Salı Nisan 30, 2024

Nuh'un vurulduğu yerde...Semra Çelebi

Orası benim mahallem. Doğduğum, büyüdüğüm, sokaklarını adım adım bildiğim, 35 yıllık değişimine bilfiil tanık olduğum.

Bir fotoğraf var aklımda. Henüz Yeldeğirmeni'nin tarihi köşkleri "yanıp" kül olmamış, yerlerine müteahhitlerin deniz kumundan yaptığı kağıt binalar yükselmemiş. Üç katlı, küçük bedenimden geniş duvarları, kocaman balkonu, bostana çevirdiğimiz bahçesi olan taş bir evde oturuyoruz; Kürtler çoğunlukta, sonra Yahudi bir aile, Ermeni bir teyze ve bir de Türk olduğunu bildiğimiz Ferdan Teyze ile Ethem Amca...

Sokaklar çocuklarla kaynıyor. Hava soğuksa, şimdilerde dizilerin çekildiği ünlü İtalyan apartmanında, Ankara apartmanının geniş girişinde oynamaya devam. Hiç bitmeyen oyun hali...

1980'lerin başı, daha okula gitmiyorum sanırım. Dizimize kadar kar var, okullar tatil, sabahtan başlayan kartopu eğlencesi gecelere uzamış. En az 30-40 kişi varız sokakta, anneler, babalar çocuklar. Çığlık çığlığa kartopu oynuyoruz. Kimse birbirini incitmiyor, Ester'in verdiği şekerlerle şenleniyoruz hatta.

Sonra yıllar geçiyor, o tahta evler "yanıyor", taş binalar yıkılıyor, Ermeni, Rum, Yahudi komşular mahalleyi tek tek terk ediyor. Mahalledeki kiliselerin, havraların cemaati azalıyor. Pazarları çalan çanın sesi kısılıyor.

Darbenin postalı yürüyor sokaklarda, her tarafta asker. Apartmanlar yükselirken çocuklar da yavaş yavaş sokaklardan çekiliyor. Nuh'un öldürüldüğü Karakolhane Caddesi'ne adını veren Yeldeğirmeni Karakolu'ndan işkence sesleri yükseliyor. Kadıköy'ün devrimcileri, o karakolda günlerce gözaltında kalıyor. Yanındaki fırından ekmek almaya giderken kulaklarımızı kapatıyoruz.

Kadıköy'ün arka mahallesi Yeldeğirmeni, ne Fikirtepe kadar lümpen, ne Moda gibi elit. Haydarpaşa Garı'nı yapan mühendislerin ve hamalların yükselttiği bu mahalle, işçilerin, emekçilerin, öğrencilerin, dar gelirlinin, megakentin merkezinde uygun fiyata yaşayabileceği bir yer, o kadar. İçindekilerin çok sevdiği ama sanki Kadıköy'den hiç görünmüyor gibi.

Kimse birbirine dokunmazsa 'olay' çıkmaz yılları. 90'lar, 2000'ler.

Sonra yıllardır beklenen o an geliyor. Ülkede büyük bir direniş patlıyor. Hissediyorum, hissediyoruz, Taksim kapansa bile Kadıköy bize hep açık kalacak. Öyle de oluyor. Bu çılgın zamanlarda, Kadıköy nefes aldığımız bir yer oluyor. Gezi'ciler, Erasmus'lular, üniversite öğrencileri, sanatçılar bizim mahalleye akıyor, en çok bizim mahalleye. Onlar da biliyor Kadıköy'ün merkezinde bu mahallenin en yaşanılır yerlerden biri olduğunu.

Yıllardır otopark olarak kullanılan alanı forum alanına çeviriyorlar önce, konuşuyorlar, konuşuyorlar. Geceleri film gösterimleri, ramazanda iftarlar. Mahallenin kadınları ve çocukları mutlu, erkekleri temkinli. 'Yetmez' diyorlar; 'Buraya çocuk parkı istiyoruz', yaptırıyorlar. Adına da 'Ali İsmail Korkmaz Parkı' diyorlar.

Kış geliyor. Yıllardır biz mahallelinin önünden geçip üzerine pek de düşünmediğimiz, inşaat halindeki binayı işgal ediyorlar. Türkiye'nin ilk işgal evinde alınteri döküyorlar, yaşanabilir ortak bir mekana dönüştürüyorlar. "Burası bir squat, burada evsizler, sokak insanları kalmalı" diyenlere karşılık "Mahalle bunu kaldırmaz, onlara sormadan böyle kararlar almayalım" deseler de tartışmalar sertleşince, oradan uzaklaşıyorlar. Esnaf çalışması yapıyorlar, onların sorunlarında dayanışma içinde olmaya gayret ediyorlar.

Kızlı erkekli futbol takımı da kuruyorlar, Kobane için yardım da topluyorlar. Her yerde varlar, herkese koşuyorlar. Her eyleme giderken mahallede buluşuyorlar, rengarenk pankartlarıyla yürüyorlar.

Mahalle hızlı bir değişimin içine giriyor. Sanatçılar geldikçe dükkan kiraları, öğrenciler geldikçe ev fiyatları artıyor. Her yerde kafeler, sanat atölyeleri açılıyor, gece yarılarına kadar gençler sokaklarda olabiliyor.

Muktedir konuştukça, mahalle de tüm bu yeniliğe karşın muhafazakarlaşıyor. Değişim birilerini hep rahatsız ediyor. Devletin mahalledeki polisi esnaf olunca, ufak tefek gerilimler de oluyor. Yeldeğirmeni'nin gediklileri olarak bu hızlı değişimden biz de tereddüt duyuyoruz. Tophane'de birkaç yıl önce yapılan saldırıyı anıyoruz sık sık. "Umarız olmaz" diyoruz ama "Yok ya burası o kadar muhafazakar bir mahalle değil ki" diyerek sakinliyoruz kendimizi.

Gezi zamanı camına bayrak asan, sonraki eylemlerde yürüyüş yapanlara küfreden; suratından pislik akan ve dükkanına girenin kavga ederek pişmanlıkla çıktığı bir esnaf, sonunda bütün bu "güzelliklere" duyduğu öfkesini patlatıyor.

Sabah-ATV direnişinde aylarca süren direnişiyle hepimize örnek olmuş bir gazeteciyi, Nuh Köklü'yü, 'Kartopu camını kırabilir' gerekçesiyle bıçaklayarak öldürüyor. Öfkesi Nuh'a değil, dayanışmaya, arkadaşlığa, dostluğa aslında.

Meclis'te iç güvenlik yasa tasarısı görüşmelerinde vekiller şiddete uğrarken, "Diren özgürlük" diyerek nöbet tuttuktan sonra mahallelerinde kartopu oynayan insanlar bıçaklandı bu ülkede. Bu yasa geçerse ülkede hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, Yeldeğirmeni'nde de.


63723

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Sayfalar