Perşembe Mayıs 16, 2024

Bazı tartışmalar üzerine / Umut munzur

Değerlendirme ve tespitlerimize başlamadan önce “zorunlu” bir açıklama yapma ihtiyacı duyduk. Mayıs ayında İştiraki dergisinin blog sayfasında yayınlanan “Eskiyen Ne Varsa Atalım” başlıklı araştırma-değerlendirme yazımızdan sonra mail adresimize olumlu yönde eleştiriler ve katkılar geldiği gibi olumsuzlayan eleştirilerde aldık. Bu eleştirilerin her biri bizim açımızdan oldukça değerlidir. Değerlendirmelere dönük yazımız içerisinde de belirttiğimiz üzere eleştirilere açık olduğumuzu, değişeme dair yanlış değerlendirmelerimiz olabileceğini de peşinen kabul ettik. BunlarI karşılıklı eleştiri-özeleştiri tartışmalarıyla sonuçlandırabiliriz.

Fakat bağzı mailler var ki değinmeden yapamayacağız. Bu bağzı maillerin genel olarak ortak vurgusu Kaypakkaya’yı inkâr ettiğimize dönük bilindik, sıradan öfkelenmelerdir. Ne kadar anlatsak da böylesi temelsiz, duygusal tepki ve eleştirilerle karşılaşacağımızı biliyorduk. Açıkçası bunları gayet normal karşılıyoruz.

Bizler “Eskiyen Ne Varsa Atalım” başlıklı yazımızda Kaypakkaya yoldaşı inkâr etmedik, böyle bir yönelimiz de olmadı. Sadece Kaypakkaya yoldaşın kendi dönemine ait sosyo-ekonomik yapı tespitinin günümüz açısından güncelliğini yitirdiğini ve buna bağlı olarak devrimin yolu, esas alan, kızıl siyasi iktidarlar meselelerine dair düşüncelerimizi yaptığımız bir çalışmayla yazıya döktük.

Ne bahsinin ettiğimiz araştırma/değerlendirme yazısında ne de Haziran ayında Kaypakkaya Partizan ve İştiraki dergisinin internet sitelerinde yayınlanan “7 Haziran Seçimleri ve Devrimci-Demokratik Hareket” başlıklı değerlendirme yazılarında Kaypakkaya’yı inkâr etmediğimiz açıktır. Amacımızın Kaypakkaya geleneğine eleştirilerle birlikte katkıda bulunmak olduğu görülmelidir.

Eğer çok merak ediliyorsa; Kaypakkaya yoldaşın Kemalizm, Devlet, Parti, Ulusal Sorun vb. konularda güncelliğini koruduğunu belirtmek isteriz. Bu konulara dair esas korunarak çeşitli katkılar yapılabileceğini de düşünüyoruz.

Velhasıl merak edenler ve tekrar okumak isteyenler 18 Mayıs vesilesiyle yazılan yazıyı, http://istiraki.blogspot.com.tr/2015/05/eskiyen-ne-varsa-atalm.html linkinden, 7 Haziran genel seçimleri sonrası yayınlanan makaleyi http://www.kaypakkayahaber.com/kose-yazisi/7-haziran-genel-secimleri-ve-devrimci-demokratik-hareketumut-munzur yâda http://istiraki.blogspot.com.tr/2015/06/7-haziran-genel-secimleri-ve-devrimci.html linklerinden okuyabilirler.

Bu uzun ve “zorunlu” açıklamayı yaptıktan sonra bu ayki yazımıza geçebiliriz. Yazımızda; egemen kliklerin kendi aralarında ki çatışmaları, buna bağlı olarak devlet meselesi, güncel politika olarak meclis başkanlığı seçimleri ve koalisyon tartışmalarını değerlendireceğiz. Bununla birlikte Türkiye Solu’nun, Kürt Özgürlük Hareketi’ne yaklaşımı ve bu mesele üzerinde birlerine yönelttikleri eleştirilerine değineceğiz.

 

Yanılsama ve Yine Yanılsama

Ülkemizde hâkim sınıf klikleri arasındaki dalaş T.C devletinin kurulduğu günden beri sürekli olarak sürmektedir. Bazı dönemlerde şiddetli çatışmalar, bazı dönemler de ise geçici

“uzlaşmalarla” sürüp gelmektedir. Bu kapışma hali ise gerici-faşist devlet yıkıldığında son bulacaktır. Bu bir devrim sorunudur ve proletarya önderliğinde gelişen bir devrim sonrası hâkim sınıflar arasındaki çelişme kendiliğinden sona erecektir.

Maalesef ki bir devrim ve proletarya önderliğinde bir iktidar olmadığı için bu klikler arasındaki mücadele de sürmektedir.

7 Haziran seçimlerinde yaralanan AKP, yeni oluşan aritmetik tablo içerisinde koalisyon tartışmalarının belirleyici unsuru olmaya devam etmektedir. AKP ciddi bir darbe alarak tek başına hükümet olma şansını kaybetmiş fakat 1. Parti olmayı başarmıştır. Meclis başkanlığı seçimlerini ise MHP’nin, HDP’ye olan tavrından dolayı kazanmıştır. MHP’nin kendisi açısından tutarlı olan HDP ile birlikte gözükmeme tavrı meclis başkanlığı seçimlerinde olduğu gibi koalisyon oluşturma sürecinde de AKP’nin işine yaradığı, yarayacağı açıktır. Seçim sonrası süreci, darbelenmiş AKP’nin 7 Haziran seçimleri sonrası ortaya çıkan belirsizlikte inisiyatifi ele geçirdiğini belirterek özetleyebiliriz.

MHP’nin kendi içerisindeki bu tutarlı yaklaşımı, kendini AKP karşıtlığıyla sınırlandıranları hayal kırıklığına uğratmıştır. AKP karşıtlığıyla gözleri kararak, devlet gerçeğini göremeyenlerin böylesi hayal kırıklıklarına uğraması ise oldukça normal ve bir o kadar da trajiktir.

Düzen partilerinin varlığı açısından devletin devamlılığı esastır. Bu oldukça yalın bir gerçektir. Yanılsamanın ilk etabını devlet ve düzen partilerinin amaç ve işlevlerini unutanlar oluşturmaktadır.

Yanılsama içerisinde yanılsama dediğimiz ikinci etap elemanları ise; başta HDP ve ona yedeklenenler ile diğer reformist sol oluşturmaktadır. HDP, AKP karşıtlığı üzerinden çok şeyler bekleyen kendileri değilmiş gibi davranmaktadır. Kitlelere dönük “zaten MHP’den ne bekliyordunuz” anlamına çıkan bir tavır içerisine girmiş olmaları MHP’den bekledikleri umudu kaybetmiş olmalarıyla alakalıdır. CHP-MHP hükümetine destek vereceklerini, devleti hükümetsiz bırakmayacaklarını, istikrardan yana olduklarını kendileri söylememiş gibi yeni bir hamle yapma girişimleri baştan sona tutarsızlıktır. CHP-MHP koalisyonunu destek tavrına gireceksin, bu olmayınca AKP-MHP koalisyonu savaş hükümeti olur diyerek karşı çıkıp AKP-CHP koalisyonuna göz kırpacaksın. Tüm bunları ilkesel siyaset adına dile getirecek kadar da ilkesiz davranacaksın. Kendini AKP karşıtlığıyla sınırlandırmak, diğer düzen partilerine göz kırpmak, pazarlıklar içerisinde, meclis koridorlarında boğulmanın önüne açmaktan başka bir işe yaramayacaktır.

Bakın Kaypakkaya yoldaş meseleye dair yaklaşımını nasıl açıklıyor. “Bir komünist hareket için elbette iki gerici klikten birini tercih etmek söz konusu olamaz. Komünist hareket, ikisini de düşman olarak görür; ikisini de devirmek için mücadele eder; ama bunlar arasındaki mücadeleye de gözlerini yummaz; bu boğuşmadan kendi hesabına azami derecede fayda sağlamak için, bunların birbirine göre durumunu iyi tespit eder, en gerici olanı tecrit eder, ilk ve en şiddetli saldırılarını ona yöneltir, bu arada diğer gerici kliğin mahiyetini teşhir etmekten, onunla kendi arasındaki düşmanlık çizgisini sıkı sıkıya muhafaza etmekten de geri kalmaz. Bilir ki, hakim sınıflar arasındaki bu boğuşma her an halka karşı bir birleşmeye dönüşebileceği gibi, bugün en gerici olan kliğin yerini, yarın diğeri de alabilir. Bu, gericiler arasında durmadan değişen güç dengesine, iktidara hangi

kliğin hakim olduğuna, iktisadi ve siyasi buhranın mevcut olup olmamasına ve benzeri şartlara bağlıdır.” (İbrahim Kaypakkaya Seçme Yazılar)

Elbette ki HDP’den Kaypakkaya tavrı beklemiyoruz. Bu alıntıyı HDP’nin yedeği durumuna düşen Kaypakkayacı hareketlere söylüyoruz.

İki Eleştiri; Yedeklenmek ve Sosyal Şovenizm

Sırrı Süreyya Önder’in sosyal medyada paylaşım rekorları kıran TBMM’de yaptığı bir konuşmasını hatırlatmak istiyoruz. HDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder TBMM yapılan bir görüşmede söz hakkı alarak iktidar ve muhalefetin birbirleri hakkında söylediklerine “ikinizde haklısınız” , “biz ikinizin de söylediklerine grup olarak katılıyoruz” demişti. Türkiye Solu’nun Kürt Özgürlük Hareketi’ne yaklaşımları üzerinden birbirlerine yönelttikleri eleştiriler değerlendirildiğinde, her iki kesimin birbirlerine yönelik eleştirilerine “ikinizde haklısınız” diyebiliriz.

Kimdir bu iki kesim: Birincisi; bazı nüans farklılıkları taşıyarak Kürt Özgürlük Hareketi’nin yörüngesindeki, “hep destek, tam destek” diyerek yedeklenen hareketlerdir. İkincisi ise Kürt Özgürlük Hareketi’ne mesafe koymak için türlü bahaneler arayan, Kemalizm’in etkisindeki, sosyal şoven hareketlerdir.

Her iki kesiminde Kürt Özgürlük Hareketine yaklaşımı sakattır. Burada bir tercih yapma zorunluluğumuz ve niyetimiz yoktur.

AKP, ezilen Kürt ulusunun başkaldırısına karşı aldatma ve tasfiye amaçlı bir süreç başlatmış ve hükümet olma durumunu günümüze kadar bu dengeyi sağlayarak sürdürmüştür. Uzun yıllardır çeşitli adlarla sürdürdüğü bu aldatma amaçlı siyaset sayesinde 7 Haziran seçimlerine kadar güçlenerek ilerlemiş ve nihayetinde aldatma, oyalama siyasetine karşı Kürt halkı AKP’yi Kuzey Kürdistan’da sandığa gömerek tepkisini göstermiştir. Her ne kadar AKP eliyle sürdürülen “süreç” onun iktidarda kalmasını sağlamış olsa da sürecin bir tarafı olan Kürt Özgürlük Hareketi’ni de güçlendirmiştir. Kürt Özgürlük Hareketi bu süreçten güçlenerek çıkmıştır. Türkiye Devrimci Hareketinin belirli kesimlerince dile getirilen “teslimiyet” yaşanmamıştır. Zaten böyle bir tespitte bulunmak Kürt Özgürlük Hareketi’ni tanımamaktan ileri gelmektedir. Onun ulusal çıkarları ekseninde sürdürdüğü uzlaşmacı çizgisini teslimiyet olarak okumuştur. Bu gözünün önünde cereyan eden ulusal bir hareketi anlamamaktan ileri gelmektedir.

Ezilen ulusun haklı, meşru ve demokratik ne kadar talep varsa sonuna kadar desteklenmesi komünistlerin tavrı olmalıdır. Günümüz gerçeği içerisinde bu hareketle arasına mesafe koymak politik arenada ezilen ulusun uğradığı milli zulme seyirci kalmaktır.

Bu onun her dediğinin alkışlanması, “hep destek, tam destek” anlamına gelmez. Ortak düşmana karşı bağımsız siyaset yapma hakkını koruyarak, eleştirilerimizle birlikte, mücadelenin çeşitli alanlarında birarada olmayı başarmalıyız. Özgür Gelecek ve Halkın Günlüğü haber sitelerinde çıkan meclis başkanlığı ve koalisyon meselelerine dair yapılan değerlendirmeler kendini düzen partileriyle sınırlandırmıştır. HDP’nin tüm bu süreçteki tavrını görmezden gelmeleri, yurtsever hareketin hassasiyetlerinden dolayı eylemsizlik kararı almanın, yedeklenmekten başka bir adı yoktur.

Ne yedeklenmek, ne de anlamsız mesafeler koymak doğru bir yaklaşımdır. Türkiye solu kendi yapamadığını ve başaramadığı ne kadar şey varsa hep ulusal hareketin yapmasını

beklemiş, bu olmayınca da ya ona yedeklenmiş ya da arasına anlamsız mesafeler koymuştur.

Umut Munzur

48363

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Tayyip'i, tayyip'e olan güvende yendi

Ah... kuzucuğum ah...

Ne oldu bize böyle.

Ne oldu.

Her şey tıkırında giderken...

Neler yaşadık böyle.

Bu seferde kediler chp'nin lehine mi trafoya girdi ne

Veyahut da.... veyahut da...

"Sizin siyasetçiler bizim sermayeden bir kaç kişiyi yemeye niyetlenirde  bizde hemide hala iktidardayken sizlerden daha fazlasını ham... ham... etmeyiz mi ha..." demenin yarattığı korku uzlaşısı dolu komplo teorileriyle mi  bundan sonraki seçimleri açıklayacağız.

Yoksa... yoksa...

Daha dün bir; bu gün iki

1 Mayıs'ı Taksim'e Mahkum Etmek!

1 Mayıs; sıradan bir gün değil, sınıfın ortaya çıkışından bu yana, ulusal ve evrensel düzeyde, burjuvaziye karşı verdiği mücadele deneyiminin toplam deneyim ve birikimlerini içeren ve onu yaşatmak için ortaya koyduğu kavganın adıdır. Bu nedenle de 1 Mayıs Uluslararası işçi sınıfının mücadele ve dayanışma günüdür.

"Legal parti sorunu" Üzerine

Legal parti sorunu, aslında hem Uluslararası Komünist Hareket ve hem de Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi açısından hiçte yeni ya da ‘bakir’ bir sorun sayılmazken; ama nedense devrimci hareketin ‘radikal sol’ olarak addedilebilecek kimi kesim ve yazarlarınca, böyleymiş gibi sunulmaya çalışılmakta.

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

Sayfalar