Cuma Mayıs 3, 2024

Kobani bize zafere odaklanmanın yolunu gösteriyor

 

Kürdistan'da ve Türkiye'de ok yaydan çıktı. Sözün bittiği, pratik eylemlerin başladığı an bu andır.  Zafere odaklanmak için ölümüne direniş!

Aslında anlatılacak hem çok şey var, hem de o kadar anlatılıyor ve yazılıyor ki her şey karman çorman bilgi kirliliğinden tutalım da “Kobani’nin düşmesinden” veya “ha düştü düşecek “çığırtkanlıklarını görmekteyiz. Dün halefi Davutoğlu, bugün Antep’te selef Erdoğan savaş naraları atarak gizli saklı bir şey bırakmadı. Suriye’ye karşı savaşın kukla baş aktörü olduğunu kendi ağzıyla açıklayarak ispatlamış oldu.

Anlaşılıyor ki, Faşist Türk devletinin başı Erdoğan ve halefi Davutoğlu IŞiD’le çok önceden anlaşmaya varmış Kurban bayramı namazını Kobani’de kılacaklarını karar altına almış oldukları ayyuka çıktı. Hevesi kursağında kalan Erdoğan ve şürekâsı bugün zehir zemberek açıklama yaparak;” Kobani düştü düşecek “dedi. Yaptığı bu açıklama ne denli kin, hırs ve kan içici bir faşist karakterli ırkçı olduğunu da ölü sessizliğine bürünen sözde “aydın”lara göstermiş oldu. Amerika, İsrail, Avrupalı emperyalistler ve onların bölgede uşaklığını yapan baş aktör Türk devleti ve Erdoğan yönetimi Kürtlerin ve Arap Alevilerin kellelerini istediğini kendi ağızlarıyla itiraf ettiler. Kendi kirli çamaşırlarını ve planlarını yine kendi efendileri Amerikan başkan yardımcısı deşifre etmiş oldu. Amerikan başkan yardımcısının kırdığı pot emperyalistlerin devlet sırrını deşifre etmesine gelen tepkiler çeşitli kılıflarla örtülmeye çalışıldı. Kürdistan'daki Kürt katliamı aynı zamanda alevi katliamı görülmeli, Suriye’deki alevi katliamı da Rojova’daki, Kobani’deki Kürtlerin ve Ezidilerin katliamı görülmelidir. Aksi durum orta doğuyu iyi okuyamamaktır. Eğer ki halkların kardeşliği ve eşitliğini savunuyorsak çok yönlü düşünmeli ezilen, haksızlığa uğrayan katledilen bütün halkların yanında olmalıyız.

Tarihte bazı direnişler güç dengesizliği sebebiyle yenilgi alabilir ama direnişi yürüttüğü bağımsızlık savaşını zafere taşımanın mihenk taşlarını döşemiş olurlar. İşte Kobani’deki direnişte tüm çıplaklığıyla bize bu gerçeği gösteriyor. Kürdistan halkının Kobani’deki şanlı direnişi sürerken bilumum şovenistler, ırkçı dinci panislamist-pantürkistler, liboşlar, lafazanlar, savaş rantçıları, beyni ırkçı şoven ideolojiyle örülmüş örümcek kafalı aydınlar ellerini ovuşturarak Kobani’nin düşmesini dört gözle bekliyorlar.

Şunu peşinen söylemeliyim ki bütün emperyalist müttefikler onların faşist ırkçı uşak devletleri daha şimdiden yenilgilerinin kokusunu pis burunlarında his etmektedirler. Bu kadar hırçınlık, sessizlik ve sessizliğin altında yatan intikam, katliam planı yatmaktadır. Niyetleri Kürdistan ulusal kurtuluş hareketini boğmak, kendilerine uşak İslami faşist yönetimler, bölünmüş küçük devletler oluşturmaktır.

Kabul edelim-etmeyelim bugün Orta Doğunun devrimci güçlerinden etkin ve öne çıkan Kürtlerdir, onlara önderlik eden PKK’dir. Bölgede en güçlü devrimci güç PKK’dir. Devrimcilerin, Marksist-Leninist-Maoistlerin Ortadoğu’da ne yazık ki hatırı sayılır bir güçleri yoktur. Ya çok cılız ya da yok denecek kadar güçleri mevcuttur. Bugün doğru olan, var olunan her yerde Kürtlerin bağımsızlık savaşının içerisinde yerimizi almaktır. Yani cepheleşmek, emperyalizme ve dinci ırkçı faşist egemenlere karşı uzun süreli muharebelere hazırlanmak, zafer tohumunun ekildiği Kobani direnişini bölgede zafere taşımaktır. Gerçek olan şu ki, emperyalizme ve sermaye darbe vurmak, bizi çevreleyen zinciri kırmak antiemperyalist antifaşist güçlerin kalıcı birliğinden geçmektedir.

Şu iyi bilinmelidir ki, Kürt ulusu bugün stratejik müttefikimizdir. Kürt hareketi ve diğer Kürt hareketleri de öyledir. Devrim uzun soluklu olup, uzun yılları içerisine almaktadır. Halk içerisindeki çelişkiler doğru ele alınıp kavratıldığında dostlarımız -düşmanlarımız kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Devrim lafazanlıkla, entel havalara girmekle, nabza göre şerbet vermeyle, ezberi lafızlarla olmaz. Aksine, devrim doğru siyasal taktik ve stratejiyle doğrudan bağlantılıdır. Doğru siyasal tespitler yapmakta yalnız başına yetmiyor. Teori-pratik eylemlilik haline sokulmalı var olan alanlarda devrim cepheleri oluşturulmalıdır.

Son bir kaç günlük gelişmeler, özellikle bugünkü gelişmeler bize şu gerçeği gösterdi Türkiye ve Kürdistanı’nda önü alınmaz bir kaos ortamına ve savaş koşullarına girmiştir. Devrimcilere düşen görev devrim yapmak için faşizme karşı tüm devrim güçleriyle birleşmek devrim yapmak için yüklenmektir.

Şu gerçeği bilincimize kazmalıyız; ezenlerle ezilenler arasında eşitsizlik devam ettikçe barış denen bir slogan sahtekarlık, aldatmaca, oyalamak ve bizleri köleliğe mahkum etmektir. O sebeple Ezenlerin, emperyalistlerin ve onların ırkçı, dinci, ayrımcı, cinsiyetçi faşist uşak devletlerinin ve IŞiD gibi serseri, uyuşturucu müptelası piyonların saltanatlarını başlarına yıkmak için görev başına

Var olma ve yok olma savaşında ezilenlerin yanında yer almayanlar alçaktır. Sessiz kalmak, duymadım, görmedim, bilmiyorum demek halklarımızın haklı savaşına ihanettir.

İki tür savaş vardır; biri işçi ve emekçilerin hakkını alma savaşı, diğeri ezenlerin, kan emicilerin zulüm düzenlerini sürdürme savaşıdır. Biz halkların ezilenlerin haklı savaşlarının yanındayız, onun yürütücüsüyüz. Haksızlıklar devam ettiği sürece, haksızlığa karşı savaşımız her alanda devam edecektir. Yani “barış” baronları yalan söylüyorlar. Ezenlerle ezilenler arasındaki eşitsizlik var oldukça sömürücü emperyalistlere ve onların faşist uşak yöneltimlerine karşı özgürlük ve sosyalizm mücadelesine devam edecektir. Dünyamız hızla yeni bir emperyalist savaş içine sokuluyor bunu unutmamak ve ona uygun koşullanmak gerektiğini düşünüyorum. Koşullar mevcut, ülkemizde kaos ortamı aldı başını gidiyor, darbede dahil her şey her an olabilir. Sivil faşistler ve Dinci ırkçı faşistler işbaşında, katliam ve linç girişimleri başladı. Geri dönülmez bir savaş içine halklar çekiliyor provokasyon ve böl parçala yönet taktiği uygulanıyor. Kesinlikle bu oyuna gelinmemeli, direk devlete ve faşizme karşı mücadele yükseltilmelidir.

Ülkemizin dört bir yanını faşizme zindan edelim!

Zafer Kobani’de tohumlandı Kürdistan ve Türkiye’de zaferle taçlanacaktır. Buna inanın ve Devrim kavgasında ölüm sessizliğine bürünmeyip sesimize ses verin. Yarın çok geç olabilir.

6 Ekim 2014

79266

Martager (Nubar Ozanyan)

Yaşamı Fakir, savaşımı Martager olan komutan, sert yaşadı. Bir derviş gibi Kafkaslar’ı, Ortadoğu’yu dolaştı. Mazlumların yaşamından gürültü yapmadan kopup giderken geride derin izler ve unutulmaz anılar bıraktı. Yaşadığı her toprak parçasında eski ve köhnemiş olan her şeye meydan okudu. Yaşarken Ararat’a, düşerken Cudi’ye bakarak “Elveda” dedi.

Devrimci Bir Çıkış İçin Örgütlen-Örgütle

“…Komünist Enternasyonale bağlı tüm partiler, ‘Kitlenin daha derinlerine!’, ‘Kitlelerle daha sıkı temas!’ şiarlarını ne pahasına olursa olsun pratiğe geçirmelidirler; kitleler sözünden anlaşılması gereken emekçilerin ve sermaye tarafından sömürülenlerin, özellikle de en örgütsüz ve en bilinçsiz, en fazla ezilen ve örgütsel olarak kapsanması en zor olanların tümüdür.”(1)

Proletaryasız Burjuva Çağı Hayali(!)

 

Telaşlı diplomasi ve açık savaş hazırlığı Nijer: Afrika'da akut savaş tehlikesi!(Rote Fahne (Kizil Bayrak)

26-27 Temmuz gecesi, yaklaşık 26 milyon nüfusa sahip Batı Afrika ülkesi Nijer'de ordu bir darbe düzenledi. Bir önceki başkan Bazoum'u devirdi ve anayasayı askıya aldı.

Frankfurter Rundschau'ya göre Bazoum döneminde Nijer, "İslamcı teröristlerin Sahel'deki ilerleyişine karşı mücadelede Batı'nın son stratejik ortaklarından biriydi".

“En Önde” Durmak, “En Önde” Savaşmak (Dengê Azadî )

Lozan’daki tarihsel haksızlığın 100. yıldönümünde gerilla alanlarına yönelik işgal saldırıları sürüyor. Emperyalist devletlerle İttihatçı Kemalistler arasında imzalanan ve TC devletinin emperyalistlerce kabul edilmesinin resmileştiği tarih olarak 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın üzerinden yüz yıl geçti.

Kalbim Zap’ta çarpar! (Nubar Ozanyan)

Yeni bir yüzyıl direnenlerin hikayeleri ve isimleriyle yazılmalıdır. Zalimlerin yazdığı yüz yıllık faşist tarihi parçalamanın zamanı çoktan gelmiştir. Soykırımcılar, teknolojinin üstünlüğüne her gün yenilerini ekleyerek kıyıcı ve yok edici silahlar üreterek Kurdistan’ın en ışıldayan direniş parçalarına saldırsa da, 26 gün abluka ve bombardıman altında yaralı olduğu halde “teslim ol” çağrılarına direnen gerillanın karşısında çoktan yenilmiştir!

Çoktan yenilmiştir, Osmanlı’nın İttihatçı subay ve askerleri, Türk ordusunun işkenceci generalleri!

“Halkın aslanları: HBDH milisleri” (Ziya Ulusoy)

Bahsetmek istediğimiz HBDH militanları. Yaklaşık 7 yıldır Erdoğan faşizminin acımasız  saldırı ve zulmüne karşı mücadele ediyorlar. Şimdiye değin yüzlerce eyleme imza attılar.

Mücadele koşulları çok ağır. Faşizmin saldırgan ve devasa miktardaki polis aygıtı, yüksek gözetleme ve takip tekniğini de kullanarak, hareket imkanını çok daraltıyor. Az güçle ve bu duruma rağmen, HBDH militanları eylem yapabiliyor. Biribirinden çok uzak kentlerde de, değişik bölgelerde de, aynı kentin değişik semtlerinde de Erdoğan faşizmine karşı eylem yapabiliyorlar.

Dedikoducu Modacılar

Amann... sanki kendileri de proletaryalarda karşılık bulsalardı chp ve hdp'lilerde taban, oy (veyahut da boykotçu) almış olmayacaklardı.

Neysee...

Nerede kalmıştık.

Maltepe'de bir mayıs.

Yolun bir tarafında tip'liler bir tarafında hdp'liler.

Yolun sağına, soluna... gölgesine de sıkışmış... tip'çilerin giyimlerini kuşamlarını ... diğer kortejlerdeki insanlarla kıyaslayan benim gibi de dedikocu modacılar.

Bu keşmekeşliğin içerisinde de..

Tip'çilerin gözleri  hdp'lilere... hdp'lilerinki de tip'çilere kayıyor.

Bizim devrim! (Nubar Ozanyan)

Rojava’nın haritadaki yeri sorulduğunda Kürtlerin bir kısmının dışında kimsenin doğru dürüst yanıt veremeyeceği bir süreçten geçilerek gelindi bugünlere. Büyük riskler göze alındı. Ağır bedeller ödenerek kazanımlar elde edildi. Bu sayede Rojava, özgürlüğüne kavuştu. Ortaya konan devrimsel hamleler, sayısız çaba sonucu Rojava halkları daha ileri ve gelişkin bir sürece geldi. 

DİK DURUP BOYUN EĞMEYENLER[*]

 

 

“Yol daima ayaklarınızın altında,

rüzgâr daima arkanızda olsun.”[1]

 

“Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya savaşı yaklaşıyor.” Mu gerçekten de?

Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Medvedev, 11-12 Temmuz 2023 tarihlerinde Vilnius’ta gerçekleşen NATO Liderler Zirvesi’nde Ukrayna’ya yapıla gelen silah yardımlarının daha da arttırılması kararına ilişkin olarak şu değerlendirmede bulunmuş:

“Çıldırmış olan Batı, başka bir şey düşünemez oldu. Aptallık noktasına kadar en yüksek düzeyde öngörülebilirlik içerisindeler. Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya Savaşı yaklaşıyor.” (1)

Sayfalar