Çarşamba Mayıs 15, 2024

Dünyada Artan Savaş Etmenleri Ve Bu Eksende Sürecin Ana Taktiği:

Emperyalist- kapitalist sitemin bir türlü aşamadığı, uzunca bir süreden beridir yaşaya geldiği ekonomik krizler dalgası , tırmanır bir ivmeyle , emperyalist savaş etmenlerini giderek yükseltmektedir.
Öyleki, adeta 3. bir dünya savaşının ön hazırlıkları ve alan tutma gayretleri ile, son bir kaç yıldan beridir  "bölgesel savaşlar" biçiminde , fiili bir savaş durumu yaşanmaktadır.

Emperyalist güçler hali hazırda top yekün bir savaşa henüz karar vermiş değiller elbet; ama olgusal gerçek şudurki; hızla buna hazırlanmaktalar: Kamplaşmalar, iç faşistleşme ve askeri gücün tahkimi olguları, hiç şüphesizki bu hazırlığın ciddiyet ve boyutunun birer göstergesinden başka bir şey değildir.
Bu olgu kaçınılmaz olarak dünya halklarının baş gündeminin değişmesini de birlikte  getirmiştir: Bu gün dünya halklarının,dünya ölçeğindeki baş gündemlerinden  biri ,  "dünya barışı" nın korunmasıdır artık.

Bunun açık ve net olarak tespit edilmesi, sürecin mücadelesinin ana ekseninin ve ittifaklar meselesinin belirlenmesinde hayati bir önem arzeder.

Verili sürecin  nesnel gerçekliği şunu açıkca ortaya koymaktadırki, bu gün Savaş etmenleri devrim etmenlerinin önüne geçmiştir.Ki, zaten devrim olgusu, objektif koşulların son derece elverişli olmasına karşın, sübjektif koşulların son derece elverişsiz olmasından ötürü bugün "devrimlerle emperyalist savaşı önleme" k, maalesefki pek olası görünmüyor. Dolayısıyla da ham hayallerle sürecin görev ve sorumluluklarını boşa çıkarıcı ajitasyonel siyaset tarzına düşmemek önem arzeder.
Nesnel gerçeklerden hareketle söylemek gerekirse,  bugün, dünya halklarının çıkarı, "dünya barışını" n korunması ereğiyle ,çalınan emperyalist savaş tamtamları karşısında güçlü bir anti- emperyalist savaş cephesinin örülmesindedir.

Örgütsüz ve dağınık olmasına rağmen yinede Uluslararası komünist hareket başta olmak  üzere, bilumum sol- sosyalist, devrimci- demokrat güçler böylesi bir cephenin örülmesine önayak olabilir/olmak zorundadır da.Bu, bu güç ve kesimlerin ertelenemez ve savsaklanamaz tarihi sorumluluğu gereğidirde.

Böylesine hayati uluslararası bir sorunda,şu veya bu nedenlerle bu savaşa karşı çıkan, bu savaşa katılmayacak olan ve bu savaşın tarafı olmayan tüm güçleri, " dünya barışı"nı koruma ortak paydasında birleştirerek, anti- emperyalist savaş cephesine katılmasını sağlamak gerekiyor.Kimseyi dışta tutma lüksümüzün olmadığı açık.Farklı farklı gerekçelerlede olsa,asgari müştereklerde bir araya gelebilecek tüm güçler bu cephenin bileşeni olacaktır. Yani her hangi bir emperyalist ittifak içinde yer almayarak çıkarlarının savaşta değil, barışta olduğunu savunan emperyalist- kapitalist devletlere bile  " dünya barışının korunması" mücadelesinde yer vermek gerekiyor.Bu tıpkı, 2. Dünya Savaşı öncesi süreçte  SSCB nin ve Komiter` in izlediği siyaset tarzı bir siyaset olacaktır.

Savaş etmenlerinin baskın bir biçimde  öne çıktığı koşullarda, " savaşın baş kışkırtıcısı" olan emperyalist gücü  " dünya halklarının baş düşmanı" olarak baş hedefe oturtmak,  "okun sivri ucu" nu buna yöneltmek, sürecin ana taktiği olarak, elbetteki  isabetli olacaktır.
Mevcut durumda, besbelliki  " okun sivri  ucu"nu , " dünya halklarının baş düşmanı"  olarak ABD emperyalizmine yöneltmek  isabetli olacaktır.

Bu bağlamda olmak üzere, bu gün " bölgesel"  bazda ABD emperyalizminin kışkırtıp kızıştırdığı savaş ve kolayca  "savaş  durumu"na evrilecek gelişmelere  dair analiz ve tahliller de, aslında bu  "büyük resim" e  bakılarak  yapılmaz ise, besbelliki hataya düşülür.   

Ocak 2020

3571

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Yerel Seçimler ve Proleter Tavır

 

 

Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlere kilitlenmiş bulunuyor. Baskı, yasaklamalar, açlık, yoksulluk, pahalılık ve işsizlik en can alıcı sorun olarak ülke gündemindeki yerini korurken, tüm burjuva partiler 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde kazanacakları belediyelerin hesaplarını yapmakla meşguller.

Misak Manuşyan ve 23’ler Ölümsüzdür!

Misak Manuşyan (1.9.1906 – 21.2.1944) ve yoldaşlarını, Nazi kurşunları ile Paris’te katledilmelerinin 80. yılında saygıyla anıyoruz İnsanlığın düşmanı faşizmi ise bir kez daha lanetliyoruz.

İnsanlığın başına kara bulut gibi çöken, yıkımlar, savaşlar ve dahası onarılması mümkün olmayan felaketlere sebep olan Hitler Faşizmi, 1933 yılında Almanya’da iktidara gelmesiyle başladı. 1929 ekonomik ve sosyal bunalımını atlatamayan ve çözüm bulmakta zorlanan, kapitalist-emperyalist ülkeler, sorunlarını savaş yolu ile çözmek, pazarların yeniden paylaşma savaşına giriştiler.

ÖNCE SERMAYE, SONRA, YİNE SERMAYE

13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan iline bağlı İliç'de Çöpler Madencilikte meydana gelen toprak kaymasında 9 (bu rakamın daha  yüksek olduğu iddiası da var) işçi toprak altında kaldı. Bu son olayda, “maden kazası” olarak adlandırılan işçi katlimının, doğa katliamı ile birlikte olağan hale getirildiği ve bu seri katliamların, sermayenin birikimi ve büyümesi için olmazsa olamaz kuralı olduğu  gerçekliğiyle karşı karşıyayız.

Ağır tecrit, büyük direniş (Nubar Ozanyan)

Biz 5 Nolu Amed Zindanı’ndan tanırız faşizmin üniformalı generallerini ve kan yüzlü zindan bekçilerini! Özgürlük mahkumlarına intikam alırcasına en ağır işkencelerin nasıl yapıldığını çok iyi hatırlarız. Devrimin öncü ve önderlerine nasıl düşmanca yüklendiklerini iyi biliriz. Sadece memleketimizden değil, biz ağır tecrit koşullarını ve ölümcül duvar sessizliğini, Peru devriminin önderi Başkan Gonzalo yoldaşın 29 yıl süren direnişinden biliriz.

„Dijitalleşme“ Kitabım Üzerine

Kitabın konusu, işçi sınıfının nicel ve nitel varlığıyla doğrudan ilgilidir. Özellikle üretim sürecinde dijitalleşmenin artmasıyla, işçi sınıfının sınıfsal niteliğine yönelik ciddi saldırılar gelmeye başladı. İşçi sınıfının ortadan kalkacağı, burjuvazinin, ücretli iş gücü sistemi olmadan, salt makineler üzerinden artı-değer elde edeceği gibi, doğrudan kapitalist sistemi var eden temel olgular yok sayılmaya başlandı.

Yavuz Proletarya Ev Sahibini Bastırırmış

-Seçimleri Boykot-

Zavallı kılıçdaroğlu.

Kazanınca (parlamentarizme) geçmeyi başarabilince) kazanabilmek için yaptığı her şeyin anlamsızlaşacağıyla o kadar ilgilenmişti ki ...

Aman neyse biz proletaryalara ne.

Ulusalcıların - sosyal demokratların ağır bedellerle anlamsızlaştırdığı parlamentarizm komplolarla tarihin tozlu sayfaları içerisinde kaybolup giderken...

imamoğlu'nun şapkada çıkardığı tavşan özgür özer'e eşbaşkan'ım diyerek itibar kazandırma yarışına düşen dem'liler ile...

Tarih bilgisi ve gelecek tasavuru (Deniz Aras)

Geçtiğimiz hafta içinde bir dönem TC içişleri memuriyeti görevinde bulunan ve bu “vatani görevi” sırasında devletin başta gözaltında kaybetmeler olmak üzere Kürt halkına ve devrimcilere yönelik katliam saldırılarını sürdürmesini “başarı”yla yerine getiren, günümüzde özü başına muhalif bir faşist partinin lideri Meral Akşener’in “mertçe cinayet” sözü çok konuşuldu.

Ermeni bir devrimci: LEVON EKMEKÇİYAN (Nubar Ozanyan)

Özgürlük uğruna yürütülen savaşımda her savaşçının önüne çıkan tehlikeli yol ayrımı ve kararlardan biridir “Ya onurunu ayaklar altına alıp teslim olacaksın! Ya da ölümlerden ölüm beğenerek direneceksin.” Levon Ekmekçiyan birkaç günlük yaşam uğruna kendini düşmana satmadan yaşamayı esas aldı. Düşündü fedailerin komutanı Kevork Çavuş’u, Antranik Ozanyan’ı, Mariam Çilingiryan’ı ve yanıbaşında çatışmada şehit düşen yoldaşı Zohrab Sarkisyan’ı. Sonra çocukluğunda anlatılan ve dinlemekte zorlandığı soykırım hikayelerini. Hangi Ermeni gencinin yüreği yaralı hafızası intikam dolu değildir ki?

Sayfalar