Cuma Mayıs 17, 2024

M. Yeşilçalı’dan İsviçre yerel ulusal basına ve Kamuoyuna

  

ATİK aktivistlerine yonelik operasyon ve tutuklamalar sonrasında, devletler eliyle yerli ve ulusal basın çeşitli biçimlerde “terörist” yakalandı. Vb bilgilerle kamuoyunu bilinçli bir şekilde yönlendirilmeye çalışılmıştır. Bu yanlış ve doğru olmayan, basında yer alan bilgilere ilişkin, İsviçre’de tutuklu bulunan Mehmet Yeşilçalı, Basın ve Kamuoyuna bir açıklama yaparak düzeltilmesini talep etmiştir.

İSVİÇRE YEREL ULUSAL BASIN’A VE KAMUOYUNA

Bir süre önce isviçre basınından La Liberte, Radyo Fribourg, 20 Minute vb. Medya organlarında “İsviçre de bir Türk terrorist yakalandı” biçiminde bir haber yayınladınız. Kamuoyunu yanlış bilgilendiren ve etik olmayan bu haber veriş tarzınıza ilişkin, zorunlu cevap vermek hakkını kullanarak sizlere yazıyorum.

1) Gazete ve haberciliğin en önemli evrensel ilkelerinden birisi; doğru ve tarafsız haber yaparak, gerçekleri olduğu gibi kamuoyuna sunmaktır.

2) 129/b maddesinden benim tutuklanmamı talep eden Almanya yargısı nezdinde hakkımda açılmış zorlama bir soruşturma söz konusudur. Siz basın kurumlarının İsviçre Kamuoyuna yayınladığınız biçimi ile benim “ Terörist” olup olmadığım, beni yargılamak isteyen Almanya Mahkemesi karşısında dahi, böylesine kesin bir karara varmamıştır.

3) Durumumdaki şu anki gerçeklik buyken siz basın kurumları hangi somut kanıt ve belgeye dayanarak beni “ Terörist” ilan ediyorsunuz? Bunu açıklar mısınız?

Şayet elinizde somut bir belge ve kanıt var ise bunu Kamuoyuna da açıklamanızı talep ediyorum. Yayınladığınız haber de ismimin geçmemesi yaptığınız şeyin doğru olduğu anlamına gelmiyor.

4) Objektif habercilik yaparak “ Terörist” haberleri yayınlamak istiyorsanız, başınızı kaldırıp çevrenizde neler olup bittiğine bakmanız yeterli olacaktır. Son bir kaç yıldır Avrupa’nın bir çok ülkesinden ( Özellikle de Almanya) binlerce insan İŞİD isimli barbarlar ordusuna katıldı. Halen’ de katılmaya devam ediyorlar. Bu binlerce insanın İŞİD’ e katılmak kararını hemen öyle bir günde almadıkları sizce de açıktır. Lakin, nerelerde, nasıl ve kimler tarafından öncesinde örgütlenerek hazırlandı bu insanlar.?

5) Son bir kaç yıldır Irak ve Suriye’de yaşlı, çocuk, genç ve kadın demeden tüm insanları vahşice katleden, kadınlara tecavüz ederek onları köle gibi alıp satan, doğaya, tarihe ve kendi dışındaki digger inançlara düşman olan bu barbarlar ordusu’na Türk Devleti’nin her türlü destek ve yardımı sunduğu bilinmektedir. Dünya’nın önde gelen bir çok medya organında’da somutlanarak yayınlandı bunlar.

6) Demokrasi hak ve özgürlüklere düşman olan Türk Devleti, Avrupa ülkelerindeki camilerde, Kuran kurslarında , Türk Lokalleri, Türk cemiyetleri vb. yerlerde Konsolosluk, Diyanet İşleri Başkanlığı gizli Polis ve sivil örgütleriyle yıllardır bu çalışmaları yapmaktadır.

7) Irak ve Suriye’de yaşanan tüm vahşet ve barbarlığın oluşmasında önemli bir aktör olan Türk Devleti’nin bugün Avrupa’da yaşayan ve sayıları milyonları aşan Türk ve İslam kökenli kendi vatandaşları içerisinde de “cihat’çı “militanlar örgütlemeyeceği ve onlara yardım ve destek sunmayacağını hiç kimse iddia edemez.

8) Şayet doğru ve objektif habercilik yapmak iddiasında iseniz, tüm bunları araştırın ve yazınız. O zaman gerçek teröristin kim ve kimler olduğu açığa çıkacaktır.

9) Ben, sekiz yıl Türkiye’de hapiste alıkonulan, Türk Devleti’nin her çeşit psikolojik ve fiziki işkencelerine uğramış Politik bir insanım. Kasım 2007 tarihinden itibaren eşim ve iki çocuğumla birlikte İsviçre’de yaşamaktayım.

10) Otuz yıldan beridir Avrupa’da kökleşmiş, yasal ve demokratik bir zeminde çeşitli çalışmalar yapan, Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu (ATİK)’in bir mensubuyum.

a) Faşist Türk Devleti’nin işçi ve emekçilere karşı, baskı ve hak gasplarına ilişkin ezilenlerin yanında olmak.

b) Hapishanelerdeki Politik Tutsaklar ve onların aileleri ile maddi-manevi dayanışmada bulunmak için, dönem dönem Avrupa çapında geceler, konserler, toplantılar organize etmek.

c) Kürt ulusu ve digger milliyet ve inançlara yönelik Türk Devleti’nin geliştirdiği inkar, imha ve katliamlara karşı durmak.

d) İŞİD zulümünden kaçarak Türkiye’ye sığınan ve oldukça zor koşullarda yaşayan Süryani ve Ezidi Kürtler ile maddi-manevi dayanışmada bulunmak.

e) Faşist Türk Devleti’ninalçakça gerçekleştirdiği Ermeni sotkırımına ilişkin Avrupa’da her dönem seminer, konferans, panel ve toplantılar organize ederek, Türk Devleti’nin soykırımcı yüzünü teşhir etmek.

f) Bu dönem Türkiye’deki genel seçimlerde yer alan Halkların Demokratik Partisi(HDP)’nin Türkiye ve Avrupa’da yaptığı seçim çalışmaları içerisinde aktif olarak yer almak.

Tüm bu çalışmalar benimde bir mensubu olduğum ATİK’in Avrupa’da yaptığı çalışmaların sadece bir bölümüdür. ATİK’in yaptığı, tüm çalışmalar meşru, doğru ve haklı çalışmalardır. Tüm bu çalışmaları doğru görüyor ve sahipleniyorum.

11) Türk Devleti kendisine muhalif olan her kesimi hemen terörist ilan etmektedir. ATİK’in yaptığı bu çalışmalar Türk Devleti’ni son derece rahatsız etmektedir. Bu nedenle uzun bir dönemden beridir ATİK’in sesini kısmak ve bizleri susturmak istemektedir. Bunun için, sürekli bizlere tehditler savurmakta ve Avrupa’daki bir çok devlet ile temaslarda bulunarak bizlerin “Terörist” olduğunu ve Türkiyeye iade edilmemizi istemektedir.

12) Bizler ilişkin yıllardır yaptığı bu girişimlerin bir sonucu olarak, bugün  Almanya Devleti ile anlaştığı görülmektedir.

13) Almanya ile karşılıklı bir şeyler alıp-vermek üzerine uzlaşarak anlaştığı belli olan Türk Devleti, Almanya’nın eli ile bu operasyon Türk Devleti’nin dezenformasyona dayalı bilgileri üzerinden gerçekleşen, siyasal bir linç operasyonudur.

14) İsviçre’de “Terörist yakalandı” biçiminde kamuoyuna verdiğiniz bir insanın, yani benim gerçekliğim bunlardır. Bu konuda ‘da her türlü inceleme ve araştırmayı yapabilirsiniz.

Sonuç olarak; Siz basın mensupları objektif habercilik ve basının etik evrensel değerlerine bağlı olduğunuzu söylüyorsanız, yayınladığınız yanlış habere ilişkin cevap hakkımı içeren bu mektubumu yayınlamanızı talep ediyorum.

İyi çalışmalar.

Mehmet Yeşilçalı

Prison de Fribourg

     
49181

“Bir Tek Mücadele Kaybedilir; O Da Terk Edilen Mücadeledir.” (Kadınların birliği)

Cumartesi Annelerinin eylemi, bu ülkenin en uzun soluklu mücadelesidir… Birçok kez engellendi, saldırıya uğradı, sürekli hale gelen polis saldırısı nedeniyle 1999’dan 2009’a kadar ara verildi, pandemi döneminde online olarak yapıldı ama ne olursa olsun Cumartesiler, 1995 yılından bu yana yani 28 yıldır “kaybolan” çocuklarını, eşlerini, babalarını, annelerini, arkadaşlarını, yakınlarını arayan insanların ama en çok da annelerin eylem günü oldu.

Yeni Emperyalistler Eski Emperyalistlere Karşı

Kapitalizmin; gelişmesi, genişleyerek yoğunlaşması ve üretimin her geçen gün artmasıyla ortaya çıkan tekelleşme ve uluslararası yönünün esas hale gelmesi, onu daha saldırgan bir aşama olan emperyalist bir aşamaya ulaştırdı. Bu gelişme, sınıfların netleştiği ve sınıflar arası mücadelenin keskinleştiği kapitalist ekonomik sisteminin diyalektik gelişiminin bir karakteristiğidir. Kapitalizm derinlemesine ve enlemesine geliştikçe yeni emperyalist ülkeler ortaya çıkacak ve bu da  emperyalistler arası çelişmeyi artan ölçüde derinleşecektir.

BRICS'in Johannesburg'da zirve toplantısı

Çin yeni emperyalist konumunu genişletiyor

Bugün Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde Vladimir Putin'in yalnızca sanal olarak katıldığı yeni emperyalist BRICS ülkelerinin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) zirve toplantısı sona eriyor.

Altı ülke eklendi

Tartışmaların merkezinde 14 yıl önce kurulan BRICS grubunun "BRICS Plus" olarak genişletilmesi yer alıyordu.

“ECDAT” HİKÂYELERİ[*]

 

“Geçmiş içinde yaşanacak bir şey değildir.

Eyleme geçerken içinden bir şeyler çekip

çıkarttığımız bir sonuçlar kuyusudur.”[1]

 

KADINLARIN BİRLİĞİ | Halk Okulu Devrimcilik Adı Altında LGBTİ+ Düşmanlığı Yapmaya Devam Ediyor!

Bir süredir Halk Okulu’nda LGBTİ+lar ve LGBTİ+ mücadelesi üzerinden genelde ilerici, devrimci harekete özelde proletarya partisine yönelik “değerlendirme”lerde bulunulmaktadır.

Bu “değerlendirmelerin” temel anlayışına ve üslubuna, devrimci kamuoyu da bizler de aşinayız.

Martager (Nubar Ozanyan)

Yaşamı Fakir, savaşımı Martager olan komutan, sert yaşadı. Bir derviş gibi Kafkaslar’ı, Ortadoğu’yu dolaştı. Mazlumların yaşamından gürültü yapmadan kopup giderken geride derin izler ve unutulmaz anılar bıraktı. Yaşadığı her toprak parçasında eski ve köhnemiş olan her şeye meydan okudu. Yaşarken Ararat’a, düşerken Cudi’ye bakarak “Elveda” dedi.

Devrimci Bir Çıkış İçin Örgütlen-Örgütle

“…Komünist Enternasyonale bağlı tüm partiler, ‘Kitlenin daha derinlerine!’, ‘Kitlelerle daha sıkı temas!’ şiarlarını ne pahasına olursa olsun pratiğe geçirmelidirler; kitleler sözünden anlaşılması gereken emekçilerin ve sermaye tarafından sömürülenlerin, özellikle de en örgütsüz ve en bilinçsiz, en fazla ezilen ve örgütsel olarak kapsanması en zor olanların tümüdür.”(1)

Proletaryasız Burjuva Çağı Hayali(!)

 

Telaşlı diplomasi ve açık savaş hazırlığı Nijer: Afrika'da akut savaş tehlikesi!(Rote Fahne (Kizil Bayrak)

26-27 Temmuz gecesi, yaklaşık 26 milyon nüfusa sahip Batı Afrika ülkesi Nijer'de ordu bir darbe düzenledi. Bir önceki başkan Bazoum'u devirdi ve anayasayı askıya aldı.

Frankfurter Rundschau'ya göre Bazoum döneminde Nijer, "İslamcı teröristlerin Sahel'deki ilerleyişine karşı mücadelede Batı'nın son stratejik ortaklarından biriydi".

“En Önde” Durmak, “En Önde” Savaşmak (Dengê Azadî )

Lozan’daki tarihsel haksızlığın 100. yıldönümünde gerilla alanlarına yönelik işgal saldırıları sürüyor. Emperyalist devletlerle İttihatçı Kemalistler arasında imzalanan ve TC devletinin emperyalistlerce kabul edilmesinin resmileştiği tarih olarak 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın üzerinden yüz yıl geçti.

Kalbim Zap’ta çarpar! (Nubar Ozanyan)

Yeni bir yüzyıl direnenlerin hikayeleri ve isimleriyle yazılmalıdır. Zalimlerin yazdığı yüz yıllık faşist tarihi parçalamanın zamanı çoktan gelmiştir. Soykırımcılar, teknolojinin üstünlüğüne her gün yenilerini ekleyerek kıyıcı ve yok edici silahlar üreterek Kurdistan’ın en ışıldayan direniş parçalarına saldırsa da, 26 gün abluka ve bombardıman altında yaralı olduğu halde “teslim ol” çağrılarına direnen gerillanın karşısında çoktan yenilmiştir!

Çoktan yenilmiştir, Osmanlı’nın İttihatçı subay ve askerleri, Türk ordusunun işkenceci generalleri!

Sayfalar