Cuma Mayıs 17, 2024

Paramaz! (Nubar Ozanyan)

20 devrimci militanın darağacına çekiliş tarihidir 15 Haziran 1915. Paranın ve korkunun egemen olduğu bir dünyada Türkçülüğün ve Turancılığın hüküm sürdüğü bir coğrafyada Hınçak militanı 20 Ermeni devrimci, son nefeslerini korkusuzca darağaçlarında verdi.

Paramaz’ın (Madteos Sarkisyan) yiğit sesiydi gecenin karanlığını parçalayan. “Yoldaşlar! Yiğitçe, başımız dik gideceğiz ölüme!” Cellatlar korktu. Karanlık sindi 20 Ermeni devrimcinin önünde.

Kimdi bu yiğit ve bir o kadar da cüretli insanlar? Neyi amaçladılar? Ne istediler? Bu karanlık ve kötülük dolu dünyada neye itiraz ettiler? Kime karşı durdular? Neden cellatların ve karanlığın önünde eğilip diz çökmediler?

Dara çekilirken “Biz 20’leri asıyorsunuz, ama arkamızdan 20 binler gelecek”, “Siz sadece bizim vücudumuzu yok edebilirsiniz fakat inandığımız fikirleri asla” diyerek ağır bedeller ödeme pahasına özgürlük özlemlerini dile getirdiler. İnanç ve kararlılığın korkusuz sesi oldular.

Politik kimlik ve devrimci duruşlarından dolayı dara çekilen 20 Ermeni devrimci, anılmayı ve önlerinde saygıyla eğilmeyi hak edecek kadar değerli işler yaptılar.

Dara çekilirken sadece dizginsiz katilleri utandırmadılar aynı zamanda hafıza katillerini ve devrimci tarihi kendileriyle başlatan sahte İttihatçı ve cumhuriyetçi Türk solcularını da utandırıp, yarı-aydın cehaletleri içinde boğdular. Sosyalist hareketi hafızasız, devrimci mücadeleyi tecrübesiz bırakmak isteyenleri, her şeyi kendileriyle başlatıp kendileriyle tanımlamaya çalışanları utanç duvarına çivilediler.

Devletin inkar ve imhası yetmezmiş gibi sahte solcuların inkarı ve Ermeni devrimci hareketini görmezden gelip yok saymaları devrimci mücadelenin üstünde ağır bir bulut gibi yıllarca dolaştı. Oysa tarihsel gerçekliğin bilgisi, mücadelenin gelişimi ve yönünü doğru belirlemesi açısından önemli bir rol oynar. İttihatçı-Türk solcuları, devrimci hareketi tarihsel birikimden mahrum bırakmak için ellerinden gelen her şeyi yaptılar.

Ermeni halkı henüz Paramaz ve arkadaşlarının yasını tutamadan, daha büyük acı ve çileyle karşılaştı. Yıllarca düşünülüp uygulamak için fırsat ve uygun zamanı kollayan İttihat-Terakki faşistleri, binlerce yıldır Ermeni-Rum-Süryani-Keldani halkın yaşadığı toprakları zorla Türkleştirme ve homojenleştirme kararını uyguladı. Ölüm yolculuklarına zorlanan halkın yaşadığı kadim topraklar adeta ölüm tarlalarına çevrildi. Sadece topraklar değil vicdanlar, zihinler ve duygular da çölleştirildi.

Soykırım sadece mazlum ve savunmasız halkların kıyım ve kırımı değildir. Biriktirilip yaratılan uygarlıkların yıkımı ve sahipsiz bırakılmasıdır. Kazanılan hakların, elde edilen özgürlük fikirlerinin ve mücadele tecrübesinin de kesintiye uğratılmasıdır. Hafıza katillerinin devreye girerek tarihe ve geçmişe ait ne varsa silip ortadan kaldırmasıdır. Bilim-felsefe-sanat-edebiyat-zanaat ve sanatın silinerek kesintiye uğratılmasıdır.

Devrimci fikir ve birikimin kurutulmasıdır. Yerine Türkçülüğün ve Turancılığın kara harflerinin yazılmasıdır.

Eğer Ermeni Soykırımı ve mücadelesi meselesinde zihin açıklığı olsaydı bugün Kürt ulusal özgürlük meselesinde de doğru ve devrimci bir tutum alınırdı. Ermeni Soykırımı üzerine gerçek bilgiye sahip olunmadığı, Ermeni devrimci meselesine doğru yaklaşım olmadığı için Kürt ulusal özgürlük meselesinde de inkar ve görmezlikten gelme bu denli etkili oldu. Şovenizm ve reformcu solculuk hak etmediği kadar yer edindi.

Ermeni soykırım ve mücadelesine şaşı bakanın ve sorunlar karşısında kekeme olanın dili Kürt ulusal özgürlük meselesinde de hakikatin dili olamaz.

Paramazların sesi karanlığın en koyu anını parçaladı. Bugünün Denizlerine güç ve kararlılık verdi. Paramazların özgürlük rüzgarıydı Denizlerden Deniz”e esen. Hrant’ın toprağa düşen özgürlük düşüydü Deniz Poyrazlara ilham veren.

Karanlığın ve korkunun sahipleri bilsin ki, halklar yenilmez. Onlar yenilmez irade, tükenmeyen Denizdirler. Ne namert pusular ne de idam sehpaları ne de işkence tezgahları tüketebilir halkların evlatlarını. Bir Kürt ananın çığlığında “Bir giden bin gelen” Deniz olurlar. İdam sehpalarında Paramaz olurlar. Kalleş pusularda Deniz Poyraz olurlar. Halkların özgürlük hayalinde devrimci olurlar.

Ülkemizin zeytin ağaçları kadar yeşil, pamuk tarlaları kadar çok, buğday taneleri kadar canlı, davaları kadar büyüktür yürekleri. Savunuları pak ve aydınlıktır. Yüreksizlerin silaha, cellatların idam sehpalarına sarılması duydukları korkularındandır.

Er ya da geç saraylar yıkılır, taçlar devrilir. Her yer Paramaz ve her Poyraz Deniz olur.

2425

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Selahattin Demirtaş'a ve bütün tutsaklara...

"YÜREĞİN UMUT ETTİĞİ O ADRESTE" "LI DILÊ KU DIL HÊVÎ DIKE"

Düşkünlüğün, alçaklığın, düzenbazlığın, bağnazlığın, ırkçılığın, sefilliğin, çürümüşlüğün, bencilliğin, rezilliğin ve vurdumduymazlığın rağbet gördüğü bu topraklar sana göre değil dostum.

Yıllardır tanırım seni.

Hani, yüz yüze görüşmüşlüğümüz olmasa da, beraber oturup bir bardak çay içmemiş, tek kelime sohbet etmemiş olsak da, sen hep aşinaydın bana.

Bir aralar bu aşinalığa bir isim bulayım dedim ama inan hiçbir yere oturtamadım.

Akraba desem, değil.

Komşu desem, hiç değil.

TKP-ML MK Siyasi Büro Üyesiyle Röportaj: “Partimiz 53. Mücadele Yılında Faşizme Karşı Savaşını Kararlılıkla Sürdürecektir”

” Kitlelerin hakim sınıfların siyasetinden bağımsız, kendi siyasetini örgütlenmesi ve dahası bir güç olarak ortaya çıkmasını önemsiyoruz. Bu anlamıyla başta İstanbul 1 Mayıs Taksim alanı olmak üzere, işçi sınıfının, emekçilerin, kadınların ve halk gençliğinin 1 Mayıs’ta Alanlara çağrısını değerli ve anlamlı buluyoruz.”

– Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?

– İsmim Özgür Aren. TKP-ML MK, Siyasi Büro üyesiyim.

Tayyip'i, tayyip'e olan güvende yendi

Ah... kuzucuğum ah...

Ne oldu bize böyle.

Ne oldu.

Her şey tıkırında giderken...

Neler yaşadık böyle.

Bu seferde kediler chp'nin lehine mi trafoya girdi ne

Veyahut da.... veyahut da...

"Sizin siyasetçiler bizim sermayeden bir kaç kişiyi yemeye niyetlenirde  bizde hemide hala iktidardayken sizlerden daha fazlasını ham... ham... etmeyiz mi ha..." demenin yarattığı korku uzlaşısı dolu komplo teorileriyle mi  bundan sonraki seçimleri açıklayacağız.

Yoksa... yoksa...

Daha dün bir; bu gün iki

1 Mayıs'ı Taksim'e Mahkum Etmek!

1 Mayıs; sıradan bir gün değil, sınıfın ortaya çıkışından bu yana, ulusal ve evrensel düzeyde, burjuvaziye karşı verdiği mücadele deneyiminin toplam deneyim ve birikimlerini içeren ve onu yaşatmak için ortaya koyduğu kavganın adıdır. Bu nedenle de 1 Mayıs Uluslararası işçi sınıfının mücadele ve dayanışma günüdür.

"Legal parti sorunu" Üzerine

Legal parti sorunu, aslında hem Uluslararası Komünist Hareket ve hem de Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi açısından hiçte yeni ya da ‘bakir’ bir sorun sayılmazken; ama nedense devrimci hareketin ‘radikal sol’ olarak addedilebilecek kimi kesim ve yazarlarınca, böyleymiş gibi sunulmaya çalışılmakta.

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Sayfalar