Cumartesi Mayıs 18, 2024

Komünizmi Sahte, “Cephe Çağrısı” Ulusalcı Olan Bir TKP

TKP[1] Merkez Komitesi, “yeni bir cephe açılmalıdır” başlığı altında bir cephe çağrısı yayınladı.[2] İçinde, Kürtlerin ve diğer azınlık ulusların ve sosyalizm olmadığı bir “cephe”.

“Yeni cephe emeğin cephesidir” diyor, ama, içinde sosyalizm kelimesinin dahi geçmediği bir metinde, nasıl emeğin cephesi oluyormuş onu açıklamıyorlar. Sömürüyü “alçaklık” olarak değerlendiriyorlar, ancak, bu alçaklığın ortadan nasıl kaldırılacağını açıklamıyorlar. Ama, öbür yandan, “.. Cumhuriyet fikrini emekçi halkın ellerinde yükseltmek için...” demekten kendilerini alamıyorlar. Bunların kastettiği cumhuriyet, 2010 öncesi cumhuriyet olduğu çok açık. Zaten çağrıları; sınıf bilinçli işçiler, devrimcilere, Kürt ulusuna ve tüm anti-emperyalist, anti-faşist kesimlere değil, kemalist laik kesimlere ve kemalist cumhuriyetçilere. Çağrı metnin özünü  bu oluşturuyor.

Türkiye’nin en önemli sorunlarından bir olan Kürt sorunu metinde yok. Kürdistan’ın Türk devleti tarafından işgal edilmesi, Suriye’nin Kuzeyinin işgal edilmesi, Güney Kürdistan’da işgal hareketi ve onu aşkın askeri üslerin kurulması... Bildiri bunlardan söz etmiyor. Kürt ulusunu yok hükmünde sayıyor. Bu konuda, bütün burjuva faşist, dinci ve gerici partiler ile aynı kulvarda yer alıyor.

Türk emperyalist burjuvazisinin istemediği konulara girmekten özenle kaçınılmış. Ermeni Soykırımı’nın yıldönümünde de yayınladıkları bildiride;  soykırımı, “büyük felaket” olarak açıklamaları, “soykırım” kelimesini kullanmaktan özenle kaçınılması ve bu sorunun dile getirilmesini ve hesap sorulmasını “kayıkçı dövüşü”[3] olarak ele almaları, sosyal şovenizmin en üst perdeden dile getirilmesinden başka bir şey değildir.

Ama, Türk devletinin kızmadığı,  “inanç ve ibadet özgürlüğü” bildiri de yer alıyor. Fakat, ezilen ulusların kendi kaderinin özgürce tayin etmesine yer verilmiyor. Çünkü, bu, burjuvazi içinde kendileri içinde  “tehlikeli bir özgürlük” olarak, “bölünmez yüce Türk devletini bölmek” oluyor.

TKP’nin çağrısında, “Bağımsız bir Türkiye, yabancı üs ve askerlerden arındırılmış bir Türkiye’dir” diyor. Ama, emperyalist Türk devletinin işgallerinden, yabancı ülkelerdeki askeri varlğından ve üslerinden söz etmiyor.  Türk devletinin işgal etiği yerlerden, başta Kuzey Kıbrıs olmak üzere Kürdistan’dan derhal çekilmesi yer almıyor. Türk tekellerinin pazarlarından, uluslararası alandaki varlğından ve sömürüsünden, egemenliğinden, Somali’yi adeta sömürgeleştirdiğinden hiç söz etmiyor.

Bu “cephe” metninde de Kürt kelimesinin geçmemesi, bazı burjuva partilerinden bile daha geri bir pozisyona geçmişlerdir. Bu nedenle, ”cephe” çağrıları, burjuva liberallerinden de daha geri bir düzeydedir. Sosyal şovenist, burjuva yardakçılığı ve sınıf uzalaşmacılığıdır.

Adının içinde “komünist” kelimesinin var olmasına rağmen, komünist dünya görüşüyle, onun yakın ve uzak hedefleriyle ilgisi olmayan, ama burjuvazinin bir kanadıyla kol kola girmeyi yürekten isteyen bir “cephe” çağrısının içeriği ancak böyle olabilirdi.

Bağımsız bir Türkiye, Amerikancılığın kökünün kazındığı bir Türkiye’dir.”  diyor, Sadece batı emperyalizmini ve NATO’dan çıkmayı hedefleyen, ama Çin ve Rus emperyalizminin adının geçmediği bir “cephe”. Ama,  “bağımsızlık” istiyorlar. İçinde, anti-emperyalizm ve anti-faşizme yer vermeyen bir sahte TKP metni.

“Emekten, emekçilerden” söz etmeleri, sahtekarcadır. Bolşeviklerin parti programlarının esasını sosyalizm oluşturur, ama, aynı zamanda ulusların kendi kaderinin kayıtsız koşulsuz tanınması vardır. Nitekim, Ekim Devrimi’nin ilk icratlarından biri budur.

Türk devleti’nin onu aşkın ülkede askerleri var, bir çok ülkede (Afrika kıtası’da dahil) askeri üsleri var. İşgalleri var. Türk devletinin derhal buralardan çekilmesi ve işgallere son verilemesinin talep edilmemesi, bunların TKP tarafından onaylanması demektir. Türk devletinin işgalciliğinin onaylayanların “cephesi”.

Kısacası, yeni modern revizyonist TKP’nin, formatı sosyal şovenist ve sınıf uzlaşmacı içerik ve formatlı çağrısında, AKP’ye karşı; koministler, devrimciler ve Kurt yurtseverlerin dışında bütün anti-komünist kesimlere birlik çağrısıdır. Bu bir “devrimci cephe” çağrısı değil, içinde devrimciliğe yer vermeyen, Türk milliyetçisi ve sosyal şovenistlerin cephe çağrısıdır.

Sınıf bilnçli işçilerin, yani, gerçek komünistlerin çağrısı ise; Emperyalizme, faşizme, işgallere ve sömürgeciliğe karşı; anti-emperyalist, anti-faşist bir cephe çağrısıdır. 31.08.2021


[1] TKP: Türkiye Komünist Partisi

[2] www.sol.org.tr/haber/tkpden-devrimci-cephe-cagrisi-yanliz-olmadigimizi-biliyoruz/2021/08/31

[3] www.sol.org.tr/komünist-partiden-24-nisan-aciklamasi/2021/04/24

 

 

2786

Yusuf Köse

Yusuf Köse teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır. Ayrıca 7 adet kitabı bulunmaktadır. Kitapları şunlardır: Emperyalist Türkiye, Kadın ve Komünizm, Marx'tan Mao'ya Marksist Düşünce Diyalektiği, Marksizm’i Ortodoks’ça Savunmak, Tarihin Önünde Yürümek, Emperyalizm ve Marksist Tarih Çözümlemesi, Sınıflı Toplumdan Sınıfsız Topluma Dönüşüm Mücadelesi.

yusufkose@hotmail.com

http://yusuf-kose.blogspot.com/

 

 

Son Haberler

Yusuf Köse

“Hamas-İsrail Çatışmasında” İtidal Çağrısı Yapmak…(Polemik)

Filistinli 14 direniş örgütünün, 7 Ekim günü “Aksa Tufanı” adıyla İsrail devletine yönelik operasyonu, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı. Hamas gibi İslamcı örgütlerin yanısıra ve de Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi gibi Marksist eğilimli hareketlerin de yer aldığı hamle, Siyonist İsrail’in tarihi boyunca aldığı en büyük darbelerden biri olarak kayıtlara geçti. Sözkonusu direniş, kısa sürede dünyanın dört bir yanında devrimci, ilerici güçler nezdinde çok ciddi saflaşmaları da beraberinde getirdi.

“Çizgimiz Nubar Ozanyan’dır!” (Deniz Aras)

7 Ekim sabahı Filistin Ulusal Direnişi’nin Siyonist İsrail işgalciliğine ve zulmüne karşı “Aksa Tufanı Operasyonu” başlatması başta siyonizm olmak üzere bölge gerici devletleri ve siyonizme koşulsuz destek veren emperyalistlerde şok etkisi yarattı.

Hamas öncülüğünde başlatılan ve aralarında Filistin Ulusal Hareketi’nin tarihsel öznelerinden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi devrimci örgütlerin de yer aldığı “Operasyon Odası” tarafından yönetildiği açıklanan bu hamle, tüm dünyada olduğu gibi coğrafyamızda da tartışmalara yol açtı.

Yerini Bulan Her Vuruş Acı Verir!

Komünist partileri yaptıkları eylemleri kamuoyuna açıkladıkları gibi, yanlış yaptıkları eylemleri de kamuoyuna açıklar ve özeleştirisini yaparlar. Yanlış eylemlerin özeleştirisinin yapılması, o partinin dürüstlüğünü gösterir ve bu tür özeleştiriler kitlelere ve parti kamuoyuna güven verir.

Arif Alıç, 1978 yılında Hıdır Aykır ile Bayrampaşa  Hapishanesinden kaçtı. Parti tarafından kırsal (Dersim) alana gönderildi. 1981 yılının ortalarında, TKP/ML üyesi bir kişi tarafından öldürüldü.

Bu makaleyi, yazarken ölüm haberini aldığım, sevgili yoldaşım Turan Talay'ın anısına adıyorum.

Türk Tekelleri Afrika'yı Çok Çooook Sevdi!

TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi:Faşizm Ve Siyonizm Kaybedecek, Filistin ve Rojava Kazanacak!

Ortadoğu ezilen halklarının ezeli düşmanları olan Faşist T.C. ve Siyonist İsrail devletlerinin halklara yönelik saldırıları ile ezilen Rojava ve Filistin halklarının direnişine şahit oluyoruz. Bu gerici güçler, tüm teknolojik üstünlük ve emperyalist devletlerden tam destek görmelerine rağmen, Filistin ve Rojava halklarının direncini, mücadele kararlılığını kıramıyorlar. Egemenlerin tüm saldırılarına rağmen belirleyici olan yine halkın öz direnişi ve kararlılığı oluyor. Filistin ve Kürdistan halkları; İsrail Siyonizmine, T.C.

Arstahk: “Biz Beyaz Bayrak Kaldırmayız!”

Ermeni halkının soykırım ve tehcir tarihine bir yenisi daha eklendi. 1915 bitmedi. Bu kez TC destekli Azeri faşizmi eliyle utanç dolu katliam gerçekleşti. 19 Eylül günü Karabağ’ın (Arstahk) Başkenti Istepanagerd başta olmak üzere Karabağ’ın dört bir yanına saldırılar başlatan Azeri işgalcileri, saldırının birinci günü tamamlanmadan aralarında kadın ve çocukların da olduğu 35 kişiyi öldürüp yüzlerce sivil insanı yaraladı.

Vurun Abalıya - Çaresizsen Güneşe Bak... Cızz....

Proletaryalarda öğren proletaryalara öğret.

Nolurrr.... nolurrr.... bir kez de kabahati....

Fakirlik güzel şey... fakirlik güzel şey..

Hele de birde seni deniz kampına götüren, yanacam diye de çakma (yoğurt) yağlarıyla, insanın midesini bulandıracak bir şekilde,  orasını burasını yakan o... fakir...  insanları bırakıpta deniz manzaralı villalarda sabah kahvaltısı yapabilecek dostlarınız varsa... gerçekten fakirlik güzel şey.... gerçekten fakirlik güzel şey...

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! -2-

Burjuva-feodal politika yapmanın bazı “incelikleri”!

II. ABDÜLHAMİD MEVZUU[*]

 

“Gerçeği bilmeniz gerekiyor,

gerçeği aramanız gerekiyor.

Gerçek sizi özgür kılacak.”[1]

 

“ÖZELEŞTİRİ”NİN ELEŞTİRİSİ[*]

 

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Sende, ben, imkânsızlığı seviyorum, 

fakat aslâ ümitsizliği değil.”[1]

 

Anlama/ ve kavramanın dünyayı değiştirmek için mücadele edenler için eleştirel bir “olmazsa olmaz” olması yanında; “Netlik [de] insanın en büyük gücüdür.”[2] Bu bir.

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! (1ci bölüm)

Açıklama: Bu yazı, Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin Genel Başkanlığına getirildiği dönemde, 2010 tarihli Partizan’ın 72. Sayısında yayımlanmıştır. Yazı eski olsa da, yazılanlar eski sayılmaz. Zira Mayıs 2023 seçimlerinde “halkın umudu” olarak önümüze konan Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’sinin burjuva-feodal sistemde oynadığı rol, özellikle de seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Ve ortaya çıkan bu gerçeklikler, Partizan makalesinde dikkat çekilen ve tespitleri yapılan gerçekliklerle uyumludur.

Sayfalar