Çarşamba Mayıs 15, 2024

Dizleriniz Titriyor Çünkü HDP Halktır!

Her geçen gün Halkların Demokratik Partisi (HDP)’ne yönelik faşist iktidar bloğunun saldırıları artmakta. Buna karşı da direniş her geçen gün yükselmekte.

Özellikle 2015 yılından bu yana iktidarın yaratmaya çalıştığı politik öznesiz halkın parçalı duruşu; devrimci öznelerin birleşik mücadele hattının adımlarının atılması ve kurulmasıyla, işçi direnişlerinin artarak büyümesiyle, köylülerin ürünleri için mücadele etmesiyle, gençliğin üniversiteleri ve yaşam hakları için başlattıkları direnişle, kadınların yılmadan sokakları mesken eylemesi ve hakları için savaşmasıyla, LGBTİ+’ların sürekli olarak büyüyen eşitlenme mücadelesiyle kırılmaya ve tersine çevrilmeye çalışılıyor.

Halkın direniş hatlarına karşı devletin bu denli saldırıları ise halkın gücünden sistemin ne kadar korktuğunun bir kanıtı olarak karşımızda duruyor.

Kürt siyasetine ve özgürlük mücadelesine yönelik saldırılar 2015 yılından bu yana başlamadı. Bugün, Osmanlı’dan bu yana devam eden Kürt düşmanlığının ve halkı birbirine düşürme politikasının devamını görmekteyiz. Bu gerçeği Hamidiye Alayları’ndan, Dersim Katliamı’ndan, Maraş Katliamı’ndan ve daha nicelerinden biliyoruz!

Burjuva demokrasisinin dahi oturtulamadığı TC siyasetinde dönemsel olarak Kürt düşmanlığının azaldığını görsek de bu düşmanlığın her daim baki kaldığı bir gerçeklikle karşı karşıyayız. Devlet ve siyasal iktidarlar, Kürt düşmanlığını bir can simidi olarak kullanmakta, her başı sıkıştığında bu düşmanlığı körükleyerek kendilerini korumak için bir ‘airbag’e dönüştürmektedir.

İçinden geçtiğimiz süreçte ise 2015 öncesi oy devşirebilmek ve iktidarını korumak için Kürt Özgürlük Mücadelesi’nin özneleriyle ‘çözüm masası’na oturan AKP, daha sonra siyaset değiştirerek önce türlü bahanelerle o masayı yıktı daha sonra Kürt’lere yönelik saldırıları arttırarak ve halk içerisindeki faşist kesimi palazlandırarak kaybettiği prestij ve oyları geri almanın yollarını aramaya başladı. Akabinde meclisteki koltuk sayısı daha fazla düşmesin diye MHP ile koalisyon yaparak bugün AKP-MHP faşist bloğu olarak adlandırdığımız koalisyonu kurdu.

Medyanın, devlet kurumlarının, yargının, üniversitelerin ve daha birçok kurumun kısık da olsa çıkan muhalif seslerini de tamamen kesip kendilerine bağlayarak faşizmi boyutlandırdı. Gün geçmiyor ki herhangi bir medya organında Kürt düşmanı söylemler geliştirilmesin, yargı Kürt siyasetçilere cezalar yağdırmasın, üniversitelerde Kürt öğrencilere türlü sebeplerden soruşturmalar açılıp, cezalar verilmesin!

Daha geçtiğimiz ay yandaş medyanın tescilli bayrak sallayan kanallarından ATV, HDP amblemindeki ağaca el bombası ve mermiler koyarak değiştirip canlı yayında ana ekranda yayınladı. Devlet terörünü gizlemek, görünmez hale getirmek için yapılan bu algı operasyonları her gün bir başka kanal veya gazetede karşımıza çıkıyor! Karadeniz’deki HES ve maden aramalarına karşı köylülerin başlattıkları direnişler Cerattepe örneğinden bildiğimiz gibi, Kürt Mücadelesi üzerinden ‘terörize’ edilerek sönümlendirilmeye çalışılıyor.

İktidarın karşısında, muhalif olan halkın hemen her kesimine teröristlik suçlaması ile saldırılıyor. Kayyum eylemlerine katılan öğrenci gençliğe terörist denilerek gözaltına alınan gençlere devlet terörü uygulanıyor. Tüm bu terör çığırtkanlığına karşı üniversiteliler ise “Ne sen rektörsün, ne biz terörist” diyerek direnişlerine devam ediyor.

T.Kürdistanı’nda yıllardır süren OHAL koşulları o toprakların kabullenilmeyen, direnişle karşılanan ‘normali’. Devletin kolluk çetelerince Kürdistan sokakları kan gölüne dönüyor, şehirler harabeye çevriliyor! Onlarca Kürt siyasetçi gözaltına alınıyor, tutuklanıyor, yıllarını hapishanelerde geçiriyor.

TC devleti tüm dünyanın gözleri önünde suç işliyor, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’nin kararlarını hiçe sayarak asıl teröristin kim olduğunu gösteriyor! Kürt siyasetinden korku ve engelleme çabaları da yeni bir şey değil, ezelden beri bu ölesiye korkunun sonucu olarak Kürt siyasetçiler tutuklanıyor, katlediliyor!

Her dönem kesinlikle bir parti kapatma gündemleştirilerek Kürtlere siyaset yasağı getirilmeye çalışılıyor. Geçtiğimiz haftalarda MHP tarafından gündemleştirilen HDP’nin kapatılması meselesi de bunun bir devamı. Günümüze kadar HADEP, DTP gibi birçok Kürt partisi kapatıldı! Bu anti demokratik faşist uygulamalara karşı ise Kürtler her defasında daha güçlü döndü siyaset arenasına.

MHP’nin en son yaptığı parti kapatma çığırtkanlığına ise HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, “Buyursunlar deneyip görsünler” diyerek net bir cevap vermiş oldu. İçişleri Bakanı Soylu’nun ise özellikle sosyal medya platformu olan Twitter üzerinden sürekli nefret körükleme ve hedef gösterme politikalarının hedefinde Kürt Özgürlük mücadelesi ve Kürt siyaseti durmakta. Eline klavyeyi her aldığında veya eline her mikrofon geçtiğinde, Kürtlere yönelik en az bir nefret suçu işliyor!

Buldukları her fırsatta; bakanlıklar, siyasetçiler, medya organları, eğitim kurumları ve daha niceleri kullanılarak faşizmi körüklemeye çalışan AKP-MHP bloğu bu siyasetleriyle aslında içine girdikleri bataklıktan kurtulma, batan gemiden sağ çıkma çabasındalar. Her geçen gün içlerindeki çatlaklar büyüyor ve kan kaybediyorlar. Halkın gücünden korktukları için ellerindeki tüm imkanları kullanarak saldırılıyorlar. ‘HDP Halktır Halk Burada’ sloganındaki gerçeklik yüzlerine vurdukça daha çok saldırıyorlar.

Daha 1 hafta önce birkaç gün arayla HDP Esenyurt İlçe Binası’na koç başlarıyla girildi, eş başkanlar gözaltına alındı, zaten İmralı’da tecritte olan Abdullah Öcalan, posterleri vesilesiyle adete tekrar tutuklandı. Bu gülünç durum dizlerinin nasıl titrediğinin en somut kanıtıdır.

Kürt gençlerinden ne denli korktuklarını belli edercesine sürekli olarak HDP Gençlik Meclisi’ne yönelik operasyon yapılıyor. En sonuncusu Ankara merkezli 6 ilde gerçekleştirildi ve toplam 14 genç hakkında gözaltı kararı çıkartıldı. Toplumun her kesimine yönelik yoğun saldırılar devam ediyor.

İşçiye, köylüye, gence, yaşlıya, kadına, LGBTİ+’a, devrimci-yurtsever kesime! Her geçtiğimiz gün bir genç, bir işçi, bir emekli geçinemedikleri için, geleceksizlik ve umutsuzluktan kaynaklı intihar ederken iktidar bu parçalı başkaldırılar, tekil isyanlar, ekonomik krizin verdiği rahatsızlıklar birleşip iktidarlarına daha fazla gölge düşürmesin, tahtları sallanmasın diye hunharca saldırıyorlar. HDP’ye, Kürt siyasetine ve bir bütün muhalif  kesime yönelik saldırıların altında yatan yegane sebep de işte bu taht korkusundan başka bir şey değil!

Bizlere yönelik tüm bu saldırı ve suçlamalara karşı her geçen gün daha gür sesle faşizmin yüzüne yüzüne, asıl teröristin devlet ve iktidar bloğunun kendisinin olduğunu vuruyor, direniş hatlarımızı yükselterek, birlikte mücadeleyle faşizmin üzerine yürüyoruz! Her defasında daha yüksek sesle bağırıyoruz, “HDP Halktır Halk Burada!

2412

“ECDAT” HİKÂYELERİ[*]

 

“Geçmiş içinde yaşanacak bir şey değildir.

Eyleme geçerken içinden bir şeyler çekip

çıkarttığımız bir sonuçlar kuyusudur.”[1]

 

KADINLARIN BİRLİĞİ | Halk Okulu Devrimcilik Adı Altında LGBTİ+ Düşmanlığı Yapmaya Devam Ediyor!

Bir süredir Halk Okulu’nda LGBTİ+lar ve LGBTİ+ mücadelesi üzerinden genelde ilerici, devrimci harekete özelde proletarya partisine yönelik “değerlendirme”lerde bulunulmaktadır.

Bu “değerlendirmelerin” temel anlayışına ve üslubuna, devrimci kamuoyu da bizler de aşinayız.

Martager (Nubar Ozanyan)

Yaşamı Fakir, savaşımı Martager olan komutan, sert yaşadı. Bir derviş gibi Kafkaslar’ı, Ortadoğu’yu dolaştı. Mazlumların yaşamından gürültü yapmadan kopup giderken geride derin izler ve unutulmaz anılar bıraktı. Yaşadığı her toprak parçasında eski ve köhnemiş olan her şeye meydan okudu. Yaşarken Ararat’a, düşerken Cudi’ye bakarak “Elveda” dedi.

Devrimci Bir Çıkış İçin Örgütlen-Örgütle

“…Komünist Enternasyonale bağlı tüm partiler, ‘Kitlenin daha derinlerine!’, ‘Kitlelerle daha sıkı temas!’ şiarlarını ne pahasına olursa olsun pratiğe geçirmelidirler; kitleler sözünden anlaşılması gereken emekçilerin ve sermaye tarafından sömürülenlerin, özellikle de en örgütsüz ve en bilinçsiz, en fazla ezilen ve örgütsel olarak kapsanması en zor olanların tümüdür.”(1)

Proletaryasız Burjuva Çağı Hayali(!)

 

Telaşlı diplomasi ve açık savaş hazırlığı Nijer: Afrika'da akut savaş tehlikesi!(Rote Fahne (Kizil Bayrak)

26-27 Temmuz gecesi, yaklaşık 26 milyon nüfusa sahip Batı Afrika ülkesi Nijer'de ordu bir darbe düzenledi. Bir önceki başkan Bazoum'u devirdi ve anayasayı askıya aldı.

Frankfurter Rundschau'ya göre Bazoum döneminde Nijer, "İslamcı teröristlerin Sahel'deki ilerleyişine karşı mücadelede Batı'nın son stratejik ortaklarından biriydi".

“En Önde” Durmak, “En Önde” Savaşmak (Dengê Azadî )

Lozan’daki tarihsel haksızlığın 100. yıldönümünde gerilla alanlarına yönelik işgal saldırıları sürüyor. Emperyalist devletlerle İttihatçı Kemalistler arasında imzalanan ve TC devletinin emperyalistlerce kabul edilmesinin resmileştiği tarih olarak 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın üzerinden yüz yıl geçti.

Kalbim Zap’ta çarpar! (Nubar Ozanyan)

Yeni bir yüzyıl direnenlerin hikayeleri ve isimleriyle yazılmalıdır. Zalimlerin yazdığı yüz yıllık faşist tarihi parçalamanın zamanı çoktan gelmiştir. Soykırımcılar, teknolojinin üstünlüğüne her gün yenilerini ekleyerek kıyıcı ve yok edici silahlar üreterek Kurdistan’ın en ışıldayan direniş parçalarına saldırsa da, 26 gün abluka ve bombardıman altında yaralı olduğu halde “teslim ol” çağrılarına direnen gerillanın karşısında çoktan yenilmiştir!

Çoktan yenilmiştir, Osmanlı’nın İttihatçı subay ve askerleri, Türk ordusunun işkenceci generalleri!

“Halkın aslanları: HBDH milisleri” (Ziya Ulusoy)

Bahsetmek istediğimiz HBDH militanları. Yaklaşık 7 yıldır Erdoğan faşizminin acımasız  saldırı ve zulmüne karşı mücadele ediyorlar. Şimdiye değin yüzlerce eyleme imza attılar.

Mücadele koşulları çok ağır. Faşizmin saldırgan ve devasa miktardaki polis aygıtı, yüksek gözetleme ve takip tekniğini de kullanarak, hareket imkanını çok daraltıyor. Az güçle ve bu duruma rağmen, HBDH militanları eylem yapabiliyor. Biribirinden çok uzak kentlerde de, değişik bölgelerde de, aynı kentin değişik semtlerinde de Erdoğan faşizmine karşı eylem yapabiliyorlar.

Dedikoducu Modacılar

Amann... sanki kendileri de proletaryalarda karşılık bulsalardı chp ve hdp'lilerde taban, oy (veyahut da boykotçu) almış olmayacaklardı.

Neysee...

Nerede kalmıştık.

Maltepe'de bir mayıs.

Yolun bir tarafında tip'liler bir tarafında hdp'liler.

Yolun sağına, soluna... gölgesine de sıkışmış... tip'çilerin giyimlerini kuşamlarını ... diğer kortejlerdeki insanlarla kıyaslayan benim gibi de dedikocu modacılar.

Bu keşmekeşliğin içerisinde de..

Tip'çilerin gözleri  hdp'lilere... hdp'lilerinki de tip'çilere kayıyor.

Bizim devrim! (Nubar Ozanyan)

Rojava’nın haritadaki yeri sorulduğunda Kürtlerin bir kısmının dışında kimsenin doğru dürüst yanıt veremeyeceği bir süreçten geçilerek gelindi bugünlere. Büyük riskler göze alındı. Ağır bedeller ödenerek kazanımlar elde edildi. Bu sayede Rojava, özgürlüğüne kavuştu. Ortaya konan devrimsel hamleler, sayısız çaba sonucu Rojava halkları daha ileri ve gelişkin bir sürece geldi. 

Sayfalar