Cuma Nisan 26, 2024

Yine bir Mayıs günü...Rojava’dan bir Partizan

Ölüm kutsanmaz bizde. Kutsanan özgür yaşamdır. Ancak özgür bir yaşam için ölmek gerekiyorsa tıpkı umutla yaşama koşar gibi, cesaretle karşılarız ölümü. Öncülük kutsanmaz bizde ancak geleceği kısaltmak içinse öncülük, bir sıra neferi gibi atılırız öne. Yaşamın, savaşın, gelişimin diyalektiğinde anlamlandırırız her ölümü ve öncülüğü. 

Yine taze bir mayıs günü kaybettik yüreği cesaretle çarpan iki gerillayı. Yine bir mayıs günü karşıladık onların kavga türkülerini. Haydar ve Murat yoldaşlarımızı mayısın altısında uğurladık özgürlüğe.  Son on yıldır dipten akıp-gelen devrimci gençlik geleneğinin öncüleri-neferleri,  gerillanın komutanları ve siyasi komiserleri oluyor. Ülkemizin en güzel, en direngen yoldaşları olan gençleri devrime armağan ediyoruz. Çiğdem, Fatma, Derya, Cengiz, Özgüç, Yurdal, Haydar, Murat yoldaşlarımız, gençlik mücadelesinin ortasından, en kavgalı toprağından, en ateşli çatışmaların içinden kopup gerillaya katıldılar.

Toprağa düşen her gerillayla birlikte anlatılması zor derin bir hüzün içinde onlarla ilk karşılaşma anına ve tanışma mekanına döner anılar. Ve geriye dönen adımlarla birlikte “keşke ben olsaydım” isteği güçlenir.  Sinan yoldaş bir aydan biraz fazla bir süreliğine de olsa gerilla alanında Beşler’in yanında kısa bir eğitim devresi yaşar. Kısa zamanlı ilk gerilla yaşamı boyunca tüm yoldaşlar ve özellikle Beşler üzerinde etkili bir iz bırakır. Gerillanın yüksek beğenisine sığdırır, duruş ve kararlılığını. Gerillaya katıldığı ilk günden itibaren kendine özgü, esmer duruşu ve yürüyüşüyle geleceğin komutanı olacak güçlü bir izlenim bırakır. Ve ilk günkü gözlemin haklılığını son nefesini verinceye dek ortaya koyar.

Aramızdan fiziki olarak ayrılıp toprağa düşen her yoldaşın ardından önce derin bir hüzün sonra tarifi zor sessiz bir yolculuk başlar; yoldaşla yaşananlara ve paylaşılanlara doğru. Geçmişe, yoldaşla gerçekleşen tanışma anına doğru gidilir. Sonra başlar “ilk”lere dair sorular. “İlk nerede karşılaştık?” İlk izlenim-ilk gözlem ve en çok da bizde bıraktığı ilk neydi? Gençlik toplantısında karşılaştık ilk. Belirgin olan esmer teni ve üzerindeki soluk koyu renkli tişörtü siyasi komiserin dikkatini çeker. “Yoldaş üstündeki tişört dikkat çekici bir renkte. Zaten esmer bir tenin var, yolculuklarda tenine uygun açık bir renk giysen daha iyi olur.” Sinan yoldaşta söylenenleri sessiz bir karşılamanın dışında bir tepki görülmez. İkinci kez gerillaya katılması talebi gelir, gerilla yönetimi tarafından. Olumlama ve sessiz bir alçakgönüllü sevincin dışında başka bir belirti görülmez. Haydar yoldaşta her şey o kadar sade ve yalındı ki tıpkı üzerinde duran tişört gibi. Belirgin ve görünür olmayan ancak emek ve çalışmaya ait ne varsa görünmeden var olanlar vardı. Devrimin sessiz ve sıra neferinde alçakgönüllük kadar öncülük ve emek dolu değerler vardı.    

Sinan yoldaş devrim ve parti karşısındaki duruşu ve tutumu örnekti. Söz konusu parti ve devrim olunca akan sular durur, konuşan ve karar veren sadece parti olur. Ve öyle oldu. Sinan yoldaşa ne zaman gerilla alanına dönmen, devrimci çalışmalarını gerilla alanında sürdürmen gerekir denilince tek bir itiraz tek bir isteksizlik belirtisi göstermeden, sessizce ancak bir o kadar sevinç ve onurla karşıladı, gerillaya katılım kararını. Eğer söz konusu gerillaysa, söz konusu partiyse her şey durur ve donar. Konuşan, yürüyen ve mücadele eden parti olur. Gerillada ilk kamp pratiğiydi. Heyecan, coşku, ilk olmanın anlaşılır belirsizliği, güçlü yapma isteği iç içe geçmişti. Her şeye karşın olumlu bir pratik diyebileceğimiz, süreç yaşanmıştı. Adım adım, basamak basamak yükselerek zenginleşen pratik ve bunun içinden damla damla aratarak çoğalan devrimci savaş bilinci büyüyordu. Ve her geçen gün Haydar yoldaş gerillanın ve halkın komutan Sinan’ı oluyordu. İnce uzun boyu, Yılmaz Güney’i anımsatan esmer yüzü, gözlerinden eksik olmayan gülüşüyle her geçen gün daha çok toprağa-gerçeğe-yoldaşlara ve halka yakın oluyordu. Yakınlaştıkça gücü artıyor, gerilla yaşamı-duruşu ve yürüyüşü ona daha çok yakışıyordu. Her geçen gün yaşamın her anı ve gerillanın her pratiği ve tecrübesiyle bütünleşerek, yürüyen komutan Sinan, gerillanın ve yaşamın aranan-özlenen-beklenen yoldaşı oluyordu.

GERİLLA BİLİNÇ ve YÜREK İŞİDİR

Sinan yoldaş! “Gerilla, bilinçli bir savaşım işidir. Onun en sahici yerinde yürek ve direniş vardır.  En önde savaşmak vardır.  Ölümü halkın, yaşamın korkusu yapmaya çalışanlara inat ve karşıtlık temelinde onu yaşamdan çıkartmak vardır.” Sen ve siz yoldaşlar bunu başarıyorsunuz.

Sinan yoldaş! “Siyasal çalışmalar ön planda gözükse de bir yıkım ve yok etme aracı olsa da savaş olgusu ve gerçekliğini ve güncelliğini koruyor. Çelişkilerin, sorunların başka biçim ve yolla çözülmesi mümkün olmadığından dolayıdır ki savaş bir çözüm aracı olma güncelliğini koruyor. Kan ve acı gerçek bir olgu olarak durmaktadır.” Sen ve sizler bunu kavradınız. Bu güçlü kavrayışa uygun bir yürüyüş gerçekleştirdiniz.

Sinan yoldaş! “Beynin beyinle, iradenin iradeyle savaşımı sürüyor. Yasaları ve yürüyüşü kanla dokunarak işlese de bir kuvvet eylemi olarak bir bilim ve sanat olarak öğrenmeye, uygulamaya, geliştirmeye, zenginleştirmeye devam ediliyor. Bu yasa bir tercihin, belirsiz bir istemin değil zorunlulukların var olması ve yaşanmasıdır. Kendini en iyi örgütleyen, irade ve güç olur. Etkili bir söz ve eylem olur.” Sen ve siz gerilla yoldaşlar bunların öncüsü oldunuz.

Sinan yoldaş! “Sömürü ve zulüm dünyasına karşı savaşımda en ileri, en tutarlı devrimi,  sonuna kadar tutarlı bir şekilde götürecek olan proleter soluklu gerilladır. Ancak tam zafere ulaşmış bir devrim köylülüğü feodalizmin varlığından ve kalıntılarından kurtarır. Kadınları gerçek anlamda özgürlüğe kavuşturur. Kürt ulusunu ve diğer azınlık milliyetleri,  ezilen dilleri, inançları, cinsleri, tam özgürlüğe götürür” dedin ve bunun için yiğitçe savaştın.  

Sinan yoldaş! “Dağ aydınlanma yeridir. Özgürlük bilinciyle en dolaysız yoldan buluşma yeridir. Umut, moral ve cesaret kaynağıdır. Her türlü köleliğe, zorbalığa, eşitsizliğe karşı mücadelenin yürütüldüğü yerdir. Dağ sadece coğrafik bir yükseklik yeri değildir; duygu ve düşüncelerin en yüksek ve en yüce yaşandığı yerdir” dedin ve bu güçlü bilinçle feda ruhunu kuşanarak, seni en çok seven ve en çok sevdiğin Beşler’in yanına gitmeyi çok istedin.

 

(Rojava’dan bir Partizan)

43624

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Yerel Seçimler ve Proleter Tavır

 

 

Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlere kilitlenmiş bulunuyor. Baskı, yasaklamalar, açlık, yoksulluk, pahalılık ve işsizlik en can alıcı sorun olarak ülke gündemindeki yerini korurken, tüm burjuva partiler 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde kazanacakları belediyelerin hesaplarını yapmakla meşguller.

Sayfalar