Pazar Mayıs 12, 2024

Yaşamda kazanmak

Sömürü ve zulme dayalı toplumda özgür ve onurlu bir tarzda yaşamak ne kadar zor ise mücadele etmekte bir o kadar zordur. Yaşam ve savaş diyalektiği ve gerçekliği kavrandığı ölçüde doğru yaşamanın devrimci savaş için ne kadar gerekli ve zorunlu olduğu anlaşılır. Devrimci saflarda en az dikkate değer olarak görülen yeterli ve gerekli önem verilmeyen üzerinde en az tartışılan konunun başında devrimci yaşam gelir. Toplumsal-güncel olan hemen her gelişme hakkında ve her konu üzerinde durulmaya konuşulmaya tartışılmaya çalışılır. Belli değerlendirmeler yapılmaya çalışılır. Bunlar anlamlıdır. Ancak üzücü ve bir o kadar acıdır ki devrimcilerin nasıl yaşaması ve yaşadığı konusu üzerinde ya hiç durulmaz ya da önemle konuşulup tartışılmaz. Devrimci mücadelenin en fazla zayıf noktası ve en çabuk kırılma yeri yaşamın kendisidir.

Oysa burjuva ideolojisinin ve etki gücünün en fazla yaşandığı-yaşatıldığı ve görüldüğü yer toplumsal ve bireysel yaşamın kendisidir. Toplumsal ve insan ilişkileridir. Günümüzde proletarya partisi saflarında yaşanan ve yaşanmaya devam eden tasfiyeciliğin en fazla hissedilir şekilde görüldüğü yerdir, devrimci yaşam. Tasfiyecilerin de en fazla oynadıkları en fazla bozup gevşetip yozlaştırdıkları alandır, devrimci yaşam. İflah olmaz tasfiyeciler proletarya partisi saflarında düzensiz, amaçsız, hedefsiz, bozuk ve yoz bir yaşamı planlı ve düzenli bir şekilde örgütlemeye çalıştılar. Devrime ve sosyalizme hizmet etmeyen özgürlüğün yolunu kısaltmayan arızalı bozuk olan burjuva karakterde ne varsa kim varsa yaşatmaya çalıştılar. Yaşanmasına göz yumdular yayılmasına müsaade ettiler. İlkesiz- kuralsız, amaçsız ve hedefsiz yaşamı ve çalışmayı örgüt ve komiteler içinde hakim kılmaya çalıştılar. Bozuldukça bozmaya, yozlaştıkça yozlaştırmaya çalıştılar. Sistemle barışık onunla iç içe olan yaşamı-çalışmayı örgüt içine taşıdılar. Örgüt içinde sistemle birlikte kendini yaşamayı esas aldılar. Bu durumdan hiç bir rahatsızlık duymadıkları gibi tasfiyeciliği büyütüp örgüt bünyesini daha fazla kemirmesi için çalıştılar. Bozuk ve arızalı olan hangi anlayış davranış ve kişilik varsa geliştirip onlarla ortaklaşıp hem fikir oldular.   

Kitleler içinde kök salmayan düşman karşısında dik durmayan eleştiri-özeleştiriyi esas almayan burjuva yaşamı ve çalışmayı örgütlemeye çalıştılar.  Yaşanmasına göz yumdular. Savaş alanına gelmeyen gelmek istemeyen devrimci bir yaşam ve duruşu temsil etmeyen bu yönde küçük bir çaba bile harcamayan her anlayış ve kişiliğe kucak açıp itibar verdiler. Hakim sınıfların ve tasfiyecilerin hedefinde toplumsal ve devrimci yaşamın yozlaştırılması olduğunu bilmek kavramak zorundayız. Proletarya partisi saflarında yaşananların burjuvazinin planlı açık bir tasfiye saldırısı olduğunu unutmamak gerekir.

Örgütünü yaşamını-çalışmasını devrimin ve Partinin stratejik ve taktik ihtiyaçlarına göre programlayıp, planlamayan, düzene koymayan, düşmanı imha etmek için mevzilenmeyen devrimin amaç ve ilkelerine uygun hareket etmeyen görev ve sorumluluklarına göre doğrultu kazandırmayanlar burjuva ideolojisinin ve tasfiyeciliğin etkisinden kurtulamaz.

Kendini her gün tartışan ve tartıştıran yetmezliklerine, geriliklerine, zaaflarına karşı savaş açanlar içindeki burjuvaziyi alt edebilir. İçindeki burjuvaziyi alt edenler ancak dışındaki burjuvaziye karşı savaşabilir.  Özel yaşamını alt edenler devrimci tarzda yaşamı esas kılabilir sonuç alıcı tarzda mücadele edebilir. Yaşamda kazanamayan savaşta kazanamaz. Yaşamda kaybeden savaşta da kaybeder. 

Burjuva-feodal sistemle barışık onunla iç içe onun bir parçası ve kölesi olanlar ne özgür bir yaşam sürdürebilir ne kitlelerin ve yoldaşlarının güvenini kazanabilir ne de güçlü bir mücadele yürütebilir. Düşmanı önce içinde aramayanlar dışında ki düşmanı göremez. Başka yerde değil öncelikle düşmanı içimizde aramalıyız.

Nubar Ozanyan yoldaş kendisini koşulsuzca devrime adadığı için işçilerin köylülerin emekçilerin koşulsuzca güvenini kazandı.  Onun gibi devrimin bilgisini ve inancını kişiliğinde buluşturanlar ancak partinin ve özgürlüğün sahici militanı olabilir. Devrimin her türlü zorlu görevlerini yerine getirebilir. Çünkü o burjuva-feodal sistemden onun mülkiyet dünyasından ve ilişkilerinden yaşam ve alışkanlıklarından tam kopuşun sahici ismidir Nubar Ozanyan yoldaş. Mutlak anlamda özgürleşmeye kendini adadığı için düşman karşısında bir an olsun bile sarsılmadan dimdik durdu halka ve partiye hizmet için toprağın derinliğine kadar eğilmesini bildi. Koşulsuz devrime adanmak korkusuzca zirvelere çıkmaktır. Devrime ve yoldaşlara hizmet etmek için koşulsuzca gerçekliğin ve toprağın derinine inmektir. 

48602

Çakma komünistler! (Deniz Aras)

Her genç Kaypakkayacının biraz da alaycı bir alaycı mutlaka karşılaştığı bir cümledir “Köylü devrimcisi”! Kastedilen elbette İbrahim Kaypakkaya ve onun görüşlerini savunanlardır. Bu tanımı yapanlar için zaman mefhumu sanki bir avantaj olarak kullanılır. Zaman geçtikçe Kaypakkaya’nın görüşlerinin eskidiği sanılır ya da umulur. Kaypakkaya artık eskide kalmıştır ve şimdi “yeni şeyler” söyleme zamanıdır!

Siyasi Tutsakların Tecridi Kırma Mücadelesinin Neresindeyiz? (Yorum)

Emperyalist kapitalist sisteme karşı mücadele eden devrimcilere, komünistlere karşı hemen her ülkede gözaltı ve tutuklama sistematik bir şekilde devam ediyor.

Bu sistematik durum, bu faşist devletler nezdinde tutuklananların her gün daha da derinleşen br şekilde tecrit altında bırakılması anlamına da geliyor.

Egemenler dünyanın dört bir yanındaki devrimci ve komünistlere dönük saldırılarını, katletmekle bitiremediğinde esir alma, tutsaklar üzerinden muhalif güçleri, toplumu sindirme, hapishaneleri bu sindirmenin en önemli aracı haline getirmek hedefiyle yürülüğe sokmaktadır.

Artsakh (Dağlık Karabağ) Tehciri: Stalin Düşmanlığı ve Sosyalizme Saldırı

Uluslararası alanda sömürü, baskı, saldırı ve ilhaklar son dönemlerde katbekat artmış ve katmerli boyutlara tırmanmıştır. Emperyalist devletler ve onların güdümündeki gerici devletlerin, tüm ezilen sınıflar ve toplumlar üzerindeki saldırı furyası, had safhaya ulaşmış durumda. Öyle ki, uluslararası hakim sistem bir taraftan mevcut sorunların bedelini giderek ezilen yığınlara ve mazlum uluslara daha fazla yüklerken diğer taraftan saldırılarını da daha acımasız ve daha şiddetli boyutlara tırmandırmış durumdadır.

Garod – “Hasret” (Nubar Ozanyan)

Halkların coğrafyaları suç ve cinayet örgütü gibi çalışan devletler tarafından zorla boşaltılıyor. Soykırım, işgal, tehcir zulmüyle toprakları cehenneme dönüşen halklar; belirsizliğe, bilinmezliğe, karanlığa doğru zorla sürülüyor. Boyunlarında geleceksizlik zinciriyle birlikte adına yaşamak denilen zulme mahkum ediliyor.

Gerilla, haktır ve halktır (Nubar Ozanyan)

Sınırları ateşten ordularla kuşatılmış her dört parça toprakta, yaşam ve var olma hakkı ellerinden zorla gasp edilmiş Kürt halkının, direnme ve isyan etmekten başka çıkış yolu var mıdır? Kürtlere, ezilenlere kıyamet yaşatılırken her bir karış toprağına ölüm yağdırılırken, en dezavantajlı koşullar altında gerilla, çıplak elleri ve cesur yürekleriyle özgürlükleri uğruna savaşmaya devam ediyor.

TURAN TALAY’IN ANISINA…

Onu maalesef ki çok erken denilebilecek bir yaşta, henüz 68’indeyken, 11.10.2023 tarhinde yitirdik. Bu ani ve erken ölümü tüm sevenlerini, yoldaşları ve dostlarını derinden sarstı ve acılara boğdu.

Akciğer kanserine yakalanmıştı. Hastalık, özelliklede ikinci kez nüksettikten sonra çok hızlı ve sinsi bir şekilde gelişti. Öyle ki doktorların her şeyin normal göründüğünü söylediklerinin kısa bir süre sonrasında yapılan muayende, kanserin kafaya sıçradığı ve de yayıldığı tespit edildi. Artık tıbben yapılabilecek bir şey de yokmuş. 

Emperyalist Kamplar Arasına Sıkıştırılmış Bir Halk: Filistin

Filistin-İsrail sorunu olarak bilinen ve esas olarak da Filistin topraklarında İsrail'in kurulmasının teorik ve politik temeli 1890'lı yılların sonunda atılıyor. 1. emperyalist paylaşım savaşıyla koşullar olgunlaştırılıyor. 2. emperyalist dünya savaşı sonrası ise emperyalist burjuvazi, Filistin'i parçalamayı ve orda İsaril devleti inşa etmeye karar veriyor ve bunu Filistin halkının soykırıma uğratma pahasına gerçekleştiriyorlar. Alman emperyalizmi tarafından soykırıma uğratılan yahudi halkı, bir başka ulusu (Filistinlileri) soykırıma uğratarak kendi ulusal varlığını inşa ediyor.

Hazan Ayının Şehitleri

Kasım, proletarya partisinin en değerli kadro, komutan ve savaşçılarının katledildiği aylardandır.  Hüzün ve öfkenin birlikte yaşandığı aydır. III. Konferans delegelerini, komünist önder Mehmet Demirdağ’ı ve Aliboğazı şehitlerini hep bir hazan ayında kaybettik. Zafere açılan kapıyı adım adım aralayan, özgürlüğe giden yolu damla damla döşüyen Kasım ayı şehitlerimiz tarihin yüceliğine kavuşanlardır. Onlar, yarınların mutlak yenenleri olarak yazılacaktır parti ve devrim notlarımıza.

“Durum İyidir, Gerçekler Devrimcidir”

Yaşadığı dönemin özelliklerini anlayarak, savaşın hükmüne, zorun değiştirici rolüne inanan, sınırlı yaşamını sınırsız davaya adayan önder yoldaş Mehmet Demirdağ ölümsüzdür! Özgürlüğü ve kurtuluşu herkesten ve her şeyden daha fazla isteyen bu uğurda emeğin eğittiği bilinçle savaşarak şehit düşen proletarya partisinin dördüncü genel sekreteri Mehmet Demirdağ yoldaşı üstlendiği öncü pratik ve önder duruşuyla tanırız.

Yalım Nubar’dan Ozanyan Nubar’a Süren Hikaye Bizim!

Botan’dan Yozgat’a dek uzanan toprakların bağrından çıkıp İstanbul Ermeni yetimhanelerinde okumaya gelip, orada bilge önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın devrimci görüşleriyle tanışan ve tutkuyla bağlanan yoksul Ermeni çocukların hikayeleridir, Ermeni devrim şehitlerimizin hikayeleri.

Onları doğdukları topraklardan koparıp buruk ve sancılı bir şekilde İstanbul yollarına düşüren tarihsel gerçeklerin yanında yokluk ve yoksulluktur da. Onları İstanbul yolculuğuna çıkaran çaresizlik, yalnızlık, sahipsizliktir.

Mısır'ı Mesken Tutan Türk Tekelleri

Deutsche Welle (DW)'de Aram Ekin Duran'ın, „Türk Şirketleri Mısır'a Kaçıyor“ adlı bir haberi yayınlandı. Sıradan bir haber gibi gözüküyor, ama, Türkiye ekonomisinin ve Türk devletinin niteliğini araştıranlar, sorgulayanlar için küçük bir haber olmaktan öte bir anlam taşıyor. Özellikle de kendine ML ve Maoist diyen komünist örgütler için daha fazla önem taşıması gerekiyor.

Sayfalar