Pazartesi Mayıs 20, 2024

YDG: “Direnişin Meşalesi, Zaferin adıdır Kaypakkaya!”

“Komünist önder İbrahim Kaypakkaya yoldaş, egemenlerin, halkımıza dayattığı yoksulluk ve sefalete, yaşatılan acı ve akıtılan kana, halkımız üzerindeki siyasal ve sosyal tahakküme karşı koyuşun büyük cüreti olarak doğdu. 

Kaypakkaya yoldaş, yarım asırlık suskunluğu parçalayan keskin çıkışı, devrimciler üzerinde esen revizyonist ve idealist rüzgarın net kopuşu, komünist bilincin sapmaz duruşu oldu.

Kaypakkaya yoldaşın, komünist bilincinin ve devrime inancının sarsılmazlığı, onun görüşlerinin; milyonların pratiğinden, Marksizmin, Leninizmin ve Maoizmin devrimci deneyiminden damıtılarak üretilmesindendir. Onun görüşlerindeki haklılık ve devrimci öz, dönemin toplumsal pratiğinden besleniyor oluşundandır.

Kaypakkaya yoldaşın görüşlerindeki berraklıkta, onun toplumsal pratiğin direk içinde oluşu, bu pratiği MLM tarzda yorumlayışının yanı sıra, tarihsel dönemecin sarsıcı etkisi de bulunuyordu. 1968 Büyük Proleter Kültür Devrimi, dünyayı temellerinden sarsacak bir dalgayı meydana getirmişti. Bu dönemde dünya üzerinde esen devrimci rüzgâr, Türkiye’ye de uğramıştı. 68 dönemi Türkiye için de, sınıf mücadelesinin yeniden ivme kazandığı, gençliğin isyancı ruhunun ateşlendiği, köylülerin toprak işgalleri ile ağalara baş kaldırdığı, işçilerin büyük işçi direnişleri ile sistemi derinden sarstığı, ülkenin her yanından kendiliğinden direnişlerin patlak verdiği bir dönemdir. Bu dönemin, Kaypakkaya yoldaşın ideolojik şekillenişinin ve Türkiye devrim stratejisindeki siyasal hattına dair yapmış olduğu belirlemelere katkısı oldukça büyüktür. Kaypakkaya yoldaş, başta BPKD’nin deneyimleri olmak üzere, Sovyet Devrimi ve burjuva demokratik devrimleri deneyimlerinden öğrenmiştir.

Kaypakkaya yoldaş, dogmatizm ile yollarını keskin çizgilerle ayırmıştır. Kaypakkaya, sınıf savaşımı deneyimlerinden, ithal-ikameci değil, ülke gerçekliğine uyarlayan bir tarzda yararlanmıştır. Kaypakkaya yoldaşın sürekli olarak öğrenmeye açıklığını, yeniyi yaratma cüreti ile birleştirmesi ile komünist kimliği de oluşmaya başlayacaktı. Kaypakkaya ile birlikte faaliyet yürüten Ali Taşyapan’ın Kaypakkaya için: “İdeolojik çizgi benimseme ve sürdürme tutumunda edilgen alıcı değildi İbrahim. Devrimci pratiği gözden geçirildiği zaman bu özelliği görülüyor. Çapa döneminin başlarında hepimiz TİP taraftarıydık. Sol öğretiyi özümleyiş düzeyimiz geriydi, daha işin başındaydık. TİP’in mitinglerinden duyduklarımız, iki-üç solcu yazarın makalelerinden okuduklarımız, sağdan soldan kulak içi ettiklerimiz teorik bilgimizin toplamını oluşturuyordu. TİP’e güveniyorduk, gidişattan memnunduk. Tam bu hoşnut ortamda İbrahim’in memnuniyetsizliği uç verdi. Sorgulamasız, irdelemesiz çizgi benimseyişimizden, edilgen nitelikli düz taraftarlığımızdan hoşnutsuzdu. O’nun bu çıkışı dengelerimi sarstı, ‘galiba TİP’e güvenmiyor’ kuşkusuna kapıldım. Kuşkumu dillendirdim. ‘TİP öncümüzdür, bu açık, ama o da hata yapabilir. Hataları aşması, gelişmesi bilinçli taraftarları sayesinde mümkün olur. Bilgili taraftarlar olalım, bunun için okuyup kendimizi geliştirelim.’dedi İbrahim.” vurgusu boşuna değildir. Çünkü o toplumsal pratiği ve kitleleri, MLM’nin bir süzgeci olarak görür. Kaypakkaya’nın bu bakış açısı ona, “nerede direniş ve mücadele varsa orada olma” şiarını rehber edindirmiştir. “Değirmenköylülerin Mücadelesine Omuz Verelim” başlıklı yazısında, “Çorum İlinde Sınıfların Tahlili” ve “Kürecik Bölge Raporu”nda, “15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi”ne dair saptamalarında, Kaypakkaya yoldaşın somut sonuçlar çıkartma ve pratiğin- kitlelerin içinde olma özelliğine rastlarız. Kaypakkaya yoldaşın, pratiğin içerisinde yer alma, kitlelerle kopmaz bağlar kurma, her direnişten ve devrimci çıkıştan büyük dersler çıkartma ve direnişleri besleme özelliği, onun devrimci coşkunluğunun ve komünist kimliğinin bir göstergesidir. Kaypakkaya’nın büyük bir coşkunluk ve çaba ile oluşturduğu komünist kimlik, bugünün komünist kadro ve önderlik çizgisinin de tarifidir.

Devlete korku, halka umuttur Kaypakkaya!

Kaypakkaya yoldaşın; araştırma-inceleme ve yenilenme durumu, netliği, devrim stratejisine dair adımları, sistemin dengelerini alt üst eden belirlemeleri ile devletin kırmızı çizgilerine kurşun oluşu, Kaypakkaya’yı 71 devrimci- silahlı çıkışındaki devrimci önderlerden ayrı bir yere taşımaktadır.

Kaypakkaya, yarım asırlık suskunluğu bir bıçak darbesiyle ikiye ayırır gibi bozmuştur. Kaypakkaya’nın ülkenin sosyo-ekonomik yapısına dair yaptığı belirlemeler ve sonucunda devrimin yoluna dair izlediği halk savaşı stratejisi, ölümsüzlüğünün 42. yılında bile devlet tarafından korkuyla anılmasına sebeptir.

Bu yıl Ermeni Soykırımının 100. yılını “geride” bırakırken dahi Ermeni Soykırımı söylemi, devletin öfke nöbetine sebep olmaktadır. Henüz “Ermeni” kelimesinin yasaklı olduğu bir dönemde Kaypakkaya yoldaş Ermeni soykırımı gerçekliğini net bir şekilde ifade etmiştir. 

Kaypakkaya yoldaş, dönemin işçi ve köylü direnişlerinin edilgen bir izleyeni değil aktif bir bileşeni olmuştur. Onun için Kaypakkaya yoldaş kitlelerin hem öğrencisi hem de öğretmenidir. Onun için Kaypakkaya’nın faaliyet yürüttüğü her nokta da destanlaşmış, ezilen işçi ve köylülerin gönlünde yer edinmiştir.

Kaypakkaya yoldaş sistemle ilk hesaplaşandır. Kaypakkaya’nın, Kemalizmin özüne ve ulusal soruna dair yaptığı belirlemeler, ona bu konularda sistemle ilk hesaplaşma özelliğini kazandırmıştır. Kaypakkaya’nın, Kemalizm ve ulusal sorundaki keskin ve berrak görüşü 72’den bugüne ışığımız olmaktadır. Onun için bugün Kaypakkaya yoldaş, Haki Karer ve Dörtler ile birlikte anılmaktadır. Onun için bugün, gerek Türkiye, gerekse de Suriye Kürdistanı’nda Kürt ulusuna karşı yapılan saldırılar, onun kurduğu Proletarya Partisi tarafından da göğüslenmektedir. Onun için bugün hız kazandırdığımız, ulusal soruna dair her adımımızda Kaypakkaya yoldaşın izi vardır.

İşte Kaypakkaya yoldaşın bu özelliklerinden kaynaklı devlet, onun bir resmine dahi tahammül edememekte, Kaypakkaya ismini ananlara 10’larca yıl hapis cezaları verebilmektedir.

Ancak Kaypakkaya yoldaş, aynı özelliklerinden kaynaklı ezilen milyonların yüreğinde, halka yönelik her saldırıdan sonra yeşermektedir. Onun yoldaşı olduğumuz için, 42 yıldır her çaldığımız kapının içerisine girebilmekteyiz. Bugün Kaypakkaya’nın resmini taşıyan küçük bir rozet dahi kitlelerle “kucaklaşma” sebebimizdir.

Onun için bugün diyoruz ki devletin sana olan korkusu iyidir, kitlelerin sevgisi daha iyidir.

18 Mayıs Şehitleri’ni Unutmadık, Unutturmayacağız!

Sönmeyen meşalemiz, dinmeyen isyanımız; İbrahim Kaypakkaya

Yolumuzu gösteren, karanlığı aydınlatan kızıl meşalemizdir; İbrahim Kaypakkaya

Öfkenin bilinci, direnişin rehberidir; Kaypakkaya

Gençliğin İradesi, Kaypakkaya'nın Bilinciyle Alanlara

Yeni Demokrat Gençlik”

 

50780

Beylere ve devlete karşı olmak (Nubar Ozanyan)

Artsahk (Karabağ) sekiz aydır kuşatma ve abluka altında. Elektrik, gaz, akaryakıttan yoksun; açlığa ve dermansızlığa mahkum edilmiş bir şekilde teslim olması bekleniyor. Soykırımın günümüzde almış olduğu en utanç verici ve acımasız hali yaşatılmaktadır halka.

Ne uluslararası Adalet Divanı’nın kararı ne sekiz aydır çalınan diplomatik kapılar, Karabağ’da yaşayan Ermeni halkının yaşamsal sorunlarına çare, derdine derman oldu. Yapılan sayısız görüşme, müracaat ve iletişimden hiçbir sonuç çıkmadı.

“Bir Tek Mücadele Kaybedilir; O Da Terk Edilen Mücadeledir.” (Kadınların birliği)

Cumartesi Annelerinin eylemi, bu ülkenin en uzun soluklu mücadelesidir… Birçok kez engellendi, saldırıya uğradı, sürekli hale gelen polis saldırısı nedeniyle 1999’dan 2009’a kadar ara verildi, pandemi döneminde online olarak yapıldı ama ne olursa olsun Cumartesiler, 1995 yılından bu yana yani 28 yıldır “kaybolan” çocuklarını, eşlerini, babalarını, annelerini, arkadaşlarını, yakınlarını arayan insanların ama en çok da annelerin eylem günü oldu.

Yeni Emperyalistler Eski Emperyalistlere Karşı

Kapitalizmin; gelişmesi, genişleyerek yoğunlaşması ve üretimin her geçen gün artmasıyla ortaya çıkan tekelleşme ve uluslararası yönünün esas hale gelmesi, onu daha saldırgan bir aşama olan emperyalist bir aşamaya ulaştırdı. Bu gelişme, sınıfların netleştiği ve sınıflar arası mücadelenin keskinleştiği kapitalist ekonomik sisteminin diyalektik gelişiminin bir karakteristiğidir. Kapitalizm derinlemesine ve enlemesine geliştikçe yeni emperyalist ülkeler ortaya çıkacak ve bu da  emperyalistler arası çelişmeyi artan ölçüde derinleşecektir.

BRICS'in Johannesburg'da zirve toplantısı

Çin yeni emperyalist konumunu genişletiyor

Bugün Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde Vladimir Putin'in yalnızca sanal olarak katıldığı yeni emperyalist BRICS ülkelerinin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) zirve toplantısı sona eriyor.

Altı ülke eklendi

Tartışmaların merkezinde 14 yıl önce kurulan BRICS grubunun "BRICS Plus" olarak genişletilmesi yer alıyordu.

“ECDAT” HİKÂYELERİ[*]

 

“Geçmiş içinde yaşanacak bir şey değildir.

Eyleme geçerken içinden bir şeyler çekip

çıkarttığımız bir sonuçlar kuyusudur.”[1]

 

KADINLARIN BİRLİĞİ | Halk Okulu Devrimcilik Adı Altında LGBTİ+ Düşmanlığı Yapmaya Devam Ediyor!

Bir süredir Halk Okulu’nda LGBTİ+lar ve LGBTİ+ mücadelesi üzerinden genelde ilerici, devrimci harekete özelde proletarya partisine yönelik “değerlendirme”lerde bulunulmaktadır.

Bu “değerlendirmelerin” temel anlayışına ve üslubuna, devrimci kamuoyu da bizler de aşinayız.

Martager (Nubar Ozanyan)

Yaşamı Fakir, savaşımı Martager olan komutan, sert yaşadı. Bir derviş gibi Kafkaslar’ı, Ortadoğu’yu dolaştı. Mazlumların yaşamından gürültü yapmadan kopup giderken geride derin izler ve unutulmaz anılar bıraktı. Yaşadığı her toprak parçasında eski ve köhnemiş olan her şeye meydan okudu. Yaşarken Ararat’a, düşerken Cudi’ye bakarak “Elveda” dedi.

Devrimci Bir Çıkış İçin Örgütlen-Örgütle

“…Komünist Enternasyonale bağlı tüm partiler, ‘Kitlenin daha derinlerine!’, ‘Kitlelerle daha sıkı temas!’ şiarlarını ne pahasına olursa olsun pratiğe geçirmelidirler; kitleler sözünden anlaşılması gereken emekçilerin ve sermaye tarafından sömürülenlerin, özellikle de en örgütsüz ve en bilinçsiz, en fazla ezilen ve örgütsel olarak kapsanması en zor olanların tümüdür.”(1)

Proletaryasız Burjuva Çağı Hayali(!)

 

Telaşlı diplomasi ve açık savaş hazırlığı Nijer: Afrika'da akut savaş tehlikesi!(Rote Fahne (Kizil Bayrak)

26-27 Temmuz gecesi, yaklaşık 26 milyon nüfusa sahip Batı Afrika ülkesi Nijer'de ordu bir darbe düzenledi. Bir önceki başkan Bazoum'u devirdi ve anayasayı askıya aldı.

Frankfurter Rundschau'ya göre Bazoum döneminde Nijer, "İslamcı teröristlerin Sahel'deki ilerleyişine karşı mücadelede Batı'nın son stratejik ortaklarından biriydi".

“En Önde” Durmak, “En Önde” Savaşmak (Dengê Azadî )

Lozan’daki tarihsel haksızlığın 100. yıldönümünde gerilla alanlarına yönelik işgal saldırıları sürüyor. Emperyalist devletlerle İttihatçı Kemalistler arasında imzalanan ve TC devletinin emperyalistlerce kabul edilmesinin resmileştiği tarih olarak 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın üzerinden yüz yıl geçti.

Sayfalar