Salı Nisan 30, 2024

Gin gyank azadutyun* (Nubar Ozanyan)

Yirmi birinci yüzyılın ilk çeyreğine girerken 8 Mart’ın kadın özgürlük mücadelesi açısından her yönüyle ve her anlamıyla mücadele, direniş ve kararlılık yılı olması için mücadele etmek onurlu ve vicdan sahibi her insanın temel amaçlarından olmalıdır. Çünkü kadın, başlangıçların anasıdır. Evrenin güneşi, kimsesizlerin gecesi, şafağın başlangıcıdır. Yarının hayalidir.

Toplumun her kesiminden kadınların özgürlük mücadelesi, kahramanlıkları, hikayeleri bilindikçe gelişim ve ilerleme daha güçlü temellere dayanacaktır. Bu anlamıyla Ermeni kadınların soykırım hikayeleri, yaşamı ve mücadele tarihleri de araştırılmaya ve incelenmeye değer bir yerde durmaktadır.

Türkiye ve Kürdistan’da yürütülen kadın özgürlük mücadelesinde Ermeni kadınların yeri ve gerçekliği bilinmeden mücadele tarih ve bilincinin zayıf ve eksik kalacağı bir gerçektir. Ermeni Soykırımı aslında bir “Ermeni kadın kırımı”dır. Gözü dönmüş bir çılgınlıkla yapılan bir çocuk kırımıdır. Toprakların büyük birer yetimhaneye döndüğü zamanların adıdır. Beş bin yıllık yaratılan uygarlıkların ve elde edilen kazanımların sadece topraklardan değil, hafızalardan da silinmeye çalışıldığı bir tarihtir. Ermeni (Rum ve Süryani) Soykırımı geçmişte yaşanmış, geride kalmış bir olgu olarak düşünülemez. Kabul etmek gerekir ki, Ermeni Soykırımı, üzerinde çok az durulup düşünülen, eksik ve yetersiz bilinen bir gerçektir. Aslında tam da bugünümüze ışık tutan, bugün yaşadığımız karanlığın nedeni olarak görülmelidir.

Soykırımın planlayıcıları arasında üçlü Troykada yer alan Mehmet Talat; “Ermeni politikamız kesinlikle sabittir. Hiçbir şey bunu değiştiremez. Anadolu’nun hiçbir yerinde Ermeni kalmayacak. Ancak çölde yaşayabilirler” derken Ermenilerin çölde bile yaşamasına müsaade edilmedi. Yüz binlerce kadın ve çocuk, ölüm yollarında ve ölüm kamplarında sistematik bir şekilde barbarca yok edilerek cesetleri köpeklere, kurt ve çakallara yedirildi. Köle pazarlarında haraç mezat satıldı insanlar. Çift vergiyle köleleştirilen Ermeni kadınlar, ölümü kurtuluş olarak aradı.

Soykırım, insanlığın unutulduğu en acı tarihtir. Soykırımın kanlı ve görünmez izlerinin bir milyon iki yüzbinlerle ifade edildiği coğrafyanın başında Suriye ve Demokratik Özerk Yönetim’in toprakları gelmektedir. 8 Mart’ta bir kez daha Ermeni kadınların hikayeleri, sabırla, dikkatle anlamak ve hissetmek için dinlenmelidir. Burada anlatılan açlıktan ölen çocuğunun cesedinin çalınarak pişirilmesine tanıklık eden anaların çıldırtan hikayesidir. Sözün bittiği, kelimelerin yetersiz kaldığı, acıların tanım bulamadığı hikayelerdir bahsettiklerimiz. Ölüm yollarında açlıktan yürüyecek mecalleri kalmayan, acıdan çıldırmış, ümitsizlik içinde gidişlerinin hikayesidir. Kalplere ve ruhlara yüzyıllarda geçse asla çıkmayarak giydirilen kin ve sönmeyecek öfkenin ismidir genosit (soykırım). Tanrılara intikamları alınması için yalvaran kadınların sesidir. Ölümün kanlı bir rüya gibi yaşanmak istendiği toprağın adıdır.

Yüzbinlerce Ermeni kadın ve çocuk İslam’a geçmeye zorlanmış; Türk, Kürt, Arap ailelerin içerisinde köklerinden koparılarak kendilerine yabancılaşmış bir şekilde görünmezlik içinde yaşamaya zorlanmıştır. Ermeni Soykırımı sadece İttihat ve Terakki tarafından planlanan ve uygulatılan bir imha ve yok etme politikası olarak okunamaz. Sadece etnik-dinsel temizlik olarak da okunamaz. Geride kalan kadın ve çocukların kendi tarihine diline ve kültürüne karşı yabancılaştırılması, ruhunun zorbalıkla gasp edilerek bir tarzda kimliksizleştirilmesidir. Kadın ve çocuklara yönelik yapılanları ifade edecek sözcüğün icat edilmemesidir. Ermeni Soykırımı hakkında eksik ve yetersiz bilgiler olduğunu iddia ediyorsak aynı zamanda Ermeni kadın yazar ve düşünürler hakkında da eksik ve yetersiz bilgiler olduğunu iddia ediyoruz demektir. Oysa Osmanlı ve İttihatçı-Kemalist Cumhuriyet tarihinde sayısız kadın devrimci, ilerici, öncü ve yazar özgürlük mücadelesinde önemli rol oynamıştır.

2021 yılının 8 Mart’ını karşılarken Zabel Eseyan, Hayganuş Mark, Zabel Asadur, Sırpuhi Düssap, Elbis Gesaratsyan kadın hakları savunucuları ve yazarlarını anmadan geçmemek gerekir. Bu saygın ve onurlu kadın özgürlük öncüleri geride sayısız okunacak eser geride bıraktı ve yazılmaya değecek şeyler yaptı.

Soykırım, kahredici beyaz asimilasyondur. Hafıza katillerinin bir cellat gibi çalıştığı kirli, faşist zihniyettir. İlerici ve devrimci kadın öncülerin katledilerek kadın özgürlük mücadelesinin ve fikirlerinin kesintiye uğratılmasıdır.

Kadın özgürlük mücadelesi yaşamın dinmeyen marşıdır. Yarının özgür gelecek hayalidir. Taşa basıp iz bırakanlar o hayale doğru koşarcasına doğru uzanacaklar.

* Kadın, yaşam, özgürlük! 

3183

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Sayfalar