Pazar Mayıs 19, 2024

Turgut Kaya’dan 24 Haziran değerlendirmesi “Kitlelere doğru politika götürmek kıskançlıkla korunması gereken bir ilkedir”

Yunanistan’da Koridallos Hapishanesi’nde tutsak bulunan Türkiyeli devrimci Turgut Kaya, tutsak bulunduğu Koridallos Hapishanesi’den 24 Haziran baskın seçimlerine ilişkin bir açıklama gönderdi.

Kaya gönderdiği açıklamada, “Kitlelerin içinde yer almak ona doğru politikayı götürmek ve kuşkusuz ki kıskançlıkla korumamız gereken bir ilke olarak onlardan mutlaka öğrenmek, kasketlinin ihtilalci kitle çizgisine uygundur. Bunun dışındaki bir yaklaşım işgüzarlık değilse gevezelik ve sorumsuzca slogan atmaktan başka bir şey değildir. Bu tür yaklaşımlara proletaryanın ve halkımızın ihtiyacı yoktur. Ki yaşam bunu fazlasıyla kanıtlamaktadır” dedi. Kaya’nın değerlendirmeleri şu şekilde:

“Devlet aygıtını paramparça etmekten bahsettiğimiz bilinmelidir”

“Türkiye’de 24 Haziran seçimleri yaklaşıyor. Bu seçimlerin kritik bir önemde olduğu açıktır. 24 Haziran seçimleri her şeyden önce Türk hakim sınıfları ve onların efendileri açısından önemlidir. Türk hakim sınıfları arasında cumhuriyetin kuruluşundan beridir süregelen mücadele ve çelişkilerin yeni bir safhasında bulunuyoruz. Nihayetinde bu seçimlerle ülkede devrim olmayacak. Bu seçimlere böyle bir anlam biçmek Leninist devlet çözümlemesine aykırıdır. Proletaryanın Paris komünü tecrübesinden itibaren bu meseleye yaklaşımı bilinmektedir. O nedenle tekrar etmeye gerek yok.

24 Haziran seçimlerinin öncelikle TC devleti ve onun şu an dümeninde bulunan Tayyip Erdoğan ve hempaları için belirleyici olmasının nedeni onların temsilcisi oldukları hakim sınıf kliğinin emperyalistlerle ilişkilerinin geleceğini belirleyecektir. Tamam mı devam mı asıl bu açıdan söz konusudur. Yoksa sanıldığının ve propaganda edildiğinin aksine 24 Haziran seçimleri Türk, Kürt uluslarından ve çeşitli azınlık milliyet ve mezheplerden Türkiye proletaryasının ve halkının geleceği açısından bir devrim teşkil etmeyecektir. Bu tarafımızdan bilinmekte ve her fırsatta propaganda edilmektedir. Bunu görmeyen bir yaklaşımı ciddiye almamız ve muhatap kabul etmemiz beklenmemelidir.

Türkiye proletaryası ve halkı açısından 24 Haziran seçimleriyle düzenin devrileceğini söyleyen varsa bunun saçma bir teori olduğunu en iyi Marksist Leninist Maoistler bilmektedir. Bozuk düzende sağlam çark olmayacağını bizler ta Osmanlı’dan bu topraklardaki sınıflar mücadelesinden bilmekteyiz. Tarihsel tecrübe fazlasıyla sabittir. Ki bilim yani MLM bize bunu öğretmektedir. Bütün bir devlet aygıtını ele geçirmekten değil onu paramparça etmekten bahsettiğimiz bilinmelidir.”

“Kitlelerin içinde yer alarak ona doğru politikayı götürmek ilkemizdir”

“Bunu açıkça ifade etmemize rağmen 24 Haziran seçimlerinde HDP ve onun adayını destekleme yaklaşımımız ve böylelikle seçimlere katılma çağrısı yapmamız bir çelişki midir? Yoksa gerçeği olgularda arayıp somut koşulların somut tahlili olan Leninist ilkeye kıskançlıkla sahip çıkmanın sonucu mudur?

Elbette ikincisidir. Hayat ve sınıf mücadelesi kimilerinin sandığının aksine yekpare bir bütün değildir. Sınıflar mücadelesinin olduğu yerde çelişkilerin olmamasından bahsedilebilir mi? Bütün mesele komünistlerin bu çelişkinin hangi yönüne yüzünü döndüğü, hangi çelişkiyi karşısına aldığı ve hangi çelişkiye müdahale edip ona kendi dünya görüşü doğrultusunda yön vermeye çalıştığıdır. Bu zor bir iştir. Çünkü bu durumda proletarya ve halka karşı sorumluluklarınızı yerine getirmeniz gerekir. Eğer başka bir politika öneriyorsanız, bunun altını da layıkıyla doldurmanız gerekir. yetiniyoruz.

24 Haziran seçimlerine giderken yaşanan durum çok açıktır. Bir nebze olsun proletaryanın ve halkın çıkarını gözeten, parti mi halk mı ikileminde tereddütsüzce halkın çıkarını ön plana alan bir önderin çizgisini sahiplenenler, bugün halkın yaşadığı faşist saldırganlık karşısında sorumsuzca davranmak yerine, halkın yanında yer almayı ve elbette onun hareketinin eksikliklerini eleştirmeyi tercih etmelidirler. Bu kuyrukçuluk değildir. Kitlelerin içinde yer almak, ona doğru politikayı götürmek ve kuşkusuz ki kıskançlıkla korumamız gereken bir ilke olarak onlardan mutlaka öğrenmek, kasketlinin ihtilalci kitle çizgisine uygundur. Bunun dışındaki bir yaklaşım işgüzarlık değilse gevezelik ve sorumsuzca slogan atmaktan başka bir şey değildir. Bu tür yaklaşımlara proletaryanın ve halkımızın ihtiyacı yoktur. Ki yaşam bunu fazlasıyla kanıtlamaktadır.”

43953

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

TC’nin Kuruluş İdeolojisi Kemalist Faşizm ve Günümüzdeki Varyantı

Ülkemizde sorun ve çelişkiler çözülmediği gibi mevcut durum giderek daha çetrefilli bir döneme girmiş durumdadır. Bunun sonucu işçi sınıfı ve emekçi yığınların sömürüsü had safhaya varmıştır. Yoksullaşma en üst düzeye çıkmıştır. Ülkenin girdiği sarmal durumun bedeli tamamen emekçi sınıflara yüklenmiştir. Elbette ki yoksulluk ve işsizlik her zaman var olmuştur. Sınıf çelişkileri, sömürü, baskı ve diktatörlük dönemleri her zaman yaşanmıştır. Bundan sonra da sınıf çelişkileri var olduğu müddetçe baskı mekanizması varlığını devam ettirecektir. Lakin günümüzdeki mertebeye çıkmamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşunda İzmir İktisat Kongresi, ya da Emperyalizme Bağımlılığın Belgesi

Osmanlı iktisat tarihinde önemli bir yer tutan kapitülasyonlar ilk olarak 1352 yılında Cenevizlilerle olan ticareti artırmak maksadı ile verilmiştir. İlerleyen yıllarda ise ticaret yollarında yaşanan değişiklikler ve dünya ticaretinin yeni rotalar edinmesi sonucunda başka bazı ülkeler de kapitülasyonlar yani ticaret yaparken kimi ayrıcalıklar edinme hakkı elde etmişlerdir.

Yüzyıldır Tarihin Dışında Bir Rejim: TC!

 

Türk devletinin kuruluşunun yüzüncü yılında, Türk devletinin kuruluşu ve adına “Milli Mücadele” ya da “Kurtuluş Savaşı” denilen süreci ve bu sürece önderlik eden sınıfları kısaca ifade etmek, Türk devletinin hangi temeller üzerinden yükseldiğini ve sınıfsal niteliğini tanımlamak açısından önemlidir.

TC'nin Yüzyıllık Tarihinde İşçi Sınıfı ve Mücadelesi

Giriş:

İşçi sınıfının tarihi kapitalist sistemin gelişmesinden ve burjuvaziden ayrı ele alınamaz. Burjuvazinin ortaya çıktığı yerde işçi sınıfı da vardır. Ve bir çelişmenin iki yanı olan işçi sınıfı ve burjuvazi, birlikte var olurlar. Bu iki zıt kutup hem birbiriyle mücadele ederler ve hem de biri olmadan diğeri olmaz. Bu iki toplumsal sınıfı yaratan kapitalist sistem olmuştur.

 

Devrimci Demokratik Kamuoyuna ve Halkımıza!

KOMÜNİST ÖNDER İBRAHİM KAYPAKKAYA’YI ORTAK BÖLGESEL GECELERLE ANACAĞIZ!

Çakma komünistler! (Deniz Aras)

Her genç Kaypakkayacının biraz da alaycı bir alaycı mutlaka karşılaştığı bir cümledir “Köylü devrimcisi”! Kastedilen elbette İbrahim Kaypakkaya ve onun görüşlerini savunanlardır. Bu tanımı yapanlar için zaman mefhumu sanki bir avantaj olarak kullanılır. Zaman geçtikçe Kaypakkaya’nın görüşlerinin eskidiği sanılır ya da umulur. Kaypakkaya artık eskide kalmıştır ve şimdi “yeni şeyler” söyleme zamanıdır!

Siyasi Tutsakların Tecridi Kırma Mücadelesinin Neresindeyiz? (Yorum)

Emperyalist kapitalist sisteme karşı mücadele eden devrimcilere, komünistlere karşı hemen her ülkede gözaltı ve tutuklama sistematik bir şekilde devam ediyor.

Bu sistematik durum, bu faşist devletler nezdinde tutuklananların her gün daha da derinleşen br şekilde tecrit altında bırakılması anlamına da geliyor.

Egemenler dünyanın dört bir yanındaki devrimci ve komünistlere dönük saldırılarını, katletmekle bitiremediğinde esir alma, tutsaklar üzerinden muhalif güçleri, toplumu sindirme, hapishaneleri bu sindirmenin en önemli aracı haline getirmek hedefiyle yürülüğe sokmaktadır.

Artsakh (Dağlık Karabağ) Tehciri: Stalin Düşmanlığı ve Sosyalizme Saldırı

Uluslararası alanda sömürü, baskı, saldırı ve ilhaklar son dönemlerde katbekat artmış ve katmerli boyutlara tırmanmıştır. Emperyalist devletler ve onların güdümündeki gerici devletlerin, tüm ezilen sınıflar ve toplumlar üzerindeki saldırı furyası, had safhaya ulaşmış durumda. Öyle ki, uluslararası hakim sistem bir taraftan mevcut sorunların bedelini giderek ezilen yığınlara ve mazlum uluslara daha fazla yüklerken diğer taraftan saldırılarını da daha acımasız ve daha şiddetli boyutlara tırmandırmış durumdadır.

Garod – “Hasret” (Nubar Ozanyan)

Halkların coğrafyaları suç ve cinayet örgütü gibi çalışan devletler tarafından zorla boşaltılıyor. Soykırım, işgal, tehcir zulmüyle toprakları cehenneme dönüşen halklar; belirsizliğe, bilinmezliğe, karanlığa doğru zorla sürülüyor. Boyunlarında geleceksizlik zinciriyle birlikte adına yaşamak denilen zulme mahkum ediliyor.

Gerilla, haktır ve halktır (Nubar Ozanyan)

Sınırları ateşten ordularla kuşatılmış her dört parça toprakta, yaşam ve var olma hakkı ellerinden zorla gasp edilmiş Kürt halkının, direnme ve isyan etmekten başka çıkış yolu var mıdır? Kürtlere, ezilenlere kıyamet yaşatılırken her bir karış toprağına ölüm yağdırılırken, en dezavantajlı koşullar altında gerilla, çıplak elleri ve cesur yürekleriyle özgürlükleri uğruna savaşmaya devam ediyor.

TURAN TALAY’IN ANISINA…

Onu maalesef ki çok erken denilebilecek bir yaşta, henüz 68’indeyken, 11.10.2023 tarhinde yitirdik. Bu ani ve erken ölümü tüm sevenlerini, yoldaşları ve dostlarını derinden sarstı ve acılara boğdu.

Akciğer kanserine yakalanmıştı. Hastalık, özelliklede ikinci kez nüksettikten sonra çok hızlı ve sinsi bir şekilde gelişti. Öyle ki doktorların her şeyin normal göründüğünü söylediklerinin kısa bir süre sonrasında yapılan muayende, kanserin kafaya sıçradığı ve de yayıldığı tespit edildi. Artık tıbben yapılabilecek bir şey de yokmuş. 

Sayfalar