Cuma Mayıs 17, 2024

Süryani Soykırımı: SEYFO (Nubar OZANYAN )

Ortadoğu tarihin ve medeniyetin gizemleriyle doludur. Kadim halkların yurdu, uygarlıkların beşiği olan bu topraklar aynı zamanda en büyük kıyım ve kırımların da acımasızca yaşandığı coğrafyadır. Süryanilerin ataları tıpkı Ermeniler, Pontuslu Rumlar, Asuriler gibi büyük bir felakete uğradılar. Yaşadıkları topraklardan koparılan yüzbinlerce Süryani, tıpkı Ermeniler ve Pontuslu Rumlar gibi Osmanlı asker ve jandarması tarafından zorla ölüme sürüldü. Üzerinde yaşadıkları toprak, dağlar, vadiler, nehirler mezarları haline geldi.

Turabdin (Mardin, Midyat, Nusaybin, Hasankeyf, Kerboran, Savur) anayurdumdur. Kanla yıkanmış, kılıçla çizilmiştir.

15 Haziran Süryani, Asuri, Keldani halkının soykırım günüdür. Diğer Hristiyan halklar gibi Süryani halkı da tarifi zor acılar çekti. Tıpkı Ermeni ve Pontus Rum halkı gibi bitip tüketen açlık çekti. İntihara sürüklendi. Yüzbinlerce kadın ve çocuk, İslam dinine geçmeye zorlandı. Arap-Kürt-Türk aileler içerisinde hayatta kalmaya çalıştı. Erkeklerin büyük bir çoğunluğu öldü, öldürüldü. Kadın ve çocuklar, yabancı misyonerlerin koruması altında yetimhanelere yerleştirildi. 156 kilise ve manastır yakılıp yıkıldı. Yüzlerce ruhani insanı katledildi. Arami ve Süryani halkından tahmini olarak 500 bin civarında insan katledildi. Sağ kalan kadın ve çocukların bir kısmı asimile edilerek, Türkleştirilip-İslamlaştırıldı. Kemalist iktidarın sözcü ve katilleri haline getirildi.

Süryani ve Arami halklarına yaşatılan barbarlığı asla unutmayacağız.     

Özgürlüklerin kırıntısının bile olmadığı bu topraklar, halklar hapishanesinden halklar mezarlığına çevrildi. Bütün diller “olup bitenleri ifade edecek sözcük” icat etmede zorlandı. Olup bitenleri tanımlamakta sadece Soykırıma uğrayan halklar zorlanmadı. Aynı zamanda katliama tanıklık eden yabancılar da “buna benzer bir şey göremediklerini” defalarca söylediler. Bu nasıl bir vahşet ve bu nasıl bir kırımdır ki; yaşananları tanımlayacak sözcük bulunamıyor. Vicdanlar çaresiz, diler çaresiz...

Dizginsiz bir barbarlığın temsilcileri olan Sultanlar, İttihat Terakkici ve Kemalist cellatlar için “geçtikleri her yerde arkalarında büyük bir kan izi bıraktılar. Hakimiyetlerinin ulaştığı her yerde medeniyetler gözden kaybolmuştur” diye yazıldı. 

Hakkari bölgesi başta olmak üzere Serhat, Amed, Urfa, Adıyaman, Malatya, Turabidin alanlarında Süryani, Asuri, Keldani, Ermeni halklarına karşı kapsamlı ve çok yönlü bir soykırım başlatıldı. İttihat-Terakki cellatlarının başlattığı Soykırım, Kemalist hükümet tarafından devam ettirilerek 1919’da Karadeniz’deki Helen Pontus halkını kapsayacak şekilde genişletildi. Ve 1925 yılına kadar aralıksız bir şekilde devam etti.

2 milyonun üzerinde Hristiyan halk, barbarca katledildi. Şans eseri ölmeyip sağ kalanların bir kısmı sürgüne, bir kısmı ise İslam dinine geçmeye zorlandı. Gasp ve tahrip edilen maddi ve manevi değerlerin haddi hesabı tutulamadı. Tüm dünyanın gözü önünde gerçekleştirilen Soykırımla tarihsel değerler ve uygarlıklar çöle dönüştürüldü.  

Bir yandan da kırım ve kıyım yetmezmiş gibi geride kalan kilise, manastır ve Süryanilere ait mülklere el kondu.

Soykırımı kınamak demek İttihatçı-Kemalist ideolojiden kopmak, ona karşı mücadele etmek demektir. İttihatçı-Kemalist ideolojiden tam kopuş sağlanmadan karşıt bir duruş sergilemeden soykırımlar kınanamaz. İttihatçı ideoloji lanetli bir resmi ideoloji yaratmış ve sahte bir tarih yazmıştır. Okullarda, üniversitelerde öğretilen tamamen yalana ve inkara dayalı resmi ideolojiden beslenen, resmi tarihi benimseyen herkes soykırım suçlarının bir parçası haline geliyor. Kan, yalan ve inkar üzerine kurulu Türkiye Cumhuriyeti bir suç örgütüdür. Bir çete devletidir.

İttihatçı Kemalist ideolojiden kopmak sağlam bir ideoloji, tutarlı bir bilinç ve cesaret gerektirir. Bugün herkesin gözleri önünde dizginsiz katiller Kürdistan’ı işgal ediyor. Yeni Seyfolar yaratmaya çalışıyorlar. Buna seyirci ve sessiz kalmak, TC’nin suçlarına ortak olmak demektir. Medz Yeğerni, Seyfo, Tertele ve Komkujîlerle yüzleşip cellatlardan hesap sormadan soykırımlar durdurulamaz.

İttihatçı Kemalist kılıçtan damlayan her damla kan, herkesi kirletiyor. Masum halkların, dökülen soykırım kanının hesabı sorulup mücadele edilmezse acılar bitmez. Kürt-Ermeni-Süryani-Asuri-Rum-Êzîdî halkların mücadeleleri birleştirilip ortaklaştırılmadan kimseye huzur yoktur. Bugün dizginsiz barbarlığın temsilcisi olan TC’nin işgal ve ilhak ordusu, Başûrê Kurdistan’da yeni Seyfolar gerçekleştirmek istiyor. Yeni Seyfoların yaşanmasına sesiz ve seyirci kalmamanın dili her yeri ve anı halkların ortak direnişe çevirmekten geçiyor.

2035

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Selahattin Demirtaş'a ve bütün tutsaklara...

"YÜREĞİN UMUT ETTİĞİ O ADRESTE" "LI DILÊ KU DIL HÊVÎ DIKE"

Düşkünlüğün, alçaklığın, düzenbazlığın, bağnazlığın, ırkçılığın, sefilliğin, çürümüşlüğün, bencilliğin, rezilliğin ve vurdumduymazlığın rağbet gördüğü bu topraklar sana göre değil dostum.

Yıllardır tanırım seni.

Hani, yüz yüze görüşmüşlüğümüz olmasa da, beraber oturup bir bardak çay içmemiş, tek kelime sohbet etmemiş olsak da, sen hep aşinaydın bana.

Bir aralar bu aşinalığa bir isim bulayım dedim ama inan hiçbir yere oturtamadım.

Akraba desem, değil.

Komşu desem, hiç değil.

TKP-ML MK Siyasi Büro Üyesiyle Röportaj: “Partimiz 53. Mücadele Yılında Faşizme Karşı Savaşını Kararlılıkla Sürdürecektir”

” Kitlelerin hakim sınıfların siyasetinden bağımsız, kendi siyasetini örgütlenmesi ve dahası bir güç olarak ortaya çıkmasını önemsiyoruz. Bu anlamıyla başta İstanbul 1 Mayıs Taksim alanı olmak üzere, işçi sınıfının, emekçilerin, kadınların ve halk gençliğinin 1 Mayıs’ta Alanlara çağrısını değerli ve anlamlı buluyoruz.”

– Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?

– İsmim Özgür Aren. TKP-ML MK, Siyasi Büro üyesiyim.

Tayyip'i, tayyip'e olan güvende yendi

Ah... kuzucuğum ah...

Ne oldu bize böyle.

Ne oldu.

Her şey tıkırında giderken...

Neler yaşadık böyle.

Bu seferde kediler chp'nin lehine mi trafoya girdi ne

Veyahut da.... veyahut da...

"Sizin siyasetçiler bizim sermayeden bir kaç kişiyi yemeye niyetlenirde  bizde hemide hala iktidardayken sizlerden daha fazlasını ham... ham... etmeyiz mi ha..." demenin yarattığı korku uzlaşısı dolu komplo teorileriyle mi  bundan sonraki seçimleri açıklayacağız.

Yoksa... yoksa...

Daha dün bir; bu gün iki

1 Mayıs'ı Taksim'e Mahkum Etmek!

1 Mayıs; sıradan bir gün değil, sınıfın ortaya çıkışından bu yana, ulusal ve evrensel düzeyde, burjuvaziye karşı verdiği mücadele deneyiminin toplam deneyim ve birikimlerini içeren ve onu yaşatmak için ortaya koyduğu kavganın adıdır. Bu nedenle de 1 Mayıs Uluslararası işçi sınıfının mücadele ve dayanışma günüdür.

"Legal parti sorunu" Üzerine

Legal parti sorunu, aslında hem Uluslararası Komünist Hareket ve hem de Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi açısından hiçte yeni ya da ‘bakir’ bir sorun sayılmazken; ama nedense devrimci hareketin ‘radikal sol’ olarak addedilebilecek kimi kesim ve yazarlarınca, böyleymiş gibi sunulmaya çalışılmakta.

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Sayfalar