Perşembe Mayıs 9, 2024

Ermeni fedai Rolada “Seyirci kalmak yerine fedai ruhunu canlandırma zamanı”

Rojava: Kadın devrimini bünyesinde barındıran ve geliştiren Rojava’da sırtını dağlara vermiş, özgürlük için savaşan bir Ermeni Fedaisi ile görüştük. Komutan Nubar Ozanyan’a dair düşüncelerini paylaşan Rolada röportajında “Seyirci kalmak yerine maddi ve manevi olarak fedai ruhunu canlandırma, ön saflarda dimdik ayakta durma zamanıdır. Geride durmak bize yakışmaz. Büyük bir direniş göstermenin zamanıdır. Bu güç de bizde var” diyor.

Yüzyılın başında insanlık, Ermeni soykırımına tanık oldu. Yaşadığı topraklar üzerinde 1,5 milyon Ermeni tarihte eşi ve benzeri görülmemiş şekilde yok edildiler. Kafkas cephesinde ise 1917 Ekim Devrimi ile Rusya’da iktidarı ele geçiren Bolşevikler bütün askeri birlikleri geri çekme kararı aldılar. Doğu Ermenistan’ı zayıf, güçsüz görerek işgal edip ele geçirmenin, soykırımı devam ettirmenin zamanı olarak gören işgalci Osmanlı-Türk devleti, önceden imzalanan tüm antlaşmaları tanımayarak Kars ile Erzurum’u ele geçirdikten sonra Yerevan’ı işgal girişiminde bulundular.

İşgal, yağma ve talan hareketi tam bundan 100 yıl önce 1918 Şubat’ında başladı. Yerevan, Vanadzor, Aparan’ı, Kazım Karabekir komutasında onbinlerce asker ile işgal eden Osmanlı-Türk ordusu karşısında Rusların çekilmesiyle kendi kaderleri ile baş başa kalan Ermeniler, Osmanlı-Türk çetelerine tarihte unutamayacakları bir ders vererek yendiler. Bunu üzerine Osmanlı geldiği gibi geri çekildiler.

İşgalci Türk ordusunun bugün ele geçirmeye çalıştığı Efrîn şehri, 100 yıl önceden yaşanmış Doğu Ermenistan’ın Sardarabad şehrine dönük işgal ile birebir aynıdır. Ermeniler var olmak ile yok olmak arasında mücadeleyi zaferle sonuçlandırırken, bugün de aynı akıbeti Efrîn halkı yaşamaktadır. Efrîn halkı da bu işgal karşısında muhakkak zaferle çıkacak, Osmanlı’nın torunlarına gereken dersi verecektir. Öyle ki şu anda Efrîn var olma ile yok olma arasında bir savaş vermektedir.

Sardarabad savaşına Gönüllüler Birliği ile katılan, Ermeni halkının eşsiz komutanı Antranik Ozanyansilah arkadaşı Ezidî halkının önderi Cihangir Ağa ile Mareşal Bağramyan Yerevan’ın savunmasında yer alarak Osmanlı’yı Yerevan’dan kovmuşlardır. Bağramyan, daha sonra Sovyetlerin Nazi işgaline karşı savunmayı üstlenmiş, Nazileri Moskova’dan Berlin’e sürmüştür.

Gönüllüler ordusu hiçbir güç yenilgiye uğratamaz

Bir ulusun varlığını reddeden, kendi kaderlerini özgürce belirlemesine, özgürce yaşamasına karşı çıkan, ırkçı, tekçi zihniyet Efrîn’de faaliyete geçmiş durumdadır. Uluslararası güçlerin üç maymunu oynadığı, televizyonlardan canlı soykırım ve işgal haberlerini yapıldığı bugünlerde Efrîn dört taraftan kuşatılırken 1915 soykırımından kaçıp Suriye’ye yerleşen Hristiyan topluluklar da sınıf kardeşleri Kürtler, Araplar gibi bugün Efrîn’de yine soykırım ile karşı karşıya kaldılar.

21. yüzyılın şafağında doğan Kürdistan yine Türk işgalcilerinin tehdidi altındadır. Kürt halkının uzun zamandır emek, alınteri, kan ve can pahasına bedeller ödeyerek kazandığı Rojava’yı boğmaya çalışan, günümüz İttihat ve Terakkicileri, Reqa’da DAİŞ’in üstlendiği rolü bu kez kendisi bizzat üstlenmiş, burada Reqa hamlesinden sonra iyice zayıflayan DAİŞ’i güçlendirmek adına onların komutanlarını kullandığı açığa çıkınca ise suçüstü yakalanmıştır.

Tarih en gelişmiş teknolojik silahlarla donanmış orduların, semirtilmiş çetelerin ezilen halkların birleşik gücü karşısında yenilgiden kurtulamadıklarını göstermiştir. Rojava topraklarının bir parçası olan Efrîn; Kürt, Arap, Süryani, Ermeni halklarının direnişi sayesinde düşmanlarına gerekli dersi verecektir. Her bir karış toprağında Arin Mirkanlardan Avestalara, Paramazlardan Ozanyanlara, David Taylor’dan Nicolas Werdenlere, Ayşe Denizlerden İvana Hofmannlara kadar bu gönüllüler ordusunun hiçbir güç tarafından yenilgiye uğratılamayacağı bir kez daha görülmüştür.

“Güçlü bir sesin, büyük adımların sahibi olmak için mücadele ediyorum”

Kadın devrimini bünyesinde barındıran ve geliştiren Rojava’da sırtını dağlara vermiş, özgürlük için savaşan bir Ermeni Fedaisi ile görüştük. Rolada isimli Ermeni Fedaisi ile yaptığımız söyleşiyi paylaşıyoruz:

– Bir Ermeni Fedai olarak YPG saflarında mücadele ediyorsunuz. Bunu konuşarak başlayalım, istersen.

– Bir Ermeni çocuğu olarak bütün halkların saygınlığını kazanmış bir ulusal partiye katıldım. Ermeni olarak toplumsal varlığımızın devamını sağlayabilmek için biz de özgürlük ateşini birleştiren bir neferiz. Nefer olarak da bütün halkların kardeşlik meşalesini, umut ediyoruz ki, daha yüksek tutarız. İki elimizle bütün ruhumuzla sımsıkı kaldırma umudundayız…

Biz Ermenilere reva görülen kırım ile soykırım olmuştur. Genel olarak hiçbir varlığa sahip olmamamızın gerekçesi yaşam kültürümüzdür. Var olan geleneksel yaklaşım tarzımızdır. Geçmişimizi ne kadar silmek isteseler de, kıyıda kalan bir kesimi veya kıtaya bizi bağlamak isteseler de varlığımızın tek gerekçesi özgürlüğümüzdür. Özgürlük dar bir kutuya sığdırılamayacak kadar bir aşk ister. Bu aşk da anlamlı bir savaşın, hakikat savaşçılığı ile olur. Bunun için ben de Kürt halkının içinde yerimi almış bulunmaktayım. Kürt halkı ile de ulusal bir gerçeklik bağını kurarak daha çok Ermeni Kürt halk gerçekliği ile iç içe kardeşçe bir yaşam yoldaşça bir yaşamın mimarı, savaş işçisi olmak umuduyla, bu umutla güçlü adımlarının sahibi olacağız. Ben de güçlü bir sesin, büyük adımların sahibi olmak için mücadele ediyorum.

Var olan bütün toplumsal mazlum halkların, şehitler olsa da savaş sözcüsüyüz. Bu anlamda katılımım benim için bir onurdur, bir şereftir. Ben de duruşumla, yaşamımla var olan insanlığımla bu görevi yerine getirmek için mücadele edeceğim.

“Nubar Ozanyan bizim için bir gerekçe, bir manifestodur”

– Nubar Ozanyan ile nerede karşılaştınız? Onun Hay olduğunu biliyor muydunuz?

– En başlarda bilmiyordum. Sonradan öğrendim. Ama çok görmüşlüğüm vardı. Eğitim işleri ile uğraştığım zamanlar, kendimde sabotajcıyım. Arkadaşın da etkisi o boyutta vardı. Benim de altı yıllık hem şehirlerde, hem de gerillada pratiğimden dolayı bu boyutta sohbetlerde kaynaşmamız oldu. Ermeni arkadaşlarla tanıştığını gördüğüm zaman, Ermeni olduğunu fark ettim. Bu kendi başıma toplumsal olarak farklı bir onur, ilk gördüğüm zaman farklı bir kişilik ve çocuk ruhu vardı. Yerinde durmayan kıpır kıpır yaşına oranla tazeliğini korumuş bir arkadaştı. Ben de gençtim, kendime baktım, yaşıma baktım. “Ben de bir eksiklik var” dedim. “Potansiyel olarak düşük bir bataryaya sahibim.” Biraz o boyutta etkilendiğim bir arkadaştı. Özellikle mütevaziliği, insani yaklaşımı daha çok etkiliyordu. Hepimiz insani duygulara sahibiz ama çocukla çocuk olacak, büyükle büyük olacak siyasi devrimci bir kişiliğe ulaşmak bir yerde siyasi olmak, bu karakteri kendinde oturtmak zordur. Çocukluktan alınan özellik de olabilir. Sonradan gelişen koyu bir sohbetimiz olmadı ama özden bir arkadaştı. Özdenliği daha çok çekiyordu. Toplumsal boyutta açık bir insan olduğu için, insanları etrafında topluyordu.

Onun şehadet haberini aldığımda Şengal’deydim. Buraya, Rojava’ya görev üzerine geldiğimde, duyduğum zaman farklı bir görev üstündeydim. Etkilendim. TV izleme imkanım fazla olmuyordu. Arkadaşlardan öğrenince etkilendim. Gerçekten eski bir arkadaştı. O bir meşaledir. Bir ateştir. Ölümsüzler kervanının öncülerindendir. Bizler için yaşam gerekçesidir. Tarihsel adımlarımızı daha sağlam atmanın gerekçelerindendir. Her fedai, bu dorukta mücadelede kalıp yine cesaretli bir şekilde, onurluca saflarda yerini almalı, nerede boşluk olursa orayı doldurma ilkesini omuzlamalı. Ben de bu konuda üzerime düşeni yapmaya çalışıyorum. Artık o bayrak bizim elimizdedir. O fedai ruh bizimledir. Hissettiğim gerçeklik buydu. O benim için özgürlüğün ve yaşam mücadelemizin sembolüdür. Bizim için bir gerekçedir. Bir manifestodur.

“Büyük bir direniş göstermenin zamanıdır. Bu güç bizde var.”

– 1915 Ermeni soykırımı ile tehcir edilen milyonlarca Ermeni ve Hristiyan halklar bugün Rojava topraklarında hayatını sürdürürken, Türk devleti destekli çetelerin katliamlarına yeniden maruz kaldılar. Nubar’ın bu çetelere karşı yürüttüğü mücadelede şehit düştükten sonra cenazesinin burada büyük bir askeri törenle kaldırılması, sahiplenilmesi, Rojava devrimine ait bir Ermeni fedaisi olarak burada defnedilmesi konusuna dair neler söylersin?

– En başta bizim için bir onurdur. Milyonlarca halk tarafından zılgıtlar altında büyük bir devrim fedaisi olarak, kardeş eliyle kaldırılması büyük bir onurdur. Var olan, üzerimize gelen soykırımlara karşı gelen parçalı duruşumuz biz Ermeniler için eleştiri konusudur. Azınlıkların toplamıyız. Ama toplumsal anlamda, insani boyutta ele aldığımızda demokratik bir gücüz. Sosyal alanda da büyük bir manevi değere sahip toplumuz. Nubar arkadaşın da o manevi değeri bütünlüğe kavuşturması yap-boz oyununu bozmaktadır. Bu konuda toparlayıcı bir güçtür. Onun dilinden kendi anadilimizden duyduğumuz her söz insanı etkiliyor.

Ermeni halkının acı dolu yıllarının mirası yeniden canlanmalıdır. Bu hakikatin uyanması anlamına gelir. Şu an uyuyan bir toplumuz aslında, Nubar yoldaşın şehadeti uyandırma mesajıdır. Bize bıraktığı bu mesaj, bu miras yerde kalmayacaktır. Birimiz binlere bedel olmalıyız. Bilimsel, felsefi, askeri boyutta hepimiz savaş sanatının bir neferiyiz. Katliamdan kalma bir ezilme psikolojisinden çok daha yücelme gücünü görmemiz, göstermemiz gerekiyor. Nubar’ın şehadeti sonrası Ermenilerin başları eğilmemeli, başımız dik olmalıdır.

-Diasporada yaşayan Ermenilere söylemek istediğin şeyler var mı?

– Bence ulusallaşmak, yeniden bir araya gelip toplumsal bir güce kavuşmak gerekiyor. Biz de Kürt halkı gibi parçalanmışlık içindeyiz. Ama kimliğimize ne kadar öz bilinçle sahip çıkarsak; ne kadar birlik, bütünlük içinde olursak o kadar daha çok bu konuda başarılı oluruz. Özellikle Rojava’da direniş savaşında yer almalı ve var olan mücadelemizi güçlendirmek temel amaç olmalıdır. Seyirci kalmak yerine maddi ve manevi olarak fedai ruhunu canlandırma, ön saflarda dimdik ayakta durma zamanıdır. Geride durmak bize yakışmaz. Büyük bir direniş göstermenin zamanıdır. Bu güç de bizde var.

44935

KADINLARIN BİRLİĞİ | Halk Okulu Devrimcilik Adı Altında LGBTİ+ Düşmanlığı Yapmaya Devam Ediyor!

Bir süredir Halk Okulu’nda LGBTİ+lar ve LGBTİ+ mücadelesi üzerinden genelde ilerici, devrimci harekete özelde proletarya partisine yönelik “değerlendirme”lerde bulunulmaktadır.

Bu “değerlendirmelerin” temel anlayışına ve üslubuna, devrimci kamuoyu da bizler de aşinayız.

Martager (Nubar Ozanyan)

Yaşamı Fakir, savaşımı Martager olan komutan, sert yaşadı. Bir derviş gibi Kafkaslar’ı, Ortadoğu’yu dolaştı. Mazlumların yaşamından gürültü yapmadan kopup giderken geride derin izler ve unutulmaz anılar bıraktı. Yaşadığı her toprak parçasında eski ve köhnemiş olan her şeye meydan okudu. Yaşarken Ararat’a, düşerken Cudi’ye bakarak “Elveda” dedi.

Devrimci Bir Çıkış İçin Örgütlen-Örgütle

“…Komünist Enternasyonale bağlı tüm partiler, ‘Kitlenin daha derinlerine!’, ‘Kitlelerle daha sıkı temas!’ şiarlarını ne pahasına olursa olsun pratiğe geçirmelidirler; kitleler sözünden anlaşılması gereken emekçilerin ve sermaye tarafından sömürülenlerin, özellikle de en örgütsüz ve en bilinçsiz, en fazla ezilen ve örgütsel olarak kapsanması en zor olanların tümüdür.”(1)

Proletaryasız Burjuva Çağı Hayali(!)

 

Telaşlı diplomasi ve açık savaş hazırlığı Nijer: Afrika'da akut savaş tehlikesi!(Rote Fahne (Kizil Bayrak)

26-27 Temmuz gecesi, yaklaşık 26 milyon nüfusa sahip Batı Afrika ülkesi Nijer'de ordu bir darbe düzenledi. Bir önceki başkan Bazoum'u devirdi ve anayasayı askıya aldı.

Frankfurter Rundschau'ya göre Bazoum döneminde Nijer, "İslamcı teröristlerin Sahel'deki ilerleyişine karşı mücadelede Batı'nın son stratejik ortaklarından biriydi".

“En Önde” Durmak, “En Önde” Savaşmak (Dengê Azadî )

Lozan’daki tarihsel haksızlığın 100. yıldönümünde gerilla alanlarına yönelik işgal saldırıları sürüyor. Emperyalist devletlerle İttihatçı Kemalistler arasında imzalanan ve TC devletinin emperyalistlerce kabul edilmesinin resmileştiği tarih olarak 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın üzerinden yüz yıl geçti.

Kalbim Zap’ta çarpar! (Nubar Ozanyan)

Yeni bir yüzyıl direnenlerin hikayeleri ve isimleriyle yazılmalıdır. Zalimlerin yazdığı yüz yıllık faşist tarihi parçalamanın zamanı çoktan gelmiştir. Soykırımcılar, teknolojinin üstünlüğüne her gün yenilerini ekleyerek kıyıcı ve yok edici silahlar üreterek Kurdistan’ın en ışıldayan direniş parçalarına saldırsa da, 26 gün abluka ve bombardıman altında yaralı olduğu halde “teslim ol” çağrılarına direnen gerillanın karşısında çoktan yenilmiştir!

Çoktan yenilmiştir, Osmanlı’nın İttihatçı subay ve askerleri, Türk ordusunun işkenceci generalleri!

“Halkın aslanları: HBDH milisleri” (Ziya Ulusoy)

Bahsetmek istediğimiz HBDH militanları. Yaklaşık 7 yıldır Erdoğan faşizminin acımasız  saldırı ve zulmüne karşı mücadele ediyorlar. Şimdiye değin yüzlerce eyleme imza attılar.

Mücadele koşulları çok ağır. Faşizmin saldırgan ve devasa miktardaki polis aygıtı, yüksek gözetleme ve takip tekniğini de kullanarak, hareket imkanını çok daraltıyor. Az güçle ve bu duruma rağmen, HBDH militanları eylem yapabiliyor. Biribirinden çok uzak kentlerde de, değişik bölgelerde de, aynı kentin değişik semtlerinde de Erdoğan faşizmine karşı eylem yapabiliyorlar.

Dedikoducu Modacılar

Amann... sanki kendileri de proletaryalarda karşılık bulsalardı chp ve hdp'lilerde taban, oy (veyahut da boykotçu) almış olmayacaklardı.

Neysee...

Nerede kalmıştık.

Maltepe'de bir mayıs.

Yolun bir tarafında tip'liler bir tarafında hdp'liler.

Yolun sağına, soluna... gölgesine de sıkışmış... tip'çilerin giyimlerini kuşamlarını ... diğer kortejlerdeki insanlarla kıyaslayan benim gibi de dedikocu modacılar.

Bu keşmekeşliğin içerisinde de..

Tip'çilerin gözleri  hdp'lilere... hdp'lilerinki de tip'çilere kayıyor.

Bizim devrim! (Nubar Ozanyan)

Rojava’nın haritadaki yeri sorulduğunda Kürtlerin bir kısmının dışında kimsenin doğru dürüst yanıt veremeyeceği bir süreçten geçilerek gelindi bugünlere. Büyük riskler göze alındı. Ağır bedeller ödenerek kazanımlar elde edildi. Bu sayede Rojava, özgürlüğüne kavuştu. Ortaya konan devrimsel hamleler, sayısız çaba sonucu Rojava halkları daha ileri ve gelişkin bir sürece geldi. 

DİK DURUP BOYUN EĞMEYENLER[*]

 

 

“Yol daima ayaklarınızın altında,

rüzgâr daima arkanızda olsun.”[1]

 

Sayfalar