Perşembe Mayıs 9, 2024

Bir Sevda’dır Mercan:( Bir tutsak Partizan)

“Oturmuşsun tarihin en güzel yerine

Asırların açlığını doyurmaktasın

Ne mutlu sana partizan”

“İnsanların bir tarihi vardır. Gerillaların ise başka tarihleri… Başka zaman tanımları vardır onların. Kentlerin devasa uğultusunu çığlıklarıyla yırtanların bambaşka bir tarihleri olur.”

Geleceğin düşünü kuşanıp, yaşamı belirginleştirirler gerillalar. Tıpkı Sevda yoldaş gibi. Bunun içindir ki başka tarihleri vardır onların ve bundan öte bilgelik yoktur yaşamda. Kadının-insanlığın kurtuluş kavgasını, kavganın siperlerini yön eyleyen, sözün derinliğini eyleme dönüştüren, bizzat savaş karargahlarında öncüleşen gerillalarımızdan, bilhassa da kadınlardan öte bilgelik henüz keşfedilmedi yeryüzünde.

Sevda yoldaş savaşımını gülüşünde simgeleyebilecek kadar duru bir insandı. Bundandır ki o büyük kentin acılarına baskın gelirdi gülüşleri. Kavgayı serpiştirdiği sokaklara sığmazdı umut yüklü bakışları. Ve bilen bilir, bilmeyen de artık öğrendi; o büyük kentin bağrında köm sıcaklığıydı. Böylece taşıdı kavgasını, kavgamızı doruklara.

Kavgayı direnişlerinde demleyip, somutlaşıp, somutlaştıran Sevda yoldaşlarımız, bize birçok şey gibi; kavganın yalnızca engebeli bir yol olmadığını, kavganın kendisinin esasta engebelerle çatışma, onları aşma mücadelesi olduğunu gösterdiler. Engebeleri yalnızca tanımlama ile onları aşma mücadelesi arasındaki kati farkı anlatırlar. Kavganın engebelerini kendine engel olarak görüp mücadeleden kopuşlarını kılıflandırmak isteyenlerimizin tam olarak sınıfsal, ideolojik, pratik olmanın ne anlama geldiğini gösterdiler.

Bunun için de Sevdalarımız sınıf savaşımızda yalnızca sınıf düşmanlarımız anti-tezi değildirler. Aynı zamanda onurlu kavgamızda, onurlu ölümü bilince çıkarmayarak, teslimiyeti onurlu bir ölümden yeğ tutanlarımızın da anti-tezidirler.

MLM önünde statükoculuklarıyla bent örenlerin bu gerçekliklerini görmek istemeyip bir burjuvazi yöntemi olan belli argümanlara sarılmak usulüyle yüksek perdeden (fevkalade detone oldukların da farkında değiller!) çalıp algı yaratmayı var olmanın ön şartı olarak görenlerin böylece prestij elde etmeye çalışanların anti-tezidir Sevdalarımız…

“Kaypakkaya güzerhahı”nı yalnızca bir argümana dönüştüren, bu sayede bulundukları konumda “teselli” bulanların, Kaypakkaya yoldaşın devrimci öğretisinin özün iğdiş edip, onun derinliğini yadsıyarak, onu kabalaştıranların anti-tezidir Sevdalarımız…

Kaypakkaya güzergâhından saptığımızı, sübjektivizmlerine saplanıp kalarak iddia edenlerin, “Kaypakkaya güzergahı”nı vitrinde süs haline getiren tutucuların, kendinden menkul Ortodoksluklarıyla, MLM’nin politik, ideolojik, felsefi tanımlamalarının bağlamından koparak onları dolgu malzemesi olarak kullananların anti-tezidir Sevdalarımız…

Çeşitli politik kavramların gölgesine sığınarak tarihi inşa edebileceklerini sananların ve adeta “kutsal metin” gardiyanlığı yapmayı kendine vazife bilenlerin anti-tezidir Sevdalarımız…

Devrimci-komünist geleneğiyle gelenekselciliği ayırt edemeyenlerin, ezoterik olmakta dahil sıkıntı yaşayan dogmatizmlerini konsolide etme uğraşında olanların anti-tezidir Sevdalarımız…

Eskinin cüretli eleştirisinde bulunup günün devrimciliğini oradan da geleceğin devrimini amaç edinen bir gerçeklikten söz ediyorum. Eskinin devrimci eleştirisinden yeniyi damıtarak yaşamsallaştırmaktan en önemlisi de erkek egemen zihniyete, onun saflarındaki yansısına karşı bir kadının komutanlaşmasından, savaşmasından söz ediyorum. Sözün derinliğini eylemleştirerek SHS’yi Nisan’ımızı büyüten bir komünist kadından söz ediyorum.

Erkek egemen zihniyet tarafından verilmiş rollerin oluşturulmuş formların aşılması; işte Sevda yoldaşın amentüsü…

Mercanlar’dan bize kalan Sevda uğruna, Ulrike Meınhof’un da dediği gibi “Üzgün olmaktansa öfkeli olmayı yeğlerim”

Tarihi, gülüşleriyle, kavgalarıyla yazanlara özlemle, selamla, Sevda’yla…

 Bir tutsak Partizan 

43378

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

Çakma komünistler! (Deniz Aras)

Her genç Kaypakkayacının biraz da alaycı bir alaycı mutlaka karşılaştığı bir cümledir “Köylü devrimcisi”! Kastedilen elbette İbrahim Kaypakkaya ve onun görüşlerini savunanlardır. Bu tanımı yapanlar için zaman mefhumu sanki bir avantaj olarak kullanılır. Zaman geçtikçe Kaypakkaya’nın görüşlerinin eskidiği sanılır ya da umulur. Kaypakkaya artık eskide kalmıştır ve şimdi “yeni şeyler” söyleme zamanıdır!

Siyasi Tutsakların Tecridi Kırma Mücadelesinin Neresindeyiz? (Yorum)

Emperyalist kapitalist sisteme karşı mücadele eden devrimcilere, komünistlere karşı hemen her ülkede gözaltı ve tutuklama sistematik bir şekilde devam ediyor.

Bu sistematik durum, bu faşist devletler nezdinde tutuklananların her gün daha da derinleşen br şekilde tecrit altında bırakılması anlamına da geliyor.

Egemenler dünyanın dört bir yanındaki devrimci ve komünistlere dönük saldırılarını, katletmekle bitiremediğinde esir alma, tutsaklar üzerinden muhalif güçleri, toplumu sindirme, hapishaneleri bu sindirmenin en önemli aracı haline getirmek hedefiyle yürülüğe sokmaktadır.

Artsakh (Dağlık Karabağ) Tehciri: Stalin Düşmanlığı ve Sosyalizme Saldırı

Uluslararası alanda sömürü, baskı, saldırı ve ilhaklar son dönemlerde katbekat artmış ve katmerli boyutlara tırmanmıştır. Emperyalist devletler ve onların güdümündeki gerici devletlerin, tüm ezilen sınıflar ve toplumlar üzerindeki saldırı furyası, had safhaya ulaşmış durumda. Öyle ki, uluslararası hakim sistem bir taraftan mevcut sorunların bedelini giderek ezilen yığınlara ve mazlum uluslara daha fazla yüklerken diğer taraftan saldırılarını da daha acımasız ve daha şiddetli boyutlara tırmandırmış durumdadır.

Garod – “Hasret” (Nubar Ozanyan)

Halkların coğrafyaları suç ve cinayet örgütü gibi çalışan devletler tarafından zorla boşaltılıyor. Soykırım, işgal, tehcir zulmüyle toprakları cehenneme dönüşen halklar; belirsizliğe, bilinmezliğe, karanlığa doğru zorla sürülüyor. Boyunlarında geleceksizlik zinciriyle birlikte adına yaşamak denilen zulme mahkum ediliyor.

Gerilla, haktır ve halktır (Nubar Ozanyan)

Sınırları ateşten ordularla kuşatılmış her dört parça toprakta, yaşam ve var olma hakkı ellerinden zorla gasp edilmiş Kürt halkının, direnme ve isyan etmekten başka çıkış yolu var mıdır? Kürtlere, ezilenlere kıyamet yaşatılırken her bir karış toprağına ölüm yağdırılırken, en dezavantajlı koşullar altında gerilla, çıplak elleri ve cesur yürekleriyle özgürlükleri uğruna savaşmaya devam ediyor.

TURAN TALAY’IN ANISINA…

Onu maalesef ki çok erken denilebilecek bir yaşta, henüz 68’indeyken, 11.10.2023 tarhinde yitirdik. Bu ani ve erken ölümü tüm sevenlerini, yoldaşları ve dostlarını derinden sarstı ve acılara boğdu.

Akciğer kanserine yakalanmıştı. Hastalık, özelliklede ikinci kez nüksettikten sonra çok hızlı ve sinsi bir şekilde gelişti. Öyle ki doktorların her şeyin normal göründüğünü söylediklerinin kısa bir süre sonrasında yapılan muayende, kanserin kafaya sıçradığı ve de yayıldığı tespit edildi. Artık tıbben yapılabilecek bir şey de yokmuş. 

Emperyalist Kamplar Arasına Sıkıştırılmış Bir Halk: Filistin

Filistin-İsrail sorunu olarak bilinen ve esas olarak da Filistin topraklarında İsrail'in kurulmasının teorik ve politik temeli 1890'lı yılların sonunda atılıyor. 1. emperyalist paylaşım savaşıyla koşullar olgunlaştırılıyor. 2. emperyalist dünya savaşı sonrası ise emperyalist burjuvazi, Filistin'i parçalamayı ve orda İsaril devleti inşa etmeye karar veriyor ve bunu Filistin halkının soykırıma uğratma pahasına gerçekleştiriyorlar. Alman emperyalizmi tarafından soykırıma uğratılan yahudi halkı, bir başka ulusu (Filistinlileri) soykırıma uğratarak kendi ulusal varlığını inşa ediyor.

Hazan Ayının Şehitleri

Kasım, proletarya partisinin en değerli kadro, komutan ve savaşçılarının katledildiği aylardandır.  Hüzün ve öfkenin birlikte yaşandığı aydır. III. Konferans delegelerini, komünist önder Mehmet Demirdağ’ı ve Aliboğazı şehitlerini hep bir hazan ayında kaybettik. Zafere açılan kapıyı adım adım aralayan, özgürlüğe giden yolu damla damla döşüyen Kasım ayı şehitlerimiz tarihin yüceliğine kavuşanlardır. Onlar, yarınların mutlak yenenleri olarak yazılacaktır parti ve devrim notlarımıza.

“Durum İyidir, Gerçekler Devrimcidir”

Yaşadığı dönemin özelliklerini anlayarak, savaşın hükmüne, zorun değiştirici rolüne inanan, sınırlı yaşamını sınırsız davaya adayan önder yoldaş Mehmet Demirdağ ölümsüzdür! Özgürlüğü ve kurtuluşu herkesten ve her şeyden daha fazla isteyen bu uğurda emeğin eğittiği bilinçle savaşarak şehit düşen proletarya partisinin dördüncü genel sekreteri Mehmet Demirdağ yoldaşı üstlendiği öncü pratik ve önder duruşuyla tanırız.

Yalım Nubar’dan Ozanyan Nubar’a Süren Hikaye Bizim!

Botan’dan Yozgat’a dek uzanan toprakların bağrından çıkıp İstanbul Ermeni yetimhanelerinde okumaya gelip, orada bilge önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın devrimci görüşleriyle tanışan ve tutkuyla bağlanan yoksul Ermeni çocukların hikayeleridir, Ermeni devrim şehitlerimizin hikayeleri.

Onları doğdukları topraklardan koparıp buruk ve sancılı bir şekilde İstanbul yollarına düşüren tarihsel gerçeklerin yanında yokluk ve yoksulluktur da. Onları İstanbul yolculuğuna çıkaran çaresizlik, yalnızlık, sahipsizliktir.

Mısır'ı Mesken Tutan Türk Tekelleri

Deutsche Welle (DW)'de Aram Ekin Duran'ın, „Türk Şirketleri Mısır'a Kaçıyor“ adlı bir haberi yayınlandı. Sıradan bir haber gibi gözüküyor, ama, Türkiye ekonomisinin ve Türk devletinin niteliğini araştıranlar, sorgulayanlar için küçük bir haber olmaktan öte bir anlam taşıyor. Özellikle de kendine ML ve Maoist diyen komünist örgütler için daha fazla önem taşıması gerekiyor.

Sayfalar