Cuma Mayıs 10, 2024

Sakine-Fidan ve Leyla’nın Hesabını Doğru Sormak-Dursun Ali Küçük

Sakine, Leyla ve Fidan'ın hesabını kim verecek?

3 Kürdistanlı kadın Paris'in ortasında vuruldu.
Ben, o zaman da kendi sezgilerime ve gelişmelere dayanarak daha ilk günde TC ve doğrudan MİT'in yaptığına işaret ettim. (http://kurdistan-post.eu/tr/bir-sakine-vardi-efsane)

Çoğu kesim Sakineyi barışa kurban etti. Yazdığım bir makalemde ise "siz barışın kurbanınımısınız" diye işaret ettim.
(http://kurdistan-post.eu/tr/sakine-sizler-baris-dilencisi-misiniz)

Çoğu kalemşörler, Kongra gelciler, KCK gladyo, "barışa sıkılan kurşun", "barış sürecini engeleyenler yaptı". İran işi, Suriye işi diyenler oldu, emperyalizm teorilerini yuvarlayanlar oldu.
Oldu da oldu.
Hepsi boştu....
Dolayısyla MİT ve TC aklanıyordu.
Oysa Güneye talimat yazanların ıslak belgesi ve imzalarıda ortaya çıktı. Belgede imzası bulunanlardan biri(ikisi de olabilir) Öcalan'la barış görüşmelerini sürdürenlerden di.
Şimdi Sakine veya üç fidanın katillerini saptıranlar Sakine'lere karşı özür dilemekle karşı karşıyadılar.

Öyle ucuzundan hesap soracağız deyip geçmek yok.

O zaman Sakineleri sürece kurban edenler sürecin yürümediğini, hiç bir ciddi adımın atılmadığını gördüler.
Kandildeki eski arkadaşlarım, ayrılan ve tanınan arkadaşlarım, şahsi olarak ön plana çıkan şahsiyetler kendinize dikkat ediniz.
Tedbirlerinizi elden bırakmayın.
İŞİD'i Kürdistan'ın başına salanlardan herşey beklenir.

Sakinelere sahip çıkmak bağımsız, demokratik Kürdistan, demokratik ve özgür ülke ve toplum yaratmaktan geçer.
Bunun mücadelesini veren her Kürdistanlıya, peşmergeye, gerillaya ne mutlu insanlar diyorum.
Üç fidanı sevdik sevmeye devam edeceğiz.
****
Paris’te üç Fidan’ın  katledilmesinden önce TC uçakla Kandil deki KCK konseyine yönelik bir nokta operasyonu ve bombalaması düzenlendi.
KCK konseyi daha sonra bu açıklamayı doğruladı ve açıklama yaptı. Kandile bir grup barış görüşmeleri için Konseyden Cemil Bayık, Murat Karayılan, Mustafa Karasu ile görüşmeye gelir. Görüşme bittikten hemen sonra TC ye  ait bir uçak görüşmenin yapıldığı yere nokta hedefi yapar. Görüşülen yeri vurur. Konseyin güvenliğine bakan sanırım beş gerilla yaşamını yitirir, şehit düşerler.


Konseydekiler kıl payı kurtarır. Belirtilene göre Karasu saniyeler veya bir dakikayla kurtarır.
Aynı süreçten hemen sonra Kandil de Botan gile yönelik vurdurtma teşebbüsünde bulunur.
Burada Kandil kendisine karşı suikast düzenlemesi yapıldığı halde hemen açıklamada bulunmaz. Çok sonraları Sakine gillerin katliamından daha sonra açıklama yapar.
Seni yok ediyorlar, sen halen süreç diyorsun. Sakine gillerin katliamından sonra topu gladyoya atıyorsun.
Sakine giller vurulduktan sonra İmralıya giden heyet KCK lideri Öcalan’a “MİT in bu işi yaptığını söyleyenlerde var” dediler.
KCK lideri ise, görüşmede bulunan veya takip eden MİT yetkilerinin huzurunda “sanmıyorum” dedi. Bu durumda belgelere ve heyetin açıklamalarına yansıdı.
BDP ve DTK vblerinin açıklamaları ise tam faciadan ibaretti.
******
Sakine gillerin kanı üzerinde TC ve KCK , İmralı yeni bir “barış” havası yarattı.
Kongra gel den Zubeyir Aydar ise “barışa sıkılan kurşun” türünden açıklamalarda bulundu.

Ömer Güney’in Avrupa daki yapının içine kadar gitmesine yollar açılmıştı. Böyleleri belki halada varlar. Sızmalar olabilir, sorun bu değil. Ama bunu aşan durumları Türkiye ve Kürdistan’dada görüyoruz.
İŞİ yapan Hakan Fidan olmasına rağmen Erdoğan paris katliamını “paralel yapı” nın üstüne yıkmaya çalışarak kurtulmaya çalışıyor.
******
TC , Erdoğan ve AKP İŞİD’i Kürdistan federasyonu ve Rojava Kürdistan’ının başına saldı. İki yeride düşürmek istedi. Hesapları tutmadı.
Daha dün Erdoğan yaptığı açıklamada üç kantonun birleşmesini TC için tehdit olarak gördüklerini belirtti. Bu günkü bir açıklamasında ise; “batı Kürdistan’ın birleşmesi ve devletleşmesini istemediklerini ve tehlike olarak gördüklerinin altını bir kez daha çizdi.


Batı Kürdistan’ın federasyonlaşmasına karşı çıkan Erdoğan ve AKP’den Türkiye ve Kuzey Kürdistan için bir çözüme yöneleceğini beklemek saflık olur.
Ben baştan beri “çözüm süreci” nin bir oyalama olduğunu ve sürece yaydırılarak KCK ve taraftarlarının ruhunu boşaltmak, tasfiyeyi etmek ve sadece dağdan gerillayı indirmek olduğunu belirtiyor ve yazıyorum.
Hükümettin kurduğu “çözüm kurulu” ancak kendisi çalar ve kendisi oynar. Geriye kalanlar oraya endekslenmek zorunda kalırlar.
****
Barış savunusu olunuz ama asla barışın dilencisi olmayınız.
Katliamları ve sindirmeleri, suikastleri, devletin kirli işlerini barış diye halkımıza yutturmaya kalkmayınız.
Gerçek ve adaletli bir barışı savunmayan namerttir.mesele sadece gerillayı dağdan indirmek ve salt KCK nin savaşına son vermekse bizi işin içine katmayınız. KCK ve KCK lideri adına ne pazarlık yapıyorsanız yapınız. Yapılan aşağı-yukarı bu eksende dönüyor. Kandil isteksiz kabulleniyor. Politika bunun hiç bir önemi yoktur. Politika açık yapılır. Herkes yapılan açıklamalara bakar. Atılan adımları takip eder. Görüşme ve müzakere yöntemleriniz yanlış. Baltayı kendi ayağınıza vuruyorsunuz.


Seçimleri kurtarmaya bakıyorlar. Sonrasında –aslında şimdide- kendinize dikkat etmeniz gerekiyor.
Ayrılan ve tanınan kişiler içinde bu geçerlidir.
TC, milislerini yaratıyor ve örgütlüyor. AKP ve Erdoğan bunları hazırlıyor.Türkler ve Kürtlerin içinde islamcı geçinen çeteleri yarın daha çok halkın ve Kürdistan mücadelesinin üzerine süreceklerdir. Bundan hiç kuşku duymamak gerekiyor.
Kirli savaş aygıtları güçlendiriliyor.
Sakine gilleri kendi şehidiniz olarak görüyorsunuz, propagandada bundan yararlanıyorsunuz.
Ama hesap sormak şimdiye kadar yapılan gibi olamaz.


Sizi vuruyorlar; siz kalkıp diyorsunuz “bunu barışa karşı yaptılar”, “süreci baltalamak için yaptılar”. Devlet vuruyor, sindiriyor; buna çoğu kişi “provakasyon” deyip geçiştiriyor. Üstelik devlet ve Erdoğan da “provakasyon” diyor.
Yani el insaf! Bu kadarda olur mu?
*****
Sakine, Fidan ve Leyla sizler rahat uyuyunuz, Kürdistanın kurtuluşu için mücadele devam edecektir. Yeni ve özgür bir ülke kurarak sizin katliamınıza cevap verilecektir.
Sizi sevdik ve hep seveceğiz.
Toprağınız bol olsun...
Sizi saygı ve sevgiyle anıyorum.
dursunalikucuk@11hotmailcom
Dursun Ali Küçük-9 Ocak 2015

69266

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

Çakma komünistler! (Deniz Aras)

Her genç Kaypakkayacının biraz da alaycı bir alaycı mutlaka karşılaştığı bir cümledir “Köylü devrimcisi”! Kastedilen elbette İbrahim Kaypakkaya ve onun görüşlerini savunanlardır. Bu tanımı yapanlar için zaman mefhumu sanki bir avantaj olarak kullanılır. Zaman geçtikçe Kaypakkaya’nın görüşlerinin eskidiği sanılır ya da umulur. Kaypakkaya artık eskide kalmıştır ve şimdi “yeni şeyler” söyleme zamanıdır!

Siyasi Tutsakların Tecridi Kırma Mücadelesinin Neresindeyiz? (Yorum)

Emperyalist kapitalist sisteme karşı mücadele eden devrimcilere, komünistlere karşı hemen her ülkede gözaltı ve tutuklama sistematik bir şekilde devam ediyor.

Bu sistematik durum, bu faşist devletler nezdinde tutuklananların her gün daha da derinleşen br şekilde tecrit altında bırakılması anlamına da geliyor.

Egemenler dünyanın dört bir yanındaki devrimci ve komünistlere dönük saldırılarını, katletmekle bitiremediğinde esir alma, tutsaklar üzerinden muhalif güçleri, toplumu sindirme, hapishaneleri bu sindirmenin en önemli aracı haline getirmek hedefiyle yürülüğe sokmaktadır.

Artsakh (Dağlık Karabağ) Tehciri: Stalin Düşmanlığı ve Sosyalizme Saldırı

Uluslararası alanda sömürü, baskı, saldırı ve ilhaklar son dönemlerde katbekat artmış ve katmerli boyutlara tırmanmıştır. Emperyalist devletler ve onların güdümündeki gerici devletlerin, tüm ezilen sınıflar ve toplumlar üzerindeki saldırı furyası, had safhaya ulaşmış durumda. Öyle ki, uluslararası hakim sistem bir taraftan mevcut sorunların bedelini giderek ezilen yığınlara ve mazlum uluslara daha fazla yüklerken diğer taraftan saldırılarını da daha acımasız ve daha şiddetli boyutlara tırmandırmış durumdadır.

Garod – “Hasret” (Nubar Ozanyan)

Halkların coğrafyaları suç ve cinayet örgütü gibi çalışan devletler tarafından zorla boşaltılıyor. Soykırım, işgal, tehcir zulmüyle toprakları cehenneme dönüşen halklar; belirsizliğe, bilinmezliğe, karanlığa doğru zorla sürülüyor. Boyunlarında geleceksizlik zinciriyle birlikte adına yaşamak denilen zulme mahkum ediliyor.

Gerilla, haktır ve halktır (Nubar Ozanyan)

Sınırları ateşten ordularla kuşatılmış her dört parça toprakta, yaşam ve var olma hakkı ellerinden zorla gasp edilmiş Kürt halkının, direnme ve isyan etmekten başka çıkış yolu var mıdır? Kürtlere, ezilenlere kıyamet yaşatılırken her bir karış toprağına ölüm yağdırılırken, en dezavantajlı koşullar altında gerilla, çıplak elleri ve cesur yürekleriyle özgürlükleri uğruna savaşmaya devam ediyor.

TURAN TALAY’IN ANISINA…

Onu maalesef ki çok erken denilebilecek bir yaşta, henüz 68’indeyken, 11.10.2023 tarhinde yitirdik. Bu ani ve erken ölümü tüm sevenlerini, yoldaşları ve dostlarını derinden sarstı ve acılara boğdu.

Akciğer kanserine yakalanmıştı. Hastalık, özelliklede ikinci kez nüksettikten sonra çok hızlı ve sinsi bir şekilde gelişti. Öyle ki doktorların her şeyin normal göründüğünü söylediklerinin kısa bir süre sonrasında yapılan muayende, kanserin kafaya sıçradığı ve de yayıldığı tespit edildi. Artık tıbben yapılabilecek bir şey de yokmuş. 

Emperyalist Kamplar Arasına Sıkıştırılmış Bir Halk: Filistin

Filistin-İsrail sorunu olarak bilinen ve esas olarak da Filistin topraklarında İsrail'in kurulmasının teorik ve politik temeli 1890'lı yılların sonunda atılıyor. 1. emperyalist paylaşım savaşıyla koşullar olgunlaştırılıyor. 2. emperyalist dünya savaşı sonrası ise emperyalist burjuvazi, Filistin'i parçalamayı ve orda İsaril devleti inşa etmeye karar veriyor ve bunu Filistin halkının soykırıma uğratma pahasına gerçekleştiriyorlar. Alman emperyalizmi tarafından soykırıma uğratılan yahudi halkı, bir başka ulusu (Filistinlileri) soykırıma uğratarak kendi ulusal varlığını inşa ediyor.

Hazan Ayının Şehitleri

Kasım, proletarya partisinin en değerli kadro, komutan ve savaşçılarının katledildiği aylardandır.  Hüzün ve öfkenin birlikte yaşandığı aydır. III. Konferans delegelerini, komünist önder Mehmet Demirdağ’ı ve Aliboğazı şehitlerini hep bir hazan ayında kaybettik. Zafere açılan kapıyı adım adım aralayan, özgürlüğe giden yolu damla damla döşüyen Kasım ayı şehitlerimiz tarihin yüceliğine kavuşanlardır. Onlar, yarınların mutlak yenenleri olarak yazılacaktır parti ve devrim notlarımıza.

“Durum İyidir, Gerçekler Devrimcidir”

Yaşadığı dönemin özelliklerini anlayarak, savaşın hükmüne, zorun değiştirici rolüne inanan, sınırlı yaşamını sınırsız davaya adayan önder yoldaş Mehmet Demirdağ ölümsüzdür! Özgürlüğü ve kurtuluşu herkesten ve her şeyden daha fazla isteyen bu uğurda emeğin eğittiği bilinçle savaşarak şehit düşen proletarya partisinin dördüncü genel sekreteri Mehmet Demirdağ yoldaşı üstlendiği öncü pratik ve önder duruşuyla tanırız.

Yalım Nubar’dan Ozanyan Nubar’a Süren Hikaye Bizim!

Botan’dan Yozgat’a dek uzanan toprakların bağrından çıkıp İstanbul Ermeni yetimhanelerinde okumaya gelip, orada bilge önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın devrimci görüşleriyle tanışan ve tutkuyla bağlanan yoksul Ermeni çocukların hikayeleridir, Ermeni devrim şehitlerimizin hikayeleri.

Onları doğdukları topraklardan koparıp buruk ve sancılı bir şekilde İstanbul yollarına düşüren tarihsel gerçeklerin yanında yokluk ve yoksulluktur da. Onları İstanbul yolculuğuna çıkaran çaresizlik, yalnızlık, sahipsizliktir.

Mısır'ı Mesken Tutan Türk Tekelleri

Deutsche Welle (DW)'de Aram Ekin Duran'ın, „Türk Şirketleri Mısır'a Kaçıyor“ adlı bir haberi yayınlandı. Sıradan bir haber gibi gözüküyor, ama, Türkiye ekonomisinin ve Türk devletinin niteliğini araştıranlar, sorgulayanlar için küçük bir haber olmaktan öte bir anlam taşıyor. Özellikle de kendine ML ve Maoist diyen komünist örgütler için daha fazla önem taşıması gerekiyor.

Sayfalar