Pazar Mayıs 5, 2024

YDG: 1 Kasım’da Oylar HDP’ye

Baskı, tutuklama, katliam ve bunların karşısında örgütlenen direnişlerle şekillenen bir politik atmosferle 1 Kasım seçimlerine doğru yol alıyoruz.

Üzerinden geçtiğimiz dönem artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını gösteren gelişmelere sahne oldu. Bu dönemde AKP, ezilenlerin birleşik mücadelesinin büyümesiyle ciddi yenilgiler aldı. Gezi İsyanı, 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonları, Kobanê direnişi; AKP’nin sarsılmaz, yenilmez imajında ciddi zedelenmelere yol açtı. Tüm bunların ardından gelen 7 Haziran seçimleri ile AKP’nin dizginsiz, kuralsız sömürü politikalarına, her istediğini yapabilen görünümüne de ezilenler tarafından güçlü bir şekilde, artık yeter denildi. AKP, 7 Haziran seçimleri sürecinde Tayyip Erdoğan’ın tüm çabalarına, devletin tüm olanaklarından sonuna kadar faydalanmasına karşın güç kaybının önüne geçemedi. Böylelikle ezilenlerin ortak mücadelesi 7 Haziran’da AKP’ye ciddi bir ders vermiş oldu.

HDP’nin, onu oluşturan siyasi öznelerin 7 Haziran seçimlerinde açığa çıkartmış olduğu yüzde 13’lük başarıya karşın devletin kaptan köşkünde oturan AKP’nin tavrı ise bilindik oldu. Ezilen halkımızın meclis içerisinde yüzde 13’lük temsiliyet oranına dahi tahammül edemeyen AKP, elinde kalan son kartla saldırmaya başladı.

7 Haziran’ın ardından başta Kürt halkı olmak üzere, sisteme, AKP’ye muhalif olan tüm özneler, saldırıların hedefinde oldu. Suruç saldırısı ile birlikte 33 siperdaşımızın katledilmesi, AKP’nin neyi planladığını daha o günden göstermişti. Suruç saldırısının ardından teröre karşı mücadele safsatalarıyla

AKP yeni bir saldırı konseptini devreye soktu. Bu dönemde ilan edilen özel güvenlik bölgeleri ile OHAL uygulamalarına başlandı. T. Kürdistanı’nın birçok il ve ilçesinde sokağa çıkma yasakları uygulandı. AKP, kendini HDP’de ifade eden Kürt halkına karşı açıktan katliamlara başvurdu. Bu süreçte onlarca Kürt katledildi.

Ancak AKP bu saldırılarla yetinmedi, karaya oturan gemisinin yelkenine yeniden rüzgâr doldurabilmek için her yönteme başvurdu, demokratik her eyleme saldırdı. Binlerce kişi gözaltına alındı, yüzlerce kişi tutuklandı, şovenist dalga kabartılmak istendi ve 400’ün üzerinde HDP binası ateşe verildi, Kürtlere karşı linç girişimleri gerçekleştirildi.

Tüm bunlarla birlikte saldırılardan yazılı ve görsel basında payına düşeni aldı. Aralarında YDG’nin haber sitesinin ve resmi facebook hesabının da olduğu, onlarca yurtsever, devrimci haber sitesine erişim yasakları getirildi. Son olarak da özgür basın emekçilerine yönelik hukuksuz tutuklamalar gerçekleştirildi.

AKP bu süreçte her ne yaptıysa başarıya ulaşamadı, uyguladığı tüm saldırı politikaları karşısında örgütlenilen direniş ile iflasla sonuçlandı.

AKP kötü gidişine dur diyebilmek, dağılan bütünlüğünü yeniden onarabilmek için 7 Haziran seçimlerini görmezden geldi, sonuçlarını yok saydı ve ülkeyi 1 Kasım’da erken seçime götürme planıyla kendisine yeni bir şans yarattı. 

Gençlik Bu Ablukayı Dağıtacak!

Nitekim içerisinde olduğumuz süreçte bütün siyasal özneler seçimlere hangi argümanlarla, hedeflerle gideceğini açıklamaktadır. HDP bugün açısından, 7 Haziranda olduğu gibi 1 Kasım’a da güçlü bir programla çıkmaktadır.

HDP, içerisinde bulundurduğu dinamik yapı ve sistemin saldırıları karşısında aldığı pozisyon itibari ile ciddi bir direniş odağı durumunda.

 HDP; kadın politikaları kapsamında, sistemin erkek egemen anlayış çerçevesinde ürettiği politikalarına ve uygulamalarına karşı mücadele ediyor oluşu, genç kadınların örgütlenmesinde ve demokratik anlamda hak kazanımlarında olumlu bir işleve sahiptir.

HDP’nin; gençliğe yönelik geleceksizleştirme, neo-liberal politikalar kapsamında gerçekleştirilen saldırılar karşısında, gençliğin kendisini ifade edebileceği, demokratik hakları için ortak, güçlü bir mücadele örgütleyebilecek bir özü vardır.

HDP içerisinde bulundurduğu siyasal öznelerle birlikte düşünüldüğünde; eşit, parasız, anadilde eğitim hakkının alınabilmesi için ciddi olanakları ve geniş kitleleri ortak bir zeminde bir araya getirme avantajı vardır.

Ayrıca; Farklı inanç ve milliyetlerden gençliğin, kendi öz çelişkileri üzerinden alanlar yaratarak mücadelenin bir parçası olabileceği bu bağlamda, şovenizme ve faşist saldırganlığa yönelik, karşı koyuşu örgütleyebileceğimiz bir alan olarak HDP, gençlik için oldukça işlevli bir araçtır.

1 Kasım seçimlerine giderken tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda; YDG olarak tavrımızı, 7 Haziran’da olduğu gibi 1 Kasım seçimlerinde de HDP ile birlikte hareket etme olarak belirliyoruz.

1 Kasım seçimlerinin bizim açımızdan 7 Haziran’ın deneyimleri ile hareket edebileceğimiz ve 7 Haziran’da tamamlayamadığımız birçok hedefimiz için başarılı adımlar atacağımız bir süreç olacağı açık.

Geçtiğimiz seçim sürecinde kitle çalışmasında gerçekleştirdiğimiz olumlu performansımız bu süreçte de devam edecektir.

Bununla birlikte; kitle çalışması içerisinde, kolektif mekanizmalardan doğru hareket etme, YDG’nin kurumsal yapısını güçlendirme açısından önemli bir dönemeçte olduğumuzu söyleyebiliriz.

1 Kasım seçimler sürecinde pratik anlamda hareket tarzımız ve yönelimiz de oldukça önemli bir yerde durmaktadır. Bu süreçte Kürt halk gençliğiyle omuz omuza olabileceğimiz, bu bağlamda dayanışmayı güçlendirebileceğimiz mücadele platformlarının içerisinde aktif bir şekilde yer almalıyız.

 Bunun yanı sıra HDP/HDK gençliği ile ortak mücadele alanlarında, kendi düşüncelerimizle birlikte çalışmalarımızı zenginleştirmek, seçim çalışmalarımızı daha etkili kılacaktır.

Bugün için; ülkemizdeki politik atmosfer göz önünde bulundurulduğunda; talana, katliamlara dur demek; haksız savaşlara geçit vermemek öncelikli hedefimizdir. Nitekim gelişmeler, devletin saldırganlığına karşı fiili meşru direnişlerin güçleneceği yönünde seyretmektedir.

1 Kasım seçimlerine kadar kısa denilebilecek bir süremiz vardır. Ancak bu süre zarfındaki yaşanacaklar; örgütlülüklerimizi güçlendirme, ırkı ve şovenist saldırganlığa karşı barikat olma, gençliğin özgürlük talebini daha güçlü haykırmasının olanaklarını geliştirecektir.

Talana, katliamlara ve haksız savaşlara son;

Gençlik bu ablukayı dağıtacak!

Yeni Demokrat Gençlik 

42548

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

Halka Nasıl Yaklaşacağız?

Milyonlar açlık ve yoksulluk içinde, demokratik haklardan yoksun, özgürlük kırıntılarına bile muhtaç bir durumda yaşıyor. Haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik karşısında kitleler ya seslerini yeterince yükseltememekte ya da sınırlı sayıda insanla zulüm karşısında direnmeye çalışmaktadır. Birbirinden bağımsız, sınırlı direniş güçlerinin mücadele ettiği süreci yaşıyoruz. Damlaların derelere, derelerin nehirlere, nehirlerin bendlerini yıkacak duruma gelme ihtiyacı var.

“Kuruluşunun 100. Yılında TC’nin Diğer Yüzü Türkiye’de Ulusal Azınlıklar Sorunu”*

Türkiye’de ulusal sorun ve azınlıklar meselesini incelerken nasıl bir ülkede yaşadığımız, ülkeyi hangi sınıfların yönettiği, ulusların hangi tarihi koşullarda ortaya çıktığı, ulusal sorunun ekonomik ve politik nedenlerini açıklamak durumundayız.

Ulus, tarihsel olarak meydana gelmiş, ortak bir dil, ortak bir pazar, ortak bir kültür birliği ve ortak bir ruhi şekillenmende ifadesini bulan istikrarlı bir insan topluluğudur. Ulus, sadece tarihi bir kategori değil bir çağın, yükselen kapitalizm çağının ortaya çıkardığı bir olgudur.

Yüz yıllık çakma Türk devleti (Nubar Ozanyan)

Aradan bir asır geçmesine, tarihin yaprakları değişmesine karşın Türkiye Cumhuriyeti temelde bir değişime gitmeden dün olduğu gibi imha ve inkar zihniyetiyle yaşamaya, Orta Çağ’ın karanlığında kalmaya devam ediyor.

Fetih ve işgallerden, zulüm ve soykırımdan başka övünülecek bir tarihi, Hitler faşizmine örnek olmaktan başka bir başarısı olmayan TC, ceberut devlet olma niteliğinden hiçbir şey kaybetmeden yüzüncü yılını kutluyor.

Aşk Her Şeyi Affeder mi - Partiler Neden Diktatör / ERGÜN ASLAN

Klasik emperyalizmle modern emperyalizm arasında çeşitli proletaryaların ve (komprador) sınıfların olduğu bir memlekette modern proletaryaların partisinin birliğinin ve özgürlüğünün yegane (ve yegane) güvencesinin yerel yönetimlerin özerkliğe varabilecek kadar geniş demokratik haklara sahip olmaları olduğu bilgisini kim inkar edebilir ki.

Üüüü.... üüüü....

Ya.... ya...

Bir insan aldığı görevden başka her şeyi konuşur mu.

Hom... hom.. hom...

Bunlar... bunlar... daha çok....

 Filelerin sultanlarını karşımıza çıkarırlar.

 Daha çok...

Rojava, Filistin, Karabağ: İşgal, Yıkım ve Direniş (Yorum)

Ortadoğu tarihi boyunca yer küremizin en çatışmalı bölgelerinden biri olmuştur. Bölgenin stratejik konumu, uygarlığın gelişim düzeyi, baskıya, sömürüye dayalı dış müdahaleler için güçlü zeminler sunmuştur. Kuşkusuz bölgedeki iç çelişkiler ve çatışmalar da her zaman dış müdahaleleri kolaylaştırmıştır. Özellikle dinsel ve mezhepsel çatışmalar hem çağdaş temelde toplumsal gelişmeleri frenlemiştir hem de bölgeyi dış saldırılara açık hale getirmiştir. Bu nesnel zemin üzerinde toplumsal çürümeler, işbirlikçi ilişkiler ve itaat kültürü bir yaşam tarzına dönüştürülmüştür.

“Hamas-İsrail Çatışmasında” İtidal Çağrısı Yapmak…(Polemik)

Filistinli 14 direniş örgütünün, 7 Ekim günü “Aksa Tufanı” adıyla İsrail devletine yönelik operasyonu, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı. Hamas gibi İslamcı örgütlerin yanısıra ve de Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi gibi Marksist eğilimli hareketlerin de yer aldığı hamle, Siyonist İsrail’in tarihi boyunca aldığı en büyük darbelerden biri olarak kayıtlara geçti. Sözkonusu direniş, kısa sürede dünyanın dört bir yanında devrimci, ilerici güçler nezdinde çok ciddi saflaşmaları da beraberinde getirdi.

“Çizgimiz Nubar Ozanyan’dır!” (Deniz Aras)

7 Ekim sabahı Filistin Ulusal Direnişi’nin Siyonist İsrail işgalciliğine ve zulmüne karşı “Aksa Tufanı Operasyonu” başlatması başta siyonizm olmak üzere bölge gerici devletleri ve siyonizme koşulsuz destek veren emperyalistlerde şok etkisi yarattı.

Hamas öncülüğünde başlatılan ve aralarında Filistin Ulusal Hareketi’nin tarihsel öznelerinden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi devrimci örgütlerin de yer aldığı “Operasyon Odası” tarafından yönetildiği açıklanan bu hamle, tüm dünyada olduğu gibi coğrafyamızda da tartışmalara yol açtı.

Yerini Bulan Her Vuruş Acı Verir!

Komünist partileri yaptıkları eylemleri kamuoyuna açıkladıkları gibi, yanlış yaptıkları eylemleri de kamuoyuna açıklar ve özeleştirisini yaparlar. Yanlış eylemlerin özeleştirisinin yapılması, o partinin dürüstlüğünü gösterir ve bu tür özeleştiriler kitlelere ve parti kamuoyuna güven verir.

Arif Alıç, 1978 yılında Hıdır Aykır ile Bayrampaşa  Hapishanesinden kaçtı. Parti tarafından kırsal (Dersim) alana gönderildi. 1981 yılının ortalarında, TKP/ML üyesi bir kişi tarafından öldürüldü.

Bu makaleyi, yazarken ölüm haberini aldığım, sevgili yoldaşım Turan Talay'ın anısına adıyorum.

Türk Tekelleri Afrika'yı Çok Çooook Sevdi!

TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi:Faşizm Ve Siyonizm Kaybedecek, Filistin ve Rojava Kazanacak!

Ortadoğu ezilen halklarının ezeli düşmanları olan Faşist T.C. ve Siyonist İsrail devletlerinin halklara yönelik saldırıları ile ezilen Rojava ve Filistin halklarının direnişine şahit oluyoruz. Bu gerici güçler, tüm teknolojik üstünlük ve emperyalist devletlerden tam destek görmelerine rağmen, Filistin ve Rojava halklarının direncini, mücadele kararlılığını kıramıyorlar. Egemenlerin tüm saldırılarına rağmen belirleyici olan yine halkın öz direnişi ve kararlılığı oluyor. Filistin ve Kürdistan halkları; İsrail Siyonizmine, T.C.

Arstahk: “Biz Beyaz Bayrak Kaldırmayız!”

Ermeni halkının soykırım ve tehcir tarihine bir yenisi daha eklendi. 1915 bitmedi. Bu kez TC destekli Azeri faşizmi eliyle utanç dolu katliam gerçekleşti. 19 Eylül günü Karabağ’ın (Arstahk) Başkenti Istepanagerd başta olmak üzere Karabağ’ın dört bir yanına saldırılar başlatan Azeri işgalcileri, saldırının birinci günü tamamlanmadan aralarında kadın ve çocukların da olduğu 35 kişiyi öldürüp yüzlerce sivil insanı yaraladı.

Sayfalar