Çarşamba Mayıs 8, 2024

Zepur Gı Tarnam

Nedendir bilmem “Zepur Gı Tarnam” şarkısını her dinlediğimde seninle ilgili anılarla dolaşıyorum.  Senden geriye kalan anılarımıza büyük bir istekle yeniden ulaşmak istiyorum. Sokakları dolaşmak, seninle buluşmak, hızla sana varmak istiyorum. Senden sonra yaşadıklarımı anlatmak, duymanı mutlaka istediğim şeyleri seninle paylaşmak istiyorum. Bilesin senden sonra bir ağustos sıcağının orta yerinde özgürlük kavgamızın yenilmezi olan Ozanyan Nubar’ımızı Rojava’da kaybettik. Çöl sıcağının orta yerinde bir an olsun bile tereddüt etmeden bedenini işgalci çetelerin beyninde patlattı. Ölüme giderken bile sıradışıydı. Son nefesini verirken bile ağzından korkuya dair bir kelime bile çıkmadı. Sınıfımızın okulumuzun şampiyonu kendine yakışır bir kahramanlıkla sonsuzluğa gitti. Okulumuzun bir an olsun bile yerinde durmaz, ele avuca sığmaz yerinde durmaz tırmanmadık ağaç, çıkmadığı duvar bırakmayan çocuğu Nubar’ımızı, herkülümüzü kaybettik. Ocak ayı onunla daha hüzünlendi. 

Biliyorum, duysaydın ölüm haberini “hangi Nubar?” diyecektin. “Hani şu vücut şampiyonu Nubar yoldaş” desem sen yine tam hatırlamayacaktın. Çünkü Nubar yoldaş henüz bilimle, felsefeyle, Kaypakkaya yoldaşla tanıştığımız ilk yıllarda bile o hep görünmezdi. O hep bilinmez yerlerde dolaşırdı. İstanbul’un en yoksul semtlerinin görünmez bilinmez atölyelerinde çalışırdı. Görünür hiçbir yer onun ilgisini çekmezdi. Fakir haliyle kendi kollarını çalıştırıp kaslarını büyütmeye çalışırken bile en yakınımızda olduğunu kimse bilmezdi. Damı çöktü çökecek yoksul yaşamın en dibinde o hep savaşın şampiyonu olmak için hazırlanıyordu.

İlk devrimci uyanışın belirtilerini çocukluk yaşamının her kavgalı anında görmek mümkündü. Kavgamızın ve çocukluğumuzun şampiyonu şimdi yok artık, HRANT! Nubar Ozanyan’ı tıpkı senin gibi önceki axpariglerimiz gibi sonsuza uğurladık. Bu az halimizle ne büyük kayıplar verdik, Hrant! Nubar Ozanyan tıpkı Armenak Bakır, Hayrabet Honca, Nubar Yalım, Manuel Demir gibi, tıpkı onlardan önce şehit düşen Monte Melkonyan, Leonid Azgaltyan, Misak Manuşyan, Stepan Şahumyanlar gibi gözünü bir an olsun bile kırpmadan kendisini halklarımız için feda etti. Bu mazlum Hay halkı, özgürlük ve onur savaşı için en gözde, en onurlu evlatlarını gözlerini bir an olsun bile kırpmadan feda edecek yiğitler yetiştirdi.

Bir grup Partizancı yoldaşla birlikte Kumkapı’nın rutubetli bir odasında oturmuş Zülfü Livaneli’nin “Karlı Kayın Ormanı”nı dinliyorduk. Sokağa çıkıp gizlilik içinde yolumuza koyulduğumuzda en önde axpariglerimiz yani Armenak ve sen yürüyor; geriden büyük bir hayranlık ve dikkatle sizleri izleyen biz üç genç Partizancı yürüyorduk. İlk illegal sokak yürüyüşümüze sizleri hayranlıkla izleyerek başladık. Hiç unutmam, biz üç liseli Partizan öğrenci, soluk renkli geniş deri ceketiyle elleri cepte yürüyen Hrant ve Armenak’ı izliyorduk. O ilk illegal yürüyüşümüz hiç bitmedi Hrant axparig. Hiç sonlanmadı yoldaş. Yolları nehirleri sınırları aşarak dağları delercesine özgürlüğe doğru yürüyüşümüz hiç sonlanmadı. Toprağa düşen her sevgili yoldaşımızın ardından acılarımızı yüreklerimizin en dayanıklı yerine gömerek yolumuza devam ediyoruz.   

Sonra Feriköy’de futbol sahasında topa kafayla vuruşunu, sonra Rakel’e âşık halini ve gerinizde yürüyen sözler fotoğrafçı dükkanınızda kardeşin ve bir grup okul arkadaşla birlikte bitmeyen ilk gençlik sohbetlerimiz aklıma geliyor. Kınalıada’daki Karagözyan Ermeni Yetimhanesi’ndeki “axpariglik” döneminiz geliyor aklıma. Armenak’la sonlanmayan yoldaşlığınız kıskanılacak düzeyde bağlılığınız, tükenmeyen sevginiz, bitmeyen zorlu yolculuklarınız aklıma geliyor. Varto Ermeni aşiretinin kara çocuğu Nubar Yalımların köyüne gittiğiniz günleri hatırlıyorum. Armenak ve sen, Botan eteklerindeki Ermeni köyüne gittiğinizde gözlerinizdeki mutluluğu okumak için yakından sizlere bakmaya gerek yoktu.  Döndüğünüzde biz genç yoldaşlara “Mutlaka Silopi’ye gitmeli ve köylüleri örgütlemeye başlamalıyız” demiştiniz.

Bir anlamıyla yollarımızın ayrılmasına kadar neden olacak olan Rakel’e olan aşkını hatırlıyorum. Bu nasıl tutkulu bir aşktı Hrant! Her şeyi göze aldın. Tıpkı ölümü hiçe sayarak özgürlüğe uzanmak, dokunmak istediğin sonsuzluk gibi aşkınız hiç sonlanmadı. Korkusuzdun Hrant ! Aşkta olduğun gibi kavgada da korkusuzdun. Senin ve Armenak’ın yanında kendimizi o kadar güvende hissediyorduk. Ordular üstümüze gelse ellerimizle kavga edecek kadar korkusuz ve bir o kadar cesurduk. Çünkü sevgili Armenak ve sen vardınız yanımızda Hrant! Bu ne büyük bir tutkuydu ki sizlere duyduğumuz güvenle ta bugüne kadar gelme kararlılığı ve tükenmez iradesini gösterebildik. Sevdiğine unutmazcasına doyasıya sarılmayı ilk senden öğrendik Hrant! Ve o gün senin göremediğin arkanızdan yürüyen sessiz ve görünmez Nubarımız tıpkı sen ve Armenak gibi büyük bir aşk ve tükenmek bilmeyen bir tutkuyla, unutmaz ve kopmazcasına özgürlüğe sarıldı. Yaşama, aşka dair yazılanlardan daha büyük bir tutkuyla Kaypakkaya’ ya sevdalandı.  En büyük sevdayı bitmez aşkın en duygulu mısralarını yaşamı ve savaşıyla Nubar Ozanyan yazdı.     

Misak Manuşyan’la Menilen’in yetimhanelerde başlayan aşkını okuduğumda seninle Rakel’in yaşadığı aşka ne kadar çok benzediğini düşündüm. Demek ki biz kılıç artığı halkların gençlik aşkları hep yetimhanelerde başlıyor.   Katliamdan yeni kurtulmuş bakımsız yapayalnız soğukta buz içinde açmayı öğrenmiş dağlı çiçeklere benziyor aşklarımız. Tıpkı halkımız gibi yetim ve yitik. Bizler gibi yalnız ve kimsesiz. Sonları acı ve buruk. Yolları kan ve gözyaşı dolu. Demek ki yetim çocukların aşkları dağ başlarında yapayalnız açar. Dağ çiçekleri gibi bakımsız ve yalnızdır. Tıpkı Nubar gibi tıpkı senin gibi Hrant!  

Herkes seni sadece Rakel’le olan aşkınla tanır. Seni onunla düşünmeye çalışır. Oysa kimse bilmez ki sen en büyük tutku dolu sevgini devrim denilen ulaşılması kolay olmayan özgürlük yolunda Armenak yoldaşla yaşadın. Nasıl ki seni Rakel’siz düşünmek mümkün değilse Hrant! Seni Armenak’sız düşünmek mümkün değil. Sizi Rakel’den çok daha birlikte gördüm. En çok da Kurtuluş’un, Feriköy’ün Üsküdar Bağlarbaşı’nın, Tuzla’nın, Kurt Kiremit’in tenha ve sessiz sokaklarında duvar diplerinden yürüyüşünüzü gördüm. Otobüsle Silopi’ye Rakel ve Nubar Yalım yoldaşların köylerine gidişinizi gördüm. Yol boyunca sessiz ve suskun süren yolculuğunuzda neler paylaşırdınız Hrant? Neler konuşur neleri zulanızda saklardınız? Halkımızın hangi sarılmayan acısını direniş ve öfke dizelerine işlerdiniz?  Hangi kavga eylemlerini planlardınız?  Sizleri tanıdığımız o ilkokul yıllarındaki birlikte yürüyüşünüze özendim ve büyük bir hayranlıkla anılarıma işlediğim düş yolculuğumu komutan Nubar yoldaşla sürdürdüm.  Bembeyaz kardeşlik sayfalarına senin ve Armenak’ın isimlerinin yanına NUBAR OZANYAN yoldaşı yazdım.

(Bir Partizan) 

45954

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Sayfalar

Partizan'dan

"Legal parti sorunu" Üzerine

Legal parti sorunu, aslında hem Uluslararası Komünist Hareket ve hem de Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi açısından hiçte yeni ya da ‘bakir’ bir sorun sayılmazken; ama nedense devrimci hareketin ‘radikal sol’ olarak addedilebilecek kimi kesim ve yazarlarınca, böyleymiş gibi sunulmaya çalışılmakta.

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Sayfalar