Salı Mayıs 14, 2024

Kendi öz savunmamızı güçlendirmeliyiz!! Mahircan

Darbenin her türlüsüne karşı olduğumuz açık. Yıllardır yaşadığımız hukuksuzluğa, sivil darbe örgütlenmelerine, faşizme, gericiliğe, radikal İslamcı katliamcı zihniyete karşı olduğumuz gibi..

Bu tiyatrodan kim yarar sağladıysa, kotaranı da odur.

Erdoğan, katliamlara neden olan rezil Ortadoğu politikası, radikal İslamcıların doğrudan arkasında olması en önemlisi Ortadoğu üzerinde uluslararası dengelerin değişmesi nedeniyle başta ABD olmak üzere emperyalistler tarafından gözden çıkarıldı. Bunu farkeden Erdoğan çark etti ve durumu toparlamaya çalışıyor. Kısa zaman önce Davutoğlunun defteri dürüldü ve özürler silsilesi başladı.

Yıllardır gördüğümüz tipik AKP ve Erdoğan politikası mağduriyetler üzerinden yürümektedir. Bir taşla birden fazla kuş vurmak isteyen Erdoğan, ABD ile anlaştı. Erdoğan, ABD’den cemaatçileri pohpohlayarak darbe yapmalarını istedi. Kendisi de gerekli mizanseni ülkede hazırladı.

ABD, ordu içindeki az sayıdaki cemaatçi yapılanmayı, yüksek rütbeli subaylar aracılığıyla pohpohladı ve siz darbe yapın biz size destek çıkalım, yoksa bu Erdoğan gitmeyecek dediler. Gazı alan yüksek subaylar harekete geçtiler. Üç beş subay/birkaç bin asker, 10 uçak/20 helikopter/30 tankla darbe olmayacağını herkes bilir. (kaldı ki 17/25 Aralık sürecinden beri gücünü parça pinçik kullanan bir beceriksiz örgütlenmenin de gerçekçiliğinin de ayrıca tartışılması gerek, tüm gücünü tek seferde kullansaydı, muhtemel darbe de olurdu, kan gövdeyi de götürürdü)

İktidar ve devletin bekası için, oğullarını/kardeşlerini/eşlerini en yakınındaki insanları katletmekten çekinmeyen Osmanlının mirasçıları için, kendi vatandaşı/polisi/askeri bu mizansen içinde ölmüş, hiç de önemli değildir. Binlercesini Suriye’de öldürten, beslediği IŞİD aracılığı ile Kürt bölgesinde, Ankara’da, İstanbul’da, Suruç’ta insanları katlettiren, MİT aracılığı ile gerekirse 4 füze sallattıracak olan iktidar için ölümler hiçbir zaman önem arzetmemiştir.

AKP ve Erdoğan bu şekilde hem mağduriyet yaratacak, hem olmayacak darbeyi “halk desteği” ile güçlü bir biçimde engellemiş ve varlığını biraz daha devam ettirmiş olacak, hem cemaatten kalan son birkaç devlet içi yapılanmayı tasfiye edecek, başkanlık yolunu açacak, camilerden çağrılar yaparak bundan sonraki sürecin provası niteliğinde taraftarlarını sokağa dökecek, geceleyin duyduğumuz insan ulumaları niteliğindeki iç savaşa hazırlıklarını devam ettirecek ve ülke kan gölünden kan denizine doğru evrilecek.

En basit demokratik taleplerimiz için sokağa çağrı yaptığımızda sürekli arkadaşlarımızı katleden zihniyet, sabaha kadar camilerden sela sonrası sokaklara çağrı yapmıştır. Kimse camide siyaset olmaz demesin. En pespaye halini dün gördük.

Bu bir AKP-Erdoğan-ABD mizansenidir. Sosyal medya aracılığı ile görülen ve yaşatılan budur.

Tekrarla, Her türlü darbe zaten zaten en başta sosyalistleri, ötekileri, ezilenleri, Kürtleri ve muhalifleri vuracaktır. Buna ısrarla karşı olduğumuzu belirtmeliyiz. Faşizan-gerici-baskıcı yöntemlerle kanlı bir biçimde toplumun yeniden düzenlenmesine de karşı olmalıyız.

SOKAKLAR HERKESİNDİR, SOKAKLARDAN ÇEKİLMEYELİM. İŞİN BİR DİĞER TARAFI DA, DÜN GECE SOKAKLARA İNEN GÜRUHU GÖRÜNCE, ÖZ SAVUNMAMIZI HIZLI BİR BİÇİMDE KURMAMIZ GERÇEĞİ DE ORTADADIR. DEVLETİN POLİSİNİN DE, ASKERİNİN DE BİZİ KORUMAYACAĞI AÇIK… 

44753

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

Katledilişinin 50. Yılı Vesilesiyle KAYPAKKAYA ve TKP-ML

Faşist T.C. Devleti tarafından, bundan 50 yıl önce bir komünist önder, aylarca süren işkenceli sorgular ardından hunharca katledildi. Buradan bir kez daha bu cinayeti kınıyor ve Türkiye-

K. Kürdistan devrimci hareketinin ender yetiştirdiği bu komünist önderi saygıyla anıyor ve ideallerine bağlı kalacağımızın sözünü yineliyorum.

Onun katli, “işkence sonucu ölüme sebebiyet verme” şeklinde olmayıp; bizzat devletin ilgili ve yetkili kurum ve kişilerince, “devletin ulvi çıkarları adına” karar altına alınan bilinçli ve iradi bir cinayettir.

Partizan’ımızı Özlüyor, Mücadelesini Örnek Alıyoruz | Hüseyin Şenol

Partizan’ımızın hayatını kaybetmesinin üzerinden tam iki yıl geçti… Dursun Çaktı’nın bize bıraktığı miras gibi; demokratik kitle örgütlenmesi anlayışının tüm alanlarda yerleşmesi olmazsa olmazımız olmalıdır…

İki yıl önce 25 Şubat’ta, daha 65 yaşında kaybettiğimiz Dursun Çaktı’yı, Partizan’ımızı özlemle anmaya devam ediyoruz ve sürekli anacağız.

Ölümün susturduğu yaşamlar (Nubar Ozanyan)

Yoksulluk, zulüm yetmiyormuş gibi depremin ve kışın beyaz zulmü de halkımızı ölüm karşısında çaresiz ve yalnız bıraktı. Devlet, yüz binlerce insanı canlı canlı toprağa gömdü. Kapitalizmin sermayesi yine halkın canı ve kanıyla yıkandı.

Depreme dayanıksız konutlar halkın mezar taşı oldu. Yoksulluk, kış, çaresizlik, ölüm ezilenleri üşütmeye devam ediyor. Kapitalist sistem, kendisiyle birlikte insanlığı hızla belirsiz bir yıkım ve sona doğru götürüyor. Her şeyi metalaştıran kapitalizm, yaşam gibi ölümü de metalaştırarak insanlığı çaresizliğe ve yıkıma doğru sürüklüyor.

Halk Düşmanı Faşist İktidar Yargılanmalıdır!

Deprem yerkürenin  doğal bir harektliliğinin sonucudur, insanlar için bir felaket haline gelmesi ise, toplumsal sistemin sınıfsal karakteriyle doğrudan ilgilidir. Bilim ve buna bağlı olarak teknolojinin gelişmediği zamanlarda insanların doğal felaketlerden daha büyük zarar görmesi doğaldı. İnsanlık doğanın hareketini öğrendikçe onunla uyumlu yaşamasınıda öğrendi.

2023 Seçimlerinde okun sivri ucunu neden hakim sınıf kliklerinden en gerici en faşist olanına yöneltmek zorundayız ?

Başta Emek ve Demokrasi Bloğu olmak üzere halk güçlerinin önemlice bir kesimi 2023 seçimlerinde Tayip Erdoğan ve AKP ve MHP dinci faşist iktidar blokunun önünün kesilmesini; günün isabetli siyasi taktiği olarak belirlemişken, ancak ne var ki bir kesim sol-sosyalist ve komünist güçler ise, bunun aksine; “bir faşisti indirip yerine bir başka faşistin gelmesi için oy kullanamayız” diyerek, cumhur başkanı seçiminde ‘boykot’ taktiğini, günün isabetli taktiği olarak ileri sürmekte.

Birazda Muziplik

1) Kadrolar sürekli birliktelik (mutluluğu dışarda arama) yarışına sürüklenir.

2) Yarışı beceremeyenler, geri kalanlar veyahutta ret edenler diskalifiye olur.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Sizde bizi kandırmıyorsunuz değil mi...

Ah... devrimci demokrasiciğim... ah....

İnsanların ilişkilerini kınarken, kınadığı insanlarla bozulan arasını düzeltmeye gelenlere kınadığı ilişkilerle yakalanmak....

Ve yahutta....

Katledilişinin 50. Yıldönümünde İbrahim Kaypakkaya HESAPLAŞMA, KOPUŞ VE YENİ BİR YOL

Kafasında üstü yırtık ve yamalı kahve renkli bir kasket, sırtında yerli bir askeri parka, altında ceket, kazak… üst üste giyilmiş üç tane pantolon, ayağında bir çift beyaz yünden yapılmış ve köylerde elle örülen çorap ve onun üzerinde naylon çorap, bir çift 45 numara Çelik marka lastik ayakkabı”yla tutsak edildi.1 

Kavganın ve Mücadelenin Ozanı; Yetiş Yalnız…

İbrahim Kaypakkaya, ilgilenenler tarafından bugüne kadar birçok özelliği ile tanındı, bilindi. En yaygın bilinirliği‚ “ser verip sır vermemesidir” sanırız. Doğrudur, Kaypakkaya işkencede direndi. Onun düşmana karşı direnişi inadından veya acıya dayanıklı olmasından kaynaklanmıyordu elbette… Bunu nereden mi biliyoruz? Dönemin en azgın faşist uygulamaların yapıldığı Amed Zindanı’nda yapmış olduğu siyasi savunmadan. Kemalist faşist diktatörlüğe karşı, onun elinde tutsakken dahi örgütsel ilişkilerini deşifre etmeden, uğruna mücadele ettiği komünizm düşüncesini savunmasından biliyoruz.

“Ermenilerin hepsi ASALA olsun” (Nubar Ozanyan)

Yaklaşık 45 gündür Artsakh, vicdansız ve eşitsiz bir kuşatma altında. Artsakh halkı buz kesen soğukta direniyor. Dünya sağır ve suskun.

30. Ölümsüzlük Yılında MANUEL DEMİR/ՄԱՆՈՒԵԼ ՏԷՄԻՐ Yaşıyor! Partizanlar yaşıyor! (1)

Manuel Demir’i 30. ölümsüzlük yılında saygıyla anıyoruz. Bu vesileyle Ermeni Fedailer adıyla başlattıkları ve hayatlarını Ermeni halkının davasına adadıkları, bugün ise Partizan hareketine dönüşerek devam eden mücadelede sayısız Ermeni devrimciler Hrantlar, Hayrabetler, Armenaklar, Yalımyanlar, Ozanyanlar ve Manueller’i de anıyor ve aradan yüz yıl geçmiş olsa da bu mücadelenin devam edeceğini belirtiyoruz.

TKP-ML OPK Üyesi Ünal Orhan: Yeni Yılda Umudu ve Özgürlüğü Güçlendirmeliyiz, Güçlendireceğiz!”

Türkiye Komünist Partisi-Marksist Leninist Ortadoğu Parti Komitesi (TKP-ML OPK) üyesi Ünal Oral ile yapılan röportajı sizlerle paylaşıyoruz.

Sayfalar