Çarşamba Mayıs 22, 2024

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

İbrahim Kaypakkaya yoldaş önderliğinde her türden reformist ve revizyonist önderliğe karşı “Biz Mustafa Suphi yoldaşın ve onun önderliğindeki TKP’nin mirasçıyız”, “Şimdi biz, herkesin gözü önünde yükseklere bir bayrak çekiyoruz” denilerek 24 Nisan 1972’de açılan bayrak, 52 yıldır dalgalanıyor.

Partimiz, enternasyonal proletaryanın coğrafyamızdaki öncü ve önder gücü olarak komünizmin bayrağını 52 yıldır dalgalandırırken, başta kurucu önderi olmak üzere dört genel sekreterini, onlarca önder kadrosunu, yüzlerce savaşçı, militan ve taraftarını ölümsüzlüğe uğurlandı. Binlerce yoldaşımız yaralandı. Binlercesi faşizmin hapishanelerinde tutsak edildi.

Partimiz, 52 yıllık mücadelesinde sınıf düşmanlarımızın her türden saldırısına direnişle yanıt verdi. Faşizme karşı zaferler kazandı, yenilgiler aldı.  Çokça bedel ödedi ve bedel ödetti. İbrahim Kaypakkaya yoldaş önderliğinde açılan komünizm bayrağını dalgalandırmayı sürdürdü. Ve 52. mücadele yılımıza girerken başta ölümsüz yoldaşlarımız olmak üzere yaralanan, tutsak edilip faşizmin işkencelerine maruz bırakılan yoldaşlarımızın canları, kanları, direniş ve emekleriyle, Türkiye devrimci ve komünist hareketi içinde bir gelenek yaratmayı başardı.

52 yıldır sebatla dalgalandırılan komünizm bayrağının sırrı; partimizin Türk, Kürt uluslarından, çeşitli milliyet ve inançlardan halkımızın sömürüden kurtuluş, özgürlük ve bağımsızlık özlem ve taleplerinin Marksizm-Leninizm-Maoizm’le buluşturulmasıdır. Partimizin temeli; işçi sınıfının ve halk kitlelerinin en ileri eylemleri içinde, başta önder yoldaşımız İbrahim Kaypakkaya olmak üzere sınırlı sayıda kadro tarafından coğrafyamız sınıf mücadelesinin MLM bilimiyle donatılmasıyla atılmıştır. Partimizin 52. yıllık mücadelesinin sırrı, MLM bilimi ve kitlelerin mücadelesidir. Partimiz ve işçi sınıfı ve halk kitlelerinin mücadelesi var olduğu sürece komünizmin yükseklere çekilen bayrağı bu topraklarda dalgalanmaya devam edecektir.

Partimiz MLM bilimiyle, kitlelerin mücadelesini birleştirebildiği oranda mevziler kazanmış ve zaferler elde etmiştir. Kitlelerin mücadelesinden uzaklaştığı oranda ise yenilgiler almış ve mevzi kaybetmiştir. 52 yıllık mücadele tarihimizin bizlere öğrettiği somut ders budur.

Partimizin kuruluşundan günümüze geçen yarım asırlık süre içinde enternasyonal proletaryanın ve ezilen halkların mücadelesi büyük altüst oluşlara sahne oldu. En önemlisi işçi sınıfı ve ezilen halklar devrimlerle kazanmış oldukları mevzileri birer birer kaybettiler. Sınıf düşmanlarımız “sınıf mücadelesinin bittiği”ni, “ideolojilerin öldüğü”nü ilan ettiler. Ne var ki aradan çok fazla geçmeden, emperyalist kapitalizmin doğasında var olan emperyalist paylaşım savaşının ayak sesleri daha çok duyulur oldu.

Uluslararası alanda 3. Emperyalist Paylaşım Savaşı’nın tartışıldığı, emperyalist burjuvazinin her bir kampının buna göre hazırlıklarını yaptığı koşullarda coğrafyamız bu paylaşım savaşının merkezlerinden biri olarak ön plana çıkıyor. Irak ve Suriye’nin ardından İran gerici molla rejimi, emperyalistlerin yeni hedefi olarak daha da belirginleşiyor. Ortadoğu’da emperyalizmin ileri karakolu olarak kurulan Siyonist İsrail başta Filistin ulusuna yönelik soykırım saldırıları olmak üzere bölge halkları açısından bir tehdit olmayı sürdürüyor.

Varlık gerekçesi emperyalist sermayeyle işbirliği ve halk düşmanlığı olan TC devleti ise; Türk, Kürt uluslarından, çeşitli milliyet ve inançlardan halkımıza yönelik yeni saldırılara hazırlanıyor. Emperyalizmin askeri örgütü NATO’nun kullanışlı bir üyesi olarak sadece içerde değil sınır dışında da başta Kürt ulusu olmak üzere bölge halklarına yönelik işgal ve katliam saldırılarını artırmayı amaçlıyor. Emperyalistler arasında artan çelişkileri kendi çıkarı için kullanmak amacıyla yeni katliamlara hazırlanıyor.

TC faşizmi, gelinen aşamada milyonlarca işçi ve emekçiyi asgari ücret adı verilen açlık sınırının altında bir ücrete mahkum etmiş durumdadır. Açlık ücreti ortalama ücret durumuna getirilmiştir. Milyonlarca insan açlık ve yoksulluk sınırında yaşamaya mahkum bırakılmış, gelecek kaygısı yaşarken; iktidarı elinde tutan bir avuç azınlık, lüks ve şatafat içinde yaşıyor. Geniş halk kitleleri içine düşürüldükleri duruma tepkilidir. Ancak son yerel seçimlerde de görüleceği üzere bu tepki, hakim sınıfların muhalefetteki kliğinin arkasına yedeklenmek istenmektedir. Kitlelerin muhalefetinin düzen içinde tutulması, yeni Gezi ve Kobanê Serhildanlarının engellenmesi, daha da önemlisi silahlı mücadelenin kitlelerle buluşmasının önünün kesilmesi hedeflenmektedir.

Partimiz 52. mücadele yılında komünizm davasına yürekten bağlı ama revizyonist ve reformist önderlikler yüzünden inançları ve enerjileri yanlış yola kanalize edilmiş işçi, köylü ve aydınları, gençliği ve kadınları örgütlenmeye, subjektif olarak kafalarında ve yüreklerinde taşıdıkları “devrim” ve “komünizm” ateşinin sarsılmaz inancını örgütlü devrimci mücadeleyle büyütmeye çağırmaktadır.

Yaşasın Partimizin 52. Kuruluş Yıldönümü!

Yaşasın Marksizm Leninizm Maoizm!

Yaşasın TKP-ML, TİKKO, TMLGB ve KKB!

TKP-ML MK  Nisan 2024

832

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Son Haberler

Sayfalar

Proletarya Partisi

„Dijitalleşme“ Kitabım Üzerine

Kitabın konusu, işçi sınıfının nicel ve nitel varlığıyla doğrudan ilgilidir. Özellikle üretim sürecinde dijitalleşmenin artmasıyla, işçi sınıfının sınıfsal niteliğine yönelik ciddi saldırılar gelmeye başladı. İşçi sınıfının ortadan kalkacağı, burjuvazinin, ücretli iş gücü sistemi olmadan, salt makineler üzerinden artı-değer elde edeceği gibi, doğrudan kapitalist sistemi var eden temel olgular yok sayılmaya başlandı.

Yavuz Proletarya Ev Sahibini Bastırırmış

-Seçimleri Boykot-

Zavallı kılıçdaroğlu.

Kazanınca (parlamentarizme) geçmeyi başarabilince) kazanabilmek için yaptığı her şeyin anlamsızlaşacağıyla o kadar ilgilenmişti ki ...

Aman neyse biz proletaryalara ne.

Ulusalcıların - sosyal demokratların ağır bedellerle anlamsızlaştırdığı parlamentarizm komplolarla tarihin tozlu sayfaları içerisinde kaybolup giderken...

imamoğlu'nun şapkada çıkardığı tavşan özgür özer'e eşbaşkan'ım diyerek itibar kazandırma yarışına düşen dem'liler ile...

Tarih bilgisi ve gelecek tasavuru (Deniz Aras)

Geçtiğimiz hafta içinde bir dönem TC içişleri memuriyeti görevinde bulunan ve bu “vatani görevi” sırasında devletin başta gözaltında kaybetmeler olmak üzere Kürt halkına ve devrimcilere yönelik katliam saldırılarını sürdürmesini “başarı”yla yerine getiren, günümüzde özü başına muhalif bir faşist partinin lideri Meral Akşener’in “mertçe cinayet” sözü çok konuşuldu.

Ermeni bir devrimci: LEVON EKMEKÇİYAN (Nubar Ozanyan)

Özgürlük uğruna yürütülen savaşımda her savaşçının önüne çıkan tehlikeli yol ayrımı ve kararlardan biridir “Ya onurunu ayaklar altına alıp teslim olacaksın! Ya da ölümlerden ölüm beğenerek direneceksin.” Levon Ekmekçiyan birkaç günlük yaşam uğruna kendini düşmana satmadan yaşamayı esas aldı. Düşündü fedailerin komutanı Kevork Çavuş’u, Antranik Ozanyan’ı, Mariam Çilingiryan’ı ve yanıbaşında çatışmada şehit düşen yoldaşı Zohrab Sarkisyan’ı. Sonra çocukluğunda anlatılan ve dinlemekte zorlandığı soykırım hikayelerini. Hangi Ermeni gencinin yüreği yaralı hafızası intikam dolu değildir ki?

“Unutturulan” Bir Devrimcinin Ardından 29 Ocak 1983, Kanlı Şafak

Çeşitli milliyetlerden Türkiye halkının başına kara bulut gibi çöken 12 Eylül Askeri Faşist Diktatörlüğü’nün elebaşı olan Kenan Evren, Muş halkına yaptığı ve tarihe geçen konuşmasının bir bölümünde “Asmayalım da besleyelim mi?” sözünü, Ermeni devrimci Levon Ekmekçiyan için söylemişti.

12 Eylül faşist cunta yılları idamların, işkencelerin, gözaltında kayıpların, vatandaşlıktan atılmaların, azgın devlet terörünün yaşandığı yıllar olmuştur. Bu dönemde siyasi nedenlerle aralarında 17 devrimcinin de olduğu 51 kişi idam edilerek katledilmiştir.

Almanya'da Faşizme Karşı Kitlelerin Büyük Protestosu

Alman emperyalist burjuvazisi, son yıllarını ekonomik kriz içinde geçirdi ve bu krizi savuşturabilmiş değildir. Tersine, giderek derinleşmektedir. Kendileri için söylenen “Avrupa'nın hasta adamı” sözüne karşı, ekonomi bakanın Lindener'in doğrudan ağzıyla; “hasta değil, yorgun adamı” olduğunu kabul etti.

Çutakımız Hrant (Nubar Ozanyan)

Soykırımcıların, hafıza katillerinin tüm çabalarına karşın Ermeni halkının ve ilerici insanlığın hafızasında halen dipdiri olan Hrant Dink; özgürlüğün ve adalet arayışının simgesi olarak anılmaya devam ediyor. Yüzbinlerin hem kalbine hem de duygularına bu denli etkili ve sarsıcı dokunmayı başaran Hrant Dink, bu gücü Ermeni soykırım gerçekliği kavrayışından, özgürlüğe ve adalete olan güçlü inancından, tutarlı duruşundan alıyordu.

Bir Sol Liberal Aydının Ezilen Ulus Milliyetçiliği Temelinde Ulus Sorununa Yaklaşımının Eleştirisi

Giriş:

Uluslar kapitalizmin şafağında ortaya çıkmıştır. Ancak, kapitalizmin emperyalizme evrilmesiyle de ulusal sorunlar çözülebilmiş değildir. Hala ezilen uluslar ve bunların kendi kaderlerini özgürce tayin etme mücadeleleri sürmektedir. Özellikle emperyalizmin ortaya çıkmasıyla birlikte, ezilen ulus sorununun çözümü doğrudan proleter devrimlere bağlanmıştır.

Dağın Sara’sı (Sakine Cansız), Nubar Ozanyan

Aradan yıllar geçse de direngenliğin hikayesini yazan Sara (Sakine Cansız), unutulmadan konuşulup anılıyorsa bu onun istisna bir kişilik olduğunu gösterir. Unutulmayacak kadar değerli çalışmalar yürüten, her dönem geride okunacak notlar bırakan Sara, Kürt Özgürlük Hareketi’nin öncü soluğu olmayı başarmış bir devrimcidir.

Cüret edip özneleşelim, kurtuluş için örgütlenelim ve hep birlikte devrimle özgürleşelim!

– Merhaba, kendinizi tanıtır mısınız?

– Merhabalar, ben Rosa Avesta, TKP-ML Komünist Kadınlar Birliği (KKB) temsilcisiyim.

– TKP-ML KKB olarak 5 Mayıs 2023 tarihinde yaptığınız açıklamada 1. Kongrenizi yaptığınızı açıkladınız. Bu Kongreye gelinceye kadar geçen süreci özetleyebilir misiniz?

Sosyalizm Bayrağının Arkasına Saklanan Sosyal Şovenizm!

Yerel seçim süreci, egemen sınıflar arasındaki kapışmanın yeni adresi olarak giderek ısınan bir gündem olarak karşımıza çıkıyor.

2023 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde AKP-MHP faşist ittifakı ve merkezinde CHP’nin yer aldığı “Millet İttifakı” arasındaki mücadeleden ilki ezici bir üstünlükle galip çıktı. Daha doğrusu, devlet aklı, önümüzdeki dönem için yola “CHP’nin de onayıyla” Türk-İslam senteziyle, gerici ve faşist bir ittifakla devam etme kararı aldı.

Sayfalar