Cumartesi Mayıs 25, 2024

Ya Sosyalizm Ya Barbarlık!

İnsanlığın önünde, daha gerçekci ve somut bir söylemle, uluslararası işçi sınıfı ve emekçilerin önünde iki yol var: Birinci yol; şu an içinde yaşadığımız kapitalist barbarlık ve ikinci yol ise; baskının, sömürünün olmadığı; insanın insanı ezmediği, ülkeler arasında sınırların, insanlar arasında ise sınıfsal sınırların ve her türlü cinsiyet ayrımlarının  yok edildiği, özgürce ve doğa ile uyumlu bir yaşamın sürdürülebileceği sosyalizm!

İçinde yaşadığımız kapitalist sistem, bütün kötülüklerin üreticisi ve yaratıcısıdır. Bu sistem ayakta kaldığı sürece günden güne daha yıkıcı sonuçları, doğa içinde insan içinde üretmeye devam edecketir. Son yüzyıllık tarihin tanıklığı bunu fazlasıyla doğrulamaktadır.

Ormanlar yanacak, kuraklıklar ve seller sıklaşarak artacak, suda boğulan insanlar susuzluktan, üretim bolluğu içinde açlıktan ölmeye devam edecek; bir Taliban gidip bir başka taliban gelecek. Afganistan, Irak, Libya, Suriye, Yemen ve Afrika ülkelerinin çoğunda olduğu gibi bunlara  yenileri  eklenerek “taş üstünde taş bırakılmayacak” hale getirilmeye devam edilecektir. Ve bunun adı; emperyalizm usulü “demokrasi götürmek” olacaktır.

 “Demokrasi” ile yönetildiğini ileri süren bütün kapitalist ülkelerde, işçi ve emekçiler üzerinde baskılar artmaya devam edecek: Cinsiyetci ayrımcılık, yabancılaştırma, sağcılaşma ve barbarlaşmada sınır tanınmayacaktır.

Faşist diktatörlükler, İŞİD’ler, El Kaideler, Talibanlar, Neonaziler ve bütün faşist ve dinci oluşumlar kapitalist sistemin doğal ürünleridir. “Modern” gözüken uluslararası emperyalist ülke ve burjuvalar ile bunlar arasında bir kan (sınıfsal) uyuşmazlık yoktur. Bunlar, faşizmin, gericiliğin, dinciliğin, ırkçılığın nedeni değil, sömürü üzerine kurulmuş kapitalist sistemin kaçınılmaz siyasi ürünleridir. Çürüme arttıkça, bu tür oluşumlar eksilmek bir yana artarak devam edecektir. Kapitalist sistemin ekonomik ve siyasi krizleri sıklaşıp derinleştikçe, emperyalistler arası çelişme keskinleştikçe ve  işçi sınıfının burjuvaziye karşı mücadelesi geliştikçe, burjuvazi; bu tür dinci, faşist, ırkcı oluşumları yaratmaya, beslemeye devam edecektir. Bu tür oluşumlar, sermaye birikiminin içinde taşıdığı çelişmenin doğal ve kaçınılmaz sonuçlarıdır.

Bilim ve teknolojik üretimler geliştikçe, kapitalist üretim günden güne büyüdükçe, sermayenin birikimi arttıkça, kapitalist medeniyet insan ve doğa için ölümcül bir medeniyet haline dönüşmüştür. Kapitalizmin emperyalizm aşamasına gelmesinden bu yana sistemde çürüme hızlanarak artmıştır.

Sermayenin oluşum, birikim ve büyümesi ile insanın insan gibi yaşaması ve bu yaşamın özgürce özgürlükler içinde gelişmesi, doğanın ekolojik dengesinin bozulmadan kalması birbirine ters yönde ilerler. Sermaye büyürken, insan ve doğa çürür. Çünkü sermayenin oluşum ve birikimi karakteristiği, ikincilerin tahribatı ve yok edilmesi üzerine kurulmuştur.

Kapitalist medeniyetin doğuşu insanlık için ileri bir adımdı. Ancak, gelinen aşamada, o artık insan ve doğa için bir canavara dönüşmüştür. Bilim ve teknolojinin gelişmişliği, dijitalleşmenin (yapay zeka vb.) artması, medeniyetin ilerici olduğunu göstermeye yetmez. Bunların ne amaçla kullanıldığına bağlıdır. Burjuvazi bunu semayenin birikimi için kullanıyor. Bu da, doğa ve insan üzerindeki ekolojik ve kültürel yıkıcı tahribatın artmasına neden oluyor. Bu nedenle de, gelinen aşamada, kapitalist medeniyet, insanlığın bugüne kadar kurduğu medeniyetler içinde, insan ve doğa için en tehlikesi durumuna gelmiştir

Her toplumsal sistem bir önceki toplumsal sisteme göre moderndir. Ancak, kapitalizm artık modern toplum niteliğini yititrerek barbarlaşmıştır. Günümüz Afganistan’ı kapitalist barbarlığın tartışma götürmez en tipik aynasıdır. Uluslararası emperyalist burjuvazinin medeniyeti budur.

İnsan, kapitalist sistem toplumsal doğal miadını doldurduğunda –ki, bunun zamanı 1900’lü yılların başıydı- sırtında atıp, yeni bir toplumsal medeniyeti kuramamıştır. İşçi sınıfı bu sistemi yıkmak için çok büyük bedeller ödemiş, yer yer sosyalizmi kurmuş, ancak, bütünüyle yok edememiştir.

Kapitalist sistem kendi haline bırakıldığında, müdahale edilip değiştirilmediği sürece, onun doğa ve insan üzerindeki barbarlığı artarak devam edecektir. Ta ki, doğa onu kendi üzerinden atana kadar.

Kapitalist sistemin varlığı, yaşaması bir kader değildir. Ve kapitalist sistem alternatifsiz değildir. Bugüne kadar insanlık bir çok toplumsal medeniyet yaratmıştır. Her medeniyetin bir altenatifi olmuştur. Bu nedenle, kapitalist sistemin de alternatifi vardır ve bu sosyalizmdir. Bütün dünya sosyalizme geçtiğinde ise insanlık komünist toplumu kuracaktır.

Kapitalist toplum kendiliğinden asla yıkılmaz. Kapitalist toplumun temsilcisi burjuvazi, gönül rahatlığı ile kapitalizmi, doğaya ve insanlığa zararlı diye asla terk etmez. Ya da bazı liberal entellektüellerin ve piyasa filozoflarının ileri sürdükleri gibi, burjuvazi, doğa ve insan yok oluyor diye sermaye birikiminden vaz geçmez. Onlardan “fedakarlık” beklemek, aç kurttan önüne atılmış kuzuyu yememesini beklemek gibi bir ahmaklıktır.

Kapitalizme karşı sınıf mücadelesinin geliştirilmesi ve onun işçi sınıfı ve emekçiler tarafından yıkılması ve yerine sosyalizmin kurulması şarttır.

Rosa Lüxemburg’un yüz yıl önce söylediği; “Ya Sosyalizm Ya  Barbarlık” süreci hala devam ediyor. Ama, biz inanıyoruz ve biliyoruz ki, bir avuç emperyalist uluslararası burjuvazinin savunduğu kapitalist barbarlık yıkılacak ve sosyalizm bütün dünyada kurulacaktır. İşçi sınıfı ve tüm ezilenlerin önünde başka bir alternatif yoktur. Doğayı ve insanlığ kurtarmak için kapitalist sistemin savunucularına karşı sınıf bilinçli örgütlenmeleri geliştirmek, işçi sınıfı ve emekçilerin sınıf örgütlülüğünü derinlemesine yagınlaştırmak zorunludur. Kitleler bu bilince ve kapitalizmi yıkmak için ayaklanmadan ulaşmadan, kapitalizmin yıkılması ve yerine sosyalizmin kurulması olası değildir.

Kapitalist barbarlığa karşı, yaşamı korumak ve özürlükleri geliştirerek güzelleştirmek için yapılması gereken tek bir şey vardır: Nerede ve ne durumda olursan ol, bütün mücadele biçimlerini ustaca kullanarak, somut koşulları işçi sınıfı lehine geliştirecek yeni mücadele biçimleri üreterek savaşmak!

Uluslararası koşullar sınıf bilinçli işçiler lehinedir. Burjuvazi ve onun bir tas çorbacı liberallerin yaydığı anti-komünist histerilerine karşı, işçi sınıfı ve emekçilerin işçinde yaşadığı koşullar ve buradan kaynaklı, burjuvaziye karşı büyüyen sınıfsal öfkesi, daha somut ve günceldir: Ya Sosyalizm Ya Barbarlık! 18.08.2021

3043

Yusuf Köse

Yusuf Köse teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır. Ayrıca 7 adet kitabı bulunmaktadır. Kitapları şunlardır: Emperyalist Türkiye, Kadın ve Komünizm, Marx'tan Mao'ya Marksist Düşünce Diyalektiği, Marksizm’i Ortodoks’ça Savunmak, Tarihin Önünde Yürümek, Emperyalizm ve Marksist Tarih Çözümlemesi, Sınıflı Toplumdan Sınıfsız Topluma Dönüşüm Mücadelesi.

yusufkose@hotmail.com

http://yusuf-kose.blogspot.com/

 

 

Yusuf Köse

AYDIN(LAR) VE AYDINIMSI(LAR)[*]

 

“Alev, başka şeyleri aydınlattığı

kadar aydınlatmaz kendini.”[1]

Dört yanın “aydınımsı(lar)” diye ifade edilebilecek bir yabancılaşma/ deformasyon tarafından kuşatıldığı kesitte, Demba Moussa Dembélé’nin, ‘Samir Amin: Ezilen Hakların Sömürülen Sınıfların Organik Aydınları’[2] başlıklı yapıtı, “dünya aydın bakışı”nın yanıtı gibidir sanki…

KAYPAKKAYA'YI ANLAMAK

 

ŞOVEN GERİCİLİK DALGASINA KARŞI KAYPAKKAYA'YI ANLAMAK VE ANLATMAK[1]

"Çocukluk saflığını kaybetmeyen

insana büyük insan denir."[2]

 

I) İbrahim Kaypakkaya'dan söz etmek; Onu anlamak ve anlatmak kolay bir şey değil; hatta çok zor; öncelikle bunun altını çizerek başlayayım konuşmama...

Önce bir soru: İbrahim Kaypakkaya öldü mü? İçinizde buna "Evet" diyen var mı? Olduğunu zannetmiyorum; ama varsa ne yazık...

“YÜZYILLIK YALNIZLIK”I YIKAN GERILLALAR: FARC-EP -3

 

Kolombiya’da Gerilla Örgütleri: ELN,  ELP ve M-19

“YÜZYILLIK YALNIZLIK”I YIKAN GERILLALAR: FARC-EP -2

 

“YÜZYILLIK YALNIZLIK”I YIKAN GERILLALAR: FARC-EP* -1

 

“Ya bedel ödeyerek özgürlüğü fethedeceksin,ya da onsuz yaşamaya razı olacaksın” Jose Marti

SINIF KONUŞMAZSA MEYDAN ÇAPULCULARA KALIR

 

HAVUÇ AYDINLAR (MAYALARIN ANISINA)

 

Burjuvazi, kendi sistemini “ilerici” ve insanlığın sahip olabileceği “en iyi toplumsal sistem” olarak tanıtmaya devam ediyor ve bu sistemi savunanları, bu sistemin sürdürülmesinin teorisini yapanları da toplumun karşısına “aydın” olarak çıkarıyor. Elindeki devletin baskı gücünü ve üretim araçlarına sahip olmanın getirdiği tüm avantajları kullanarak;  burjuva ideolojik manipüle araçlarını her saniye, her saat topluma empoze ediyor.

“KORKU KITASI” AVRUPA'DA IRKÇILIĞIN FELSEFESI

 

KÜÇÜK BURJUVAZININ SEFIL HALLERI

 

KAYPAKKAYACILAR HAIN BERKTAY'I IYI TANIR

 

Sayfalar