Cumartesi Mayıs 25, 2024

Topunuz IŞİD'siniz.

Evet, siz IŞİD'ci ve yargısız infazcısınız.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Gümüşhane'de milyonların gözünün içine baka baka, "Bingöl'de iki polisimizi şehit eden teröristler öldürüldü," dedi kükreyerek. Kürsü kahramanı Tayyip Erdoğan'ın sözünü ettiği kişiler karayolunda jandarmanın, "Dur,"ihtarına uymadıkları gerekçesiyle hedef gözetilerek öldürülen insanlardır.  

İlk can yakıcı soru şudur: Öldürülen bu dört kişinin Bingöl saldırısına katıldıklarını nereden biliyorsunuz?

İkinci soru: Siz mahkeme misiniz ki, yargılama yapıp bu kişilerin o saldırıya karıştığını tespit ettiniz?

Üçüncü soru: Bu kişiler Bingöl olayına karışmamışlarsa, bir gün bunun hesabını ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla ödeyeceğinizi bilmiyor musunuz?

Dördüncü soru: Diyelim ki, bu kişiler iddia ettiğiniz gibi PKK'liydiler ve iki polisi de öldürdüler? Hangi kanun size onları öldürme hak ve yetkisini verdi? Siz hangi hak ve cesaretle göğsünüzü gere gere onları öldürttüğünüzü söyleyebilmektesiniz? Bu apaçık kasten adam öldürme değil midir? Hani mahkemeler vardı? Hani idamlar kaldırılmıştı? Hani siz hukuk devletiydiniz? Siz dağ kanunlarını uygulayarak ceza veriyorsanız artık mahkemelere ne hacet?

Kürsüdeki sözleriniz apaçık bir cinayet itirafıdır. Çünkü kılıfına uydurulmuş olsa bile, o insanlara yakalamak gayesiyle değil öldürme kastıyla ateş edilmiştir.  

IŞİD yargılama yapmadan vahşide kafa kesiyor. Siz ise yargılama yapmadan yol kesip adam öldürüyorsunuz! Sizin IŞİD'den ne farkınız var?

Açıktır ki, topunuz IŞİD'siniz.

Yargısız infaz ve kasten adam öldürme suçları işliyorsunuz. Suçlarınız birikiyor. Hem de yüzler halinde. İnsanlığa karşı işlediğiniz suçlarınız o kadar ağır ki, bunların hesabını bu dünyada vermeye ömrünüz yetmeyecek!

Gün gelecek -ırkçı MHP'yi saymıyorum- HDP ve CHP gibi zavallı bir muhalefet de sizi kurtaramayacak.

İşlediğiniz tüm suçların hesabı sizden tek tek sorulacak. Mezarda olsanız bile, suçlarınız mezar taşlarınıza yazılıp dünya aleme ilan edilecek.

O hesap gününde, bugün CHP ve HDP gibi ölü bir muhalefet karşısında meydanı boş bulup kartondan kahramanlar gibi kükrediğinizi acı bir hatıra olarak hatırlayacaksınız.

Sizlerle aynı havayı solumak milyonlarca insan gibi bana da ağır geliyor, iğreniyorum. Öyle bir mide bulantısı ki, cezaevine girip sizlerden uzak kalmak bana cennete gitmiş gibi huzur verecek. Bu iğrenme duygusuyla birkaç gün sonra cezaevine döneceğim ve sizlerle hesaplaşacağımız günleri sabırsızlıkla bekleyeceğim.

Bin defa lanet olsun sizin zulüm düzeninize. Siz günahlarınızla gömüleceksiniz kara toprağa. İnsanlık ise ırk, renk, din ve mezhep ayrımı olmadan özgürlük, kardeşlik ve eşitlik türküleriyle el ele, omuz omuza yürüyecek mutlu geleceğe. Bugününüze öfke duyuyor, yarınınıza ise acıyorum.  


80137

Mahmut Alınak

Eski kürt milletvekillerindendir.Çeşitli kitapları bulunmaktadır.Aralık 2011 yılına kadar sitemizde sürekli yazılar yazan Mahmut Alınak,Aralık 2011'de KCK tutuklamalarına maruz kalarak tutsak edilmiştir.Temmuz 2012'de tahliye edilmiş olup,zaman zaman yazıları ile okur kitlesine ulaşmaktadır.

alinakmahmut@hotmail.com

Mahmut Alınak

Merkel-Westerwelle ikilisiyle Alman Burjuvazisi Yeni Saldırılara Hazırlanıyor

Almanya’daki 27 Eylül genel seçimler öncesinde, nasıl bir hükümet kurulacağı, Alman tekelci burjuvazisi tarafından belirlenmişti. Kamuoyu anketleri de CDU-CSU ve FDP nin önde gittiğini teyit ederken, alman tekelci burjuvazisinin yeni hükümetini de onaylamış oluyordu. Emperyalist tekelci sermayenin, ülkeyi uzun bir süredir "büyük koalisyon” adını verdiği CDU-SPD ikilisiyle yönetmesi, onlara önemli kazanımlar kazandırmıştı.

BALIK VE MELISA

Uzun zamandır işsizdi. Hangi kapıya el uzatsa boşa çıkıyordu. Evde bulunmak, ev halkıyla göz göze gelmek istemiyordu... Erkenden kalkıyor, açlıktan guruldayan midesiyle zor atıyordu kendini dışarıya. Ardından şuursuzca, saatlerce dolaşıyordu sokaklarda, caddelerde... 


ROBOSKİ’NİN KANAYAN KARANFİLİ

 

“Acıya yenilmek istemiyorsan,

onunla yüzleşmen gerek.”

(Lanza del Vasto.)

 

Masamın üzerinde bir karanfil duruyor şu an. Rengi kızıla çalan bir karanfil. Roboskî karanfili. Çamurlu patikadan otuz dört fidanın mezarlarının yan yana dizili durduğu mezarlığa doğru tırmanırken KESK’li Sedar’ın elime tutuşturduğu… Her şeyin acıya karıldığı o sisli anlarda ne yaptığımı, ne yapacağımı bilemeyip çantama atıvermişim. Eve döndüğümde çıktı…

Ben onlardan değilim, Kaypakkayanın yoldaşıyım.

 

Çanakkale Savaşında İnsanlık Dramı (Yüzbaşı Sarkis Torosyan)

 

Savaş Şiddet Üzerine Ekonomi-Politik ve Antropolojik Notlar

 

“Yoksulların zenginlere karşı verdiği savaşa terörizm,

zenginlerin yoksullara uyguladığı terörizme de savaş denir.”[2]

 

İtiraf etmek gerekir ki, savaş hakkında konuşmak, kolay bir iş değil.

Bunun nedeni, insanın savaş konusunda, “alternatif” de olsa bir ders bağlamında konuşabilmesini sağlayacak nesnellik ve uzaklık duygusunu deneyimleyebilmenin zorluğu.

KIMSENIN KUŞKUSU OLMASIN; ONLARI MUTLAKA YENECEĞIZ![1]

 

 

“Belki de asıl ustalık budur;

her zaman acemi olmayı bilmek.”[2]

 

Yedi düvel dört iklimden hoş geldiniz…

Dersim’den, Diyarbekir’den, Antakya’dan, Çorum’dan, Sivas’dan, Samsun’dan, Ardahan’dan, İzmir’den, Adana’dan, Antep’den yani “Nuh’a beşikler veren” kadim Anadolu’nun dört bir yanından buraya gelen yoksullar, işçiler, Kürtler, Araplar, Ermeniler, Çerkezler, Lazlar, Aleviler, kadınlar, gençler, çocuklar yani ötekileştirilen mağdurlar, madunlar, ezilenler, sefa getirdiniz…

NEDEN KAYPAKKAYA

“Kemalist diktatörlük, Türk şovenizmini körüklemeye girişti! Tarihi yeni baştan kaleme alarak, bütün milletlerin Türk’lerden türediği şeklinde ırkçı ve faşist teoriyi piyasaya sürdü. Diğer azınlık milliyetlerin tarihini, kitaplardan tamamen sildi. Bütün dillerin Türkçeden doğduğu şeklindeki “Güneş Dil Teorisi” safsatasını yaydı. “Bir Türk dünyaya bedeldir!”, “Ne mutlu Türk’üm diyene!” cinsinden şovenist sloganları ülkenin her köşesine, okullara, dairelere, her yere yaydı.

KÜRTLER TARIH YAZIYOR!

 

KÜRTLER TARİH YAZIYOR!

Kürdistan halkı kendi tarihini kendisi yazıyor.

Kürdistan Ulusal Özgürlükçü Hareketi, kendi öz gücüyle T.C. devletine her alanda darbe vurarak ilerlemeye devam ediyor. Kürdistan Özgürlükçü Hareketi Artık gerilla savaşı dönemini aşmış, stratejik denge savaş sürecini yakalamıştır.

Türkiye Devrimci Hareketi tarafından Batı’da ikinci bir cephe açılamadığından dolayı Kürt Özgürlük Hareketi stratejik denge aşamasına ağır bedeller ödeyerek mücadelesini sürdürmektedir.

NEWROZ ATEŞİ!

 

Zalimin zulmüne başkaldırının günüdür Newroz. Ortadoğu halklarının zafer ve özgürlük ateşini yaktıkları gün. Modern Dehak’lara karşı mücadelenin boyutlandığı, halkların emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı savaşlarınıyükselttikleri gün.

İntifalara, serhıldanlara esin kaynağı olan Newroz ateşi binlerce yıl önce yakıldı. Zalim Dehak’ın sarayından yükselen Newroz ateşi, o günden bu yana her 21 Mart’ta daha da bir gür yanıyor.

"EYLÜL KOKUSU" VE ADIL OKAY

 

Kaç Kişi Kaldık?" sorusu ile postmodernizmden malûl "yenik ruh hâline", "Hayır" diyen Adil Okay, yaşadığı tarihin umutlarını bizimle paylaşırken, Can Baba'nın yolunda, İbni Haldun'un uyarısını unutmamacasına ilerliyor...

Okay'ın "uzun yürüyüşü"nde "düş kırıklıkları", "yenilgi", "aşk", "sürgün" ve "yitirilenler"; ya da başkaldıran insana ait her şey var! Ama yılgınlık, vazgeçiş, tövbe yok... İnsan(lık)tan umudunu kesememiş Okay; bunun için de heybesinde dizeleri ile hâlâ yollarda...

Sayfalar