Perşembe Mayıs 16, 2024

TKP/ML: Newroz, ateşten zırhı kuşananlara selamdır!

Binlerce yıl evvel Demirci Kawa'nın yaktığı, baharın müjdecisi isyan ateşi; bugün Rojava'da ve özelde de Kobanê'den yanmaya devam ediyor. Newroz ateşinin sıcaklığında başta Kürt halkı olmak üzere bu coğrafyanın ezilen kadim milliyetleri ve azınlıkları ile bu ateşi harlamanın, bu ateşte yanmanın zamanıdır.

Kışın ardından dirilişin, zulmün ardından başkaldırının sembolü olan Newroz'u kutlamak, alanlara çıkmak bile kanlı bedellerin ardından elde edilen bir zaferdir bu topraklarda. Kürdistan'ı 4'e bölen yapay sınırların her bir parçasında faşist devletlerin imha, inkar ve asimilasyon politikalarının biçimde farklı, özde aynı uygulamalarına karşı halk, renklerin ve ateşin dansı Newroz'u ısrarla bu toprakların bir parçası haline getirdi.

Bu yıl ülkenin ve Kürdistan'ın dört bir yanında kutlamalarına başlanan Newroz, 7 Haziran 2015 tarihinde gerçekleşecek parlamento seçimleri öncesinde önemli bir dönemeç olarak da görülmelidir. % 10 barajı uygulamaları ile gözü korkutulmaya ve az ile kanaat etmeye zorlanan Kürt ulusal mücadelesine dönük bu tehdit, ülkedeki devrimci-demokratik güçlerin birlikteliği ile elbette boşa çıkarılacak ve “baraj” denilen faşizmin halka dönük duvarı delik deşik edilecektir.

İşte 2015 Newroz'u; bu hedefin, bu ortak mücadele ruhunun meydanlarda vücut bulmuş hali olmuştur/olmalıdır ve olacaktır!

Newroz kutlamalarına 17 Mart günü sınırın sıfır noktasında, yanı Pirsus'ta (Suruç) verilen start önemlidir ve anlam taşımaktadır. Emperyalizmin Ortadoğu üzerine akbaba sürüsü misali çökmesiyle oluşan kara bulutların altında türeyen DAİŞ terörüne karşı aylardır YPG/YPJ öncülüğünde verilen ve savaşçılarımızın da aralarında bulunduğu Türkiyeli devrimci güçlerin verdiği kahramanca savaş, ödenen bedeller ve zaferler sebebiyle Kürdistan'ın kalbi, tüm sıcaklığı ile hala burada atmaktadır.

Sınırın her iki yakasından Newroz için verilen start, bulunduğumuz tüm alanlarda aynı coşku ve militanlıkla karşılanmalı ve Şengal, Kobanê ve bir bütün Rojava için bulunduğumuz tüm alanlarda Newroz alevleri yakılmalıdır!

Newroz ateşinde yanmanın, alanları doldurmanın zamanıdır!

13 yıldır iktidarda olan AKP hükümetinin Gezi İsyanı, yolsuzluk protestoları, Berkin Elvan'ın ölümsüzlüğe uğurlanması, Soma-Torunlar-Ermenek İşçi Katliamları, Kobane Serhildanları derken yükselen isyan ve toplumsal muhalefet dalgasına karşı iktidarında açılan gedikleri tamir etmek amacıyla Meclis'ten geçirmeye uğraştığı İç Güvenlik Paketi, şimdilik geri çekildiği söylentileri ile tepkiler azaltılmaya çalışılsa da hala bir tehlike olarak durmaktadır.

Yalnızca devrimci, demokrat ve ilerici kesimler açısından değil, bir bütün halk için ülkeyi F tipine çevirmeyi hedefleyen AKP, bu “önlem”e, aynı zamanda ekonomik dar boğaza doğru tepe taklak ilerlerken ihtiyaç duymaktadır.

Hala Newroz kutlamaları için ülkeye gelen Kürt sanatçıları gözaltına alarak Kürtçe'ye, Êlîh'te (Batman) binlerin katıldığı Newroz'a saldırarak Kürt halkına düşman olduklarını bir kez daha gösteren egemenlerin kendi “güvenliğini” sağlayacak olan İç Güvenlik Paketi'ne karşı çıkışın alanıdır/alanı olmalıdır Newroz!

Bugün en tepesindeki diktatör heveslisi cumhurbaşkanı aracılığıyla; on binlerce evladını, kimlik savaşına bedel vermiş bir halka yönelik utanmadan “Kürt sorunu yoktur”, “Kürtlerin neyi eksik?” diyebilen faşist TC devletine karşı verilmesi gereken cevaptır Newroz'da alanları doldurmak! “Evlatlarının, eşlerinin, kardeşlerinin, yoldaşlarının kemiğini bile bulamayan bir halka ne cüretle 'neyin eksik' diye sorabiliyorsun” demek, bunun hesabını sormaktır!

Tüm halkımıza çağrımızdır;

Newroz'da militanca alanlara çıkmak demek; Rojava devriminin kazanımlarını büyüterek, Kürt ulusunun özgürce ayrılma hakkının T. Kürdistanı'nda da yaşam bulması için isyan olmak, Newroz ateşini yakmak ve o ateşten zırha bürünmek demektir. Komünist önder İbrahim Kaypakkaya'dan Mazlum Doğan'a, Arin Mirxan'dan Ivana Hoffman'a, Erkan Altun'dan Coşkun İnce'ye, Sinan Sağır'a bu zırhı bürünenlere selam durmaktır!

Newroz piroz be!

Newroz isyandır, isyanı kuşan!

Kobanê'de düşene, dövüşene bin selam!

Bijî berxwedana Kobanê!

TKP/ML Merkez Komitesi 

Mart 2015" 

 

56169

Kaypakkaya Partizan ve Yol Ayrımları

        Bir görüşü savunmanın en mutlu yanı o görüşün çoğalması ve kitleselleşmesidir. Eğer yaptığınız iş buna hizmet ediyorsa, adımlarınız hep ileriye dönükse anlam kazanacaktır, tatmin edici olacaktır. Yaptığımız işlerin özeleştirisini yaptığımız kadar eleştrilerini de yapmalı ve gerekirse çıkmaza girildiğinde dönüp kendimize bakıp ne yapıyorum denilmelidir. Gittiğimiz yol 1 adım ileri 2 adım geri gidiyorsa burda durup düşünmek ve ortaya çeşitli tespitler koymamız gerekmektedir.

BARIŞ GÜVERCİNLERİNE KURŞUN SIKILMAZ

 

Sakine Cansız (Sara), Fidan Doğan (Rojbin) Leyla Şaylemez

 

Her biri birbirinden değerli onurlu üç Kürt siyasetçisi ,Farklı dönemlerde KUH katılmış adeta nesilden nesile devam eden  kurtuluş hareketinin bayraklaşan isimleri,

PKK nin kurucu kadrolarından olan, mücadelenin bütün aşamalarında alnının akıyla çıkan, düşmanın dahi  saygı duyduğu devrimci bir kadındır Sakine Cansız,

Cezaevi resimlerine bakıldığında zayıf, çelimsiz, üflesen düşecek gibi görünmektedir.

“Yarı-Feodal” Brezilya...?

 11.01.2013 tarihinde Özgür Gelecek gazetesinin internet portalında; “Süreç devrimcilerin lehine dönecektir!” adlı bir yazı okudum. Sanırım Brezilya Komünist Partisi (Maoist)’e ait. Yazının altında böyle bir imza yoktu. İsim konusunda yanılmış olabilirim. Burası çok önemli değil. Benim açımdan önemli olan, yazının Brezilya ile ilgili değerlendirmesiydi. Esas olarak da, böyle bir değerlendirme yazısının kendine “Maoist” diyen bir örgüt tarafından yapılmasıdır. Eğer, kendisini “Maoist” olarak adlandırmasaydı, böyle bir yazı yazma ihtiyacı da duymazdım.

 

AKP’nin Eğitim Sistemi: Milliyetçi, Maneviyatçı Ve Piyasacı…[*]

 

“Bilginin iktidarla ilişkisi

sadece uşaklıkla değil,

hakikâtle de ilgilidir.”[1]

 

Sürdürülemez Kapitalist Krizin Topoğrafyası[1]

 

Krizin içindeyiz.

Krizle sarsılıp, savruluyoruz.

Her gün, her an krizin “sonuçları”ndan etkileniyoruz.

Vs., vd’leri…

Bunlar böyleyken; hâlâ krizi “tartışıp”, “konuşuyoruz”.

“Hâlâ” dememek için sürdürülemez kapitalist krizin topoğrafyasını çıkarmak gerekiyor.

Neo-Liberal Türkiye'de Muhafazakârlaşma/ Düşkünleşme Diyaletiği[*]

 

“Yükselen her şey düşecektir.”[1]

 

Bir ‘Millî Gazete’ yazarı, Türkiye’de son yıllarda fuhuş,[2] uyuşturucu kullanımı, cinayet, gasp ve tecavüz gibi olayların hızla arttığına, içki kullanım yaşının 11’e düştüğüne,[3] boşanmaların arttığına,[4] kadınlara yönelik şiddetin yoğunlaştığına[5] vb. işaret edip soruyor: “Bu nasıl ‘Muhafazakârlık’?”

Alevilerin cennette zaten işi yok

 

TRT’de yayınlanan Açı programında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Sedat Laçiner’in Şiilik ve Şiilerle ilgili söylediği bir söz günlerdir sosyal medyada “Aleviler cennete gidemez” şeklinde yer alıyor ve kendisine ‘Aleviyim – Kızılbaşım’  diyen kimi basın yayın organları, kişi ve kurum temsilcilerince de Alevilere yapılan bir hakaret olarak algılanıyor ve kamu oyuna da öyle yansıtılıyor.

 

SAVAŞ, BARIŞ VE KÜRTLER

 

Savaş ve barış iki zıttın birlikteliğidir. Savaşın olduğu yerde barış olacaktır, barışın olduğu yerde de savaş olacaktır. Dünyada savaş koşulları ortadan kalktığında barış kelimesi de kendiliğinden ortadan kalkacaktır. İnsanlar artık “barış” kelimesini kullanma gereksinimi duymayarak, onu ölen kelimeler yığını içine atacaktır. Ve bunun yerine yeni bir kelime türtecektir. Bu da, ancak, sınırsız ve sınıfsız bir dünaya kurulduğu zaman gerçekleşebilecektir.

 

Nepal Halkı'nın Kerenski'ye değil Lenin'e ihtiyacı var ve Nepal Devrimi'nin Sorunları

 

Giriş:

Entellektüel Aydın Bulanıklığı Ya da Devrimi Ehlileştirme Aymazlıkları

 

BirGün gazetesinde 7 Aralık 2011 tarihinde bir röbartaj yayınlandı. Fikret Başkaya(FB) ile Gün Zileli(GZ)’nin konuşmaları. Konuşmanın ana konusu "devrimler”di. Aydınların devrim üzerine konuşmaları, fikir yürütmeleri ve üretmeleri, burjuvaziyi ve onun düzenini "teşhir etmeleri” elbette olumludur. Sorun devrim üzerine olunca, bunun değerlendirilmesi ve tartışılması da bir o kadar gerekli oluyor.

materyalist bilgi teorisi ve komünist partileri

 

“İnsan pratiği, materyalist bilgi teorisinin doğruluğunu tanıtlar.” Marks

 

İnsanın üretimdeki, üretim içindeki ilişkileri ve faaliyetleri, diğer tüm faaliyetlerinin üstünde ve onların üzerinde belirleyici bir rol oynama temel özelliğine sahiptir. Bu bağlamda, insanın bilgisi  üretimdeki faaliyetlerinden bağımsız değil, bizzat ona bağlı olarak gelişir ve şekillenir.

Sayfalar