Pazar Mayıs 12, 2024

Beylere ve devlete karşı olmak (Nubar Ozanyan)

Artsahk (Karabağ) sekiz aydır kuşatma ve abluka altında. Elektrik, gaz, akaryakıttan yoksun; açlığa ve dermansızlığa mahkum edilmiş bir şekilde teslim olması bekleniyor. Soykırımın günümüzde almış olduğu en utanç verici ve acımasız hali yaşatılmaktadır halka.

Ne uluslararası Adalet Divanı’nın kararı ne sekiz aydır çalınan diplomatik kapılar, Karabağ’da yaşayan Ermeni halkının yaşamsal sorunlarına çare, derdine derman oldu. Yapılan sayısız görüşme, müracaat ve iletişimden hiçbir sonuç çıkmadı.

TC devleti destekli Azeri faşistleri, saldırılarına her gün yenilerini ekleyerek devam ediyor. Daha birkaç gün önce Ermenistan-Azerbaycan sınırında İHA ve havan toplarıyla yapılan saldırı sonucu 4 Ermeni askeri yaşamını yitirdi. Azerbaycan, askeri teçhizat ve ilave personelini, sınır bölgesi olan Sotk köyü yönünde yığıyor. Yani yeni bir işgal hazırlığı yapıyor.

Saldırıların yoğunlaştığı Sotk köyü, altın maden yataklarının olduğu bir sınır bölgesidir. Önemli maden kaynaklarının olduğu bölge, Azeri oligarkların iştahını oldukça kabartmaktadır. Bu nedenle Azerbaycan devleti, bu bölgeye yönelik askeri saldırılarını artırarak köy halkını sürekli korku içinde tutarak göçe zorlamaya çalışmaktadır. Biçilmiş otlar yakılmakta, küçük ve büyük baş hayvanlar çalınmakta, arazide çalışan köylülere ateş açılmaktadır. Köylerin evleri ve özellikle pencereleri hedef alınmaktadır.

Tek merkezli bir suç örgütü gibi çalışan, her türlü kötülüğü bir yöntem olarak meşru kabul eden Azeri oligarkları, Ermenistan’ı zorla hazırlıksız olduğu bir savaşın içine çekmeye çalışıyor. Tamamlanmayan, eksik kalan işgal ve soykırımı tamamlayarak geride küçük bir toprak parçasına mahkum edilmiş bir Ermenistan bırakmak istiyorlar.

Bir yandan Ermenistan topraklarının önemli bir bölümünü diğer yandan Karabağ topraklarını işgal edip koparmak isteyen bu saldırganlığın arkasında sadece Azeri oligarkları yoktur. Onlara her türlü askeri-teknik-personel-istihbarat-diplomatik desteği veren soykırımcı faşist TC devleti ve onun “başında” AKP-MHP faşist yönetimi vardır.

Karabağ’da yaşayan Ermeni halkı; açlık, ilaçsızlık, dermansızlık, yakıtsızlıkla göçe zorlanmaktadır. “Ermenisiz bir Karabağ” yaratma hayali Türk-Azeri faşistlerinin bir Turan projesidir. Bütün saldırılar, bu projenin bir parçasıdır.

Dünya ile bağlantısı kesilen bir ülkenin ilaçlarının bitmesine, benzin yokluğundan dolayı ambulansların çalışmamasına, hastaların kliniklere yaya olarak gitmek zorunda kalmasına ne demeliyiz? Süpermarketlerde rafların tümünün boş kalmasını, insanların sabah saatlerce ekmek kuyruğuna girip bir tek ekmek alamadan evlerine dönmelerini nasıl izah etmeliyiz? Yeterli gıda ve süt bulamamaktan kaynaklı hamile kadınların düşük yapmalarını nasıl anlatmalıyız?  Sahipleri bile aç iken sokaklarda başıboş, sahipsiz, yarı aç dolaşan köpek ve kedilerin halini kime söylemeliyiz?
“Batı”nın ve Rusya’nın gözleri önünde Ermeni halkı açlığa, dermansızlığa, yalnızlık ve çaresizliğe mahkum edilmiş durumdadır. Ezilenlerin özgürce kendi topraklarında yaşam hakları, umut ve hayalleri bu devletlerin çıkar çemberi içinde kaybedilmek istenmektedir. Ezilenin ezileni durumunda olan Karabağ Ermeni halkının beylere ve devletlere karşı olmaktan başka çaresi yoktur. Ülkesi için direnip, özgürlükleri için savaşan Kürt halkına daha fazla elini uzatmalı ve onunla birleşerek zalimlere karşı güçlü bir savaşım vermelidir. Özgürlük ve toprak önemlidir ancak bugün Ermeni halkı için umut daha da önemlidir.

1196

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

Marks'ın Hatalı Olmasını Ne Kadar İsterdik

Proletaryalarla sohbet.

Ah... ah...  kaçımız ama kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Hemi de kaçımız.

Heledeki sömürgecilik sosyo ekonomik yapıyı değiştirmez derken.

Heledeki yıllardır da sömürgeciliğin değiştirdiği sosyo ekonomik yapıda politika yaptığımızı da kabullenmişken.

Kaçımız ve kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Belki de... sadece   bu konularda da değil.

Başka  konularda da marks'ın hatalı olmasını isterdik.

Bir Devrim Yapmalıyız!

Emperyalist dünya sistemi tam bir kaos içinde. Dünyaya egemenler ama dünyayı yönetemiyorlar. Soygun, sömürü ve savaş düzenleri her yönde çatırdamaya başaldı. Bir türlü azami karlarını istedikleri düzeye çıkaramıyorlar. Emperyalist sistem SOS veriyor. Ücretli kölelik üzerine kurulu aşırı kar ve aşırı üretim sistemi yürümüyor. Dünyanın toplam GSYH 105 Trilyon dolar iken, toplam borçları 310 trilyon doları geçmiş durumdadır. Bir taraftan devasa sermaye büyüklüğü, bir taraftan ise, muzzam bir yoksullaşma, yoksunlaştırma ve çürüme at başı gidiyor.

T.C.nin 100 Yıllık Tarihi ve Faşizme Karşı Sınıf Mücadelesi

 

Giriş:

Komünist Parti Manifestosu’nun giriş cümlesi “bugüne kadarki tüm toplum tarihi sınıf mücadelesi tarihidir” diye başlar. Bu belirleme o güne kadarki -ve elbette sonrası için de- tüm toplumların nasıl bir evrim izlediklerini gayet net ve anlaşılır bir şekilde özetlemektedir.

İyi Yahudiler de Var!

 

 

"1980'de başka bir operasyonda yakalanıp hapishaneye gittiğimde Yuda amcayla tanıştım. Satranç oynamayı bana o öğretti. Kültürlü bir insandı. Müthiş bir kitap okuma tutkusu vardı. Haftada mutlaka bir kitap okurdu. Şeker hastası olduğu için her yemeği yiyemezdi. Ona elimizden geldiğince yiyebileceği yemekler yapmaya çalışırdık"

Türk Devletinin Kuruluşundan Günümüze Ulus ve Azınlıklara Uyguladığı Baskı

Ülkemizde var olan ve yaşanan ulusal ve azınlıklar sorunun temelinde gerçekleşmemiş olan demokratik halk devrimi yatmaktadır. Demokratik halk devrimi gerçekleşmeden temel hak ve özgürlükler sorunun önemli parçası olan ulus ve azınlıklar sorunu asla çözüme kavuşamaz. 

Emperyalizme Boyun Eğme ve Yarı-Sömürgeliği Kabul Etme Antlaşması Lozan

Kasım 1922’de başlayan ve Temmuz 1923'te sona eren Lozan Konferansı'nda emperyalist devletlerle Türk Devleti arasında yapılan görüşme de çizilen sınırlarla Türk Devletinin kuruluşuna onay verildi. Konferans belgelerinde Sovyetler Birliği'nin de katıldığı geçse de Sovyetler Birliği Boğazlar Meselesi dışındaki görüşmelere katmamıştır. Görüşmelere 1. Emperyalist Paylaşım Savaşının galipleri İngiltere, Fransa, Yugoslavya, İtalya, Romanya ve Yunanistan katılmıştır. Görüşmede belirleyici konumda İngiltere ve Fransa olduğunun altı çizilmelidir.

TC’nin Kuruluş İdeolojisi Kemalist Faşizm ve Günümüzdeki Varyantı

Ülkemizde sorun ve çelişkiler çözülmediği gibi mevcut durum giderek daha çetrefilli bir döneme girmiş durumdadır. Bunun sonucu işçi sınıfı ve emekçi yığınların sömürüsü had safhaya varmıştır. Yoksullaşma en üst düzeye çıkmıştır. Ülkenin girdiği sarmal durumun bedeli tamamen emekçi sınıflara yüklenmiştir. Elbette ki yoksulluk ve işsizlik her zaman var olmuştur. Sınıf çelişkileri, sömürü, baskı ve diktatörlük dönemleri her zaman yaşanmıştır. Bundan sonra da sınıf çelişkileri var olduğu müddetçe baskı mekanizması varlığını devam ettirecektir. Lakin günümüzdeki mertebeye çıkmamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşunda İzmir İktisat Kongresi, ya da Emperyalizme Bağımlılığın Belgesi

Osmanlı iktisat tarihinde önemli bir yer tutan kapitülasyonlar ilk olarak 1352 yılında Cenevizlilerle olan ticareti artırmak maksadı ile verilmiştir. İlerleyen yıllarda ise ticaret yollarında yaşanan değişiklikler ve dünya ticaretinin yeni rotalar edinmesi sonucunda başka bazı ülkeler de kapitülasyonlar yani ticaret yaparken kimi ayrıcalıklar edinme hakkı elde etmişlerdir.

Yüzyıldır Tarihin Dışında Bir Rejim: TC!

 

Türk devletinin kuruluşunun yüzüncü yılında, Türk devletinin kuruluşu ve adına “Milli Mücadele” ya da “Kurtuluş Savaşı” denilen süreci ve bu sürece önderlik eden sınıfları kısaca ifade etmek, Türk devletinin hangi temeller üzerinden yükseldiğini ve sınıfsal niteliğini tanımlamak açısından önemlidir.

TC'nin Yüzyıllık Tarihinde İşçi Sınıfı ve Mücadelesi

Giriş:

İşçi sınıfının tarihi kapitalist sistemin gelişmesinden ve burjuvaziden ayrı ele alınamaz. Burjuvazinin ortaya çıktığı yerde işçi sınıfı da vardır. Ve bir çelişmenin iki yanı olan işçi sınıfı ve burjuvazi, birlikte var olurlar. Bu iki zıt kutup hem birbiriyle mücadele ederler ve hem de biri olmadan diğeri olmaz. Bu iki toplumsal sınıfı yaratan kapitalist sistem olmuştur.

 

Devrimci Demokratik Kamuoyuna ve Halkımıza!

KOMÜNİST ÖNDER İBRAHİM KAYPAKKAYA’YI ORTAK BÖLGESEL GECELERLE ANACAĞIZ!

Sayfalar