 

Disiplin anlayışımıza eleştirel bir bakış – I

Aslında bu konuyu yıllar önce kaleme aldığım “Dersim Dağlarında” ve “Mao Zedung Değerlendirmeleri” isimli kitaplarımda, yaşanan somut örnekler üzerinden irdeleyip, kendimce, genel yaklaşımın ne olması gerektiğini, özlü bir perspektif olarak ortaya koymuştum. Ancak ne var ki bu kitaplarda ki tüm diğer konular olduğu gibi, bu konu da ‘meşru muhatapları’ olması gereken kişi ve yapılarca; ‘üç maymun’ seçeneğiyle karşılanmaya devam ediyor.

TKP-ML Merkez Komite: Pratiğimizde Bilinç, Bilincimizde Rehberdir İbrahim Kaypakkaya!

Coğrafyamız komünist önderi ve Demokratik Halk Devrimi’nin sönmez meşalesi İbrahim Kaypakkaya yoldaşın Amed Hapishanesi’nde katledilmesinin 51. yılındayız. Önder yoldaşımızın 18 Mayıs 1973’te katledilmesinden sonraki yarım asırlık zaman diliminde Türkiye ve Türkiye Kürdistanı toplumsal mücadeleleri tarihinin gelişim seyri, İbrahim Kaypakkaya’nın görüşlerini sadece doğrulamakla kalmamış aynı zamanda güncel kılmıştır.

Selahattin Demirtaş'a ve bütün tutsaklara...

"YÜREĞİN UMUT ETTİĞİ O ADRESTE" "LI DILÊ KU DIL HÊVÎ DIKE"

Düşkünlüğün, alçaklığın, düzenbazlığın, bağnazlığın, ırkçılığın, sefilliğin, çürümüşlüğün, bencilliğin, rezilliğin ve vurdumduymazlığın rağbet gördüğü bu topraklar sana göre değil dostum.

Yıllardır tanırım seni.

Hani, yüz yüze görüşmüşlüğümüz olmasa da, beraber oturup bir bardak çay içmemiş, tek kelime sohbet etmemiş olsak da, sen hep aşinaydın bana.

Bir aralar bu aşinalığa bir isim bulayım dedim ama inan hiçbir yere oturtamadım.

Akraba desem, değil.

Komşu desem, hiç değil.

TKP-ML MK Siyasi Büro Üyesiyle Röportaj: “Partimiz 53. Mücadele Yılında Faşizme Karşı Savaşını Kararlılıkla Sürdürecektir”

” Kitlelerin hakim sınıfların siyasetinden bağımsız, kendi siyasetini örgütlenmesi ve dahası bir güç olarak ortaya çıkmasını önemsiyoruz. Bu anlamıyla başta İstanbul 1 Mayıs Taksim alanı olmak üzere, işçi sınıfının, emekçilerin, kadınların ve halk gençliğinin 1 Mayıs’ta Alanlara çağrısını değerli ve anlamlı buluyoruz.”

– Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?

– İsmim Özgür Aren. TKP-ML MK, Siyasi Büro üyesiyim.

Tayyip'i, tayyip'e olan güvende yendi

Ah... kuzucuğum ah...

Ne oldu bize böyle.

Ne oldu.

Her şey tıkırında giderken...

Neler yaşadık böyle.

Bu seferde kediler chp'nin lehine mi trafoya girdi ne

Veyahut da.... veyahut da...

"Sizin siyasetçiler bizim sermayeden bir kaç kişiyi yemeye niyetlenirde  bizde hemide hala iktidardayken sizlerden daha fazlasını ham... ham... etmeyiz mi ha..." demenin yarattığı korku uzlaşısı dolu komplo teorileriyle mi  bundan sonraki seçimleri açıklayacağız.

Yoksa... yoksa...

Daha dün bir; bu gün iki

1 Mayıs'ı Taksim'e Mahkum Etmek!

1 Mayıs; sıradan bir gün değil, sınıfın ortaya çıkışından bu yana, ulusal ve evrensel düzeyde, burjuvaziye karşı verdiği mücadele deneyiminin toplam deneyim ve birikimlerini içeren ve onu yaşatmak için ortaya koyduğu kavganın adıdır. Bu nedenle de 1 Mayıs Uluslararası işçi sınıfının mücadele ve dayanışma günüdür.

"Legal parti sorunu" Üzerine

Legal parti sorunu, aslında hem Uluslararası Komünist Hareket ve hem de Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi açısından hiçte yeni ya da ‘bakir’ bir sorun sayılmazken; ama nedense devrimci hareketin ‘radikal sol’ olarak addedilebilecek kimi kesim ve yazarlarınca, böyleymiş gibi sunulmaya çalışılmakta.

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

Sayfalar