Cumartesi Mayıs 18, 2024

Barbara ve Sara olma zamanı! (Nubar Ozanyan)

Emekçi kadınlar birçok şeyden mahrumdur. Yoksun olduğu esas şeyler, özgürlük ve örgütlülüktür. Faşist devlet şiddeti, feodal baskı, Türk şovenizmi, egemen erkek zihniyeti, işgal ve saldırı, erkek adalet, aile ve din, dışlanma, aşağılanma vb. Saymakla ve yazmakla bitmiyor. 

Şiddet ve tecavüz sadece kadın bedenine, iradesine karşı gerçekleştirilen bir saldırı değildir. Aynı zamanda kadın kimliğine, ruhuna ve onuruna yapılmış saldırılardır bunlar. Yoğunluğu artarak yayılan egemen erkek devlet şiddeti, günlük yaşamın olağan bir parçası haline getirildi. Her gün katledilen, taciz ve tecavüze uğrayan kadınların sayısına yenileri ekleniyor. Artan her türlü saldırı, diğer yandan da öfke ve direnişi çoğaltıp büyütüyor. 

Toplumun ve kadınların yaşadığı acı ve saldırılar kendiliğinden ortadan kalkmaz ya da bir anda yok olmaz. 

Acımadan, kararlılıkla yıkılması gereken zihniyete karşı, devrimci bilinç ve örgütlenmeyle karşı durulur. Kadınların devrimci birliği ve iradesi, diktatörlerin zulmüne dur diyebilir. Devleti hizaya getirmenin ve geri adım attırmanın bir yolu da devletin kulağını sağır edercesine, yüreğini titretircesine sokaklardaki özgürlük sesini yükseltmektir. Kadınların sokakları inleten ayak sesleri, dipten gelen bir dalga gibi yükselmekte ve büyümektedir. Jean D’arc’tan Mirabel kardeşlere, Mariam Çilingiryan’dan, Kürt ulusal özgürlük mücadelesi yürüten kadın gerillalara kadar her dönem ve her alanda direniş, özgürlüğün yolunu açmış ve toplumun diğer ezilen kesimlerin uyanış ve ayağa kalkışını da beraberinde getirmiştir.  

Unutmamak gerekir ki; her türlü saldırı ve zulmün sahibi devlettir. Devlet her kıta ve coğrafyada aynı karakterde ve zulüm rengindedir. Eğer işçiler, kadınlar ve tüm ezilenler kaderlerini kendi ellerine alıp birlikte ayağa kalkıp mücadele etmezlerse özgürlük ve kurtuluş elle tutulan bir gerçek haline gelmez. 

En demokratik hak, öz savunma ve direniştir. Ezilenlerin ezileni kadınlar tarihten, emekten aldıkları güçle örgütlenirse devlet ve egemen erkek anlayış sahipleri hadlerini bilecek ve geri adım atacaktır.

Bugün kadına yönelik şiddetin, taciz, tecavüz ve ölümlerin en sık yaşandığı ülkelerden biri Hindistan’dır. Hindistan’da kadınlar “GULABİ GANG” (Pembe Çete) adı altında örgütlenip kadına şiddet uygulayanları tespit edip bambu sopalarıyla döverek cezalandırmaktadırlar. Adaleti ne feodal-burjuva faşist devletlerden ne de kokuşmuş ataerkil yargı sisteminden bekliyorlar. Kendi elleriyle adaleti ve devrimci hukuku sağlayan Hindistanlı kadınlar tarihten ve emekten gücünü alan tüm emekçilere bir yol gösteriyor.

Özgürlük dağlardan şehirlere, okullara, yaşam ve çalışma alanlarına doğru mutlaka akacaktır.  

Ne kadar büyük olursa olsun hiçbir güç kadın özgürlük mücadelesini durduramayacaktır. Çünkü kadın özgürlük mücadelesi, güçlü bir fırtına gibidir. Bir kasırga gibi şiddetli ve ani olacaktır. 

Bugün adalet ve huzur aranıyorsa ancak direniş ve örgütlenmeyle bulunur. 

Erkek egemen devlet şiddetine, çocuk istismarlarına, kadın cinayet ve katliamlarına dağ gibi yanıttır, BARBARA ANNA ve SARA.

Öyleyse şimdi BARBARA ve SARA olma zamanıdır.

1775

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Yavuz Proletarya Ev Sahibini Bastırırmış

-Seçimleri Boykot-

Zavallı kılıçdaroğlu.

Kazanınca (parlamentarizme) geçmeyi başarabilince) kazanabilmek için yaptığı her şeyin anlamsızlaşacağıyla o kadar ilgilenmişti ki ...

Aman neyse biz proletaryalara ne.

Ulusalcıların - sosyal demokratların ağır bedellerle anlamsızlaştırdığı parlamentarizm komplolarla tarihin tozlu sayfaları içerisinde kaybolup giderken...

imamoğlu'nun şapkada çıkardığı tavşan özgür özer'e eşbaşkan'ım diyerek itibar kazandırma yarışına düşen dem'liler ile...

Tarih bilgisi ve gelecek tasavuru (Deniz Aras)

Geçtiğimiz hafta içinde bir dönem TC içişleri memuriyeti görevinde bulunan ve bu “vatani görevi” sırasında devletin başta gözaltında kaybetmeler olmak üzere Kürt halkına ve devrimcilere yönelik katliam saldırılarını sürdürmesini “başarı”yla yerine getiren, günümüzde özü başına muhalif bir faşist partinin lideri Meral Akşener’in “mertçe cinayet” sözü çok konuşuldu.

Ermeni bir devrimci: LEVON EKMEKÇİYAN (Nubar Ozanyan)

Özgürlük uğruna yürütülen savaşımda her savaşçının önüne çıkan tehlikeli yol ayrımı ve kararlardan biridir “Ya onurunu ayaklar altına alıp teslim olacaksın! Ya da ölümlerden ölüm beğenerek direneceksin.” Levon Ekmekçiyan birkaç günlük yaşam uğruna kendini düşmana satmadan yaşamayı esas aldı. Düşündü fedailerin komutanı Kevork Çavuş’u, Antranik Ozanyan’ı, Mariam Çilingiryan’ı ve yanıbaşında çatışmada şehit düşen yoldaşı Zohrab Sarkisyan’ı. Sonra çocukluğunda anlatılan ve dinlemekte zorlandığı soykırım hikayelerini. Hangi Ermeni gencinin yüreği yaralı hafızası intikam dolu değildir ki?

“Unutturulan” Bir Devrimcinin Ardından 29 Ocak 1983, Kanlı Şafak

Çeşitli milliyetlerden Türkiye halkının başına kara bulut gibi çöken 12 Eylül Askeri Faşist Diktatörlüğü’nün elebaşı olan Kenan Evren, Muş halkına yaptığı ve tarihe geçen konuşmasının bir bölümünde “Asmayalım da besleyelim mi?” sözünü, Ermeni devrimci Levon Ekmekçiyan için söylemişti.

12 Eylül faşist cunta yılları idamların, işkencelerin, gözaltında kayıpların, vatandaşlıktan atılmaların, azgın devlet terörünün yaşandığı yıllar olmuştur. Bu dönemde siyasi nedenlerle aralarında 17 devrimcinin de olduğu 51 kişi idam edilerek katledilmiştir.

Almanya'da Faşizme Karşı Kitlelerin Büyük Protestosu

Alman emperyalist burjuvazisi, son yıllarını ekonomik kriz içinde geçirdi ve bu krizi savuşturabilmiş değildir. Tersine, giderek derinleşmektedir. Kendileri için söylenen “Avrupa'nın hasta adamı” sözüne karşı, ekonomi bakanın Lindener'in doğrudan ağzıyla; “hasta değil, yorgun adamı” olduğunu kabul etti.

Çutakımız Hrant (Nubar Ozanyan)

Soykırımcıların, hafıza katillerinin tüm çabalarına karşın Ermeni halkının ve ilerici insanlığın hafızasında halen dipdiri olan Hrant Dink; özgürlüğün ve adalet arayışının simgesi olarak anılmaya devam ediyor. Yüzbinlerin hem kalbine hem de duygularına bu denli etkili ve sarsıcı dokunmayı başaran Hrant Dink, bu gücü Ermeni soykırım gerçekliği kavrayışından, özgürlüğe ve adalete olan güçlü inancından, tutarlı duruşundan alıyordu.

Bir Sol Liberal Aydının Ezilen Ulus Milliyetçiliği Temelinde Ulus Sorununa Yaklaşımının Eleştirisi

Giriş:

Uluslar kapitalizmin şafağında ortaya çıkmıştır. Ancak, kapitalizmin emperyalizme evrilmesiyle de ulusal sorunlar çözülebilmiş değildir. Hala ezilen uluslar ve bunların kendi kaderlerini özgürce tayin etme mücadeleleri sürmektedir. Özellikle emperyalizmin ortaya çıkmasıyla birlikte, ezilen ulus sorununun çözümü doğrudan proleter devrimlere bağlanmıştır.

Dağın Sara’sı (Sakine Cansız), Nubar Ozanyan

Aradan yıllar geçse de direngenliğin hikayesini yazan Sara (Sakine Cansız), unutulmadan konuşulup anılıyorsa bu onun istisna bir kişilik olduğunu gösterir. Unutulmayacak kadar değerli çalışmalar yürüten, her dönem geride okunacak notlar bırakan Sara, Kürt Özgürlük Hareketi’nin öncü soluğu olmayı başarmış bir devrimcidir.

Cüret edip özneleşelim, kurtuluş için örgütlenelim ve hep birlikte devrimle özgürleşelim!

– Merhaba, kendinizi tanıtır mısınız?

– Merhabalar, ben Rosa Avesta, TKP-ML Komünist Kadınlar Birliği (KKB) temsilcisiyim.

– TKP-ML KKB olarak 5 Mayıs 2023 tarihinde yaptığınız açıklamada 1. Kongrenizi yaptığınızı açıkladınız. Bu Kongreye gelinceye kadar geçen süreci özetleyebilir misiniz?

Sosyalizm Bayrağının Arkasına Saklanan Sosyal Şovenizm!

Yerel seçim süreci, egemen sınıflar arasındaki kapışmanın yeni adresi olarak giderek ısınan bir gündem olarak karşımıza çıkıyor.

2023 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde AKP-MHP faşist ittifakı ve merkezinde CHP’nin yer aldığı “Millet İttifakı” arasındaki mücadeleden ilki ezici bir üstünlükle galip çıktı. Daha doğrusu, devlet aklı, önümüzdeki dönem için yola “CHP’nin de onayıyla” Türk-İslam senteziyle, gerici ve faşist bir ittifakla devam etme kararı aldı.

Vahşet ve zulümle biten yıllar (Nubar OZANYAN)

Yeni yıl ezilen halklara yenilik adına bir şey getirmedi. Zulmün bir devamı, vahşetin bir tekrarı yeniden yaşatılıyor. Dünyanın muktedirleri, sermayenin generalleri Orta Doğu’yu yeniden paylaşmak, hegemonyalarını pekiştirmek için her gün daha fazla sayıda savaş gemisini denizlere sürüyorlar. En kıyıcı silahlarını yeni bir paylaşım savaşı ve çatışmaları için hazırlıyorlar. Filistin, Kurdistan, Ukrayna savaşın ve çatışmaların en sert ve en tahripkar geçtiği ülkeler olma gerçekliğini korumaya devam ediyor.

Sayfalar