Pazar Mayıs 19, 2024

Türkiye Marksist Leninist Gençlik Birliği Merkez Komitesi (TMLGB MK)

45 yıllık tarihimizde bayraklaşanlar meşalemiz, partimiz umudumuzdur!

Ülkemiz coğrafyasında ezen ile ezilenler arasındaki mücadele keskin bir dönemeçten geçerken Partimiz TKP/ML’de 45. mücadele yılına hazırlanmaktadır. Bulunduğumuz topraklarda ve bir bütün Ortadoğu coğrafyasında güç dengeleri her an değişirken, gerek emperyalist müdahaleler gerek iç dinamikler sonucu taşlar henüz yerli yerine oturmamıştır. Bu dönemde Kuzey Afrika ülkelerinden başlayan ve Suriye’ye kadar ilerleyen isyanlar; mevcut yönetimlerin korkularını büyütmüş, sonu gelmez sanılan diktatörleri yerinden etmiştir.

Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler ile birlikte iç çelişkilerin derinleşmesi ülkemizde de suların bir an olsun durulmamasına içerisinden geçtiğimiz ateş çemberinin dört bir yanı tutuşturmasına vesile olmuştur. Sınıf mücadelesi arenasında yanan ateş ezilenler cephesinde; yeni mevziler, yeni ittifaklar yaratırken egemenler cephesinden; işçi ve emekçilere, Kürt ulusuna, kadın ve LGBTİ’lere saldırıların artmasına neden olmuştur. 

Bu dönemde beklenen şüphesiz komünist güç partimiz TKP/ML’nin misyonunu oynaması, yaşanan krizin, yükselen muhalefetin ve isyan dalgalarının yönünü Demokratik Halk Devrimine çevirebilecek yolu açması, bu yolda büyüyüp gelişmesidir.

Nitekim bu yolda ilerlemenin temelinde gelişen sınıf mücadelesine uygun politik hamleler geliştirmek ve Partimizi bir bütün bu gelişmelere uygun konumlandırmak yatmaktadır. Ortadoğu’da ve coğrafyamızda ezber bozan niteliklerde gelişmeler yaşanırken bu gelişmelerden Partimizin etkilenmemesi beklenemezdi. Gerçeklik şudur ki Partimiz gelişen her süreçte doğru politik hamleye yaşam veremeyebilir, sürecin temel parametrelerini doğru temelde analiz edemeyebilir. Burada sorunumuz, yeni olan her şeye, Partimizi geliştirebilecek, güçlendirebilecek yeni atılımlara bünyemizi saracak bir hastalık gözüyle bakıldığını açıkça ifade etmeliyiz. Kuşkusuz bu bakış açısının sonucu Partimizi ileriye dönük güçlü adımlar atmasını engellemektedir. Ancak coğrafyamızın dört bir yanında faşist devlet halkımızın üzerinden bir silindir gibi geçerken, direniş mevzileri ve halkımızın örgütlü güçlerine yönelik birbiri ardına askeri operasyonlar gerçekleştirilirken, direnen milyonlar tutuklama, gözaltılarla yıldırılmaya çalışırken bu ablukanın dağıtılması için üzerimize düşen görevleri layıkıyla yerine getirme zorunluluğu ile karşı karşıyayız. Bu sorumluluklarımızı yerine getirebilecek tarihsel tecrübe, deneyim ve şehit yoldaşlarımızdan aldığımız cüretle zafere ulaşacak ve bu sömürü imparatorluğunu er geç yıkacağız.

Bunun için ihtiyacımız olan tek şey kitlelerin yenileyen ve itici gücünden daha fazla beslenerek tüm Parti örgütlülüklerimizin canlı tutulması ve komitelerimizin baştan sona birbirini büyüten ve besleyen nitelikte konumlandırmasında yatmaktadır. Partimizin komite, üye ve militanlarının sarsılmaz bir iç tüzükle birbirine bağlandığı taktirde önümüze koyduğumuz tüm hedefleri de başarabilecek bir Parti gerçekliğine sahip olmuş olacağız.

Partimizin andaki sorununda görebiliriz ki bugün ki sorunumuz geçmişten buyana taşınan sistemleşmiş sorunumuza paraleldir. Bilinmektedir ki Partimiz belli dönem aralıklarında iç sorunları ile mücadele etmiş ve bu sorunlardan sıyrılarak sınıf mücadelesine devam etmiştir. Fakat görünen odur ki yine Partimiz, sistemleşmiş sorunlarımızla köklü bir hesaplaşma da zayıf kalmıştır. Bugün affedilmez en büyük suçumuzun, bölgemiz emperyalist haydut ve yerli uşaklarının kıskacı altında ezilen milyonların kanı üzerinden pazarlık yapılırken bizim halkımızla birlikte savaş mevzilerini daha ileriye taşımak yerine kendimize yönelmek zorunda oluşumuzdur. Bu zorunluluk bugün köklü bir hesaplaşmayı koşullamaktadır, bugün bu hesaplaşmayı gerçekleştirmeye en yakın olduğumuz gündür. Biz TMLGB olarak Partimizi bu hesaplaşma sürecine taşıyacak ve Partimizin yenilenerek daha güçlü bir çıkış yakalamasını sağlayacak iradenin Parti örgütlülüklerimizde olduğunu biliyoruz. GB’miz bu iradenin açığa çıkması ve pratikte hayat bulması için dünden bugüne görevlere sıkı sıkıya bağlılıkla hareket etmiştir. GB’miz; Partimizin ölümsüzleşen 4. Genel Sekreteri Mehmet Demirdağ yoldaşın rehberliğinden, onun ideolojik netliğinden ve teoriyi pratiğe geçirmede gösterdiği çabadan mayasını almış/almaya devam edecektir. Bugünde GB olarak yolumuza ışık tutan çizginin Demirdağ yoldaşın mücadele pratiğinde yaşam bulan Parti ilkelerine ve değerlerine can kan pahasına sadakatle bağlı kalmak olduğunun bilincindeyiz.  

Bu bilinci daha güçlü kuşandığımız bugünlerde, bilinmelidir ki; Partimizin 45. yılı bu hesaplaşmaya gideceğimiz yıl olacaktır. Bu temelde tüm Parti örgütlülüklerimiz, “dağılmanın değil birleşmenin, çözümsüzlüğün değil çözümün” adımlarını atmalıdır. 

Partimizin 45. yılında başta şehit yoldaşlarımıza, üye-militan, tüm taraftarlarımıza ve halkımıza sözümüz olsun ki, dışarıda sınıf mücadelesinin temel dinamiklerinden kopmayacak içerde ise her türlü hastalıklı anlayışın gelişmesine zemin sunan bataklık kurutulacaktır. “Yapamadım” deme devrimci erdemliğini yitirmiş anlayışa inat sadece görevlerimizi yerine getirdiğimizin bilincinde bir mütevazılıkla, Partimizin bu zorlu dönemeci aşmasında kaldıraç görevi görecek, bütün enerjimizi ve gücümüzü sınıf mücadelesinin içinde, ezilen milyonların direnişinin bir parçası olarak, savaş mevzilerimizde daha fazla yer alarak Partimizin gözbebeği Komsomolumuzu büyüteceğimizi, Partimize soluk aldıracak dinamikleri inşa edeceğimizi, Partimizin 45. savaş yılı vesilesi ile bir kez daha ilan ediyoruz.

 

Yaşasın Partimiz TKP/ML, TİKKO ve TMLGB

45. mücadele yılında şan olsun Partimiz TKP/ML’ye!

42394

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Son Haberler

Sayfalar

Proletarya Partisi

Dijitalleşme: İşçinin Üretim Sürecinin Denetleyicisi ve Düzenleyicisi Olacağı Tarih

 

Rosa özgürlüğün ta kendisiydi

“Hareket etmeyenler, zincirlerin

ne kadar ağır olduğunu bilmezler.”[1]
 
“… Bu zehirli kaltak, bir maymun kadar zeki olmakla birlikte sorumluluk duygusundan tümüyle yoksun olduğu ve tek motifi kendini haklı çıkarma yolunda neredeyse sapkınca bir istek olduğu için daha çok zarar verecek,” diye yazıyordu Victor Adler August Bebel’e 5 Ağustos 1910 tarihli mektubunda.

İbrahim KAYPAKKAYA'nın Ölümünün 50. yılı Vesilesiyle

 

“CEHENNEMİN GİRİŞ KAPISI”NI YIKAN KAYPAKKAYA

VE

ONUN ÖĞRETTİKLERİ...

Yusuf KÖSE

İBRAHİM KAYPAKKAYA’DAN ÖĞRENMEK[*]

 

“İşçi sınıfının

ekmekten çok

onura ihtiyacı var.”[1]

 

Patika Dergisi (PD): İbrahim Kaypakkaya’nın katledilmesinin üzerinden 50 yıl geçti. 50. yılında Kaypakkaya’yı özgün kılan nedir?

 

Sibel Özbudun (SÖ): İbrahim Kaypakkaya’nın 68 devrimci hareketi içerisindeki, onu hem kendi bağlamı, hem de günümüz açısından “özgün” kılan, bence “süreklilik içinde kopuştan kopuş”u temsil etmesidir.

Sosyalizm/Komünizm Nedir? (MLPD Programı)

Sosyalizm ve komünizm hakkında düşündüklerinde birçok insanın aklından geçen sorulara bazı yanıtlar.

Sosyalizm nedir ki?

 Sosyalizm, kapitalizmin toplumsal alternatifidir. Günümüzün devlet-tekel kapitalizminde, uluslararası tekeller kendilerini tamamen devlete tabi kılmış ve tekelci sermayenin organları devlet aygıtının organlarıyla birleşmiştir. Tüm toplum üzerinde çok yönlü egemenliklerini kurmuşlardır. Aynı zamanda, hakim olan uluslararasılaşmış üretim tarzı, dünyanın birleşik sosyalist devletleri için maddi hazırlığı tamamlamıştır.

Dinci-Faşist Gericiliğin Merkezi: Emperyalist Türk Devleti

Özellikle son 15 yıldır dinci (müslüman) gericiliğin merkezi olduğu rahatlıkla söylenebilir. ABD'nin Afganistan ve Irak'ı işgali ve peşinden Kuzey Afrika ülkelerindeki 2010 ayaklanmaları ve Mısır'da geçici olarak Müslüman Kardeşler örgütünün iktidara gelmesi ve peşinden Suriye'de geliştirilen olaylar, Türk devletine, dinci AKP'nin de iktidarda olması, yeni bir emperyalist yayılma politikasını benimsetmiştir.

KAYPAKKAYA’DAN KALAN…[*]

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Türkiye’nin geleceği çelikten yoğruluyor;

belki biz olmayacağız ama

bu çelik aldığı suyu unutmayacak.”[1]

 

18 MAYIS | Umudu Büyütmeye Devam Ediyoruz

"Kaypakkaya'nın kurduğu parti ve oluşturduğu program etrafında elli yıldan fazla bir süredir kavgasını sürdüren yoldaşları büyük bir mücadele ve direniş geleneği yarattılar. Kaypakkaya'nın görüşlerini büyük bedeller ödeyerek bu günlere taşıdılar, taşımaya devam ediyorlar..."

 

Tam 50 yıl önce 1973’ün 18 Mayıs’ında 1971 silahlı devrimci çıkışının “komünist yüzü” İbrahim Kaypakkaya, Amed Hapishanesi’nde Kemalist faşist diktatörlük tarafından katledildi.

“Cabbar”laşan Ermeni (Nubar Ozanyan)

Sonu gelmez Ermeni-Kürt düşmanlığı üzerinden yaratılan büyük korku, bilinçleri kuşatıp yürekleri tutsak almaya devam ediyor. Aradan 108 yıl geçmesine karşın Ermenilerin baskı görme, işini kaybetme vb. korkularından dolayı kendilerini inkar ederek kimliklerini gizlemelerinin trajik hikayeleri yazılmaya devam ediyor. Her an baskı görecekleri endişesiyle güvercin tedirginliği içinde yaşamaya devam ediyorlar.

Soykırımlara Karşı Direnişi Büyütelim!

 

Seçim Tavrı(Mız): Oyumuz Devrime![*]

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Vekil inançların

raf ömrü kısadır.”[1]

 

Sayfalar