Cumartesi Mayıs 18, 2024

YORUM | Mustafa Suphi ve Komünist Hareketin 101. Yılı

Kemalist iktidara ilericilik atfeden Şefik Hüsnü TKP’si oportünizmin temsilciliğini yaparken Karadeniz’de boğulmak istenen Komünist Hareket 71 devrimci kopuşuyla yeniden ayağa dikilmiştir.

 

Birinci Emperyalist Paylaşım savaşının ön günlerinde İttihat ve Terakki partisinin Alman emperyalizmiyle yaptığı anlaşmalara karşı çıktığı için sürgün edilen Mustafa Suphi bir grup arkadaşıyla birlikte Rusya’ya geçer.

Savaşın başlamasıyla Çarlık hükümeti tarafından Osmanlı vatandaşlarının gözaltına alınmasına karar verilir. Mustafa Suphi gözaltına alınanlar arasındadır ve çalışmak üzere sürgün edilir. Çarlığa karşı mücadele eden Bolşeviklerle sürgüne gönderildiği Ural Bölgesinde tanışır. Bolşevik yayınları takip ederken aynı zamanda kendisi gibi Osmanlı vatandaşları arasında örgütlenme çalışması yürütür. 1915 yılında RSDİP üyesi olur Ekim ve Şubat devrimine aktif olarak katır.

Bu süre içerisinde Rusya’daki “Müslüman Komünistler” olarak gerçekleştirilen buluşmalar ve Osmanlı vatandaşlarıyla kurulan bağların üzerine 1918 yılında Türk Sosyalist-Komünistleri Teşkilatı isimli yapıyı kurarak 3. Enternasyonale delege olarak katılır.

Bu sürecin ardından beyaz ordunun Kızıl Orduya karşı başlattığı ayaklanma Sovyetlerde uzun bir süre karşılıklık açığa çıkarmış teşkilat yeniden bir araya gelememiştir.

Osmanlı devletinin yenilgisi ve Osmanlı hükümetinin emperyalistlerle yaptığı anlaşmalar halk tarafından kabul edilmeyerek irili ufaklı direnişler başlamıştır. Bu direnişleri bastırmak, emperyalistlerin çıkarlarını korumak üzere adeta kayyum olarak Mustafa Kemal Samsun’a gönderilirken, Mustafa Suphi ve yoldaşları 10 Eylül 1920’de Bakü’de TKP’yi kurarak emperyalizm çağında burjuvazinin ilerici rolünü yitirdiğinin, halkların kurtuluş mücadelesinin proleteryanın öncülüğünde gerçekleşebileceğini ilan edercesine ortaya çıkmıştır.

Kemalist iktidar TKP’yi kendisine bir tehdit olarak görürken ülkeye girişlerini engellemeye çalışır. Karadeniz’de çetelerin saldırısıyla Mustafa Suphi, Maria Suphi ve 14 yoldaşı katledilerek Ekim devrimiyle birlikte dünya halklarının büyüyen umudu haline dönüşen “Komünizm” tehdidi ortadan kaldırılmak istendi.

Halk kitleleri açısından çelişkilerin keskinliğini,  Ekim Devrimin etkisini ve Sovyetler’in de desteğiyle  yeniden bir Komünist Partinin örgütlenmesinin önüne geçmek için Kemalist iktidar sahte bir Komünist Partisi bile kurdurmuştur.

Mustafa Suphi ardından varlığını korumaya devam eden TKP, revizyonist, oportünist bir çzgi izlemiş ancak buna rağmen faşizmin zor aygıtlarıyla bastırılmaktan kurtulamamıştır.

Bu açıdan idelojik-politik açıdan Kemalistlerin çizdiği sınırlara hapsolan; Ermeni Soykırımını diline almayan, Şeyh Said isyanını gerici bir ayaklanma olarak nitelendiren, Kemalist iktidara ilericilik atfeden Şefik Hüsnü TKP’si oportünizmin temsilciliğini yaparken Karadeniz’de boğulmak istenen Komünist Hareket 71 devrimci kopuşuyla yeniden ayağa dikilmiştir.

Meşalemiz Yükseliyor.

İkinci Emperyalist Paylaşım savaşıyla devrimin kalesi Sovyetler yıkılmak istenirken emperyalistler büyük bir yenilgiyle yüz yüze kaldı.

Çin’de ÇKP önderliğinde Demokratik Halk Devrimi gerçekleştirilmiş Proleterya diktatörlüğüne geçişin adımları atılmıştı. Ancak modern revizyonizmin Sovyetler Birliğini içerden kemiren yapısı, Sovyetleri gün geçtikçe daha fazla çürüten ve Sosyal Emperyalist bir yapıya dönüştüren hali burjuvazi için geriye dönüş sinyalleri veriyordu. Çin’de de benzer bir büroktatik yapı sonucunda geriye dönüşlerin sinyalini veren ÇKP, Başkan Mao’nun eleştirileri çerçevesinde yenilenmenin yerine, bürokratlaşmayı, kapitalist yolda ısrarı seçince, devrimin yıkıcı ve yapıcı gücü olan kitleler rolünü oynamaya çağrıldı.

Başkan Mao tarafından yapılan bu çağrı; Demokratik Halk Diktatörlüğünün ve Proletarya Diktatörlüğünün önemli garantörlerinden birisi olan halk kitlelerine çalınmak istenen devrimi korumak adına “Burjuva karargahları bombalamaktı”.

Büyük Proleter Kültür Devrimi sadece Çin’de kapitalist yolculara yönelik bir mücadele çağrısı olmadı. Tüm dünyada halk kitlelerine, halk gençliğine “İleri!” çağrısı, 68 hareketinin temel dinamiklerinden biri oldu.

Bu coğrafyada 71 devrimci kopuşu-çıkışı açısından önemli bir motivasyon oluşturdu. Mustafa Suphi sonrası sistem içine sıkıştırılan mücadelenin 71’le birlikte zora dayalı, sistemi-devleti karşısına alan bir biçimde örgütlenme zorunluğu temel olarak kabul edilerek 3 farklı örgüt ortaya çıktı.

Burada Sovyetler Birliğinin Sosyal-Emperyalist çizgisi, Mao Zedong’un Bilimsel Sosyalizme katkıları önemli bir referans oluşturdu.

Kuşkusuz bunu yapan İbrahim Kaypakkayaydı!

Kürt ulusal sorununa yaklaşım, Kemalist hareketin niteleği, devrimin öncüsü ve ittifakları meselesini diğer iki harekete göre farklı ele alan Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya ve yoldaşları, Proleterya Partisini inşa ederken bu ana meselelerde ortaya koyduğu farklarla, 71 devrimci kopuşunun içindeki kopuşu sağlamıştır.

Kaypakkaya, Mustafa Suphi’lerle Karadeniz’de söndürülmek istenen kıvılcımı, Kürecik dağlarında bir meşaleye dönüştürmüştür. Mustafa Suphilerin Komünist mirası sahiplenilirken Şefik Hüsnü TKP’si ve oportünist-revizyonist çizgiyle arasındaki farkı net olarak ortaya koymuştur.

Kaypakkayanın Mustafa Suphi sonrası TKP’ye yönelik değerlendirmeleri özeleştirel anlamda bugün kendimizi değerlendirmemiz açısından önemli örnek teşkil etmektedir.

Sınıf savaşımı sadece bugün ezilen halk kitleleri ile egemenler içerisindeki savaşımı ifade etmez, egemenlerin devrimci-komünist saflardaki pratik ve idelojik etkilerini de içerir. Bu açıdan komünist hareketin içerisinde gelişen hatalı düşüncelerin üzerine cüretle yürümesi gerekmektedir.

Yüzyıl önce Mustafa Suphi’nin, Ekim Devrimi’nin ve Enterasyonal proleteryanın önderi Lenin’den aldığı güçle coğrafyamızda attığı adımlar bugünkü devrimci-komünis hareketlerin temel çıkış noktası olmuştur!

100 yıl sonra Mustafa Suphi ve yoldaşlarının yaktığı meşale yanmaya ve karanlığı aydınlatmaya devam ediyor!

2833

Comment form

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantıya çevrilir.
  • Satırlar ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

Özgür Gelecek

Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Sayfalar

Özgür Gelecek

Yavuz Proletarya Ev Sahibini Bastırırmış

-Seçimleri Boykot-

Zavallı kılıçdaroğlu.

Kazanınca (parlamentarizme) geçmeyi başarabilince) kazanabilmek için yaptığı her şeyin anlamsızlaşacağıyla o kadar ilgilenmişti ki ...

Aman neyse biz proletaryalara ne.

Ulusalcıların - sosyal demokratların ağır bedellerle anlamsızlaştırdığı parlamentarizm komplolarla tarihin tozlu sayfaları içerisinde kaybolup giderken...

imamoğlu'nun şapkada çıkardığı tavşan özgür özer'e eşbaşkan'ım diyerek itibar kazandırma yarışına düşen dem'liler ile...

Tarih bilgisi ve gelecek tasavuru (Deniz Aras)

Geçtiğimiz hafta içinde bir dönem TC içişleri memuriyeti görevinde bulunan ve bu “vatani görevi” sırasında devletin başta gözaltında kaybetmeler olmak üzere Kürt halkına ve devrimcilere yönelik katliam saldırılarını sürdürmesini “başarı”yla yerine getiren, günümüzde özü başına muhalif bir faşist partinin lideri Meral Akşener’in “mertçe cinayet” sözü çok konuşuldu.

Ermeni bir devrimci: LEVON EKMEKÇİYAN (Nubar Ozanyan)

Özgürlük uğruna yürütülen savaşımda her savaşçının önüne çıkan tehlikeli yol ayrımı ve kararlardan biridir “Ya onurunu ayaklar altına alıp teslim olacaksın! Ya da ölümlerden ölüm beğenerek direneceksin.” Levon Ekmekçiyan birkaç günlük yaşam uğruna kendini düşmana satmadan yaşamayı esas aldı. Düşündü fedailerin komutanı Kevork Çavuş’u, Antranik Ozanyan’ı, Mariam Çilingiryan’ı ve yanıbaşında çatışmada şehit düşen yoldaşı Zohrab Sarkisyan’ı. Sonra çocukluğunda anlatılan ve dinlemekte zorlandığı soykırım hikayelerini. Hangi Ermeni gencinin yüreği yaralı hafızası intikam dolu değildir ki?

“Unutturulan” Bir Devrimcinin Ardından 29 Ocak 1983, Kanlı Şafak

Çeşitli milliyetlerden Türkiye halkının başına kara bulut gibi çöken 12 Eylül Askeri Faşist Diktatörlüğü’nün elebaşı olan Kenan Evren, Muş halkına yaptığı ve tarihe geçen konuşmasının bir bölümünde “Asmayalım da besleyelim mi?” sözünü, Ermeni devrimci Levon Ekmekçiyan için söylemişti.

12 Eylül faşist cunta yılları idamların, işkencelerin, gözaltında kayıpların, vatandaşlıktan atılmaların, azgın devlet terörünün yaşandığı yıllar olmuştur. Bu dönemde siyasi nedenlerle aralarında 17 devrimcinin de olduğu 51 kişi idam edilerek katledilmiştir.

Almanya'da Faşizme Karşı Kitlelerin Büyük Protestosu

Alman emperyalist burjuvazisi, son yıllarını ekonomik kriz içinde geçirdi ve bu krizi savuşturabilmiş değildir. Tersine, giderek derinleşmektedir. Kendileri için söylenen “Avrupa'nın hasta adamı” sözüne karşı, ekonomi bakanın Lindener'in doğrudan ağzıyla; “hasta değil, yorgun adamı” olduğunu kabul etti.

Çutakımız Hrant (Nubar Ozanyan)

Soykırımcıların, hafıza katillerinin tüm çabalarına karşın Ermeni halkının ve ilerici insanlığın hafızasında halen dipdiri olan Hrant Dink; özgürlüğün ve adalet arayışının simgesi olarak anılmaya devam ediyor. Yüzbinlerin hem kalbine hem de duygularına bu denli etkili ve sarsıcı dokunmayı başaran Hrant Dink, bu gücü Ermeni soykırım gerçekliği kavrayışından, özgürlüğe ve adalete olan güçlü inancından, tutarlı duruşundan alıyordu.

Bir Sol Liberal Aydının Ezilen Ulus Milliyetçiliği Temelinde Ulus Sorununa Yaklaşımının Eleştirisi

Giriş:

Uluslar kapitalizmin şafağında ortaya çıkmıştır. Ancak, kapitalizmin emperyalizme evrilmesiyle de ulusal sorunlar çözülebilmiş değildir. Hala ezilen uluslar ve bunların kendi kaderlerini özgürce tayin etme mücadeleleri sürmektedir. Özellikle emperyalizmin ortaya çıkmasıyla birlikte, ezilen ulus sorununun çözümü doğrudan proleter devrimlere bağlanmıştır.

Dağın Sara’sı (Sakine Cansız), Nubar Ozanyan

Aradan yıllar geçse de direngenliğin hikayesini yazan Sara (Sakine Cansız), unutulmadan konuşulup anılıyorsa bu onun istisna bir kişilik olduğunu gösterir. Unutulmayacak kadar değerli çalışmalar yürüten, her dönem geride okunacak notlar bırakan Sara, Kürt Özgürlük Hareketi’nin öncü soluğu olmayı başarmış bir devrimcidir.

Cüret edip özneleşelim, kurtuluş için örgütlenelim ve hep birlikte devrimle özgürleşelim!

– Merhaba, kendinizi tanıtır mısınız?

– Merhabalar, ben Rosa Avesta, TKP-ML Komünist Kadınlar Birliği (KKB) temsilcisiyim.

– TKP-ML KKB olarak 5 Mayıs 2023 tarihinde yaptığınız açıklamada 1. Kongrenizi yaptığınızı açıkladınız. Bu Kongreye gelinceye kadar geçen süreci özetleyebilir misiniz?

Sosyalizm Bayrağının Arkasına Saklanan Sosyal Şovenizm!

Yerel seçim süreci, egemen sınıflar arasındaki kapışmanın yeni adresi olarak giderek ısınan bir gündem olarak karşımıza çıkıyor.

2023 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde AKP-MHP faşist ittifakı ve merkezinde CHP’nin yer aldığı “Millet İttifakı” arasındaki mücadeleden ilki ezici bir üstünlükle galip çıktı. Daha doğrusu, devlet aklı, önümüzdeki dönem için yola “CHP’nin de onayıyla” Türk-İslam senteziyle, gerici ve faşist bir ittifakla devam etme kararı aldı.

Vahşet ve zulümle biten yıllar (Nubar OZANYAN)

Yeni yıl ezilen halklara yenilik adına bir şey getirmedi. Zulmün bir devamı, vahşetin bir tekrarı yeniden yaşatılıyor. Dünyanın muktedirleri, sermayenin generalleri Orta Doğu’yu yeniden paylaşmak, hegemonyalarını pekiştirmek için her gün daha fazla sayıda savaş gemisini denizlere sürüyorlar. En kıyıcı silahlarını yeni bir paylaşım savaşı ve çatışmaları için hazırlıyorlar. Filistin, Kurdistan, Ukrayna savaşın ve çatışmaların en sert ve en tahripkar geçtiği ülkeler olma gerçekliğini korumaya devam ediyor.

Sayfalar