Perşembe Mayıs 9, 2024

Kürdistan Federasyonu ve Kandil Neler Oluyor?-Dursun Ali Küçük

*TC, Haftanin’den Hacı Ümran’a kadar olan alana yerleşmek istiyor..

TC operasyonları son dönemde hız kazandı.
Saddam döneminden beri PKK, aşağı yukarı şimdi bulunduğu alanlarda konumlanmıştı. O zaman Kürdistan federasyonuda yoktu. PKK nin gerilla yapısı Haftanin, Metina, Zap, Xaxurke ve Xınere ve Dolakuku Kandil e uzanan hatta savunma güçlerini yerleştirmişti.
Bazı köyler harıç bu yerler Saddam döneminden beri boş yerlerdi. Üretim felan yapılmıyordu. PKK nin ve ARGK ve sonra HPG nin konumlanması o bu günden bu güne sürüyor.
Şimdi konumlanması Şengal ve Kandil’den Süleymaniye’nin arkasından Halepçe’ye kadar uzanıyor.
Kürdistan federasyonu bu durumu TC ye karşı bir koz olarak siyasette kullanabilir.
KDP veya YNK tek başına KCK ve HPG yi buralarda zaten sökemez. Sökmesinede gerek yoktur.
KDP, Kürdistan hükümeti, YNK vbleri TC ye tavır almıyarak Haftanin’den Hacı Ümran’a uzanan hattı işgal etmesine musaade edilmemelidir.
Bu durum, Kürdistan federasyonunda aleyhinedir.

*Kardeş kavgası istemiyoruz…

TC sözönü ettiğimiz yerlere yerleşir ve kalıcı işgale dönüştürürse Güney Kürdistan buradan zararlı çıkacaktır.
KDP, Kürdistan federasyonu hükümeti, ve partileri TC nin buralarda operasyon yapmasını engelleyemez. TC operasyonları eskiden beri buralara yapılmaktadır.
Bu gün farklı olan TC, KCK ve HPG nin kaldığı alanlarda hem kuzeyden tuttuğu tepelerin sayısını artırıyor.
Hemde Güney Kürdistan içinden PKK ve HPG ye sınır olan yerlerin, yani Haftaninden Hacı Ümrana kadar Güney içlerinden karakollar ve askeri üsler kurarak tutuyor..
Lelkan, Abdal Kovi, Sideka tepeleri, berbızına vb yerlerde, yine Kanimasi ve Metina’da TC yeni tepeler turmaya çoktan başlamıştır.
KCK ve KDP dalaşmasının temel nedeni son dönemlerde bu konu oluşturuyor..
Bu durum önlenmezse bir iç savaşa kadar gidebilir.
Ve sonuçları felaket olur…
Her Kürdün bu duruma karşı çıkması gerekiyor.
Öte yandan KCK Şengal’de Haşti Şabiye pek birşey diyemiyor ama KDP peşmergelerinin Şengal’e gitmesini istemiyor.
Bu tutumundan KCK vazgeçmelidir. Orasının Güney Kürdisytan hükümetinin denetimine geçmesini her Kürt istemelidir.
Geçmişten bu güne KCK, KDP’yi AKP ile eşdeğer görüyor.
Madem KDP yi AKP ve Türklerle aynı görüyorsunuz, o zaman bugün neden ağlıyorsunuz?
Çünkü siz KDP ayağına çelme takmak isterken, KDP ‘de bu gün sizin ayağınıza çelme takmak istiyor.
Hemde TC eliyle..
TC’nin sözünü ettiğimiz alanlara yerleşmesine ve kalıcı hale gelmesine KDP ve Kürdidtan federasyonu hükümeti yardımcı oluyor.
Ama bunu sözde sessiz yapıyor.
Ama HPG ve Türk işgalci ordusu arasındaki çatışmalar hızlanıyor ve sesli oluyor.
Dolayısıyla herkesi yakından ilgilendiriyor.
En başta da Güney Kürdistan’I ilgilendiriyor..

*Güney Hükümeti ve KDP nin, YNK nin TC yi kendi içlerine sokmaları yanlıştır..
KCK bahane edilerek bu yapılamaz.
PKK eskiden beri o alanlardadır. Güney Partileri, bu durum bizi aşıyor diyebililer. Saddamlı Irak TC operasuyonlarına sessiz kalıyordu. Bu günkü Irak yönetimide aynı tavrı sürdürüyor..
Ama savaş Kürdistan da sürüyor.
Bu şelikde devam ederse sonuçları Güney Kürdistan’ı da vurur. TC operasyonlar haksız olduğu halde eskisi gibi yapabilir. Güneyin bunu engellemye gücü yetmez veya yetmiyor. Eskiden beri süregelen bir durumdur.
Ama TC’nin KCK bahane edilerek Güney Kürdistan içlerinde askeri üsler tutmaları ve KCK ile Güney Hükümeti arasına yerleşmesi veya İran ile anlaşarak HPG yi belli yerlerden çıkarıp kendisinin yerleşmesi Güney Küridtan’ın aleyhinedir.
Yeni Efrinleri kendi ellerinizle yaratırsınız.
TC işgalinin kalıcılaşmasına karşı çıkmalıyız.
Bu Güney Kürdistan hükümetinin de aleyhinedir. Biraz ticaret vb şeyler için bu kadar secdeye eğilmeyi kabul etmemeliyiz.
Olaya Kürtler açısından günübirlik değil, STRATEJİK yaklaşmalıyız.
Bir kez TC girdiği yerde çıkmaz.
İkincisi HPG Haftanin ve Metina, Xaxurke vb alanlarda eskisi gibi hareket etmese ve buralarda biraz gerilese bile bu savaş bitmez.
O kafanızla hiç biteceğini sanmayınız..Sürer gider.
Güney Kürdistan’ı TC daha bağımlı hale getirirsiniz.
Kürdistan federasyonu, Hükümeti ve partileri TC’nin Güneyde KCK ye karşı tepeler ve askeri üsler kurmalarına karşı çıkmalıdır.
Bu, Kürdistan’ın işgali olur.
KCK bazı zararlar görse de sonuçta Kürdistan federasyonu daha fazla zarar görür.
İyi düşünün beyler..
Siyasetçiler..
Elinizde geliyorsa tansiyonu azaltınız ve uzlaşma yollarını bulunuz. KDP ve KCK, YNK vb lerinin yapacakları vardır.
Kuzey de Kürdistan sorunu çözülmeden ve barış ve çözümün önü açılmadan HPG yi TC’ye vurdurmak cinayet olur…

*Elinizdeki kozları yitirmeyiniz..

Kürdistan federasyonu bırakın KCK ve HPG bulunduğu yerlerde kalsın. Şengal e karışmasın.
Bu dururm, TC ye karşı siyasette elinizi güçlendirir.
Güneyde yasal partisi vardır. Bu yasal parti ne yapıyorsa yapsın. İsterse çalışsın ve hükümet olsun..
Bunun dışında KCK nin Güneye açıkça karışması, Şengal tutumuna düşmesi yanlıştır.
Sizler TC’nin Güneyin bazı yerlerine girmesine onay verirseniz, KCK de “güney ait savunma gücü kurdum ve TC ye her yerde vuracağım” der.
Çatışmalar büyürse iş buralara kadar gider.
Akıllı olun.
Türk oyunlarına gelmeyiniz.
En önemlisi İRAN ve ABD savaşı kapıdadır.
Rojhılat ve Güney için yeni fırsatlar çıkacaktır. ABD İran ile savaşa girerse YAJK (KCK ye yakın düşünen) İran’a karşı harekete geçer. Diğer Kürt partileri zayen İran a karşı savaşır. Bu fırsatlara göre hazırlanacağınıza KDP ve KCK birbirine kilitlenirse bundan Kürtler zarar görür.
Kerkük te nasıl TC iran ile birlikte davrandıysa, Güneyde bu tutumlarınızı sürdürürseniz TC ile İran’ın bazı konularda Kürtlere karşı anlaşmasının yolunu kendi ellerinizle açarsınız.
İsteniz istemeseniz de TC’nin ve hatta İran’ın tuzaklarına düşersiniz. İŞİD karşı savaşta nasıl büyük fırsatları kaçırdınız, bir düşününüz!...
Şimdide birbirinizle uğraşarak aynı hataya düşüyorsunuz.
TC, KDP yede KCK ye de karşıdır. Sizin çelişkilerinizden yararlanacak ve büyütmek isteyecektir.
Maşallah bizim amigolar az değil. Bakıyorum hemen bu yarayı kaşıyorlar…
Kendinize geliniz.
Politikalarınızı gözden geçiriniz.
Uzlaşma yollarını arayınız..
Kürdistan kamuoyu bu konuda baskı yapmalıdır.
Kardeş savaşı kesinlikle bahanesi ne olursa olsun istemiyoruz.
Güney güçleri ve hükümeti Irak ile birlikte TC nin Güneyde bazı yerlerde kalıcı olmasına karşı hamleler yapmalıdır. Girişimler başlatmalıdır.
Bunu yapamazsanız, bakarsınız İdlip ten boşalan İŞİD çileri kendi içinizde görürsünüz. TC oradan getirir başınıza bela eder. Sizleri de iç çatışmaya sürükler…

*
Açık yazıyorum…
Ahmaklığın zamanı değildir.
Birbirinize karşı hatalarınız sıralayarak ve çamur atarak birbirinizi çürütmeyiniz.
Bundan TC kazançlı çıkacaktır..
Kürtler arası barış belli ölçüde sağlanmıştı.
Bunu kalıcı hale getirmek için çalışmalıyız…
Güneyliler, TC’yi Güneye sokmayınız, bunu engelemek başta sizin görevinizdir..
TC operasyonları eskidi gibi sürebilir, bunu engelleyemeyeceğinizin farkındayız. Benim kastettiğim bunu aşan konulara karşı çıkınız.
TC’den dost ve müttefik olmaz, bunu unutmayınız..
KCK Güney Kürdistan ve KDP poltikanızı gözden geçiriniz…
Uzlaşın, uzlaşmıyorsanız, savaşmayınız…
Savaşı kesinlikle istemiyoruz.
TC Güneye kaılıcı girmesin, girerse çıkmaz.
Bunu görmeyen Kürt akılsızdır.
Suriye’ye girdi, Efrin I işgal etti. Şimdi oraları bırakmak istemiyor. Elinden gelirse kendisine katar..

*Naçizana tavsiyem: sağduyulu olalım.. Geleceği görelim. Kardeş savaşına karşı çıkalım. Kürt partilerinin birbirine karşı konumlanmasına onay vermeyelim. Birbirini berbat ilan ediyorlar. Sonrada bizden yardım istiyorlar..
Hadi oradan…
İlkin sizler akıllı olun. Kürdistan ve Kürtlerin çıkarlarını önünüze koyarak uzlaşınız. Particiliğinize ve parti çıkarlarınıza onay vermeyiz. Birbirinize karşı ektiklerinizi şimdi biçiyorsunuz. Bunu kabul etmeyiz.
Bunu böyle bilesiniz..
Dursun Ali Küçük
30.6.2019 

6429

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Hesaplaşma mı? Kutlama mı?

Faşist TC devleti hem ülke içinde hem de bölgesel düzeyde, resmi ve sivil militarist güçleriyle başta Kürt halkı olmak üzere demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesi yok etmek ve devlet terörüyle susturmak için çalışmaya devam ediyor. Bu süreç aynı zamanda TC’nin kuruluşunun da yüzüncü yıl dönümüdür.

TC, yüz yıl önce Osmanlı yıkıntıları üzerinde tekçi bir zihniyetle kuruldu. Ermeni soykırımında, diğer azınlık halkların yok edilip sindirilmesinde aktif rol alan ittihatçı birçok ırkçı kadro da kuruluş sürecinde rol aldı.

Halka Nasıl Yaklaşacağız?

Milyonlar açlık ve yoksulluk içinde, demokratik haklardan yoksun, özgürlük kırıntılarına bile muhtaç bir durumda yaşıyor. Haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik karşısında kitleler ya seslerini yeterince yükseltememekte ya da sınırlı sayıda insanla zulüm karşısında direnmeye çalışmaktadır. Birbirinden bağımsız, sınırlı direniş güçlerinin mücadele ettiği süreci yaşıyoruz. Damlaların derelere, derelerin nehirlere, nehirlerin bendlerini yıkacak duruma gelme ihtiyacı var.

“Kuruluşunun 100. Yılında TC’nin Diğer Yüzü Türkiye’de Ulusal Azınlıklar Sorunu”*

Türkiye’de ulusal sorun ve azınlıklar meselesini incelerken nasıl bir ülkede yaşadığımız, ülkeyi hangi sınıfların yönettiği, ulusların hangi tarihi koşullarda ortaya çıktığı, ulusal sorunun ekonomik ve politik nedenlerini açıklamak durumundayız.

Ulus, tarihsel olarak meydana gelmiş, ortak bir dil, ortak bir pazar, ortak bir kültür birliği ve ortak bir ruhi şekillenmende ifadesini bulan istikrarlı bir insan topluluğudur. Ulus, sadece tarihi bir kategori değil bir çağın, yükselen kapitalizm çağının ortaya çıkardığı bir olgudur.

Yüz yıllık çakma Türk devleti (Nubar Ozanyan)

Aradan bir asır geçmesine, tarihin yaprakları değişmesine karşın Türkiye Cumhuriyeti temelde bir değişime gitmeden dün olduğu gibi imha ve inkar zihniyetiyle yaşamaya, Orta Çağ’ın karanlığında kalmaya devam ediyor.

Fetih ve işgallerden, zulüm ve soykırımdan başka övünülecek bir tarihi, Hitler faşizmine örnek olmaktan başka bir başarısı olmayan TC, ceberut devlet olma niteliğinden hiçbir şey kaybetmeden yüzüncü yılını kutluyor.

Aşk Her Şeyi Affeder mi - Partiler Neden Diktatör / ERGÜN ASLAN

Klasik emperyalizmle modern emperyalizm arasında çeşitli proletaryaların ve (komprador) sınıfların olduğu bir memlekette modern proletaryaların partisinin birliğinin ve özgürlüğünün yegane (ve yegane) güvencesinin yerel yönetimlerin özerkliğe varabilecek kadar geniş demokratik haklara sahip olmaları olduğu bilgisini kim inkar edebilir ki.

Üüüü.... üüüü....

Ya.... ya...

Bir insan aldığı görevden başka her şeyi konuşur mu.

Hom... hom.. hom...

Bunlar... bunlar... daha çok....

 Filelerin sultanlarını karşımıza çıkarırlar.

 Daha çok...

Rojava, Filistin, Karabağ: İşgal, Yıkım ve Direniş (Yorum)

Ortadoğu tarihi boyunca yer küremizin en çatışmalı bölgelerinden biri olmuştur. Bölgenin stratejik konumu, uygarlığın gelişim düzeyi, baskıya, sömürüye dayalı dış müdahaleler için güçlü zeminler sunmuştur. Kuşkusuz bölgedeki iç çelişkiler ve çatışmalar da her zaman dış müdahaleleri kolaylaştırmıştır. Özellikle dinsel ve mezhepsel çatışmalar hem çağdaş temelde toplumsal gelişmeleri frenlemiştir hem de bölgeyi dış saldırılara açık hale getirmiştir. Bu nesnel zemin üzerinde toplumsal çürümeler, işbirlikçi ilişkiler ve itaat kültürü bir yaşam tarzına dönüştürülmüştür.

“Hamas-İsrail Çatışmasında” İtidal Çağrısı Yapmak…(Polemik)

Filistinli 14 direniş örgütünün, 7 Ekim günü “Aksa Tufanı” adıyla İsrail devletine yönelik operasyonu, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı. Hamas gibi İslamcı örgütlerin yanısıra ve de Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi gibi Marksist eğilimli hareketlerin de yer aldığı hamle, Siyonist İsrail’in tarihi boyunca aldığı en büyük darbelerden biri olarak kayıtlara geçti. Sözkonusu direniş, kısa sürede dünyanın dört bir yanında devrimci, ilerici güçler nezdinde çok ciddi saflaşmaları da beraberinde getirdi.

“Çizgimiz Nubar Ozanyan’dır!” (Deniz Aras)

7 Ekim sabahı Filistin Ulusal Direnişi’nin Siyonist İsrail işgalciliğine ve zulmüne karşı “Aksa Tufanı Operasyonu” başlatması başta siyonizm olmak üzere bölge gerici devletleri ve siyonizme koşulsuz destek veren emperyalistlerde şok etkisi yarattı.

Hamas öncülüğünde başlatılan ve aralarında Filistin Ulusal Hareketi’nin tarihsel öznelerinden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi devrimci örgütlerin de yer aldığı “Operasyon Odası” tarafından yönetildiği açıklanan bu hamle, tüm dünyada olduğu gibi coğrafyamızda da tartışmalara yol açtı.

Yerini Bulan Her Vuruş Acı Verir!

Komünist partileri yaptıkları eylemleri kamuoyuna açıkladıkları gibi, yanlış yaptıkları eylemleri de kamuoyuna açıklar ve özeleştirisini yaparlar. Yanlış eylemlerin özeleştirisinin yapılması, o partinin dürüstlüğünü gösterir ve bu tür özeleştiriler kitlelere ve parti kamuoyuna güven verir.

Arif Alıç, 1978 yılında Hıdır Aykır ile Bayrampaşa  Hapishanesinden kaçtı. Parti tarafından kırsal (Dersim) alana gönderildi. 1981 yılının ortalarında, TKP/ML üyesi bir kişi tarafından öldürüldü.

Bu makaleyi, yazarken ölüm haberini aldığım, sevgili yoldaşım Turan Talay'ın anısına adıyorum.

Türk Tekelleri Afrika'yı Çok Çooook Sevdi!

TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi:Faşizm Ve Siyonizm Kaybedecek, Filistin ve Rojava Kazanacak!

Ortadoğu ezilen halklarının ezeli düşmanları olan Faşist T.C. ve Siyonist İsrail devletlerinin halklara yönelik saldırıları ile ezilen Rojava ve Filistin halklarının direnişine şahit oluyoruz. Bu gerici güçler, tüm teknolojik üstünlük ve emperyalist devletlerden tam destek görmelerine rağmen, Filistin ve Rojava halklarının direncini, mücadele kararlılığını kıramıyorlar. Egemenlerin tüm saldırılarına rağmen belirleyici olan yine halkın öz direnişi ve kararlılığı oluyor. Filistin ve Kürdistan halkları; İsrail Siyonizmine, T.C.

Sayfalar