Pazar Mayıs 5, 2024

Çözüm Sürecini Yüzdük Kuyruğa Geldik- D. Ali Küçük

Kurbanın derisi yüzüldü, kuyruğuna geldik. Hani “dananın kuyruğu kopacak” diyorlar ya onun gibi bir şey.

İmralı heyeti(Barış-Çözüm-Süreç-müzakere heyeti vb ne derseniz deyin) Bu hafta Kandile gidemedi, ertelediler.

Gerekçelerini de şöyle sıraladılar:

“"Akdoğan ile görüşemedik, ondan"

İdris Baluken gerekçeyi şöyle detaylandırıyordu. "Sayın Yalçın Akdoğan ile görüşemedik. Bu hafta sonu gitmeyi planladığımız Kandil'e de bu sebeple gidemedik. Bize pazartesi büyük bir ihtimalle görüşmenin gerçekleşeceği bilgisi verildi. Akdoğan'la görüşmemizde hükümetin yaklaşımını, taslakla ilgili görüşlerini, süreçle ilgili ne düşündüğünü öğrenme şansımız olacak."(1)

“ HDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, hükümetle görüşmeden Kandil ile bir araya gelmeyi uygun bulmadıklarını belirtti. Buldan, “Bizim müzakere taslağına hükümetin nasıl yaklaştığını bilmemiz lazım. Kandil ile görüşme tarihimiz hükümete bağlı” dedi. Öcalan’ın sunduğu müzakere taslağına ilişkin hükümetin bir karar vermesi gerektiğini vurgulayan Buldan, “Bizde süreç devam edecek algısı var. Hükümet bir değerlendirme yapıp kararını vermeli” diye konuştu.(2)

Anlaşılıyor ki; KCK lideri Öcalan’ın sunduğu taslak hükümet tarafından kabul edilmemiş.

Üstelik Buldan, taslağa “müzakere taslağı” diyor.

Devlet heyeti yani MİT ile anlaşmanın aşağı yukarı sağlandığı, 4-5 ay içinde Ortadoğu da demokrasinin –Tabi TC ile birlikte- güçleneceği vurgulanmıştı.

İmralı heyeti ise hükümet yani başbakan yardımcısı Yalçın Akdoğan ile konuşup Öcalan’ın sunduğu taslağa yaklaşımını öğrenmeye gidiyor.

Bu heyet adına yapılan kısa süre önceki açıklamada olumlu bir gidiş var havası uyandırılmıştı.

Geçen yıl, AKP, devlet dört aşamalı bir strateji sunmuştu. Bu geri çekilmeyle birlikte KCK’yi tasfiye etmeyi ve silahsızlandırmayı içeriyordu. Kamuoyunda yeterince tartışıldığı için geçiyorum.

Aynı şekilde KCK lideri Öcalan Newroz’da KCK’nin deyişiyle bir Manifesto sunmuştu. Aynı süreçte “yüzyıllık tarihi anlaşma yaptık” denilmişti.

“Yüzyıllık tarihi anlaşma”nın ne olduğunu öğrenemedik. Boşa gitti. Şimdi birileri çıkıp bu anlaşmanın Kürdistan açısından önemli bir maddesini sunamaz. Sunsunlar, "TC niye temel haklarımızı tanıyıp sonra oyun oynuyor" diye kıyamet koparalım...

Hadi bunu da geçtik.

AKP Hükümeti'nin ve Devletin Yol Haritasına da Gördük.

İçinde ne var derseniz; bunca mücadeleden sonra facia…

KCK’yi silahsızlandırma dışında ciddi bir şey içermiyor. Hastaların bırakılması, gerillanın dağda inmesi karşılığında “eve dönüş yasası” yani yuvaya dönüş yasası vb. şeyler çıkaracaklar, belki bunu biraz daha aşacak bazı kırıntılar daha….

Daha dün Kürtçe'nin zorunlu ders olmasını bile kabul etmediler. Osmanlıcanın yani saray dilini zorunlu ders haline getirmeyi kabul ettiler.

Davutoğlu: “Kürtçe üzerindeki bütün yasakları kaldırdık” diyor. Yalanın bu kadarı da olmaz. Kürtçe hâlâ yasak.  Anadilde eğitim ve kamu alanında Kürtçe konuşmak, yazışmak yasaktır. Kültürel soykırım devam ediyor.

Basın ve medyada hükümetin yol haritası çıktı. Türk medyası bu temelde propaganda yapıyor. Hükümet ve TC ise Kürdistan sorununun çözümünde; bırakalım Kürdistan sorununun çözümünü bari ortamını sağlamaya dönük adımlar atmadı ve atmıyor.

Eski tas eski hamam.

KCK LİDERİ ÖCALAN’IN TASLAĞI

Bu taslağı daha okumadım. Görüşmelerde yansıyan bazı düşünceler var. Ama önce iyi gidiyor denilen görüşmelerde de Hükümet ve TC basını gayet net konuşuyordu. KCK ise “Önderliğimiz yol haritası sundu. Hükümetin tavrını bekliyoruz” gibisinden açıklamalar yaptı.

Bu sefer de üçüncü göz veya taraf yoktur. KCK lideri MİT ile görüşmektedir. Ne Kürdistan tarafı ne de TC de siyasi bir taraf vardır.

Süreç ve hükümetin deyişiyle “çözüm süreci”, KCK lideri Öcalan’ın deyişiyle “demokratik çözüm süreç”i her yenilendiği-tazelendiği, yeni aşamalara geldiği ve formatlandığı zamanlarda AKP, devlet ve hükümet “çözüm süreci bizim irademizle sürüyor” demektedir. Ve ne istediklerini net açıklıyorlar. Silahsızlanmayı temel hedef olarak alıyorlar.

KCK lideri Öcalan’da “demokratik manifesto”, bugün “çözüm taslağı” KCK ye sunarak sürecin yol almaya başladığını izah etmeye çalışıyor.

Madem görüşmeler veya müzakere var, devlet heyeti ile bu taslak niye konuşulmuyor ve devletin ve hükümetin ne dediği ve hangi konularda anlaşıldığı niye açıklanmıyor. Hadi bize açıklanmıyorsa KCK ye niye açıklamıyorlar?

Soruları uzatmak mümkündür.

İmralı heyeti bu gün açıklama yapıyor ki; Kandile gitmeden önce “hükümetin Öcalan’ın taslağına ne dediğini öğrenmek istiyoruz” diyor.

Kısaca ortada bir anlaşma yoktur. Yapılan açıklamadan bu çıkıyor.

Kandil ikna olmamıştır, ikna etme uğraşındadırlar.

Diyelim ki; Yalçın Akdoğan’la görüştüler, O, Öcalan’ın sunduğu taslağa tamamen katıldığını söyledi.

Yani söz alındı.

Sonra hasta tutukluları bırakıp bir iki numarada çekebilirler. Hatta “eve dönüş yasası” çıkardılar diyelim.

Bununla önümüzdeki genel seçimleri yine kazanacaklar. Erdoğan’a yapılan saraya başkan yapacaklar.

Olmayan barış ve “çözümün” meyvesini AKP toplayacak, Kürdistanlılar bu sözlere güvenmeyecekler. Dünya ve bölgede Kürdistan’a açılan kapılar bu şekilde kapatılmaya çalışılacak.

Sonradan Kandil eğer ikna olursa; “söz verdiler tutmadılar, oyaladılar, zaman kazandılar” açıklamalarını yapacak....

KCK ve Kandil’in süreç ile ilgili son bazı açıklamaları olumluydu. Hükümete güven duymuyorlar. Açıklamalar sadece el güçlendirme içinse bence anlamsızdır. Gerçekten böyle düşünüyorlarsa söylediklerinin arkasında durmaları güncel ve önümüzdeki süreç açısından önemlidir.

MİT ile görüşen ve yalakalık yapıp kapağı TC ye atmak isteyen Osman Öcalan’ın Orhan Miroğlu’na yaptığı açıklamalar içler açısıdır. Erdoğan’ı Selahhattin’i Eyubi’ye benzetmesi ise yüz karası gibi bir şeydir.

Kandil için son söz: Doğru tavır koyup güncel yakın süreçle ilgili Kürdistani politikalarınızı ve ittifaklarınızı ve dünyaya açılmayı vb. netleştirirseniz, sizi barış sürecini baltalamakla suçlayacaklardır. Olsun, buna değer bir bedeldir. Üstelik beklemediğiniz kadar destek göreceğinizden emin de olabilirsiniz.

Kabul etmediğiniz halde uyarsanız, bir daha denesek ne olur derseniz; bu iş yine yürümeyecek ve yük sizin üzerinizde kalacaktır. Oklar size yönlendirilecektir. Benimki sadece bir tespit, uygulama ve karar gücü ise sizlersiniz.

Kısaca kurbanlık olmayalım diyorum.

 

73353

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

Halka Nasıl Yaklaşacağız?

Milyonlar açlık ve yoksulluk içinde, demokratik haklardan yoksun, özgürlük kırıntılarına bile muhtaç bir durumda yaşıyor. Haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik karşısında kitleler ya seslerini yeterince yükseltememekte ya da sınırlı sayıda insanla zulüm karşısında direnmeye çalışmaktadır. Birbirinden bağımsız, sınırlı direniş güçlerinin mücadele ettiği süreci yaşıyoruz. Damlaların derelere, derelerin nehirlere, nehirlerin bendlerini yıkacak duruma gelme ihtiyacı var.

“Kuruluşunun 100. Yılında TC’nin Diğer Yüzü Türkiye’de Ulusal Azınlıklar Sorunu”*

Türkiye’de ulusal sorun ve azınlıklar meselesini incelerken nasıl bir ülkede yaşadığımız, ülkeyi hangi sınıfların yönettiği, ulusların hangi tarihi koşullarda ortaya çıktığı, ulusal sorunun ekonomik ve politik nedenlerini açıklamak durumundayız.

Ulus, tarihsel olarak meydana gelmiş, ortak bir dil, ortak bir pazar, ortak bir kültür birliği ve ortak bir ruhi şekillenmende ifadesini bulan istikrarlı bir insan topluluğudur. Ulus, sadece tarihi bir kategori değil bir çağın, yükselen kapitalizm çağının ortaya çıkardığı bir olgudur.

Yüz yıllık çakma Türk devleti (Nubar Ozanyan)

Aradan bir asır geçmesine, tarihin yaprakları değişmesine karşın Türkiye Cumhuriyeti temelde bir değişime gitmeden dün olduğu gibi imha ve inkar zihniyetiyle yaşamaya, Orta Çağ’ın karanlığında kalmaya devam ediyor.

Fetih ve işgallerden, zulüm ve soykırımdan başka övünülecek bir tarihi, Hitler faşizmine örnek olmaktan başka bir başarısı olmayan TC, ceberut devlet olma niteliğinden hiçbir şey kaybetmeden yüzüncü yılını kutluyor.

Aşk Her Şeyi Affeder mi - Partiler Neden Diktatör / ERGÜN ASLAN

Klasik emperyalizmle modern emperyalizm arasında çeşitli proletaryaların ve (komprador) sınıfların olduğu bir memlekette modern proletaryaların partisinin birliğinin ve özgürlüğünün yegane (ve yegane) güvencesinin yerel yönetimlerin özerkliğe varabilecek kadar geniş demokratik haklara sahip olmaları olduğu bilgisini kim inkar edebilir ki.

Üüüü.... üüüü....

Ya.... ya...

Bir insan aldığı görevden başka her şeyi konuşur mu.

Hom... hom.. hom...

Bunlar... bunlar... daha çok....

 Filelerin sultanlarını karşımıza çıkarırlar.

 Daha çok...

Rojava, Filistin, Karabağ: İşgal, Yıkım ve Direniş (Yorum)

Ortadoğu tarihi boyunca yer küremizin en çatışmalı bölgelerinden biri olmuştur. Bölgenin stratejik konumu, uygarlığın gelişim düzeyi, baskıya, sömürüye dayalı dış müdahaleler için güçlü zeminler sunmuştur. Kuşkusuz bölgedeki iç çelişkiler ve çatışmalar da her zaman dış müdahaleleri kolaylaştırmıştır. Özellikle dinsel ve mezhepsel çatışmalar hem çağdaş temelde toplumsal gelişmeleri frenlemiştir hem de bölgeyi dış saldırılara açık hale getirmiştir. Bu nesnel zemin üzerinde toplumsal çürümeler, işbirlikçi ilişkiler ve itaat kültürü bir yaşam tarzına dönüştürülmüştür.

“Hamas-İsrail Çatışmasında” İtidal Çağrısı Yapmak…(Polemik)

Filistinli 14 direniş örgütünün, 7 Ekim günü “Aksa Tufanı” adıyla İsrail devletine yönelik operasyonu, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı. Hamas gibi İslamcı örgütlerin yanısıra ve de Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi gibi Marksist eğilimli hareketlerin de yer aldığı hamle, Siyonist İsrail’in tarihi boyunca aldığı en büyük darbelerden biri olarak kayıtlara geçti. Sözkonusu direniş, kısa sürede dünyanın dört bir yanında devrimci, ilerici güçler nezdinde çok ciddi saflaşmaları da beraberinde getirdi.

“Çizgimiz Nubar Ozanyan’dır!” (Deniz Aras)

7 Ekim sabahı Filistin Ulusal Direnişi’nin Siyonist İsrail işgalciliğine ve zulmüne karşı “Aksa Tufanı Operasyonu” başlatması başta siyonizm olmak üzere bölge gerici devletleri ve siyonizme koşulsuz destek veren emperyalistlerde şok etkisi yarattı.

Hamas öncülüğünde başlatılan ve aralarında Filistin Ulusal Hareketi’nin tarihsel öznelerinden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi devrimci örgütlerin de yer aldığı “Operasyon Odası” tarafından yönetildiği açıklanan bu hamle, tüm dünyada olduğu gibi coğrafyamızda da tartışmalara yol açtı.

Yerini Bulan Her Vuruş Acı Verir!

Komünist partileri yaptıkları eylemleri kamuoyuna açıkladıkları gibi, yanlış yaptıkları eylemleri de kamuoyuna açıklar ve özeleştirisini yaparlar. Yanlış eylemlerin özeleştirisinin yapılması, o partinin dürüstlüğünü gösterir ve bu tür özeleştiriler kitlelere ve parti kamuoyuna güven verir.

Arif Alıç, 1978 yılında Hıdır Aykır ile Bayrampaşa  Hapishanesinden kaçtı. Parti tarafından kırsal (Dersim) alana gönderildi. 1981 yılının ortalarında, TKP/ML üyesi bir kişi tarafından öldürüldü.

Bu makaleyi, yazarken ölüm haberini aldığım, sevgili yoldaşım Turan Talay'ın anısına adıyorum.

Türk Tekelleri Afrika'yı Çok Çooook Sevdi!

TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi:Faşizm Ve Siyonizm Kaybedecek, Filistin ve Rojava Kazanacak!

Ortadoğu ezilen halklarının ezeli düşmanları olan Faşist T.C. ve Siyonist İsrail devletlerinin halklara yönelik saldırıları ile ezilen Rojava ve Filistin halklarının direnişine şahit oluyoruz. Bu gerici güçler, tüm teknolojik üstünlük ve emperyalist devletlerden tam destek görmelerine rağmen, Filistin ve Rojava halklarının direncini, mücadele kararlılığını kıramıyorlar. Egemenlerin tüm saldırılarına rağmen belirleyici olan yine halkın öz direnişi ve kararlılığı oluyor. Filistin ve Kürdistan halkları; İsrail Siyonizmine, T.C.

Arstahk: “Biz Beyaz Bayrak Kaldırmayız!”

Ermeni halkının soykırım ve tehcir tarihine bir yenisi daha eklendi. 1915 bitmedi. Bu kez TC destekli Azeri faşizmi eliyle utanç dolu katliam gerçekleşti. 19 Eylül günü Karabağ’ın (Arstahk) Başkenti Istepanagerd başta olmak üzere Karabağ’ın dört bir yanına saldırılar başlatan Azeri işgalcileri, saldırının birinci günü tamamlanmadan aralarında kadın ve çocukların da olduğu 35 kişiyi öldürüp yüzlerce sivil insanı yaraladı.

Sayfalar