Salı Nisan 30, 2024

Özgürlüğümüz İçin İsyan ve Direnişi Newroz’la Büyütelim!

Newroz, baharın gelişi, aradan geçen yüzlerce yıllık zamanda, kültürel ve toplumsal olarak Kürdistan’ın tarihine bir direniş bayramı olarak geçmiştir. Kürt halkının üzerinde önce feodal despotluğun sonrasında ise uluslaşma ile birlikte ezen ulusun baskı ve zulüm icraatları hiç eksik olmamıştır.

Bu nedenledir ki Demirci Kawa efsanesinden bu yana, Kürt halkının isyancı Kawa’ları da hiç eksik olmamıştır.

Tarihin Kawa’sı, kimi zaman Simko, kimi zaman Mazlum Doğan olarak yeniden ve yeniden tarih sahnesine çıkıp, zalimlerin karşısına dikilmiştir. Günümüzün “Çağdaş Kawa’sı” ezen ulusun baskısı ve boyunduruğuna isyan bayrağını kuşanarak, ona karşı bu toprakların tanık olduğu en kapsamlı ulusal özgürlük örgütlenmesini inşaya soyunmuş ve bugünden tam 39 yıl önce sönmeyen bir ateşi, 3 kibritle tutuşturmuştur. Mazlum Doğan’ın 1982’nin 21 Mart’ında 3 kibritle feda eylemi yapması, ondan sonra kutlanacak olan her Newroz’a, Doğan’ın isyancı ruhunun karışmasını da beraberinde getirmiştir.

Nitekim 1990’lı yıllarda bilfiil yasaklı olan Newroz kutlamaları, kitlesel eylemler, militan karşı koyuşlar ve bunların sonucunda elde edilen kazanımlarla Mazlum Doğan’ı sürekli görünür kılmıştır…

Bu kazanımların sonrasında bir taraftan yasaklı olan Newroz alanları açılmak zorunda kalırken, bir taraftan da Newroz’un anlamsızlaştırılması için devletin kendi Nevruz’ları planlanmaya başlanmıştır.

Ancak her ne kadar miting yasakları gevşetilse de devletin Kürt ulusuna dönük katletme ve asimilasyon politikaları paralelinde Newroz’lara saldırılar da devam etmiştir. 2012 yılında Hacı Zengin İstanbul Kazlıçeşme’de, 2017 yılında ise Kemal Kurkut Amed’de polis kurşunuyla katledilmiştir.

Doğal olarak bugün her 21 Mart Newroz’u, Mazlum Doğan’dan Zengin ve Kurkut’a onlarca yurtseverin ödediği bedelle, isyan ve özgürlük anlayışla örgütlenmektedir. Newroz’un bu gerçekliği, Kürt ulusu açısından isyan, direniş ruhunun özgürlük tutkusunun onun kültürünün ayrılmaz bir parçası olduğunun tarihsel bir göstergesidir.

Bu nedenle günü geldiğinde Newroz alanlarına taşınırken, isyan, direniş ve özgürlük tutkusu da beraberimizde olacaktır.

Newroz’u n isyancı ruhunu kuşanalım

Bugün TC Devleti her ne kadar Newroz için yapılan başvuruları onaylıyor, Newroz kutlamaları için miting taleplerini karşılıyor gibi görünse de şüphesiz devlet onun altını boşaltmaya çalışacaktır.

Bunun için 8 Mart eylemlerine ülke çapında bakmak yeterli olacaktır. İstanbul, Ankara, Adana başta olmak üzere birçok ilde yapılan 8 Mart yürüyüşlerinde devlet “gökkuşağını” hedefe almıştı.

Bugün benzer bir yaklaşımı Newroz kutlamalarında da dayatacağı muhakkaktır. Kürt halkının ne kadar ulusal değeri varsa ne kadar direniş değeri varsa bunları yasaklayarak “ruhsuz” mitingler gerçekleştirilmesini dayatacaktır.

Newroz’un onlarla beraber anlamını kazandığı; Sarı-Kırmızı ve Yeşil, Mazlum Doğan’lar ve direniş sloganları yasaklanarak içinin boşaltıldığı Newroz’un örgütlenmesi devletin arzusu olacaktır.

Bu nedenle girdiğimiz Newroz haftasında, onu başta 8 Mart’ın ruhuyla buluşturmak, ödenen bedelleri hatırlamak ve 21 Mart’ı isyan ve özgürlük inancına uygun bir sahiplenişle kutlamak devletin her türlü oyununu da boşa düşürmek için yeterli olacaktır.

Türk devletinin Kürde yaklaşımı; İmha, İnkâr’dır!

Devlet, Kürt ulusunun direnişine kimi zaman onun içini boşaltma yaklaşımı kimi zaman da doğrudan katletme politikası sergilemektedir.

Son dönemlerde TC’nin icraatlarını kısaca bir hatırlamamız gerekirse;

2006 yılında Bitlis’te 14 PKK gerillasının kimyasal silah kullanılarak katledilmesine verilen tepki Amed’de serhıldana dönüşmüş ve 28-29-30-31 Mart ve 1 Nisan günlerinde Amed’in her sokağı direniş mevzisine dönüşmüştü. Tayyip Erdoğan bu dönemde yaptığı bir açıklamada “Kadında olsa, çocuk da olsa gereği yapılacaktır” demişti ve bu açıklamanın ardından Amed’deki çatışmalarda 5’i çocuk 10 kişi polis kurşunu ve gaz kapsülleri ile öldürülmüştü.

2014 yılına geldiğimizde, Lice’de bayrak indiren bir çocuğa karşı yine Erdoğan, “Benim söyleyebileceğim en şiddetli cümle neyse onu benden duymuş olun. İçişleri Bakanı teftişi başlattı. Bunun çocuk olması bizi ilgilendirmez. Çocuk bizim kutsalımızı indiriyorsa bedelini ödeyecektir.” (9 Haziran 2014) demişti.

Tüm bunların ardından devletin Kürt halkına nasıl yaklaştığını Erdoğan Roboski katliamından aylar sonra şu şekilde ortaya koymuştu:

“30-40 kişilik grup, katırlar, insanlar var. O yükseklikten bu Ahmet midir? Mehmet midir? bilmek mümkün değil. TSK görevini samimi şekilde yapmıştır.”

Kürt halkının, Kürt ulusunun özgürlüğünün karşısında duran güçler her dönem birbirine benzemiş, zalim Dehak’lar her dönem var olmuştur.

Bugünün Dehak’ları AKP-MHP faşist iktidarı, pandemiyi bahane ederek 15 Temmuz’da ilan ettikleri OHAL’i kalıcılaştırmaya, coğrafyamızı zifiri karanlığa boğmak istiyor. Salgınla birlikte işsizlik, açlık ve sefalet üçgenine mahkum edilen ezilenler, polis ve asker postallarıyla adeta teslim alınmak isteniyor.

Kürt halkının siyasi temsilcileri hakkında fezlekeler hazırlanıyor, HDP’nin kapatılması tartışmaları dolaşıma sokuluyor!

Her türlü hak arama arayışı ve mücadelesi, demokrasi ve özgürlük talebi faşist yasak ve terörle bastırılmak, susturulmak isteniyor.  Türk devleti, Kürt ulusuna yönelik düşmanlıkta vitesi büyütüyor, şovenist histeriyi körükleyerek yaşadığı krizi örtbas etmek istiyor! Ancak her şeye karşın işçi sınıfı ve emekçiler; Kürt ulusu, Aleviler, kadın ve LGBT+lar her gün sokakları zorluyor, direnişi kesintisiz sürdürüyor.

Bugün baharın, yeniden doğuşun müjdecisi Newroz’un coşkusuyla şimdi faşist zorbalara karşı mücadeleyi yükseltme zamandır! Zira Newroz umuttur, isyandır ve direniştir! Zalimlerden hesap sormak ve zulmün üzerine adım adım yürümektir! Demirci Kawa’nın direniş geleneğini sürdürerek Newroz’un karanlığı yırtan isyan ateşini, coğrafyamızın dört bir yanında harlama zamanıdır! Pandemi fırsatçılığına, kalıcılaştırılmak istenen OHAL karanlığına karşı Newroz’un isyan ve direniş bayrağını yükseltme vaktidir!

“Newroz ateşiyle direnelim, özgürleşelim”!

5320

Özgür Gelecek

Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Sayfalar

Özgür Gelecek

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Sayfalar