Çarşamba Mayıs 22, 2024

YORUM | Mustafa Suphi ve Komünist Hareketin 101. Yılı

Kemalist iktidara ilericilik atfeden Şefik Hüsnü TKP’si oportünizmin temsilciliğini yaparken Karadeniz’de boğulmak istenen Komünist Hareket 71 devrimci kopuşuyla yeniden ayağa dikilmiştir.

 

Birinci Emperyalist Paylaşım savaşının ön günlerinde İttihat ve Terakki partisinin Alman emperyalizmiyle yaptığı anlaşmalara karşı çıktığı için sürgün edilen Mustafa Suphi bir grup arkadaşıyla birlikte Rusya’ya geçer.

Savaşın başlamasıyla Çarlık hükümeti tarafından Osmanlı vatandaşlarının gözaltına alınmasına karar verilir. Mustafa Suphi gözaltına alınanlar arasındadır ve çalışmak üzere sürgün edilir. Çarlığa karşı mücadele eden Bolşeviklerle sürgüne gönderildiği Ural Bölgesinde tanışır. Bolşevik yayınları takip ederken aynı zamanda kendisi gibi Osmanlı vatandaşları arasında örgütlenme çalışması yürütür. 1915 yılında RSDİP üyesi olur Ekim ve Şubat devrimine aktif olarak katır.

Bu süre içerisinde Rusya’daki “Müslüman Komünistler” olarak gerçekleştirilen buluşmalar ve Osmanlı vatandaşlarıyla kurulan bağların üzerine 1918 yılında Türk Sosyalist-Komünistleri Teşkilatı isimli yapıyı kurarak 3. Enternasyonale delege olarak katılır.

Bu sürecin ardından beyaz ordunun Kızıl Orduya karşı başlattığı ayaklanma Sovyetlerde uzun bir süre karşılıklık açığa çıkarmış teşkilat yeniden bir araya gelememiştir.

Osmanlı devletinin yenilgisi ve Osmanlı hükümetinin emperyalistlerle yaptığı anlaşmalar halk tarafından kabul edilmeyerek irili ufaklı direnişler başlamıştır. Bu direnişleri bastırmak, emperyalistlerin çıkarlarını korumak üzere adeta kayyum olarak Mustafa Kemal Samsun’a gönderilirken, Mustafa Suphi ve yoldaşları 10 Eylül 1920’de Bakü’de TKP’yi kurarak emperyalizm çağında burjuvazinin ilerici rolünü yitirdiğinin, halkların kurtuluş mücadelesinin proleteryanın öncülüğünde gerçekleşebileceğini ilan edercesine ortaya çıkmıştır.

Kemalist iktidar TKP’yi kendisine bir tehdit olarak görürken ülkeye girişlerini engellemeye çalışır. Karadeniz’de çetelerin saldırısıyla Mustafa Suphi, Maria Suphi ve 14 yoldaşı katledilerek Ekim devrimiyle birlikte dünya halklarının büyüyen umudu haline dönüşen “Komünizm” tehdidi ortadan kaldırılmak istendi.

Halk kitleleri açısından çelişkilerin keskinliğini,  Ekim Devrimin etkisini ve Sovyetler’in de desteğiyle  yeniden bir Komünist Partinin örgütlenmesinin önüne geçmek için Kemalist iktidar sahte bir Komünist Partisi bile kurdurmuştur.

Mustafa Suphi ardından varlığını korumaya devam eden TKP, revizyonist, oportünist bir çzgi izlemiş ancak buna rağmen faşizmin zor aygıtlarıyla bastırılmaktan kurtulamamıştır.

Bu açıdan idelojik-politik açıdan Kemalistlerin çizdiği sınırlara hapsolan; Ermeni Soykırımını diline almayan, Şeyh Said isyanını gerici bir ayaklanma olarak nitelendiren, Kemalist iktidara ilericilik atfeden Şefik Hüsnü TKP’si oportünizmin temsilciliğini yaparken Karadeniz’de boğulmak istenen Komünist Hareket 71 devrimci kopuşuyla yeniden ayağa dikilmiştir.

Meşalemiz Yükseliyor.

İkinci Emperyalist Paylaşım savaşıyla devrimin kalesi Sovyetler yıkılmak istenirken emperyalistler büyük bir yenilgiyle yüz yüze kaldı.

Çin’de ÇKP önderliğinde Demokratik Halk Devrimi gerçekleştirilmiş Proleterya diktatörlüğüne geçişin adımları atılmıştı. Ancak modern revizyonizmin Sovyetler Birliğini içerden kemiren yapısı, Sovyetleri gün geçtikçe daha fazla çürüten ve Sosyal Emperyalist bir yapıya dönüştüren hali burjuvazi için geriye dönüş sinyalleri veriyordu. Çin’de de benzer bir büroktatik yapı sonucunda geriye dönüşlerin sinyalini veren ÇKP, Başkan Mao’nun eleştirileri çerçevesinde yenilenmenin yerine, bürokratlaşmayı, kapitalist yolda ısrarı seçince, devrimin yıkıcı ve yapıcı gücü olan kitleler rolünü oynamaya çağrıldı.

Başkan Mao tarafından yapılan bu çağrı; Demokratik Halk Diktatörlüğünün ve Proletarya Diktatörlüğünün önemli garantörlerinden birisi olan halk kitlelerine çalınmak istenen devrimi korumak adına “Burjuva karargahları bombalamaktı”.

Büyük Proleter Kültür Devrimi sadece Çin’de kapitalist yolculara yönelik bir mücadele çağrısı olmadı. Tüm dünyada halk kitlelerine, halk gençliğine “İleri!” çağrısı, 68 hareketinin temel dinamiklerinden biri oldu.

Bu coğrafyada 71 devrimci kopuşu-çıkışı açısından önemli bir motivasyon oluşturdu. Mustafa Suphi sonrası sistem içine sıkıştırılan mücadelenin 71’le birlikte zora dayalı, sistemi-devleti karşısına alan bir biçimde örgütlenme zorunluğu temel olarak kabul edilerek 3 farklı örgüt ortaya çıktı.

Burada Sovyetler Birliğinin Sosyal-Emperyalist çizgisi, Mao Zedong’un Bilimsel Sosyalizme katkıları önemli bir referans oluşturdu.

Kuşkusuz bunu yapan İbrahim Kaypakkayaydı!

Kürt ulusal sorununa yaklaşım, Kemalist hareketin niteleği, devrimin öncüsü ve ittifakları meselesini diğer iki harekete göre farklı ele alan Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya ve yoldaşları, Proleterya Partisini inşa ederken bu ana meselelerde ortaya koyduğu farklarla, 71 devrimci kopuşunun içindeki kopuşu sağlamıştır.

Kaypakkaya, Mustafa Suphi’lerle Karadeniz’de söndürülmek istenen kıvılcımı, Kürecik dağlarında bir meşaleye dönüştürmüştür. Mustafa Suphilerin Komünist mirası sahiplenilirken Şefik Hüsnü TKP’si ve oportünist-revizyonist çizgiyle arasındaki farkı net olarak ortaya koymuştur.

Kaypakkayanın Mustafa Suphi sonrası TKP’ye yönelik değerlendirmeleri özeleştirel anlamda bugün kendimizi değerlendirmemiz açısından önemli örnek teşkil etmektedir.

Sınıf savaşımı sadece bugün ezilen halk kitleleri ile egemenler içerisindeki savaşımı ifade etmez, egemenlerin devrimci-komünist saflardaki pratik ve idelojik etkilerini de içerir. Bu açıdan komünist hareketin içerisinde gelişen hatalı düşüncelerin üzerine cüretle yürümesi gerekmektedir.

Yüzyıl önce Mustafa Suphi’nin, Ekim Devrimi’nin ve Enterasyonal proleteryanın önderi Lenin’den aldığı güçle coğrafyamızda attığı adımlar bugünkü devrimci-komünis hareketlerin temel çıkış noktası olmuştur!

100 yıl sonra Mustafa Suphi ve yoldaşlarının yaktığı meşale yanmaya ve karanlığı aydınlatmaya devam ediyor!

2862

Comment form

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantıya çevrilir.
  • Satırlar ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

Özgür Gelecek

Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Özgür Gelecek

TURAN TALAY’IN ANISINA…

Onu maalesef ki çok erken denilebilecek bir yaşta, henüz 68’indeyken, 11.10.2023 tarhinde yitirdik. Bu ani ve erken ölümü tüm sevenlerini, yoldaşları ve dostlarını derinden sarstı ve acılara boğdu.

Akciğer kanserine yakalanmıştı. Hastalık, özelliklede ikinci kez nüksettikten sonra çok hızlı ve sinsi bir şekilde gelişti. Öyle ki doktorların her şeyin normal göründüğünü söylediklerinin kısa bir süre sonrasında yapılan muayende, kanserin kafaya sıçradığı ve de yayıldığı tespit edildi. Artık tıbben yapılabilecek bir şey de yokmuş. 

Emperyalist Kamplar Arasına Sıkıştırılmış Bir Halk: Filistin

Filistin-İsrail sorunu olarak bilinen ve esas olarak da Filistin topraklarında İsrail'in kurulmasının teorik ve politik temeli 1890'lı yılların sonunda atılıyor. 1. emperyalist paylaşım savaşıyla koşullar olgunlaştırılıyor. 2. emperyalist dünya savaşı sonrası ise emperyalist burjuvazi, Filistin'i parçalamayı ve orda İsaril devleti inşa etmeye karar veriyor ve bunu Filistin halkının soykırıma uğratma pahasına gerçekleştiriyorlar. Alman emperyalizmi tarafından soykırıma uğratılan yahudi halkı, bir başka ulusu (Filistinlileri) soykırıma uğratarak kendi ulusal varlığını inşa ediyor.

Hazan Ayının Şehitleri

Kasım, proletarya partisinin en değerli kadro, komutan ve savaşçılarının katledildiği aylardandır.  Hüzün ve öfkenin birlikte yaşandığı aydır. III. Konferans delegelerini, komünist önder Mehmet Demirdağ’ı ve Aliboğazı şehitlerini hep bir hazan ayında kaybettik. Zafere açılan kapıyı adım adım aralayan, özgürlüğe giden yolu damla damla döşüyen Kasım ayı şehitlerimiz tarihin yüceliğine kavuşanlardır. Onlar, yarınların mutlak yenenleri olarak yazılacaktır parti ve devrim notlarımıza.

“Durum İyidir, Gerçekler Devrimcidir”

Yaşadığı dönemin özelliklerini anlayarak, savaşın hükmüne, zorun değiştirici rolüne inanan, sınırlı yaşamını sınırsız davaya adayan önder yoldaş Mehmet Demirdağ ölümsüzdür! Özgürlüğü ve kurtuluşu herkesten ve her şeyden daha fazla isteyen bu uğurda emeğin eğittiği bilinçle savaşarak şehit düşen proletarya partisinin dördüncü genel sekreteri Mehmet Demirdağ yoldaşı üstlendiği öncü pratik ve önder duruşuyla tanırız.

Yalım Nubar’dan Ozanyan Nubar’a Süren Hikaye Bizim!

Botan’dan Yozgat’a dek uzanan toprakların bağrından çıkıp İstanbul Ermeni yetimhanelerinde okumaya gelip, orada bilge önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın devrimci görüşleriyle tanışan ve tutkuyla bağlanan yoksul Ermeni çocukların hikayeleridir, Ermeni devrim şehitlerimizin hikayeleri.

Onları doğdukları topraklardan koparıp buruk ve sancılı bir şekilde İstanbul yollarına düşüren tarihsel gerçeklerin yanında yokluk ve yoksulluktur da. Onları İstanbul yolculuğuna çıkaran çaresizlik, yalnızlık, sahipsizliktir.

Mısır'ı Mesken Tutan Türk Tekelleri

Deutsche Welle (DW)'de Aram Ekin Duran'ın, „Türk Şirketleri Mısır'a Kaçıyor“ adlı bir haberi yayınlandı. Sıradan bir haber gibi gözüküyor, ama, Türkiye ekonomisinin ve Türk devletinin niteliğini araştıranlar, sorgulayanlar için küçük bir haber olmaktan öte bir anlam taşıyor. Özellikle de kendine ML ve Maoist diyen komünist örgütler için daha fazla önem taşıması gerekiyor.

Hesaplaşma mı? Kutlama mı?

Faşist TC devleti hem ülke içinde hem de bölgesel düzeyde, resmi ve sivil militarist güçleriyle başta Kürt halkı olmak üzere demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesi yok etmek ve devlet terörüyle susturmak için çalışmaya devam ediyor. Bu süreç aynı zamanda TC’nin kuruluşunun da yüzüncü yıl dönümüdür.

TC, yüz yıl önce Osmanlı yıkıntıları üzerinde tekçi bir zihniyetle kuruldu. Ermeni soykırımında, diğer azınlık halkların yok edilip sindirilmesinde aktif rol alan ittihatçı birçok ırkçı kadro da kuruluş sürecinde rol aldı.

Halka Nasıl Yaklaşacağız?

Milyonlar açlık ve yoksulluk içinde, demokratik haklardan yoksun, özgürlük kırıntılarına bile muhtaç bir durumda yaşıyor. Haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik karşısında kitleler ya seslerini yeterince yükseltememekte ya da sınırlı sayıda insanla zulüm karşısında direnmeye çalışmaktadır. Birbirinden bağımsız, sınırlı direniş güçlerinin mücadele ettiği süreci yaşıyoruz. Damlaların derelere, derelerin nehirlere, nehirlerin bendlerini yıkacak duruma gelme ihtiyacı var.

“Kuruluşunun 100. Yılında TC’nin Diğer Yüzü Türkiye’de Ulusal Azınlıklar Sorunu”*

Türkiye’de ulusal sorun ve azınlıklar meselesini incelerken nasıl bir ülkede yaşadığımız, ülkeyi hangi sınıfların yönettiği, ulusların hangi tarihi koşullarda ortaya çıktığı, ulusal sorunun ekonomik ve politik nedenlerini açıklamak durumundayız.

Ulus, tarihsel olarak meydana gelmiş, ortak bir dil, ortak bir pazar, ortak bir kültür birliği ve ortak bir ruhi şekillenmende ifadesini bulan istikrarlı bir insan topluluğudur. Ulus, sadece tarihi bir kategori değil bir çağın, yükselen kapitalizm çağının ortaya çıkardığı bir olgudur.

Yüz yıllık çakma Türk devleti (Nubar Ozanyan)

Aradan bir asır geçmesine, tarihin yaprakları değişmesine karşın Türkiye Cumhuriyeti temelde bir değişime gitmeden dün olduğu gibi imha ve inkar zihniyetiyle yaşamaya, Orta Çağ’ın karanlığında kalmaya devam ediyor.

Fetih ve işgallerden, zulüm ve soykırımdan başka övünülecek bir tarihi, Hitler faşizmine örnek olmaktan başka bir başarısı olmayan TC, ceberut devlet olma niteliğinden hiçbir şey kaybetmeden yüzüncü yılını kutluyor.

Aşk Her Şeyi Affeder mi - Partiler Neden Diktatör / ERGÜN ASLAN

Klasik emperyalizmle modern emperyalizm arasında çeşitli proletaryaların ve (komprador) sınıfların olduğu bir memlekette modern proletaryaların partisinin birliğinin ve özgürlüğünün yegane (ve yegane) güvencesinin yerel yönetimlerin özerkliğe varabilecek kadar geniş demokratik haklara sahip olmaları olduğu bilgisini kim inkar edebilir ki.

Üüüü.... üüüü....

Ya.... ya...

Bir insan aldığı görevden başka her şeyi konuşur mu.

Hom... hom.. hom...

Bunlar... bunlar... daha çok....

 Filelerin sultanlarını karşımıza çıkarırlar.

 Daha çok...

Sayfalar