Salı Mayıs 21, 2024

Tarihsel Deneyimin Işığında Birleşik Mücadele

Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin (BPKD) Çin’de gürleyen top sesleri, işçi sınıfı ve gençlik içerisinde yankısını buldu. Fransa’da başlayan Avrupa’ya oradan da dünyaya yayılan eylemlilikler gerçekleşti. Tüm dünyada işçiler, emekçiler, gençlik özgürlük, devrim ve sosyalizm türküleriyle, marşlarıyla sokakları, meydanları doldurdular.

BPKD’nin Çin’de yankılanan sesi işçi sınıfı ve gençlik içerisinde Türkiye’de de yankısını buldu. Türkiye’de işçi sınıfı grevler, fabrika işgalleri gerçekleştirdi. 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi gerçekleşti. Yüzlerce işçi, hakları için fabrikaları boşaltarak yürüyüşler gerçekleştirdi. Polis barikatları özgürlük marşları eşliğinde parçalandı. Öğrenci gençlik üniversitelerde boykotlar, işgaller gerçekleştirdi. Köylülerin toprak işgallerinde köylülerin yanında, birlikte mücadele ettiler. Çay, tütün vb. mitinglerde üreticilerle birlikte yürüdüler.

TC devleti kurulduğundan bu yana sol adına hareket eden reformist, parlamenterist, revizyonist anlayışlara karşı silahlı devrimci bir çıkış yaşandı. Bu silahlı devrimci çıkış Türkiye topraklarında üç ana damardan besleniyordu. Bunlardan, Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO)’nun önderleri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan 1972’nin 6 Mayıs şafağında darağacında ölümsüzleştiler. Deniz Gezmiş’in darağacına çıkarken son sözleri ”Yaşasın Kürt ve Türk halklarının Kardeşliği” oldu.

’71 silahlı devrimci çıkışının en önemli ana damarı da Türkiye Komünist Partisi-Marksist Leninist (TKP-ML)’dir. TKP-ML’nin önderi İbrahim Kaypakkaya 1973’ün Ocak’ında Dersim’de bir çatışma sonrasında bir ihbar sonucu yakalanmış ve Amed Zindanlarında 3 aydan fazla bir süre devam eden işkenceden sonra katledilmiştir. İbrahim Kaypakkaya’nın işkencedeki komünist tavrı, ”ser verip sır vermeyen yiğit” olarak anılmasının nedeni olmuştur.

Kaypakkaya’nın tutsak düşmeden önceki eylemlerinden biri de 31 Mayıs 1971’de Nurhak Dağları’nda katledilen Sinan Cemgil komutasındaki THKO savaşçılarını ihbar eden Kahyalı Köyü Muhtarı Mustafa Mordeniz’i cezalandırmak olmuştur. Bu pratikte devrimci dayanışmanın, ortak düşmana karşı ortak mücadele etmenin örneği vardır.

’71 silahlı devrimci çıkışın bir diğer ana damarı Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi’dir. 1970’in Aralık ayında Mahir Çayan, Yusuf Küpeli, Münir Ramazan Aktolga, Ertuğrul Kürkçü, Orhan Savaşçı, Ulaş Bardakçı, Sinan Çaldır, Bingöl Erdumlu ve Ziya Yılmaz tarafından kuruldu. Mahir Çayan’ın sekreteri olduğu üç kişilik bir Merkez Komitesi oluşturuldu.

THKP-C’nin ses getiren eylemlerinden biri 17 Mayıs 1971’de İsrail Başkonsolosu Efraim Elrom’un kaçırılmasıdır. Mahir Çayan’ın da içinde bulunduğu bu eylemden kısa bir süre sonra eylemi gerçekleştirenler tutsak düşerek hapishaneye konuldular.

29 Kasım 1971’de de THKP-C üyesi Mahir Çayan, Ulaş Bardakçı, Ziya Yılmaz ve THKO üyesi Cihan Alptekin ve Ömer Ayna İstanbul Maltepe Askeri Hapishanesi’nden tünel kazarak kaçtılar.

Ocak 1972’de İstanbul’dan Ankara’ya giden THKP-C lideri Mahir Çayan THKO ile Deniz Gezmişlerin idamını engellemek için ortak bir eylem yapılması konusunda THKO’dan Cihan Alptekin ve Ömer Ayna ile görüşerek karar aldılar. Ve böylece 26 Mart 1972’de Ünye’deki NATO radar üssünde görev yapan üç teknisyen kaçırıldı. 26 Mart 1972 tarihli ”TC Cumhurbaşkanlığı, Parlamentosu ve Hükümetine” başlığını taşıyan bildiri ile isteklerini dünya ve Türkiye kamuoyuna ilan ederler. Bildiride şu istekler yer almaktadır:

1- İnfazlar derhal durdurulacak.

2- Hiçbir yurtsever ve devrimci asılmayacaktır. 

3- En çok 48 saat içerisinde bu konuda Türkiye radyolarından infazların durdurulduğu hakkında yayın yapılması şarttır.”

THKP-C’den Mahir Çayan, Ertuğrul Kürkçü, Hüdai Arıkan, Nihat Yılmaz, Ertan Sarıhan, Ahmet Atasoy ve THKO’dan Cihan Alptekin bir gün sonra Ünye’den aldıkları rehinelerle birlikte Kızıldere’ye gittiler. Burada THKP-C’den Sinan Kazım Özüdoğru, Sebahattin Kurt, Saffet Alp ve THKO’dan Ömer Ayna ile buluştular. 30 Mart sabahı devrimcilerin kaldığı ev asker tarafından sarıldı. Ankara’dan getirilen kontrgerilla elemanları, subayları operasyonu yönetti. Devrimcilere ”teslim ol” çağrıları yaptılar. Teslim ol çağrılarına Mahir Çayan dama çıkarak ”Biz buraya dönmeye değil, ölmeye geldik” yanıtını verir. Mahir Çayan evin çatısında başından aldığı kurşunla diğer yoldaşları da uzaktan yapılan havan ve roketatarlarla yapılan bombalamayla ölümsüzleştiler.

Devrimci Önderler Birleşik Mücadelenin Yolunu Gösteriyor

Bu eylem öncesi ve eylem sonrasında altını çizmemiz gereken iki önemli devrimci anlayışı ifade etmeliyiz: Birincisi, ölümü göze alarak faşizme karşı kararlılıkla direnmeyi öne çıkarmalıyız. Mahir Çayan ve yoldaşları TC’nin donanımlı ve sayıca üstün ordusuna karşı ölümüne direnmeyi hedeflerine koymuşlardır.

Mahir Çayan ve yoldaşları THKO’nun önderleri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı faşizmin elinden kurtarmak için kendi yaşamlarını ortaya koymuşlardır. Devrimci dayanışmanın, fedakarlığın en üst boyuttaki eylemini gerçekleştirmişlerdir. Devrimciler dostlarının, siper yoldaşlarının faşizmin elinden alınması için yaşamlarını seve seve feda ederler. Mahir Çayan ve yoldaşları devrimci dayanışmanın en güzel örneğini TDH tarihine miras bıraktılar.

Bizler her 30 Mart’ta Kızıldere’yi, Mahir Çayan ve yoldaşlarını devrimci bir coşku ve sorumlulukla anıyoruz.

Faşist TC devleti ”tek vatan, tek millet, tek bayrak” nidalarıyla her seferinde devrimcilere, Kürtlere saldırıyor. Şovenizmi körüklüyor. Tüm bunlara karşı son günlerde ülkenin dört bir yanında işçi sınıfının direnişlerinden AKP-MHP faşist iktidarına karşı birleşik mücadeleyi örme çabalarına, kadınların ve LGBTİ+ların bastırılamayan isyanının sokağa yansımasından, özellikle de gençlik hareketinde bir dizi gelişmeyi yaşıyoruz. Faşist TC devletinin Kürtlerin Rojava’daki kazanımlarına dönük saldırılarına, işgaline tanık oluyoruz. İçeride ve sınır ötesinde Kürtlerin olduğu tüm alanlara saldırıyor. İçeride gerillanın barındığı dağları İHA ve SİHA’larla bombalıyor. Daha açıkçası Kürtlere yönelik imha ve inkar siyasetinde katliamların tavan yaptığı bir süreçten geçiyoruz.

İşte tam da böylesi süreçlerde devrimcilerin en çok birlikteliğe, dayanışmaya gerek duydukları süreçlerdir. Böyle bir süreçte ortak mücadele yürütme temelinde gerçekleştirilen ittifaklar çok önemlidir.

Günümüzde devrimciler devrimci önderlerin birlikte mücadele çizgisinde yürümekte bu mirası daha da zenginleştirme mücadelesi içindedirler. Gençlik örgütleri ”Birlikte Yürüyoruz” şiarıyla başlattıkları yürüyüşlerini yaptıkları ortak toplantıyla ”Birleşik Gençlik Meclisi”nin kuruluşunu ilan ettiler. Faşist AKP-MHP iktidarına karşı mücadeleyi birlikte vereceklerini duyurdular.

Ülkedeki devrimci, sol, sosyalist, yurtsever güçler de ”Faşizme Karşı Birleşelim, Örgütlenelim, Mücadeleyi Yükseltelim” sloganıyla her alanda birlikte yürümek, devrimci birlikteliği, dayanışmayı yükseltmek için ”Birleşik Mücadele Güçleri”ni oluşturdular. Devrimciler olarak faşizmin baskılarına karşı tepki duyan ve karşı çıkan güçleri, Birleşik Mücadele Güçleri önderliğinde birleştirip verilen mücadeleyle ileriye taşıma gibi bir tarihi görevle karşı karşıyayız.

9464

Özgür Gelecek

Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Özgür Gelecek

Rojava, Filistin, Karabağ: İşgal, Yıkım ve Direniş (Yorum)

Ortadoğu tarihi boyunca yer küremizin en çatışmalı bölgelerinden biri olmuştur. Bölgenin stratejik konumu, uygarlığın gelişim düzeyi, baskıya, sömürüye dayalı dış müdahaleler için güçlü zeminler sunmuştur. Kuşkusuz bölgedeki iç çelişkiler ve çatışmalar da her zaman dış müdahaleleri kolaylaştırmıştır. Özellikle dinsel ve mezhepsel çatışmalar hem çağdaş temelde toplumsal gelişmeleri frenlemiştir hem de bölgeyi dış saldırılara açık hale getirmiştir. Bu nesnel zemin üzerinde toplumsal çürümeler, işbirlikçi ilişkiler ve itaat kültürü bir yaşam tarzına dönüştürülmüştür.

“Hamas-İsrail Çatışmasında” İtidal Çağrısı Yapmak…(Polemik)

Filistinli 14 direniş örgütünün, 7 Ekim günü “Aksa Tufanı” adıyla İsrail devletine yönelik operasyonu, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı. Hamas gibi İslamcı örgütlerin yanısıra ve de Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi gibi Marksist eğilimli hareketlerin de yer aldığı hamle, Siyonist İsrail’in tarihi boyunca aldığı en büyük darbelerden biri olarak kayıtlara geçti. Sözkonusu direniş, kısa sürede dünyanın dört bir yanında devrimci, ilerici güçler nezdinde çok ciddi saflaşmaları da beraberinde getirdi.

“Çizgimiz Nubar Ozanyan’dır!” (Deniz Aras)

7 Ekim sabahı Filistin Ulusal Direnişi’nin Siyonist İsrail işgalciliğine ve zulmüne karşı “Aksa Tufanı Operasyonu” başlatması başta siyonizm olmak üzere bölge gerici devletleri ve siyonizme koşulsuz destek veren emperyalistlerde şok etkisi yarattı.

Hamas öncülüğünde başlatılan ve aralarında Filistin Ulusal Hareketi’nin tarihsel öznelerinden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi devrimci örgütlerin de yer aldığı “Operasyon Odası” tarafından yönetildiği açıklanan bu hamle, tüm dünyada olduğu gibi coğrafyamızda da tartışmalara yol açtı.

Yerini Bulan Her Vuruş Acı Verir!

Komünist partileri yaptıkları eylemleri kamuoyuna açıkladıkları gibi, yanlış yaptıkları eylemleri de kamuoyuna açıklar ve özeleştirisini yaparlar. Yanlış eylemlerin özeleştirisinin yapılması, o partinin dürüstlüğünü gösterir ve bu tür özeleştiriler kitlelere ve parti kamuoyuna güven verir.

Arif Alıç, 1978 yılında Hıdır Aykır ile Bayrampaşa  Hapishanesinden kaçtı. Parti tarafından kırsal (Dersim) alana gönderildi. 1981 yılının ortalarında, TKP/ML üyesi bir kişi tarafından öldürüldü.

Bu makaleyi, yazarken ölüm haberini aldığım, sevgili yoldaşım Turan Talay'ın anısına adıyorum.

Türk Tekelleri Afrika'yı Çok Çooook Sevdi!

TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi:Faşizm Ve Siyonizm Kaybedecek, Filistin ve Rojava Kazanacak!

Ortadoğu ezilen halklarının ezeli düşmanları olan Faşist T.C. ve Siyonist İsrail devletlerinin halklara yönelik saldırıları ile ezilen Rojava ve Filistin halklarının direnişine şahit oluyoruz. Bu gerici güçler, tüm teknolojik üstünlük ve emperyalist devletlerden tam destek görmelerine rağmen, Filistin ve Rojava halklarının direncini, mücadele kararlılığını kıramıyorlar. Egemenlerin tüm saldırılarına rağmen belirleyici olan yine halkın öz direnişi ve kararlılığı oluyor. Filistin ve Kürdistan halkları; İsrail Siyonizmine, T.C.

Arstahk: “Biz Beyaz Bayrak Kaldırmayız!”

Ermeni halkının soykırım ve tehcir tarihine bir yenisi daha eklendi. 1915 bitmedi. Bu kez TC destekli Azeri faşizmi eliyle utanç dolu katliam gerçekleşti. 19 Eylül günü Karabağ’ın (Arstahk) Başkenti Istepanagerd başta olmak üzere Karabağ’ın dört bir yanına saldırılar başlatan Azeri işgalcileri, saldırının birinci günü tamamlanmadan aralarında kadın ve çocukların da olduğu 35 kişiyi öldürüp yüzlerce sivil insanı yaraladı.

Vurun Abalıya - Çaresizsen Güneşe Bak... Cızz....

Proletaryalarda öğren proletaryalara öğret.

Nolurrr.... nolurrr.... bir kez de kabahati....

Fakirlik güzel şey... fakirlik güzel şey..

Hele de birde seni deniz kampına götüren, yanacam diye de çakma (yoğurt) yağlarıyla, insanın midesini bulandıracak bir şekilde,  orasını burasını yakan o... fakir...  insanları bırakıpta deniz manzaralı villalarda sabah kahvaltısı yapabilecek dostlarınız varsa... gerçekten fakirlik güzel şey.... gerçekten fakirlik güzel şey...

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! -2-

Burjuva-feodal politika yapmanın bazı “incelikleri”!

II. ABDÜLHAMİD MEVZUU[*]

 

“Gerçeği bilmeniz gerekiyor,

gerçeği aramanız gerekiyor.

Gerçek sizi özgür kılacak.”[1]

 

“ÖZELEŞTİRİ”NİN ELEŞTİRİSİ[*]

 

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Sende, ben, imkânsızlığı seviyorum, 

fakat aslâ ümitsizliği değil.”[1]

 

Anlama/ ve kavramanın dünyayı değiştirmek için mücadele edenler için eleştirel bir “olmazsa olmaz” olması yanında; “Netlik [de] insanın en büyük gücüdür.”[2] Bu bir.

Sayfalar