Salı Nisan 30, 2024

Tarihsel Deneyimin Işığında Birleşik Mücadele

Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin (BPKD) Çin’de gürleyen top sesleri, işçi sınıfı ve gençlik içerisinde yankısını buldu. Fransa’da başlayan Avrupa’ya oradan da dünyaya yayılan eylemlilikler gerçekleşti. Tüm dünyada işçiler, emekçiler, gençlik özgürlük, devrim ve sosyalizm türküleriyle, marşlarıyla sokakları, meydanları doldurdular.

BPKD’nin Çin’de yankılanan sesi işçi sınıfı ve gençlik içerisinde Türkiye’de de yankısını buldu. Türkiye’de işçi sınıfı grevler, fabrika işgalleri gerçekleştirdi. 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi gerçekleşti. Yüzlerce işçi, hakları için fabrikaları boşaltarak yürüyüşler gerçekleştirdi. Polis barikatları özgürlük marşları eşliğinde parçalandı. Öğrenci gençlik üniversitelerde boykotlar, işgaller gerçekleştirdi. Köylülerin toprak işgallerinde köylülerin yanında, birlikte mücadele ettiler. Çay, tütün vb. mitinglerde üreticilerle birlikte yürüdüler.

TC devleti kurulduğundan bu yana sol adına hareket eden reformist, parlamenterist, revizyonist anlayışlara karşı silahlı devrimci bir çıkış yaşandı. Bu silahlı devrimci çıkış Türkiye topraklarında üç ana damardan besleniyordu. Bunlardan, Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO)’nun önderleri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan 1972’nin 6 Mayıs şafağında darağacında ölümsüzleştiler. Deniz Gezmiş’in darağacına çıkarken son sözleri ”Yaşasın Kürt ve Türk halklarının Kardeşliği” oldu.

’71 silahlı devrimci çıkışının en önemli ana damarı da Türkiye Komünist Partisi-Marksist Leninist (TKP-ML)’dir. TKP-ML’nin önderi İbrahim Kaypakkaya 1973’ün Ocak’ında Dersim’de bir çatışma sonrasında bir ihbar sonucu yakalanmış ve Amed Zindanlarında 3 aydan fazla bir süre devam eden işkenceden sonra katledilmiştir. İbrahim Kaypakkaya’nın işkencedeki komünist tavrı, ”ser verip sır vermeyen yiğit” olarak anılmasının nedeni olmuştur.

Kaypakkaya’nın tutsak düşmeden önceki eylemlerinden biri de 31 Mayıs 1971’de Nurhak Dağları’nda katledilen Sinan Cemgil komutasındaki THKO savaşçılarını ihbar eden Kahyalı Köyü Muhtarı Mustafa Mordeniz’i cezalandırmak olmuştur. Bu pratikte devrimci dayanışmanın, ortak düşmana karşı ortak mücadele etmenin örneği vardır.

’71 silahlı devrimci çıkışın bir diğer ana damarı Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi’dir. 1970’in Aralık ayında Mahir Çayan, Yusuf Küpeli, Münir Ramazan Aktolga, Ertuğrul Kürkçü, Orhan Savaşçı, Ulaş Bardakçı, Sinan Çaldır, Bingöl Erdumlu ve Ziya Yılmaz tarafından kuruldu. Mahir Çayan’ın sekreteri olduğu üç kişilik bir Merkez Komitesi oluşturuldu.

THKP-C’nin ses getiren eylemlerinden biri 17 Mayıs 1971’de İsrail Başkonsolosu Efraim Elrom’un kaçırılmasıdır. Mahir Çayan’ın da içinde bulunduğu bu eylemden kısa bir süre sonra eylemi gerçekleştirenler tutsak düşerek hapishaneye konuldular.

29 Kasım 1971’de de THKP-C üyesi Mahir Çayan, Ulaş Bardakçı, Ziya Yılmaz ve THKO üyesi Cihan Alptekin ve Ömer Ayna İstanbul Maltepe Askeri Hapishanesi’nden tünel kazarak kaçtılar.

Ocak 1972’de İstanbul’dan Ankara’ya giden THKP-C lideri Mahir Çayan THKO ile Deniz Gezmişlerin idamını engellemek için ortak bir eylem yapılması konusunda THKO’dan Cihan Alptekin ve Ömer Ayna ile görüşerek karar aldılar. Ve böylece 26 Mart 1972’de Ünye’deki NATO radar üssünde görev yapan üç teknisyen kaçırıldı. 26 Mart 1972 tarihli ”TC Cumhurbaşkanlığı, Parlamentosu ve Hükümetine” başlığını taşıyan bildiri ile isteklerini dünya ve Türkiye kamuoyuna ilan ederler. Bildiride şu istekler yer almaktadır:

1- İnfazlar derhal durdurulacak.

2- Hiçbir yurtsever ve devrimci asılmayacaktır. 

3- En çok 48 saat içerisinde bu konuda Türkiye radyolarından infazların durdurulduğu hakkında yayın yapılması şarttır.”

THKP-C’den Mahir Çayan, Ertuğrul Kürkçü, Hüdai Arıkan, Nihat Yılmaz, Ertan Sarıhan, Ahmet Atasoy ve THKO’dan Cihan Alptekin bir gün sonra Ünye’den aldıkları rehinelerle birlikte Kızıldere’ye gittiler. Burada THKP-C’den Sinan Kazım Özüdoğru, Sebahattin Kurt, Saffet Alp ve THKO’dan Ömer Ayna ile buluştular. 30 Mart sabahı devrimcilerin kaldığı ev asker tarafından sarıldı. Ankara’dan getirilen kontrgerilla elemanları, subayları operasyonu yönetti. Devrimcilere ”teslim ol” çağrıları yaptılar. Teslim ol çağrılarına Mahir Çayan dama çıkarak ”Biz buraya dönmeye değil, ölmeye geldik” yanıtını verir. Mahir Çayan evin çatısında başından aldığı kurşunla diğer yoldaşları da uzaktan yapılan havan ve roketatarlarla yapılan bombalamayla ölümsüzleştiler.

Devrimci Önderler Birleşik Mücadelenin Yolunu Gösteriyor

Bu eylem öncesi ve eylem sonrasında altını çizmemiz gereken iki önemli devrimci anlayışı ifade etmeliyiz: Birincisi, ölümü göze alarak faşizme karşı kararlılıkla direnmeyi öne çıkarmalıyız. Mahir Çayan ve yoldaşları TC’nin donanımlı ve sayıca üstün ordusuna karşı ölümüne direnmeyi hedeflerine koymuşlardır.

Mahir Çayan ve yoldaşları THKO’nun önderleri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı faşizmin elinden kurtarmak için kendi yaşamlarını ortaya koymuşlardır. Devrimci dayanışmanın, fedakarlığın en üst boyuttaki eylemini gerçekleştirmişlerdir. Devrimciler dostlarının, siper yoldaşlarının faşizmin elinden alınması için yaşamlarını seve seve feda ederler. Mahir Çayan ve yoldaşları devrimci dayanışmanın en güzel örneğini TDH tarihine miras bıraktılar.

Bizler her 30 Mart’ta Kızıldere’yi, Mahir Çayan ve yoldaşlarını devrimci bir coşku ve sorumlulukla anıyoruz.

Faşist TC devleti ”tek vatan, tek millet, tek bayrak” nidalarıyla her seferinde devrimcilere, Kürtlere saldırıyor. Şovenizmi körüklüyor. Tüm bunlara karşı son günlerde ülkenin dört bir yanında işçi sınıfının direnişlerinden AKP-MHP faşist iktidarına karşı birleşik mücadeleyi örme çabalarına, kadınların ve LGBTİ+ların bastırılamayan isyanının sokağa yansımasından, özellikle de gençlik hareketinde bir dizi gelişmeyi yaşıyoruz. Faşist TC devletinin Kürtlerin Rojava’daki kazanımlarına dönük saldırılarına, işgaline tanık oluyoruz. İçeride ve sınır ötesinde Kürtlerin olduğu tüm alanlara saldırıyor. İçeride gerillanın barındığı dağları İHA ve SİHA’larla bombalıyor. Daha açıkçası Kürtlere yönelik imha ve inkar siyasetinde katliamların tavan yaptığı bir süreçten geçiyoruz.

İşte tam da böylesi süreçlerde devrimcilerin en çok birlikteliğe, dayanışmaya gerek duydukları süreçlerdir. Böyle bir süreçte ortak mücadele yürütme temelinde gerçekleştirilen ittifaklar çok önemlidir.

Günümüzde devrimciler devrimci önderlerin birlikte mücadele çizgisinde yürümekte bu mirası daha da zenginleştirme mücadelesi içindedirler. Gençlik örgütleri ”Birlikte Yürüyoruz” şiarıyla başlattıkları yürüyüşlerini yaptıkları ortak toplantıyla ”Birleşik Gençlik Meclisi”nin kuruluşunu ilan ettiler. Faşist AKP-MHP iktidarına karşı mücadeleyi birlikte vereceklerini duyurdular.

Ülkedeki devrimci, sol, sosyalist, yurtsever güçler de ”Faşizme Karşı Birleşelim, Örgütlenelim, Mücadeleyi Yükseltelim” sloganıyla her alanda birlikte yürümek, devrimci birlikteliği, dayanışmayı yükseltmek için ”Birleşik Mücadele Güçleri”ni oluşturdular. Devrimciler olarak faşizmin baskılarına karşı tepki duyan ve karşı çıkan güçleri, Birleşik Mücadele Güçleri önderliğinde birleştirip verilen mücadeleyle ileriye taşıma gibi bir tarihi görevle karşı karşıyayız.

9365

Özgür Gelecek

Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Sayfalar

Özgür Gelecek

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Sayfalar